Adana Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez önderliğinde Asayiş Şube Müdürü Ahmet Aydemir, Cinayet Büro Amiri Şehmus Akdemir, 1 başkomiser, 2 komiser ve 47 polis dedektifiyle Adana’da cinayet zanlıları en kısa sürede yakalanırken, işlenen cinayet sayıları da her geçen gün azalıyor. 24 saat esasıyla çalışan cinayet büro dedektifleri, faili meçhul olayları çözmek için büroda bulunan en deneyimli cinayet masası dedektiflerinden ekip oluşturdu. Ekipler sadece faili meçhul olayları çözmek için bütün ihtimallerive delilleri değerlendiriyor. Adana Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez, 2009-2010 yılında Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği’nin çok başarılı işlere imza attığını, dedektiflerin çok özverili ve duyarlı çalıştığını söyledi. Kesmez, 2009-2010 yılında 106 olayda 2’si kız çocuğu, 11’i erkek çocuğu, 32’si kadın olmak üzere 121 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, "Bu meydana gelen olaylardan sadece 4’ü faili meçhul kaldı. Diğerleri arkadaşların özverili çalışmalarıyla sonuçlandı. Faili meçhulolaylarda çözülmek üzere çok yakında iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyorum" dedi. Kesmez, cinayet işleyen şahısların da 3’nün kız çocuğu, 17’sinin erkek çocuğu, 14’nün kadın, 213’nün erkek olduğunu belirterek, "Cinayet işleyenin çoğunu erkekler oluşturuyor. Cinayet sebeplerine bakıldığında ise alacak-verecek davası, namus cinayeti, kıskançlık, boş yere tartışma ve iki kavga arasında kalarak işlenen cinayetler oluşturuyor. Öldürülen 32 kadın, 2 kız çocuğu ise ya kocaları tarafından ya da sevgilileri tarafından kıskançlık nedeniyle ya da aile içi namus meselesi yüzünden öldürüldü.Cinayet büronun en çok zorlandığı konu ise nereden geldiği belli olmayan kurşunla oluşan cinayettir. Buna en büyük örnek 2009 yılında öldürülen Akif Can Yıldız’dır. Akif Can’ın katilini bulmak için 300 polisle mermi çekirdeği arandı. Çukurova Üniversitesi’nden fizik profesörüyle çalışılarak yön ve merminin ne kadar mesafeden geldiği tespit edildi. O yerde bulunan 100 ruhsatlı silah tek tek incelendi. Olay çözülmedi ama hala çalışmamız devam ediyor. Bunun dışında meydana gelen 4 olay ise dedektiflerinbaşarılı çalışmaları sonucunda çözüldü. Mithatpaşa Mahallesi’nde bakkalda kavga ortasında kalan kişinin ölmesi, yine Mithatpaşa Mahallesi’nde motosikletle yoldan geçerken fırıncıların kavgasında ölen kadının zanlısı yakalandı. Bir düğünde gelini alırken öldürülen kadının zanlısı yakalanarak adli makamlara teslim edildi. Güney Kuşak Bulvarı’nda koyuncuların kavgasında motosikletiyle yoldan geçen bir kişi iki ateş arasında kalarak can verdi" dedi. Kesmez, işlenen cinayetlerin yüzde 39’nun kesici delici aletle, yüzde 52’sinin ateşli silahla, yüzde 5’nin boğarak, yüzde 2’sinin ise darp ve yakarak öldürme olduğunu kaydetti. Kesmez, Adana’da herkesin bildiğinin aksine hafta sonları cinayetlerin fazla olmadığını, hafta içi ve ilkbaharda cinayetlerin daha fazla olduğunu ifade ederek, cinayetler en çok salı günü, en çok 19.00 ile 24.00 saatleri arasında Mart ayında olduğunu, pastırma sıcaklarında insanların asabileşerek birbirini öldürdüğü tezininortadan kaybolduğunu kaydetti. ADANA’YA HAS CİNAYETLER Kesmez, 2 yılda Adana’ya has sudan sebeplerden dolayı 6 cinayette 7 kişinin öldürüldüğünün altını çizerek şöyle devam etti: "Bu cinayetler Adana’ya has sudan sebepten meydana gelen cinayetler. Örneğin Kenan Evren Bulvarı girişinde korna yüzünden askerden yeni gelmiş bir kişi öldürüldü. Yine Yurt Mahallesi’nde yol verme kavgası nedeniyle iki kardeş birden öldürüldü. Pazarda ürünü 10 lira aşağı satardın satmazdın kavgasında 1 kişi öldürüldü. Su sıçratma meselesi yüzünden yine bir genç öldürüldü. Bu tür olaylarda gençlerimizin sinirlerine hakim olması ve bir anlık öfkeyle hareket etmemesi gerekir." "DEDEKTİFLERİMİZ, 1 LİRADAN, KARTVİZİTTEN, GÖZYAŞINDAN, BİSİKLETTEN ZANLIYA ULAŞTI" Kesmez, cinayet büro masası dedektiflerinin tüm bu yaşanan cinayetleri çözmek için Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ve