Başbakan Erdoğan: 'Evet' oylarıyla yatırımcının önündeki hukuk engelleri kalkacak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yatırımcının önündeki en büyük engelin hukuk sistemi olduğunu; 12 Eylül 2010 tarihindeki referandumda yargıyı ilgilendi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yatırımcının önündeki en büyük engelin hukuk sistemi olduğunu; 12 Eylül 2010 tarihindeki referandumda yargıyı ilgilendiren maddelerle bunun önündeki engelleri söyledi.

Yatırımcının Türkiye'deki hukuk sisteminden şikayetçi olduğunu belirten Erdoğan, "Yatırımcılara soruyoruz. Türkiye'deki yatırımın önündeki engel nedir? Neden şikayetçisiniz? İlk sırada 'hukuk sistemi' diyorlar. Davalar uzun sürüyor. İdeolojik kararlar alınıyor diyorlar." dedi.

Erdoğan, hukukun engellediği yatırımları ve özelleştirmeleri örnekleriyle anlattı.

İzmir Alsancak Limanı'nın ihaleye çıkarıldığını ve alıcı bulduğunu ifade eden Başbakan, Danıştay'ın yasal sürede değil, 30 ay sonra görüş bildirdiğini, küresel krizin patlak vermesiyle de yatırımcının vazgeçtiğini hatırlattı.

Türkiye'nin bundan 1,5 milyar dolar kayba uğradığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz hükümet olarak bu gayretlerimizi sürdürüyoruz. Canımızı dişimize takıyoruz. Tamamen keyfilikten ideolojik yaklaşımdan dolayı benim ülkeme bu bedeli ödettiler. Mersin Limanı, 775 milyon dolara yatırımcı buldu. Danıştay'a görüş soruldu. En geç 15 Ocak 2010'da görüş bildirmesi gerekirken ancak 15 ay sonra görüş bildirdi. Türkiye bu gecikmeden dolayı 96 milyon dolar faiz kaybına uğruyor. Aynı şekilde şeker fabrikalarının özelleştirmesini geciktiriyorlar. Türkiye'nin 6 şeker fabrikasından dolayı kaybı 642 milyon dolar. Aynı zamanda bu özelleştirme yapılmadığı için benim vatandaşım şekeri pahalıya alıyor. Oradan da kaybediyor. Ne hakları var bunu yapmaya. Türkiye'ye bu bedeli ödetmeye hakları var mı? Fakat bütün bunlara rağmen bunları aşacağız."

Başbakan Erdoğan'ın referandum mitinglerindeki son durağı Antalya oldu.

Başbakan, Kepez Spor Salonu önünde Antalyalılara hitap etti. Erdoğan, coşkulu kalabalıktan 'evet' oyu istedi. "Yargı artık birilerinin arka bahçesi olmayacak." diyen Başbakan Erdoğan, CHP'yi geçmişte yargı kurumlarını çalışamaz hale getirmekle suçladı.

Muhalefetin "AK Parti yargıyı kuşatıyor" diye yaygara koparttığını ifade eden Erdoğan, "Yargıyı siyasallaştırıyor diyorlar. Ey CHP kadrolaşmayı senden daha iyi kimse bilmez. Geçmişte zaten yaptıklarınızla şu anda yargı kurumları böyle çalışıyor. Artık güven yok. Sıkıntı var. Bütün bunlara rağmen imtiyazlarını kaybedeceklerinden dolayı bağırıyorlar. Sıkıntı da ondan geliyor. Yargı artık birilerinin arka bahçesi olmayacak. Yargıdaki kapalı kast sistemi sona erecek. Bundan çekiniyorlar." diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, "Anayasa değişikliği bir AK Parti projesi değil. Benim kişisel projem de değil." dedi.

