Des Genel Başkanı Avcı: "Eğitimde Açılım Bekliyoruz"

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Eğitimde açılım bekliyoruz" dedi.

Sendika genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında 2010-2011 eğitim ve öğretim yılının birinci dönemini değerlendiren Avcı, ülkelerin belli başlı konulardaki politikalarında istikrar ve devamlılık olduğunu, bunların başında dış politika ve eğitim politikası geldiğini fakat Türkiye’nin eğitim politikasının bakanlara göre bile değiştiğini ve yap boz politikalarla anılmaya devam edildiğini söyledi. Son yıllarda okul ve derslik sayısının artırılması, müfredatların yenilenmesi, eğitim teknolojilerininkullanılması, ücretsiz kitap verilmesi ve yoksul öğrencilerin fonlanması gibi birçok konuda olumlu adımların atıldığını fakat yıllardır ötelenmiş eğitim sorunlarının büyük bir kısmının halen çözüm beklediğini kaydeden Avcı, "Eğitim-öğretim döneminin ilki sona erdi. 15 milyon öğrenci, 800 bin öğretmen ve eğitim çalışanı tatile giriyor. Nüfusumuz yaklaşık 72 milyon ve öğrenci sayımız 18 Avrupa ülkesinin toplam nüfusundan daha fazla. Türkiye gibi nüfusunun önemli bir kısmı genç olan bir toplumun geleceğiyakalaması için nitelikli ve bilimsel eğitim en önemli hedefimiz olmalıdır" dedi. Meslek okullarının hayata pratik iş yapacak ara eleman yetiştirmesi gerekirken tamamen üniversite sınavına öğrenci sokmaya yöneldiğini belirten Avcı, "Üniversitelerdeki eğitim kalitesi yükseltilmelidir. İlk ve ortaöğretim okulları sınavlara endeksli hale gelmiştir. Resim, müzik, el işi, beden eğitimi dersleri kağıt üstünde angarya ders olarak kabul edilmektedir. Oysaki çocuklarımızın akademik gelişimlerinin yanı sıra bedensel, ruhsal, sosyal, duygusal ve estetik gelişimleri de çok önemlidir. UluslararasıCITO şirketinin yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de ilkokul birinci sınıfta okuyan öğrencilerin yüzde 59’u dinlediğini anlamıyor, ikinci sınıf öğrencilerinin ise halen yüzde 24’ü dinlediğini anlamıyor, yüzde 31’i ise okuduğunu anlamıyor. Ayrıca öğrencilerin yüzde 46’sı matematikten başarısızdır. Bu veriler karşısında önlem almalı ve acil yol haritası hazırlanmalıdır" diye konuştu. Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı’na bütçeden ayrılan paranın yetersiz olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:"Türkiye’de 50-60 kişilik sınıflar halen mevcuttur. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalaması hala 50 civarlarındadır. Oysa bu sayı ABD’de 20, Almanya’da 16, İngiltere’de ve İsviçre’de 25’dir. Yıllık eğitim süresinde de geri durumdayız. Bazı Avrupa ülkelerinde 230 işgününe varan öğretim süresi bizde 180 güne kadar inmiştir. Eğitim süresi hem nitelik hem de nicelik olarak artırılmalıdır. Çağdaş eğitimin amacı, araştıran, sorgulayan, tartışan insan yetiştirmek değil midir? Bu amaç, dayatmacı AB eğitimuzmanlarına teslim ettiğimiz eğitim sistemimizle gerçekleştirilemez. İdealist öğretmen kimliği yerine, 1980’den sonra küreselleşmeyle birlikte neoliberal politikaların tanımladığı kozmopolit kültürle yoğrulmuş öğretmenlik kimliği güçlenmiştir. Öğretmenliğin genleriyle oynanmasına izin verilmemelidir. Enderun okullarından Köy Enstitüleri ve öğretmen okullarına kadar derin ve köklü bir eğitim geleneği bulunan Türkiye’nin özgün bir perspektifle kendi eğitim sistemini oluşturması gerekmektedir. Kaldı ki Türkiyeancak o zaman büyük ve güçlü Türkiye olabilir. YÖK gibi antidemokratik ve çağdışı bir kurumun olduğu bir ülkede mütekamil öğretmen yetiştirilemez. Türkiye, bölgesel güç ve küresel aktör olacaksa öğretmenlerini de, polis ve askerlerini yetiştirdiği gibi yatılı okullarda, tam donanımlı ve en nitelikli şekilde yetiştirmelidir." Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan eğitim sisteminin demokratikleştirilmesi ve nitelikleştirilmesi için "Eğitim Açılımı" yapmasını istediklerini belirten Avcı, "Sayın Başbakan, eğitim sistemine ve eğitimin sorunlarına el atmadan bu eğrelti manzaranın değişmesi mümkün görülmemektedir. Sayın Başbakan, eğitime bütçeden ayırdığı payı AB standartlarına getirmeli ve en az iki kat artırmalıdır. Devlet okullarında eğitim parasız olmalı ve para toplama ayıbına son verilmelidir. Devlet okullarında da, özelokullardaki başarı ve eğitim kalitesi yakalanmalıdır. Sınava endeksli, dershaneye endeksli ezberci eğitim sisteminden bir an önce vazgeçilmelidir. Kamuda en düşük seviyelerde olan öğretmen maaşlarının tabanı 2 bin 500 TL’ye yükseltilmeli, öğretmenlerin ek iş yapması engellenmeli, öğretmenlerin kendilerini öğrencilerine ve vatanına adamaları sağlanmalıdır. Devlet öğretmen fakültelerini ihtiyaca göre planlamalı, yahut bu okullardan mezun ettiği bütün öğretmen adaylarına iş bulmalıdır. Özel okulların önündekiengeller kaldırılmalı, teşvikler getirilmeli, eğitimde lokomotif güç olarak kullanılmalı ve tüm okullar içindeki payı yüzde 10’lara yükseltilmelidir" dedi. Asgari ücretle öğretmen çalıştırma sistemine son verilmesi gerektiğinin altını çizen Avcı, Milli Eğitim Bakanı Çubukçu’nun 17. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlar ışığında eğitim ve bilim politikasını önyargı ve ideolojik etkilerden uzak olarak değerlendirmesi ve yeniden büyük Türkiye’nin eğitim alanındaki yol haritasını çıkarması gerektiğini söyledi. Türkiye’de üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklara dönük eğitim kurumlarının bulunmadığına dikkat çeken Avcı, "Türkiye’nin önünü açacak, Türkiye’yişahlandıracak bu özel çocukların eğitim göreceği çağdaş Enderunlara ihtiyacımız vardır. Öğretmenlerin, memur ve şeflerin kısacası eğitim ordusunun tüm neferlerinin özlük hakları yeniden düzenlenerek insanca yaşam düzeyine getirilmelidir. Bölgeler ve semtler arası eğitim farklılığı eğitim alt yapısı ve öğretmen yönünden dengelenmelidir. Herkese eşit eğitim fırsatı tanınmalıdır. Tayin, terfi ve görevde yükselmelerde adil, nesnel ve somut kriterler getirilmeli, idareciliklerde kimsenin hakkı yenilmemelidir.Öğretmenler kendini doğru ifade edebilen, birikimli, donanımlı, entelektüel düzeyi yüksek, ideolojik bakmayan, vatanperver, hümanist bireyler olarak yetiştirilmeli, kendilerini sürekli yenilemeleri sağlanmalı ve düzenli aralıklarla, en fazla 5 yılda bir hizmet içi eğitime tabi tutulmalıdır" diye konuştu.
Kaynak: İHA