Üçok: Telefonlarımı dinleyip Hava Kuvvetleri Komutanı'na gönderdiler

Sahte çürük raporu davasında savunma yapan Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, suçlamalarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü. Fenerbahçe Başkanı Aziz

Sahte çürük raporu davasında savunma yapan Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, suçlamalarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a yağma iddiasının düşünce aşamasında kaldığını söyleyen Üçok, gazeteci Serdar Turgut'un sanatçı Rojin'i dağa kaldırıp seks kölesi yapmak istediği ifadelerinin de düşünce aşamasında olduğu için dava açılmadığını belirterek söz konusu iddia ile ilgili de dava açılmaması gerektiğini savundu. Üçok, eski bakan Bahattin Şeker'in askerlikle ilgili davası ile kapatılan DTP'nin genel başkanlarından Nurettin Demirtaş'ın da yer aldığı sahte çürük raporu soruşturmasını da kendisinin yürüttüğünü söyledi. Önemli iddialarda da bulunan Üçok, yürüttüğü soruşturmalar nedeniyle telefonlarının dinlenerek Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na gönderildiğini öne sürdü.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada öğle arasından sonra iddianamenin özeti okundu. İddianamenin ardından Ahmet Zeki Üçok savunma yaptı. Üçok, kendisi veya diğerleri tarafından düzenlenmiş bir tane bile sahte çürük raporu olmadığını söyledi.

Türkiye'de hem savcılık hem hakimlik hem adli müşavirlik hem de sanıklık yapmış tek kişi olduğunu anlatan Üçok, "Aynı zamanda Hava Kuvvetleri'nde hem elektronik mühendisliği hem de hukuk fakültesi lisans diplomasına ve hukuk yüksek lisans ile doktorasına sahip olan tek askeri hakim subayım." dedi.

Dönemin bakanı Bahattin Şeker'in yurt dışında çalışması ile ilgili askerlik hakkına ilişkin davada hakim olarak verdiği mahkumiyet kararı ile basında yer aldığını ifade eden Üçok, daha sonra aralarında DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş'ın da bulunduğu yaklaşık 300 kişiyi kapsayan Cumhuriyet tarihinin en büyük sahte askerliğe elverişsizlik raporu soruşturmasını yürüttüğünü anlattı.

Karargah Evleri soruşturmasını da yürüttüğünü hatırlatan Üçok, 82 yıllık MİT tarihinde ilk defa MİT müsteşarını ifade vermesi için çağırdığını kaydetti. Yürüttüğü diğer soruşturmaları da anlatan Üçok, "Yürüttüğüm bu soruşturmalar nedeniyle önce DTP'lilerin hedefi oldum. Arkasından her gittiğim yerde takip edilmeye, gittiğim yerlerde gece gündüz demeden termal kameralar ile resimlerim çekilerek gazetelerde yer almaya başladım. Telefonlarım dinlenip kayıt edilerek Hava Kuvvetleri Komutanı'na gönderilmeye başlandı. Hatta Genelkurmay Başkanı'na yazdığım mektup bile yayınlandı. Askeri savcılığın penceresinden çuvalların içerisinde 5 milyon dolar rüşvet aldığım, Rusya'dan kadın getirerek pazarladığım, AİDS olduğum, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ tarafından Karargah Evleri soruşturmasını kapatmam için rüşvet olarak ABD'ye gönderildiğim gibi asılsız ve aşağılık iddialar ile dolu binlerce haber yapıldı ve tam olarak 32 bin e-posta gönderildi. Yaşar Büyükanıt için 9 bin e-posta gönderilmiştir." diye konuştu.

Sanık Murat Tugay Tepe'nin psikolojik sorunları olan profesyonel bir yalancı olduğunu öne süren Üçok, "İddianamede yer alan 61 suçlamaya Murat Tugay Tepe'nin 34 gün içerisinde yapmış olduğu bin 391 adet telefon görüşmesi temel yapılmış ve tüm suçlamalar için Tepe'nin üçüncü dördüncü şahıslar ile yaptığı görüşmeler delil olarak dosyada yer almıştır. Rektörlerden, ünlü iş adamlarına, üst düzey komutanlardan yüksek yargı mensuplarına, bakanlardan başbakan danışmanlarına kadar birçok akrabası, dostu, samimi arkadaşı, kankası olduğu yolunda benim tespit ettiğim kadarı ile 52 adet konuşmasında yalan söylemiştir. Eğer telefon konuşmalarına itibar edecek olursak Şişli Başsavcısını, AK Parti Grup Başkan Vekilini, İngiltere konsolosluğunda çalışan yetkilileri, sayın Başbakanımızın danışmanı Cüneyt Zapsu'yu, eski bakanlardan Mehmet Ali Yılmaz'ı, Kara Kuvvetleri Komutanının emir subayını ve daha bir çok kişiyi de bu dosya içerisinde sanık yapmamız gerekir." dedi.