Değişiklik için CHP'ye de MHP'ye de teklif yaptıklarını hatırlatan Başbakan, eleştirilerini şöyle sürdürdü:

"Hepsi kapılarını kapattı. Açıp okumadan olumsuz cevap verdiler. Biz hepsi ile oturduk, konuştuk. CHP'nin geçmişte hazırladığı anayasa teklifini, Barolar Birliği, sendikalar ve odaların hazırladığı taslak üzerinde çalıştık ve bu projeyi hazırladık. 14 gün gece gündüz çalıştık. Birileri Meclis'e gelmezken 14 gün bu kardeşiniz orada vekilleriyle birlikte bulundu. Hatta Başbakan devleti niye yönetmiyor dediler. Mantığa bakın. Başbakan'ın görevi aynı zamanda bu değil mi? Başbakan bunlar gibi çalışmıyordu tabi. Başbakan yeri geliyordu 20 saat mesai yapıyordu, bir taraftan da o çalışmalara nezaret ediyordu. Türkiye bir karar veriyordu. Farkımız buydu."

Başbakan Erdoğan, "Anayasa'nın bir millet projesi" olduğunu belirterek, CHP ve MHP'ye oy verenlere de seslendi.

"Bunun patenti size aitti. Ellerinizi vicdanınıza koyun. Sizden 'evet' oyu bekliyorum. Geleceğimizi oylayacağız. Güçlü Türkiye'nin kuruluşuna oy vereceğiz." ifadelerini kullanan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İleri demokrasilerde Anayasa Mahkemesi, HSYK nasıl yapıya sahipse biz Türkiye'ye onu getiriyoruz. Onu kazandırıyoruz. Avrupa evrensel normlara kavuşmuş hukukun üstünlüğüne, devlet dairesine bir işimiz düşüyor. Kimi kime şikayet edeceğim diyor. Şimdi ne geliyor biliyor musunuz kamu denetçiliği geliyor. Bürokrasiye bulaşmadan benim vatandaşım işini çözüyor. Avrupa, Amerika gelişmiş ülkelerde nasıl yapılar mevcutsa Türkiye'de onu kuruyoruz. Evrensel normlarda Anayasa Mahkemesi'ne HSYK'ya 'evet' mi? Devletine hükmeden vatandaşa 'evet' mi? Avrupa'daki gibi çiftçi emekli tüccar memur esnaf hükümet politikalarında artık söz sahibi olmasına 'evet' mi? 12 Eylül 2010 Türkiye ve Türkiye'nin geleceği adına son derece önemli bir karar vereceğiz. Darbe yasasına 'dur' diyecek, milletin anayasasına 'evet' diyoruz. Antalya, bu değişikliğe 'evet' diyor mu? İleri demokrasiye, özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne, 12 Eylül'le yüzleşmeye 'evet' mi? Öyleyse gücümüz millet, oyumuz 'evet'. Bu iş bitti. Şundan hiç şüpheniz olmasın 13 Eylül sabahı tatlı bir Türkiye olacak."

"ÜLKÜCÜLERE 'ZAVALLI' DİYECEK KADAR İLERİ GİDİYOR"

Başbakan Erdoğan, "Sevgili Antalyalılar, bu muhalefetin anayasa değişikliği ile ilgili hiçbir söz ve görüş ifade ettiklerini duydunuz mu?" diye sorduktan sonra sözü MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi getirdi.

Erdoğan, Bahçeli'nin referanduma 'evet' oyu vereceğini açıklayan ülkücülere 'zavallı' diyecek kadar ileri giderek hakaret ettiğini söyledi.

Bahçeli'nin sürekli konuştuğunu ancak konuşmasının ne girişinin ne gelişmesinin ne de sonucunun olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"MHP, önüne kim gelirse hakaret yağdırıyor. Hükümete hakaret ediyor. Şahsıma hakaret ediyor. Milletin vekillerine hakaret ediyor. Hızını alamıyor, kendi arkadaşlarına da hakaret ediyor. Kendi ülküdaşlarına hakaret ediyor. Ülkücülere 'zavallı' diyecek kadar ileri gidiyor. Hatta bizim 3. katı da onlara ayırdığımızı söylemiş nereden öğrenmişse. Üç kere davet ettim gelmiyor. Davete icabet etmiyor. CHP'ye bakıyorsunuz, zaten ne dediği, ne yapmaya çalıştığı belli değil. Ama kahvenin rengini öğrenmiş. Kahvenin rengi kahverengidir. Kahverengi olduğuna göre oy pusulasında kahverengine gelip mührünüzü basacaksınız diyor. Kahvenin 40 yıl hatırı var diyor. Bir kahve ikram et de öyle iste bari. Ondan sonra 40 yıllık hatırı var. Yani şakayı da çok güzel yapıyor, işi sulandırıyor.

