'Akbank, dış piyasalarda borçlanmanın kurallarını belirliyor'

Akbank Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hülya Kefeli, Türkiye'de Hazine'den sonr...


Akbank Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hülya Kefeli, Türkiye'de Hazine'den sonra özel sektörde ilk doğrudan Eurobond ihracını gerçekleştiren banka olduklarını belirterek, "5 yıl vadeli 1 milyar dolarlık Eurobond ihracını başarıyla gerçekleştiren Akbank, yurtdışı borçlanmada kuralları belirleyen lider banka haline geldi. Dış piyasalardan borçlanma faiz oranlarında Mart ayından bu yana 0.70 baz puan düşmesinde de Akbank'ın rolü önemli. Akbank'ın açtığı bu yoldan diğer bankaların da gideceğini bekliyoruz" dedi.
ANKA'ya uluslararası piyasalarda yatırımcıların Türkiye'ye yönelik yatırım davranışlarını ve dış piyasalardaki gelişmeleri değerlendiren Hülya Kefeli, gelişmiş ülkelerdeki düşük oranlı büyüme dolayısıyla bu ülkelerde yatırım olanaklarının sınırlı kalacağını belirterek, "Buna mukabil piyasalarda likidite yüksek durumda ve uzun vadeli yatırım yapan fonlar yüksek getiri sağlayan güvenli destinasyonlar arıyorlar. Gelişmiş ülkelerde kısa vadeli faiz oranları sıfıra yakın seyrediyor. Asya, BRIC ve Türkiye'nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler, yüksek büyüme potansiyelleri, güçlü iç piyasa dinamikleri ve kuvvetli makro görünümleriyle 2010 yılında fonların yegane adresi olma durumuna geldi. Türkiye BRIC ülkelerine kıyasla da bu yıl daha yüksek bir büyüme gerçekleştirecek. Biz 2010'da büyümenin yüzde 5.5 -6 olmasını bekliyoruz. Uluslararası yatırım bankalarının Türk ekonomisine yönelik olumlu raporları yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisini zirveye çıkardı" değerlendirmesinde bulundu.

"BÜTÜN YILDIZLAR TÜRKİYE İÇİN SIRALANDI"
Türkiye'nin önünde uluslararası piyasalardan borçlanma konusunda yeni bir pencere açıldığına dikkat çeken Kefeli, "Türk bankaları için pazar sonuna kadar açık durumda. Gözü kapalı olmasa da yabancı bankalar Türkiye'ye kredi açmak için büyük bir iştah içindeler. Tabi ki analizlerini de çok iyi yapıyorlar. Türk bankaları onlar için çok iyi bir risk. Krizde izlenen performans açısından bakıldığında da Türk bankaları bir başarı hikayesi olarak algılanıyor. Türkiye şimdi çok güzel bir pencere yakaladı zamanlama konusunda. Yabancı bankacılar Türkiye için 'bütün yıldızlar sanki sizin için sıraya dizilmiş' diyorlar. Biz de Akbank olarak bu avantajı Türkiye'nin büyümesini finanse etmek için kullanmak istiyoruz" dedi.

"MALİYETLERİ AKBANK AŞAĞI ÇEKTİ"
Uluslararası piyasalarda borçlanma maliyetlerinin son dönemde izlediği seyri de değerlendiren Hülya Kefeli, şunları söyledi:
"Avrupa'da bankalar için yapılan stres testleri neticesinde bankaların sermaye gereksinimi 3.5 milyar Euro olarak çıktı. Ancak gereksinim stres testlerinin gösterdiği 3.5 milyar Euro'nun üzerinde. Bunun yanı sıra vadesi gelen borçların çevrimi söz konusu ki bu tutar İngiltere Merkez Bankasının son mali istikrar raporuna göre İngiltere'deki bankalar için 1.2 trilyon dolar düzeyinde. Euro bölgesindeki bankalar içinse bu rakam 1.65 trilyon dolar. Tüm bu unsurlar maliyetlerin aşağı yönlü hızlı hareketini sınırlayan faktörler. Buna mukabil Türkiye'nin risk primini yansıtan spreadler aşağı gidiyor. Sendikasyon kredilerinde 1 yıl için ödenen spread 2009 sonunda 200 baz puan iken şu anda 130 baz puana inmiş durumda. Akbank güçlü bilançosu ve muhabir ilişkileriyle sektörün sendikasyon kredilerinde maliyetlerin aşağıya düşmesine öncülük ediyor. Mart ayında aldığımız krediyle maliyetleri, 200 baz puandan 150 baz puana, şimdi de 130 baz puana indirdik."

