Erdoğan: Prangaları Kırmakla Uğraşmak istemiyoruz' İstanbul

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 7.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 7.5 yıl ayaklarındaki prangaları kırmakla uğraştıklarını belirterek, 'Artık bu prangaları kırmakla uğraşmak istemiyoruz' dedi.
Erdoğan, partisince Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, halk oyuna sunulacak 26 maddelik anayasa değişikliği hakkında bilgi verdi.
Anayasa Mahkemesini değiştirdiklerini, yeni bir teşkilat yapısı oluşturduklarını anlatan Erdoğan, yüksek mahkemenin üye sayısını 11'den 17'ye çıkardıklarını söyledi.
Mevcut 4 yedek üyenin asil üye olacağını, ayrıca 2 üyenin hukukçulardan seçileceğini belirten Erdoğan, bu süreçte Meclisin doğrudan üye seçmeyeceğini, hukukçularca seçilen üyelerin Meclis tarafından tercih edileceğini anlattı.
Erdoğan, baroların 3 isim göndereceğini, birini Meclisin tercih edeceğini, Sayıştay'ın 2 üye için 6 isim vereceğini, Meclisin de bu isimlerden 2'sini tercih edeceğini kaydetti.
Avrupa ülkelerinde anayasa mahkemesinin üyelerinin neredeyse tamamını Federal Meclis veya Federal Konsey'in seçtiğini, bazılarında ise hükümetin belirlediğini dile getiren Erdoğan, yapılan yeni düzenlemede hükümetin böyle bir seçim yapmadığını söyledi.
Erdoğan, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) ise hükümetten sadece Adalet Bakanı ve müsteşarın bulunduğunu, bunu da kendilerinin getirmediğini, yıllar önce var olan bir uygulama olduğunu belirtti.

-'ŞİMDİ MİLLETİN ÖN BAHÇESİ OLACAK'-

Şu anda HSYK'ya kürsü hakimlerinin 15 yıllık hakim ve savcılardan 10 üye seçeceklerini, bunların şimdi bunu bile hazmedemediklerini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
'Niye? Çünkü daha önce onların arka bahçesiydi. Şimdi milletin ön bahçesi olacak, onun için... Bu hazımsızlık nereye kadar gider bilemem. Ama benim bildiğim bir şey var. Adalet mülkün temelidir. Ve inşallah bu olacak. Artık üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne gidiyoruz. Çünkü ileri demokrasi bu, özgürlükler bu. Aksi takdirde işte korsanlar, işte çeteler bunlarla mücadele verdik, bunlarla uğraştık. Ayaklarımızdaki prangaları kırmakla uğraştık. 7.5 yılımız böyle geçti. Artık bu prangaları kırmakla uğraşmak istemiyoruz. Sadece biz milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik deyip hizmet etmek istiyoruz. Söz sende, karar sende, yetki sende, mühür sende. Şimdi soruyorum; çetelerle mücadeleye evet mi? Büyük Türkiye, itibarlı Türkiye'ye evet mi, ileri demokrasiye evet mi, aydınlık bir Türkiye'ye evet mi?'
Kalabalıktan 'Evet' sesi yükselmesi üzerine Erdoğan, İstanbullulara 'kararımız, oyumuz ve tercihimiz' diye sordu ve her birine 'evet' yanıtını aldı.

-'BU BİR KIRILMA NOKTASI'-

Başbakan Erdoğan, İstanbul'un kararını verdiğini, halk oylamasına kalan bir haftalık süre içinde gece gündüz demeden, kapı kapı dolaşacaklarını söyledi.
'Çünkü bu bir kırılma noktasıdır. Bu bir sıçrama noktasıdır. Bunu sizlerle aşacağız' diyen Erdoğan, çünkü kendilerinin güçlerini halktan ve haktan aldıklarını kaydetti.
Erdoğan, Şeyh Edebali'nin 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' dediğini hatırlatarak, 'Bursa'nın temelinde işte bu var. Edirne'nin temelinde işte bu var. İstanbul'un ruhunda işte bu var. Süleymaniye'nin, Fatih'in, Ayasofya'nın, Topkapı'nın, Dolmabahçe'nin harcında, mayasında, ruhunda, özünde işte bu anlayış var. Bizim sevgi medeniyetimizin kültürümüzün, tarihimizin kökeninde bu ilke var. Bu zihniyet var. İnsanı yücelteceksin ki devlet yücelsin, insanı yaşatacaksın ki devlet yaşasın, insanı güçlendireceksin ki devlet güçlensin' diye konuştu.

