Kaybedilen zamana turnusol

Dün açıklanan enflasyon verilerinde iyi haber, beklenenden daha iyi bir fiyat düşüşünün gerçekleşmiş olması. Beklenenden iyi de, geçen yılın temmuz ayından farklı olan ne?


Dün açıklanan enflasyon verilerinde iyi haber, beklenenden daha iyi bir fiyat düşüşünün gerçekleşmiş olması. Beklenenden iyi de, geçen yılın temmuz ayından farklı olan ne?
Fark yok, sadece yeni bir vergi artışı olmamasıdır. Kötü olmaması iyi yani!
Temmuz ayı enflasyon verileri şunu söylüyor; bütçe açığının finansmanı için dolaylı vergilerle oynanmamış ise enflasyon ‘mevsim normallerinde’ çıkıyor. Yani enflasyon hedefini Merkez Bankası ile beraber oluşturan hükümet, kendi elleriyle bozmasa enflasyon hedefi daha yaklaşılabilir olacak.



Temmuz ayında; hem gıda fiyatlarında, hem de giyim-ayakkabı grubundaki fiyat gelişimi mevsim normalleri dahilinde olmuş. İşte yukarıdaki tabloda da yer alıyor; TÜFE’ye katkı bakımından geçen yılın temmuz ayından farklı biri durum yok. TÜFE’nin kabaca yüzde 40’ını oluşturan üç kalemde farklı olan, ‘Alkollü içecekler’ kalemi. Bu kalemde bu yıl vergi artışı olmadığından, diğer küçük katkılarla beraber toplam TÜFE yüzde 0.48 gerilemiş. Bu üç kalem dışındaki TÜFE alt gruplarındaki karşılaştırma da neredeyse benzer çıkıyor.
Geçen yıl temmuz ayında TÜFE’deki yıllık artış oranının yüzde 5.39 olduğunu, dün açıklanan
Temmuz 2010 verileri ile yıllık artışın yüzde 7.58’e henüz yeni gerilediğini de anımsatmak isteriz. 2009 Yılının Temmuz ayında, özel kapsamlı TÜFE göstergelerinden olan (I) tanımlı çekirdek enflasyon göstergesi, yıllık yüzde 2.98 artış gibi düşük bir eğilime gerilemişti. Ancak, yapısal nedenler ve hükümetin vergi artışları genel fiyatlama davranışını bozdu.
Hükümetin bütçe açığını finanse etmek için aldığı vergi artışı, kamu mal ve hizmet fiyatlarını artırılması gibi kararlar; genel enflasyon kadar, ekonomideki fiyatlama davranışını da bozuyor.



Fiyat verilerinde temmuz ayı; enflasyon üzerinde ‘demoklesin kılıcı’ gibi sallanan bir başka unsurun, yapısal sorunların kendini gösterdiği bir ay oldu. İşte onlardan biri, iyi bir örnek olan, et fiyatlarındaki seyirdir. Mayıs ve haziran aylarındaki düşüşten sonra, Temmuz ayında et fiyatlarında yine artış ortaya çıktı.  Dana etinde aylık yüzde 4.5, koyun etinde ise aylık yüzde 6’lık fiyat artışı kendini gösterdi.
Bu fiyat gelişimi, sorunu ‘bir avuç spekülatörün’ fiyatları yukarı sürüklemesi olarak görme yanlışının kısa vadede yüzümüze vurulmasından başka bir şey değil! İthalat haberine karşın kayda değer bir fiyat artışı olmuş.
Bu temel unsurlardan dolayı, belli bir bant içinde sürekli olarak enflasyonda dalgalanmaya tanık oluyoruz, tahminler ve hedefler de tutmuyor. Bu konuda oldukça ‘patinaj yapan’ Merkez Bankası’na düşen de, ‘enflasyonun düşeceğini bir ay önceden söylemiştim’ retoriğine takılmak yerine, yapısal reformların yaşama geçirilmesi ile bütçede sürprizlere yer olmadığını yüksek sesle söylemesidir. Bir taraftan hedefi koyup, diğer taraftan hedeften uzaklaştıran kararlar alan hükümete ‘enflasyonla mücadele böyle olmuyor’ diyebilmelidir.
Enflasyonla mücadelede temel sorunlardan birinin de, Merkez Bankası karar alıcı organı olan Para Politikası Kurulu üyelerinin görev sürelerinin ‘iktidar aşıran’ bir dönem uzunluğunda olmamasıdır. Bu görevlere en az yedi ya da sekiz yıl süre ile atama yapılması gereği ortada. Çünkü önemli atamaların öncesindeki bir yıl, ‘görev zararı’ riskini artırıyor!