"SENDİKASYONLAR ARTIŞTA, RAKAM 9.2 MİLYAR DOLARA ÇIKTI"
Sendikasyonlarla ilgili bilgi veren Kefeli, "Mart ayı itibarıyla yurtdışı piyasalardan borçlanmanın, bankaların yurt dışından sağladıkları sendikasyon kredilerindeki artışa bağlı olarak geçen yıl sonuna göre yükseldiği görülüyor. Sendikasyon kredileri tutarı 2009 sonunda 7.4 milyar dolar iken, yaklaşık yüzde 25 artışla Mart 2010'da 9.2 milyar dolara yükseldi. Öte yandan uluslararası kredi piyasalarında yeni işlemler azaldı. Dünyada uluslararası birleşme ve satın alma işlemlerinin toplam değeri 2009 yılında bir önceki yıla göre yüzde 65 azalarak 250 milyar dolara geriledi. Global olarak geçen yıl 1 milyar dolar ve üzerinde değere sahip 108 adet uluslararası birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşti. Bu tip işlemler nadir ve önceleri sendikasyon piyasalarında fonlanırken, şimdi M&A işleminin danışmanı olan bankalar tarafından doğrudan fonlanıyor. Dolayısıyla arz tarafı zayıf kalırken bankalar ellerindeki fonları en iyi şekilde değerlendirmek istiyorlar. Bu husus Türkiye'ye olan ilgiyi her zaman canlı tutuyor" değerlendirmesinde bulundu" dedi.

"SENDİKASYON DIŞI BORÇLANMA ARAÇLARI DA HIZLANABİLİR"
Sendikasyonların yanı sıra menkulleştirme gibi diğer fonlama araçlarına da yöneleceklerini söyleyen Hülya Kefeli, "Akbank sendikasyon dışındaki borçlanma enstrümanlarını en iyi şekilde kullanan bankaların başında geliyor. Akbank çok taraflı kuruluşlardan sağlanan krediler, tahvil ihracı, sekuritizasyon kredileri gibi halihazırda kullanılabilecek tüm araçları değerlendiriyor. Seküritizasyon kredileri 2009 sonunda 10.9 milyar dolardan Mart 2010'da 10.3 milyar dolara düştü.Seküritizasyon piyasalarında şu an için tam bir açılma söz konusu değil.Buna mukabil bu krediler yıllık bazda amortize olarak geri ödeniyor" diye konuştu.

"ENERJİ YATIRIMLARINI VE BÜYÜK PROJELERİ FİNANSE EDECEĞİZ"
Sendikasyon kredilerinin dış ticaretin finansmanında, seküritizasyon şeklindeki fonların ise daha uzun vadeli projelerin finansmanında kullanıldığını belirten Kefeli, Akbank'ın bu dönemde bu kredi ve fonları enerji yatırımları başta olmak üzere, özelleştirmelerin ve büyük projelerin finansmanına aktarmayı planladığını söyledi. Akbank'ın ana fon kaynağını mevduatın oluşturduğunu hatırlatan Kefeli, şöyle devam etti:
"Bizim dış borçlanmamız toplam kaynaklarımızın sadece yüzde 10'u. Ve dağılımına baktığımız zaman gerek yatırımcı bazı olarak farklılaştığı, giderek daha uzun vadeye yayıldığı ve böylelikle uzun vadeli kaynak yaratarak uzun vadeli aktifleri fonladığı ve buradan kaynaklanan vade uyumsuzluğunu ve döviz riskini minimize ettiğimiz gözüküyor. EIB, KFW, EBRD ve IFC gibi çok taraflı kurumların Türkiye'de iş yapma iştahı çok yüksek. Özellikle KOBI sektörüne ve yenilenebilir enerji projelerine ve altyapı projelerine kullandırılmak üzere ayırdıkları uzun vadeli kaynaklarda artış söz konusu. Akbank olarak bu kuruluşlarla yakinen çalışıp bu kaynakları KOBİ'lere aktarıyoruz."

