Mhp Lideri Bahçeli Bursa'da
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
MHP Bursa İl Başkanlığı'nın düzenlediği iftara katılan MHP lideri Devlet Bahçeli, Türkiye'de anayasa değişikliği yapılmasının gerekliliğine vurgu yaptı. MHP'nin içinde bulunduğu koalisyon hükümeti döneminde anayasa değişikliği için çalışmalar yaptıklarını kaydeden Bahçeli, ''O dönem mecliste toplumun her kesiminin temsil edildiği siyasi yelpazenin hepsi bulunuyordu. O zamanki mecliste sağı ve soluyla toplumun her kesimi temsil ediliyordu. Biz darbe ve ara rejimlerle Türkiye'nin meselelerinin çözülmesinin
imkansız olduğunu biliyoruz. Türkiye'nin sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğunu savunuyoruz. Dolayısıyla şimdi yapılacak anayasa değişikliğine de karşı duruşumuz yoktur. Ne var ki her partiye nasip olmayan bir güçle tek başına iktidara gelen AK Parti, bu gücünü toplumun isteklerine uygun bir şekilde çalıştırmıyor'' dedi.
Anayasa değişikliği hazırlıkların bütün siyasi partilerinin görüşlerinin alınması gerektiğini hükümete ilettiklerinin altını çizen Bahçeli, iktidarın bu uyarıyı dikkate almayarak gücüne güvenip dayatmacı bir üslupla anayasa değişikliğini hazırladığını iddia etti. Bahçeli, "Hükümet, 'benim dediğim olacak' anlayışıyla ne tür gizli niyetleri olduğu merak uyandırıyor. MHP olarak anayasa değişikliğine bu sebeplerden dolayı hayır diyeceğiz. Anayasa değişikliğindeki gizli niyetler araştırılmalı. Anayasa
değişikliğindeki gizli gündemin ne olduğunu araştırıyoruz. Geçen gün bir televizyon programına katılan Başbakan Erdoğan, anayasa değişikliğinin açılma hukuki zemin oluşturacağını söylüyor. Eğer hükümet PKK açılımı üzerinde ısrarı devam ederse, açılımdaki taleplere ve Avrupa Birliği dayatmalarına karşı bir anayasa değişikliği düşünülüyorsa, 'Türkiye bir yol ayrımına sürükleniyor' demektir. Türkiye kardeş kavgasına sürüklenebilir. Türkiye bir bölünmeye gidebilir. Bütün bunları bugünden görmek.
Tedbirimizi bugünden almak lazım. O bakımdan anayasa değişikliği bugün için bir halk oylamasının ötesinde gerçekten bir anlam yüklenecekse, Türkiye'nin geleceğine ilişkin bir anlam yüklenmelidir. PKK talepleri bitmez. Çünkü kurulduğu coğrafyada 'Birleşik Bağımsız Kürdistan Devleti'ni kurmakla yola çıkmışlar. Bu ana eksenden de sapmış değiller'' diye konuştu.
HSYK'daki sayısal değişiklikte Başbakan'ın ısrar ettiğini ileri süren Bahçeli, ''Sayın Başbakan'ın sayısal değişiklikteki ısrarını anlayamıyoruz. Neye mecbur, mahkum kaldığını da bilmiyoruz ve bu ısrarı devam ediyor. Halk oylamasını kendisiyle özdeşleştirerek, AKP ile özdeşleştirerek çok daha farklı bir anlam kazandırmak suretiyle Anadolu'da çalışmalarını sürdürüyor. Uluslararası ilişkiler boyutunda aşama aşama değişiklikler öngörmekle beraber ana eksenden sapma gözükmemektedir. Şimdi de demokratik
özerklikten bahsediliyor. Demokratik Türkiye, demokratik özerklik. Demokratik özerklik nedir anlatan yok. Hangi alanda, hangi siyasal ve sosyal yapıda bir özerklik tanınacak bu da belli değil. Öyleyse talepleri cevaplandırarak tarihsel bir politika oluşturmak suretiyle terör örgütünü baskısıyla Türkiye'de 'Artık yeter, bunlar ne istiyorlarsa verelim' noktasında sürüklenecek bir anlayışı birleştiriyorlar'' şeklinde konuştu.
Herkesin silahlı kuvvetlere yüklendiğini ileri süren Bahçeli, sözlerini şu şeklide sürdürdü:
"Geçmişte orduda mücadele veren insanlar doğru veya yanlış yargıya intikal etmişlerse saygı duyuyoruz. Yargı en kısa zamanda sonuçlanmalıdır. Ama Türkiye'nin silahlı kuvvetleri tahrip edilemez, tahrip edilmemelidir. Bu sebepten dolayı da herkes haddini bilmeli ve nereye kadar konuşacağını da iyi belirlemelidir. Terörle mücadele eden insanları bugün medya aracılığı ile karalar, türlü türlü suçlamalarla onları toplum nezdinde saygılarını yitirir bir konuma getirirseniz yarın bölücü terör bitmeyeceğine göre
bunun karşılığını verecek olan Türk Silahlı Kuvvetleri veya emniyet güçlerinin mücadele azmini tekrar nasıl ortaya çıkartacaksınız? Hemen arkasından bu böyle gitmiyor, askeri yönden çözülmüyor öyleyse siyasallaştırarak siyasi bir çözüm bulalım. Nedir siyasi çözüm? Var mı bir önerin? Yok. Önerinin karşılığı ne? PKK'nın taleplerini yavaş yavaş Türkiye'ye kabul ettirmek, birtakım senaryolarla gece gündüz toplumu meşgul ederek yapılmış olan değerlendirmeler dikkati çekiyor.''
