Merkez Bankası Başkanı Yılmaz: 'Kur Önemli Bir Değişkendir' (1)

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, kurun önemli değişken olduğunu söyledi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı öncesi konuşan Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, kendilerinin "Kur önemli bir değişken değildir" dedikleri yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, kuru önemsediklerini ifade etti.
İhracatçıların kura ilişkin şikayetlerini bir veri olarak kabul ettiklerini kaydeden Yılmaz, "Ülkemizde istikrar olduğu, işler yolunda gittiği, geleceğe olan güvenin arttığı dönemlerde kabul ettiğimiz ekonomik yönetim çerçevesinde, yasal düzenlemeler çerçevesinde ülkemize döviz girişlerinde bir artış oluyor. Bu artış da kurlar üzerinde bir baskı yapıyor, dolayısıyla bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Bu sıkıntıda bir bakıma başarımızın çelişkisi gibi ortaya çıkıyor. 'Kurların değerlenmemesi için işlerin illa
kötü gitmesi mi gerekiyor?' durumu ortaya çıkıyor. İler kötüye gitmesin, kurlar da rekabetçi bir seviyede olsun. Bugün yakaladığımız olumlu ortamı kaybetmeden, geriye götürmeden devam ettirmenin yollarını arayalım diyoruz" dedi.
Ekonomik kararların belli bir paradigmanın içerisinde oluştuğuna dikkat çeken Yılmaz, paradigmanın değişmesi gerektiği konusunda talepler olduğunu, ancak 2001 krizinden sonra ortaya çıkan paradigma çerçevesinde konuşmak durumunda olduklarını ifade etti.
İlgili çevrelerin dalgalı kur rejimiyle ilgili değişiklik istemediklerini kaydeden Yılmaz, mevcut çerçeve içerisinde yapılabilecek değişiklikleri masaya yatıracaklarını, gereksiz yere beklenti yaratmak istemediklerini söyledi.
Merkez Bankası'nın temel amacının fiyat istikrarını sağlamanın yanında finansal sistemde istikrarı sağlayıcı para ve döviz piyasalarıyla ilgili düzenleyici tedbirleri almakla da sorumlu olduğuna işaret eden Merkez Bankası Başkanı Yılmaz şöyle konuştu:
"Merkez Bankası sadece enflasyonu değil kur gelişmelerini, cari açığı, bankacılık sistemini, ihracatı, istihdamı ve genel olarak iktisadi faaliyetlerin tümünü gözetir ve takip eder. Bu çerçevede, küresel kriz sırasında izlediğimiz para politikası ekonomiye bakışımızı ortaya koyması açısından dikkatle incelenmesi gereken bir örnektir. 2008 yılının son çeyreğinde küresel ekonomide yaşanan çalkantılar nedeniyle Türk Lirası'nda değer kaybı yaşanmış ve iktisadi faaliyette daralma sürecine girilmiştir. Bu
dönemde enflasyonda hızlı bir düşüş olacağını gören Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak temel amacımız ile çelişmeksizin küresel krizin iktisadi faaliyet üzerinde oluşturacağı tahribatı sınırlamaya odaklı bir para politikası uygulamaya koymuştur.
Bu çerçevede kısa vadeli faiz oranları süratli bir şekilde aşağı çekilirken, dengeleyici bir likidite politikası izlenerek, kredi piyasasındaki tıkanıklığın giderilmesi hedeflenmiştir.
Merkez Bankası, Türk Lirası'nın ciddi değer kaybına rağmen politika faiz oranlarını hızlı bir şekilde düşürmüştür. Kamuoyunda 'yüksek faiz düşük kur' olarak ifade edilen bir uygulanıyor olsaydı bu dönemde politika faizlerinin yükseltilmesi gerekirdi."
Türk Lirası ile ilgili gelişmelere de dikkat çeken Yılmaz, 2003 yılına kıyasla Türk Lirası'nın gelişmiş ülkelerin para birimlerine karşı reel olarak değer kazandığını, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine göre ise önemli değişiklik göstermediğini ifade etti.
Gelişmekte olan ülkeler ile Türkiye'nin göreli üstünlüğünün bulunduğu mal çeşitlerinin büyük benzerlik taşıdığını kaydeden Yılmaz, "Bu kapsamda Türkiye'nin reel kur endeksinin gelişmekte olan ülkeler karşısında istikrarlı bir seyir göstermesi, Türkiye'nin dış ticarette rekabet gücünü korumasına destek vermiştir. Gelişmiş ülkelere karşı ise reel kur endeksinin artış göstermesinin nedenlerinden biri gelişmiş ülkelerdeki enflasyonun Türkiye'ye göre oldukça düşük seviyelerde olmasıdır. Bu kapsamda ülkemizde
fiyat istikrarının tesisi, üretim maliyetlerini kontrol altına alarak ekonomimizin, ihracatçımızın, sanayicimizin rekabet gücüne destek verecektir. Geldiğimiz nokta itibariyle Türkiye, fiyat istikrarından uzak bir noktadadır. Biz düşen enflasyon ortamındayız. Kalıcı olarak fiyat istikrarını sağlayabilmiş değiliz. Dolayısıyla bize yönelttiğiniz eleştirilerinizin içinde enflasyona da bu açıdan baktığımızda ne yapmamız gerektiğini de söylerseniz memnun oluruz" diye konuştu.
Türkiye'nin dünya ihracatı içindeki payının 1980 yılından beri artış eğiliminde olduğunu belirten Yılmaz, bu eğilimin dalgalı kur rejimine geçilmesinden sonra da hızlanarak devam ettiğini kaydetti. 2001 yılından beri uygulanan dalgalı kur rejimi sırasında ihracatın, dünya ticareti içindeki ağırlığının yüksek artışlar gösterdiğini söyledi.
Yılmaz, "Biz her türlü kur rejimini denemiş bir ülke olarak, en son noktada dalgalı kur rejimini buluyoruz. Dalgalı kur rejiminin bugün itibariyle doğru bir rejim olduğunu bugün itibariyle ülkenin ihtiyaçlarına cevap verdiğini düşünüyoruz. Bunun değiştirilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Dalgalı kur rejimi, küresel sermaye akımlarının aşırı oynaklık gösterdiği durumlarda ekonominin aşırı tepki vermesini önleyen bir emniyet mekanizması görevi görmektedir" dedi.
"Türkiye'de kur dalgalandığı zaman değerlenme yönünde dalgalanıyor" şeklindeki iddialara da yanıt veren Durmuş Yılmaz, dalgalı kur rejimine geçildiği 2001 yılından bu yana döviz kurlarında birçok defa hızlı değişimler yaşandığını belirtti.
Döviz kurlarına yapılan müdahalenin çözüm olmadığının 2005-2006 döneminde görüldüğünü belirten Yılmaz, diğer ülkelerde kura yapılan müdahalelerin etkisinin de sınırlı olduğunu kaydetti.

İhracatçıların istediği düzeyde olmasa da zaman zaman döviz alım-satım ihaleleri yaptıklarını ifade eden Yılmaz, Merkez Bankası'nın kurdaki gelişmelere sırtını dönemeyeceğini, gelişmeleri yakından takip ettiğini söyledi.
Kamuoyunda faiz indirim talepleri olduğuna dikkat çeken Yılmaz, Türkiye'de faiz oranları enflasyon beklentileriyle uyumlu bir seviyede olduğunu belirtti.