"EKONOMİDE DE DOLARİZASYON SÜRÜYOR"
Türkiye'de ekonominin artık dolar bazlı olmaktan çıkmaya başladığına dikkat çeken Hülya Kefeli, Akbank'ın Eurobond ihraç süreciyle ilgili şu bilgileri verdi:
"Ekonomi içinde bulunduğumuz bu süreçte hızla de-dolarize oluyor. Düşük enflasyon, güçlü mali dinamikler ve yüksek uluslararası rezervler ekonominin dolarla ifade edilen kısmını azaltıyor. Nitekim bugün sektörde kredilerin yüzde 28'i ve mevduatın yüzde 30'ı döviz cinsindendir. Seneler itibariyle bir azalma söz konusu. Bundan sonraki aşamada TL cinsinden kâğıtların ihraç edildiği/ alınıp satıldığı sermaye piyasalarının oluşturulması önem kazanacak. Peru, Brezilya bu dönüşümden geçmiş ülkelerdir. Türk hazinesinin 10 yıl vadeye kadar yapmış olduğu başarılı TL cinsi ihraçlar benchmark alınacak getiri eğrisini oluşturdu. Şimdi bunun üzerine teminata dayalı ipotek senetleri gibi yeni enstrümanlarla sermaye piyasalarına derinlik kazandırmak kalıyor. Bu yönde de çalışmalar mevcut. Bu arada Eurobond'umuz dolayısıyla yaptığımız road-showlarda yabancı yatırımcıların da TL cinsinden kağıtlara yatırım yaparak portföy tuttuklarını gördük. Dolayısıyla bu kağıtlara yabancı yatırımcı talebi de olacaktır."
Eurobond ihracına neden ihtiyaç duydukları konusunda Kefeli, "Bu borçlanmayı neden yaptık? Bir kere Türkiye'nin kredibilitesi diğer gelişmekte ve hatta gelişmiş ülkelere göre çok yükseldi. Faizler tarihi en dip noktalarında. Türkiye tahvillerine ilgi büyük ve bu tahvillerin getirisi de artan talep doğrultusunda en düşük noktalarında. Dolayısıyla her şeyden önce uzun vadeli fonlama maliyeti açısından fırsatlar sunuyordu. Ayrıca uzun vadeli yatırımcılara kapının açılması bankamızın kaynak kalitesini daha da yükseltti, vade profilini uzattı ve yanı sıra sendikasyon ve seküritizasyonlar dışında yeni bir kaynak tabanı sağladı" ifadelerinde bulundu.

"TAHVİL İHRACIMIZ SEKTÖRE YENİ BİR AÇILIM GETİRDİ"
Akbank'ın 5 yıl vadeli 1 milyar dolarlık Eurobond ihracıyla uzun vadeli kaynak temininde sekuritizasyon kredilerine bir alternatif getirmeyi amaçladığını altını çizen Kefeli, "Bu tahvil birçok ilkleri barındırıyor. Bu itibarla IFR ve Euroweek dergilerinin de başlık attığı gibi Akbank tarih yazdı/borçlanmanın kurallarını yeniden yazdı demek yanlış olmaz. Bu tahvil ilk kez doğrudan ihraç edilen banka tahvili niteliğinde ve en yüksek tutarlı, en düşük kuponlu tahvil olma özelliği taşıyor. BDDK izni alındıktan sonra SPK'ya kaydı yapılarak çıkarılmış ilk tahvil aynı zamanda. İşlemin reytingi Moody's tarafından BA1 olarak verildi. Bu not, ülke notunun bir not üzerinde. Fitch'den ise yine ülke notunun üzerinde yatırım yapılabilir not olan BBB- ile piyasaya çıkıldı. Bu açıdan da tahvilin bir ilk olduğunu belirtmeliyim" dedi.

"İHRAÇ İÇİN 5 ŞEHİRDE ROAD-SHOW YAPTIK, BİR HAFTADA PARA KASAMIZA GİRDİ"
Kefeli, ihraç öncesinde de Londra Zürih, Cenevre, Boston ve New York, dahil toplam beş şehirde yaklaşık 70 yatırımcı ile görüştüklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"70 yatırımcıdan 3 milyar dolar talep topladık. Bir hafta içinde görüşmeleri tamamladık ve para da hemen kasamıza girdi. Bu ilk kez piyasaya çıkan bir banka için çok başarılı bir sonuç ve dünyanın her yerinden tebrik ve kutlama alıyoruz. İşlemin fiyatı bizden 2 hafta önce piyasada olan ve Moody's ratingi A3 olan Rusya'nın en büyük mevduat bankası olan Sberbank'ın yüzde 5,5 olan kupon fiyatının altında gerçekleşti. Yatırımcılar nota rağmen bizim hikayemizi duydukları zaman son derece etkilenip fiyatlamayı credit fundamentals dediğimiz, temel kriterleri göz önüne alıp ona göre yaptılar. Normal kredilerde sektörde geri dönmeyen kredi ortalaması yüzde 4.9 iken Akbank'ta yüzde 2.9. Kredi kartlarında sorunlu kredi oranı ise sektör ortalamasında yüzde 11.8 iken, bizde 5.5 gibi oldukça düşük düzeyde. Ayrıca Citibank'ın da uzun vadeli bir bakış içinde Akbank'a ortaklığının da hiç kuşkusuz büyük bir önemi var.