(OS-YS-OK-Y)
imkansız olduğunu biliyoruz. Türkiye'nin sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğunu savunuyoruz. Dolayısıyla şimdi yapılacak anayasa değişikliğine de karşı duruşumuz yoktur. Ne var ki her partiye nasip olmayan bir güçle tek başına iktidara gelen AK Parti, bu gücünü toplumun isteklerine uygun bir şekilde çalıştırmıyor'' dedi.
Anayasa değişikliği hazırlıkların bütün siyasi partilerinin görüşlerinin alınması gerektiğini hükümete ilettiklerinin altını çizen Bahçeli, iktidarın bu uyarıyı dikkate almayarak gücüne güvenip dayatmacı bir üslupla anayasa değişikliğini hazırladığını iddia etti. Bahçeli, "Hükümet, 'benim dediğim olacak' anlayışıyla ne tür gizli niyetleri olduğu merak uyandırıyor. MHP olarak anayasa değişikliğine bu sebeplerden dolayı hayır diyeceğiz. Anayasa değişikliğindeki gizli niyetler araştırılmalı. Anayasa
değişikliğindeki gizli gündemin ne olduğunu araştırıyoruz. Geçen gün bir televizyon programına katılan Başbakan Erdoğan, anayasa değişikliğinin açılma hukuki zemin oluşturacağını söylüyor. Eğer hükümet PKK açılımı üzerinde ısrarı devam ederse, açılımdaki taleplere ve Avrupa Birliği dayatmalarına karşı bir anayasa değişikliği düşünülüyorsa, 'Türkiye bir yol ayrımına sürükleniyor' demektir. Türkiye kardeş kavgasına sürüklenebilir. Türkiye bir bölünmeye gidebilir. Bütün bunları bugünden görmek.
Tedbirimizi bugünden almak lazım. O bakımdan anayasa değişikliği bugün için bir halk oylamasının ötesinde gerçekten bir anlam yüklenecekse, Türkiye'nin geleceğine ilişkin bir anlam yüklenmelidir. PKK talepleri bitmez. Çünkü kurulduğu coğrafyada 'Birleşik Bağımsız Kürdistan Devleti'ni kurmakla yola çıkmışlar. Bu ana eksenden de sapmış değiller'' diye konuştu.
HSYK'daki sayısal değişiklikte Başbakan'ın ısrar ettiğini ileri süren Bahçeli, ''Sayın Başbakan'ın sayısal değişiklikteki ısrarını anlayamıyoruz. Neye mecbur, mahkum kaldığını da bilmiyoruz ve bu ısrarı devam ediyor. Halk oylamasını kendisiyle özdeşleştirerek, AKP ile özdeşleştirerek çok daha farklı bir anlam kazandırmak suretiyle Anadolu'da çalışmalarını sürdürüyor. Uluslararası ilişkiler boyutunda aşama aşama değişiklikler öngörmekle beraber ana eksenden sapma gözükmemektedir. Şimdi de demokratik
özerklikten bahsediliyor. Demokratik Türkiye, demokratik özerklik. Demokratik özerklik nedir anlatan yok. Hangi alanda, hangi siyasal ve sosyal yapıda bir özerklik tanınacak bu da belli değil. Öyleyse talepleri cevaplandırarak tarihsel bir politika oluşturmak suretiyle terör örgütünü baskısıyla Türkiye'de 'Artık yeter, bunlar ne istiyorlarsa verelim' noktasında sürüklenecek bir anlayışı birleştiriyorlar'' şeklinde konuştu.
Herkesin silahlı kuvvetlere yüklendiğini ileri süren Bahçeli, sözlerini şu şeklide sürdürdü:
"Geçmişte orduda mücadele veren insanlar doğru veya yanlış yargıya intikal etmişlerse saygı duyuyoruz. Yargı en kısa zamanda sonuçlanmalıdır. Ama Türkiye'nin silahlı kuvvetleri tahrip edilemez, tahrip edilmemelidir. Bu sebepten dolayı da herkes haddini bilmeli ve nereye kadar konuşacağını da iyi belirlemelidir. Terörle mücadele eden insanları bugün medya aracılığı ile karalar, türlü türlü suçlamalarla onları toplum nezdinde saygılarını yitirir bir konuma getirirseniz yarın bölücü terör bitmeyeceğine göre
bunun karşılığını verecek olan Türk Silahlı Kuvvetleri veya emniyet güçlerinin mücadele azmini tekrar nasıl ortaya çıkartacaksınız? Hemen arkasından bu böyle gitmiyor, askeri yönden çözülmüyor öyleyse siyasallaştırarak siyasi bir çözüm bulalım. Nedir siyasi çözüm? Var mı bir önerin? Yok. Önerinin karşılığı ne? PKK'nın taleplerini yavaş yavaş Türkiye'ye kabul ettirmek, birtakım senaryolarla gece gündüz toplumu meşgul ederek yapılmış olan değerlendirmeler dikkati çekiyor.''
(OS-YS-OK-Y)