-'DARBELERLE MİLLİ İRADEYİ BOĞMAK İSTEDİLER'-

Türkiye'de 27 Mayıs 1960'ta bir darbe yapıldığını ve seçimle gelmiş bir başbakan olan Adnan Menderes ile seçimle gelen bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idam edildiğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Siyasetin üzerine çöktüler. Milli iradeyi boğmak istediler. Demokrasiyi ortadan kaldırmak istediler. Yaptıkları darbe milleti vurdu, Türkiye'nin gelişimine darbe vurdu. Hakka hukuka darbe vurdu. Ama hedeflerine ulaşamadılar. Milletin demokrasi yürüyüşünü engelleyemediler. 12 Mart'ta tekrar demokrasiye müdahale ettiler. Aynı şekilde 12 Eylül'de bir kez daha demokrasiyi kesintiye uğrattılar. Bitmedi, 28 Şubat'ta bir kez daha milli iradeyi küçümsediler. Siyasetin üzerine karabasan gibi çöktüler. Siyasetin üzerine vesayeti yerleştirdiler. İnsanı değil devleti merkeze aldılar. 'İnsan için devlet' değil, 'Devlet için insan' dediler. Vatandaşına hizmetkar olan değil, vatandaşına buyurgan olan anlayışı egemen kıldılar. Halbuki yeri geldiği zaman bunlar 'Atatürkçüyüz' diyorlardı. Ama Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk şu ifadeyi kullanıyordu; 'Millete efendilik yoktur, millete hizmet etmek vardır' diyordu. Bunlar akşam başka, sabah başka. Sanal korkular yaydılar. Sanal tehditlerle milleti sindirdiler. Çetelerle mafyayla sinsi örgütlenmelerle ülkeye millete istikamet çizmek istediler. Şimdi mafya var mı, şimdi çeteler var mı? Bunların karşısında bütün tehditlere karşı dimdik durduk. Yılmadık, usanmadık, böyle devam ettik, böyle devam edeceğiz.'

-'İMRALI'YLA GÖRÜŞENLER BULUNUYOR'-

Başbakan Erdoğan, internette takibe takılanların olduğunu, İmralı'yla görüşenlerin bulunduğunu da belirterek, şöyle devam etti:
'Bütün bunlar niçin yapılıyor? '12 Eylülde 'evet'i engelleyelim. Sakın ha sandığa gidilmesin'. Bunun kampanyasını yapanlar var. Ama Diyarbakır coştu. Diyarbakır güçlüydü. Diyarbakır 'evet' dedi. Ve ben Diyarbakırlı kardeşlerime şunu söyledim; 'AK Parti iktidarı hiçbir etnik unsurun iktidarı değildir. AK Parti iktidarı Türkiye'deki 73 milyonun iktidarıdır. Türk de benim kardeşim Kürt de benim kardeşim. Laz'ı da Çerkez'i de Arnavut'u da, Boşnak'ı da, Roman'ı da, Arap'ı da, Gürcü'sü de hepsi benim kardeşim. Çünkü biz yaratılanı Yaradan'dan ötürü seviyoruz, makam mevkiden dolayı değil, para puldan dolayı değil. Onların hepsi gelip geçici. Cumhurbaşkanı olsan ne yazar, başbakan olsan ne yazar, Genelkurmay başkanı olsan ne yazar, bakan olsan ne yazar. Bir gün gelecek öleceksin 2 metre bir mezara gömecekler ve 'Cumhurbaşkanı niyetine' demeyecekler. 'Er kişi niyetine' diyecekler. 'Başbakan niyetine' demeyecekler. 'Er kişi niyetine' diyecekler. Ben boydan biraz daha farklı mezar istiyorum. Durum bu. Öyleyse kime neyin afrasını tafrasını yapıyoruz. Mütevazı olalım. Gurur kibir... Bunların hiçbirisi bir yere taşımıyor. Önemli olan bu kubbede hoş bir sada bırakmak. Bunu başarmamız lazım.'
05.09.2010 17:43:29