Kod adının örgütsel bir faaliyet olarak değil adeta eğlence amaçlı kullanıldığını ileri süren Üçok, "Bir numaralı örgüt yöneticisi ve kurucusu olarak kod adımın 'bamya' gibi aşağılayıcı bir isim olduğunu ilk olarak savcılıkta ifadem alınırken öğreniyorum." diye konuştu. Üçok, "Birlikte olduğum tüm kadınlar karşılıklarını benden aldıklarını beyan etmektedirler. Örgüt adına kadın temin edilmesi söz konusu değildir." ifadelerini kullandı.

FB Başkanı Aziz Yıldırım'a karşı yağma suçu ile hiç bir ilgisi bulunmadığını savunan Üçok, bu iddianın sadece düşüncede kaldığını iddia etti. Konunun sanıklar Murat Tugay Tepe ile Erdem Kılıç arasında geçtiğini söyleyen Üçok, kendisinin bir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü. Tepe'nin kendisi ile savcı arkadaşları arasındaki konuşmalardan duyduğu bazı bilgileri 'yarar sağlayabilir miyim' düşüncesiyle Erdem Kılıç ile paylaştığını kaydeden Üçok, iki sanık arasındaki telefon görüşmelerine ait tapeleri göstererek, "Her ne kadar savcı kendisi operasyon yaptığı için suçun gerçekleşmediğini iddia ediyorsa da telefon konuşmalarından Erdem Kılıç ve Tugay Tepe'nın savcının operasyonunda sekiz gün önce kendiliklerinden vazgeçtikleri görülmektedir. Bu konuşmalardan da anlaşılacağı üzere düşünmüşler ama sonra Murat Darendeli'yi sevmedikleri için Aziz Yıldırım olayının da kendilerine zarar vereceğinden çekindikleri için gönüllü olarak vazgeçmişler. Suçun tamamlanmasına ve neticenin gerçekleşmesine engel olmuşlardır. Bu nedenle de TCK 36. maddesine göre teşebbüsten dolayı cezalandırılamazlar. Bu olaylar tıpkı köşe yazarı Serdar Turgut'un şarkıcı Rojin'i dağa kaldırıp seks kölesi yapma düşüncesini, fantazisini gazetesinde okurlarına açıklayıp hiçbir şey yapmadan vazgeçmesi olayı gibidir. Nasıl ki, bu olaydan daha da fazla olarak tüm gazetelerde yer almış olan bu düşünce açıklamasına suç oluşmadığı için ilgili hiçbir savcı soruşturma bile açmamışsa bu olayda da soruşturma dahi yapılmamalıydı." ifadelerini kullandı. Üçok, Aziz Yıldırımında ifadesinde kendisine şantaj yapan kimsenin olmadığını söylediğini kaydetti.

Beşiktaş'taki arazi olayında da suçun gerçekleşmediğini savunan Üçok, "Tüzel kişilik olan şirketin yetkili organlarının hiçbir talebinin olmamasına karşın ve sorunu çözeceği iddia edilen benim ya da ilgili komutanlığın hiçbir haberi olmaksızın ilgisiz üçüncü şahısların birbirleri ile pazarlık yapmaları ortada bir mağdur olmaması nedeniyle suç oluşmadığı için, oluşmayan bir suça ilişkin teşebbüs hareketleri olarak değerlendirilemez. Olsa olsa ilgisiz üçüncü şahısların birbirlerine karşı aldatıcı ancak herhangi bir suç oluşturmayan hareketleri olarak kabul edilebilir." dedi. Arsa olayı ile ilgisi bulunmadığını ileri süren Üçok, "Tek ilgim, Turgay Tepe arsa ile ilgili olarak yeni bir emir yayınlandığını bu emre göre bu arsa ile ilgili inşaat değişikliği olabilir mi diye sorması üzerine arkadaşlarımdan bilgi aldım ve askeri güvenlik bölgesi içerisinde olduğu için inşaat yapılamayacağını söylememdir. Bunun haricinde kesinlikle başka bir görüşmem ve yönlendirmem olmamıştır. Benim Çarmıklıların Kazakistan'da inşaat işine yardımcı olması için Ferhat Kale ile tanıştırmam dışında hiçbir faaliyetim olmamıştır. Bu söylediklerim hem Tugay Tepe hem Çarmıklı ailesi hem de Ferhat Kale tarafından teyit edilmektedir." diye konuştu.

Üçok'un savunması devam ediyor.