TBMM oy kabinine girip hayır diyemedi. Oy kullanmaya gitmeyeceksiniz dediler. Ve görüldüğü gibi hiç oy kabinine girmediler şimdi vatandaşa diyor ki oy kabinine git ve hayır oyunu kullan. Peki sen niye kullanmadın. Bunun faturası 12 Eylül'de ödettirilecek. 'Evet' diyenleri nasıl susturduklarının derdine düştüler Bingöl'de. 'Evet' diyeni hemen disipline sevk ettiler.

Genel başkanın aslında bir ana fikri yok. Taşıma su ile değirmen dönmez. Sivilleşme adına bir cümle kurabildiklerini gördünüz mü demokratikleşmeyi destekleme adına hiçbir cümle gördünüz mü? Bir kez bile sivilleşmeyi demokratikleşmeyi desteklediklerine şahit oldunuz mu? Vesayetçi anlayışın kırılmasını istiyormuş gibi yaptılar. Darbelere karşıymış gibi yaptılar, önlerine gelen ilk olayda çark ettiler. Yine vesayetçi anlayışı destekliyorlar. Bu yaşananları görünce 12 Eylül referandumunun niçin önemli olduğu daha iyi anlaşılıyor. 12 Eylül 2010'da Türkiye adına, Türkiye'nin geleceği adına, çocuklarımız, gençlerimiz adına son derece önemli, son derece tarihi bir karar vereceğiz. 12 Eylül'de darbe anayasasına 'dur' diyeceğiz."

AKAYDIN'IN ASTIRDIĞI PANKARTLARI ELEŞTİRDİ

Erdoğan'ın eleştirilerinden Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın da nasibini aldı.

Erdoğan, Akaydın'ın şehir merkezindeki billbordlara 'sosyal sorumluluk' adı altında astırdığı 'hayır' afişlerini de eleştirdi:

"Gürültü kirliliğine 'hayır' diye bir şeyler asmışlar. Zaten buna karşıyız. Bu anayasa paketi içinde buna karşı herhangi bir şey yok. Bakın burada enteresan bir şey çıkıyor karşımıza. Gürültü kirliliğine karşıyız değil mi? Evet. Mesela bu ya. Ama bunun anayasa paketi içinde yeri yok. Bakın trafik terörüyle ilgili bir şey var. Trafik terörüne karşıyız değil mi? Evet. Peki biz bu bölünmüş yolları bunun için yapmıyor muyuz? Bu güne kadar gelen CHP yönetimleri ne kadar bölünmüş yol yaptı. Bunu söylesinler. Sen belediye olarak ne iş yaparsın. Öyle aldatmaca bilbordları bu millet yutmaz."

CHP'Lİ BAŞKAN AK PARTİ'YE GEÇTİ

Erdoğan'ın mitinginde Antalyalılar bir de süprizle karşılaştı. Erdoğan'ın 'evet' mitinginde CHP'li Döşemealtı Belediye Başkanı Nurettin Tursun'la birlikte çok sayıda CHP'li meclis üyesi AK Parti saflarına katıldı. CHP'li başkan ve meclis üyeleri ile birlikte DP'li Taşağıl Belediye Başkanı Ahmet Alp ve Bağımsız Çolaklı Belediye Başkanı Hasan Coşkun da AK Partili oldu.

Öte yandan, Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdilek, Başbakan Erdoğan'a isminin yazılı olduğu Antalyaspor forması ve atkısı hediye etti.