Kriminal Laboratuarı ile titiz çalışmalar yaparak, tüm dünya tarafından beğeniyle seyredilen CSI’i (Crime Scene Investigation-Olay Yeri İnceleme) aratmayan yöntemlerle zanlılara ulaşıldığını söyledi. Kesmez, emniyetin 2006 yılında eski sevgilisi tarafından öldürüldükten sonra rögara atılan ve 2009 yılında bulunan Hülya Davarcı cinayetini, kuyudan genç kızın üzerinde çıkan 1 liradançözdüğünün altını çizerek, "Polislerimiz 1 lirayı alarak paranın imal edildiği tarih, yani 2006 yılındaki kayıp kızları tek tek belirledi. Bunların ailelerine ulaşarak DNA örneklerini alıp önce kemikleri bulunan kişinin Hülya Davarcı olduğunu belirledi. Ardından Davarcı’nın en son görüştüğü kişiler, sevgilisi tespit edildi. Bu arada sevgilisinin bir televizyon kanalında programa çıktığı öğrenildi. Program 1 ay takip edildikten sonra polislerin profil incelemesinden, şahsın hal vehareketlerinden Davarcı’yı eski sevgilisinin öldürdüğü kanısına varıldı. Yapılan araştırmada eski sevgilisinin öldürdüğü kanıtlarla ortaya konuldu." Bir diğer cinayetin ise 2 Haziran 2009 yılında işlenen ve Türkiye’de infial uyandıran 8 kişinin öldürülmesi olayı olduğuna dikkat çeken Kesmez, "Yine arkadaşlarımız 8 kişinin öldürüldüğü binaya hemen giderek, öldürülen şahısların öldürülme biçimlerini kontrol etti. Cinayeti işleyen kişinin eve gelenleri öldürme biçiminden profesyonel birisi olduğu ve aile içinden olduğuna karar verildi. Annesini, babasını, kardeşini, yeğenini ve eniştesini öldüren Murat Yüksel, cinayeti 2 günde işledi ama polislerimizonu 30 dakikada tam intihar etmek üzereyken bularak adalete teslim etti. Bir namus cinayetine kurban giden Hediye Pamuk Bayar’ın ise üzerinden çıkan avukat kartvizitinden yola çıkılarak kimliği belirlendi. Ardından kocasına ulaşıldı ve başkasıyla ilişkisi olduğu için kardeşinin öldürdüğü ortaya çıktı. Eşini sevgilisine öldürten bir kişi ise olay yerinde elektrikli süpürgeyi tutmasından dolayı parmak izinden çözüldü. Bir cinayette ise görgü tanıklarının ifadesinden yola çıkarak zanlının bisikleti olduğubelirlendi. Bunun üzerine mahalledeki 600 bisiklet ve sahiplerinin tek tek ifadesi alındı ve zanlı yakalandı. Ekipler ise bir cinayeti öldürülen kişinin köpeğinin gözyaşlarından yola çıkarak çözdü. Emniyet, köpeği bile ağlatacak bir cinayeti kadını çok seven birisinin yapabileceğinden şüphelenerek kadının çalıştığı bara gelen 200 kişiyle tek tek mülakat yaptı. Bu mülakatlarda bara çok az gelen ve kadını seven birisinin olduğu belirlenerek, cinayeti onun işlediği delillerle tespit edildi." Kesmez, olay yerinin cinayetin çözülmesinde çok önemli olduğunu, bu nedenle olay yerine ilk giden ekibin hemen olay yeri incelemeyi çağırdığını ve delillerin titizlikle tek tek toplandığını, ABD filmlerindeki gibi parmak izi, ayak izi, öldürülen kişinin üzerindeki kıllar, tırnağının içindeki deri kalıntıları, tükürük örneklerinin de alındığını, tamamen profesyonel çalışıldığını anlattı. "CİNAYETLERİN ÇÖZÜLMESİNDE VATANDAŞIN ÖNEMİ BÜYÜK" Kesmez, cinayetlerin çözülmesinde vatandaşların öneminin çok büyük olduğunu vurgulayarak, "Bir olay olduktan sonra görgü tanıklarının olayı yapanın eşkali hakkında bilgi vermesi ya da bindiği aracı söylemiş olması, kısacası polise yardımcı olması bizim işimizi hem çok kolaylaştırıyor, hem de olayın çözümüne gitmemizi sağlıyor. Daha önce polise bilgi veren, şahitlik yapan kişiler zanlılar tarafından öğrenilse de artık CMK’nın ilgili maddesinde yapılan değişiklikle görgü tanıkları gizli tanık kapsamınaalınarak kesinlikle onu kimse bilmiyor. Bu yasa değişikliği polis-vatandaş işbirliğini de artırdı. Bu nedenle olayları daha kısa zamanda çözüyoruz. Vatandaş artık bir olay olduğu zaman polise sonuna kadar güvenip, evinin kapısını sonuna kadar açıyor" şeklinde konuştu. Kesmez, 2010 yılında Cinayet Büro Amirliği’nin sadece Adana’da meydana gelen cinayetleri çözmekle kalmayıp, Almanya, Şanlıurfa, Kocaeli, İstanbul, Mersin, Adıyaman gibi illerde işlenen cinayetlerin faillerini de Adana’da yakalayarak adalete teslim ettiğini sözlerine ekledi.
