Fenerbahçe'de çilingir anahtarı ayaklar ve kafalar

Sayıya dayanan her takım oyununun uygulandığında sonuç alınan temel hareketleri vardır. Bu hareket...


Sayıya dayanan her takım oyununun uygulandığında sonuç alınan temel hareketleri vardır. Bu hareketlerin futboldaki karşılıklarından bir tanesi çizgiye inerek, oyunu kanatlara yayarak o bölgeden topu kaleye ortalamaktır.

Buna ek bir şart da koyalım; oyunu tek yönlü oynamadan, sahanın her bölgesini orantılı olarak kullanmak ulaşmaya çalışılan başarının “çilingir anahtarıdır.”

Yan toplar bütün dünyada savunulması en zor ataklardır. Türkiye’de ise henüz çözüm dahi bulunamamıştır. Örneğin Fenerbahçe bu sezon yediği gollerin büyük bölümünü kanatlardan gelen ortalardan olmuştur. İlginçtir Fenerbahçe attığı golün bir benzerini kalesinde gördü. Bu da tartıştığımız şeyin nasıl bir gerçekliğe oturmuş olduğunun göstergesidir.

Fenerbahçe oyunun genelinde olmasa da gol zamanlarında işte yukarıda tanımladığımız bu temel hareketleri yaptı.

Bu doğrular taktiksel bir gelişim miydi?

Gökhan Gönül’ün bölgesini geçici olarak teslim almış “genç” Okan biri sıfırdan olmak üzere ceza sahasına çok etkili iki orta yaptı. Birinde kaleci çaresiz kaldı diğerinde de Niang mükemmel bir kafa vuruşu yaptı.

Bir diğer gol Alex’in yine sıfıra yakın bir yerden yaptığı serbest vuruşa kafasını uzatan Lugano oldu.

O Niang Fenerbahçe’nin yıllardır yapamadığı bir şey olan hızlı hücumda rakip kaleci ile karşı karşıya kaldığı bir pozisyonda yine basit bir gol attı. Asisti yapan Caner’di.

Fenerbahçe yönetiminin yıllardır göremediği şey de bu işte!

Kadronun yeterli, gelen başarısız sonuçların bir kısmının saha dışından kaynaklanan etkenler diğerinin de sahada yaşanan şanssızlıklar olduğuna duyulan ve hiç sarsılmayan garip güven duygusu Fenerbahçe’nin birkaç sezondur biriken sorunlarını bu sene artık taşınmaz hale getirdi. Üst üste alınan başarısızlıkların nedeni de kadronun bir kısmının kendisini tüketmiş olmasıdır.

Fenerbahçe kendisini yenilediği her seferinde sonuca ulaşıyor. O yolu tıkadığında nefessiz kalıyor, sevenlerini mutsuz ediyor.

Hayır, dün akşam Fenerbahçe’yi farklı kılan şey taktiksel değildi. Öyle olsaydı ikinci yarının başında yine son zamanlarda görmeye alışılan o mahkûm oyununu oynamazdı.

Okan, Niang, Stoch, Dia, Lugano, Caner Fenerbahçe’yi farklılaştıran oyunculardı.

Bilica, Baroni, Emre, Mehmet Topuz ve sonradan oyuna giren Özer’se sıradanlaştıran…

Okan’a bir tavsiyede bulunacağım; ne zaman şans bulursa işte böyle sorumluluk alıp dikine oyun oyna, şut çek ve kendini göster.

Millilerimiz Rusya’yı zor da olsa geçti.

Millilerimiz Rusya’yı ikinci periyotta oynadıkları mükemmel bir basketbol sonucu geçerek 2’de 2 yaptı. Rusya grupta kazanılması mutlak olan maçlardan biriydi. Kaybında telafisi zor olacaktı, hele ortada bir Yunanistan gerçeği varken…

Rusya karşısında bütün ağırlık bu sefer birkaç oyuncunun üzerine yıkıldı. İlyasova, Kerem Tunçeri, Ömer Onan, Hidayet, Ö.Aşık maçta uzun süre dakika bulan basketbolcularımızdı. Az rotasyonlu oyun bizim tanıdığımız Tanjeviç’ pek uymuyordu ancak sanırım o da direnen bu oyuncularımızın oyununun hızını kesmek istemedi.

Millilerimiz özellikle Hidayet’le boyalı alanda zorlandı. Hidayet’in maçın son bölümlerinde bulduğu 2’de 2 üçlük maçı bir anda koparıverdi.

Takımımızın mücadelesinin yanı sıra Rusya’nın da özellikle iki sayılık atışlarda düşük yüzdeli oyunu, İlyasova’nın özellikle savunmada topladığı ribaundların maçın Türkiye’ye dönmesinde etkisi büyük oldu.