Yatırımcı bakanlar istemedi mali kural 'başka bahara' kaldı

Dün Türkiye'de ekonomi ve finans çevrelerinin bir numaralı gündem maddesi Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat ...


Dün Türkiye'de ekonomi ve finans çevrelerinin bir numaralı gündem maddesi Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün mali kurala ilişkin açıklamalarıydı. Önceki gece gazete ve televizyonların ekonomi müdürleriyle bir araya gelen Ergün, mali kuralın meclis açıldıktan sonra yasalaşacağı ve 2011'de yürürlüğe gireceği beklentisinin üzerine bir bardak soğuk su döktü. 
Ergün, 2011 yılı için mali kuralın söz konusu olamayacağını, 2011 yılı bütçe uygulamalarının da buna göre oluşamayacağını belirtti. Ergün, mali kuralın uygulanmaya başlayabileceği en erken tarih olarak 2012 yılına işaret etti. 

Formül tartışılacak
Buna karşılık Ergün, "Ama mali kural konusundaki taahhütten vazgeçilmiş değil. Mali kuralla biz Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda (EKK) diğer kesimlerden gelen görüşler çerçevesinde analiz ettik, formüller, değişik simülasyonlar, en kötü ve en iyi senaryolar altında nasıl sonuçlar elde edilebileceği konusunda çalışmalar yaptık. Meslek kuruluşlarından, kredi derecelendirme kuruluşlarından, IMF'den, Dünya Bankası'ndan, Türkiye'deki odalardan borsalardan, derneklerden hepsinden gelmiş olan görüşler istikametinde Türkiye gerçeklerine uygun bir formülün ne olabileceğine dair analizler yapıldı" dedi.
Mali kuralın meclis genel kuruluna haziran ayı sonuna kadar gelme konusunun biraz "aniden ortaya çıkan" bir konu olduğunu dile getiren Ergün, konu Bakanlar Kurulu'nda ele alındığında, "Evet bu önemli bir şey, bir taahhütte bulunuyoruz. Bir kanun çıkartıyoruz. Hükümet kendisini bağlayan bir kanun çıkartıyor. Dolayısıyla bu formülü biraz daha tartışalım ve ondan sonra bu konudaki adımımızı atalım" görüşünün hâkim olduğunu, yoksa hükümetin bundan vazgeçme noktasında olmadığını söyledi. Nihat Ergün'ün açıklamasındaki ikinci çarpıcı nokta ise, mali kuralın geçtiğimiz yasama yılında meclis genel kurulunda ele alınamamasının bugüne kadar söylendiği gibi yoğun gündemden değil, bakanlar kurulunda çıkan ayrılıktan kaynaklandığına ilişkin sözleri oldu.
Ergün, "Bakanlar Kurulu'ndaki sunuşta formülün yeterli esnekliğe sahip olup olmadığı konusunda yatırımcı bakanlıklar özellikle biraz daha farklı değerlendirme yaptılar. Bu nedenle de konunun onlar açısından da tartışılması ve olgunlaştırılması gündeme geldi" diye konuştu.
Ergün, mali kuralın mevcut halinde yüzde 5'in üzerinde bir büyüme yakalandığı zaman bunun, ortaya çıkan milli gelirin üçte biri kadar bir bölümünün tasarruf edilmesinin öngörüldüğünü, ancak kalanının harcanabileceğini belirtirken bütçede açığa büyümenin çıtanın altında kalması halinde izin verildiğini bunun da bir esneklik sağladığını belirtti.
Ergün, "Bu formül bize İstanbul Boğazı'ndaki ikinci tüp geçit için yurtdışı borçlanmamıza ne kadar izin verecek? Bununla alâkalı borçlanma limitimiz bu formülün içinde nasıl yer bulacak? Bulamayacak mı?" dedi.

 

Seçimden önce not artırımı artık zor
Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün mali kural uygulamasını 2011 yerine 2012'de hayata geçireceğine ilişkin sözlerini yakın takibe alan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından peş peşe açıklama geldi. Açıklamalar not artırımı ile mali kuralın bire bir ilişkisi olmadığı yönünde. Ancak analistler artık seçimden önce bir not artırımının yapılmasının zor olduğunu söyledi.
İşte üç büyük kredi derecelendirme kuruluşunun yaptığı açıklamalar:

Standard&Poor's:
Gevşeme baskısı endişe kaynağı
"Mali kuralın uygulanmasındaki gecikme 2011'de mali politikaların gevşemesi için baskı olduğu endişesi yaratıyor. Erteleme hükümetin harcamaları kısmada isteksizliği konusunda endişeleri artırıyor. Artan cari işlemler açığı Türkiye'nin dış finansmana olan bağımlılığını artırıyor. Bu durum daha dalgalı bir büyüme trendine neden olabilir. Türkiye'nin ekonomi tarafında artan dış dengesizliği ile gevşek maliye politikası arasında bir ilişki var. Bu da endişe yaratıyor."

Fitch:
Bütçe açığı ve borç önemli
"Mali kural ile potansiyel not değişiklikleri arasında doğrudan bir bağlantı yok. Bu durum tıpkı daha önce mali kuralın kabul edilmesinin beklendiği dönemde olduğu gibi mali kuralın terk edilme riskinin bulunduğu şu an için de geçerli. Bütçe açığının ve borç/GSYH oranının izleyeceği yol kredi notu gelişmeleri için önemli etkenler olacak."

Moody's:
Önemli çıpadan yoksun kalındı
"Mali kuralın gecikmesi kredi notunu olumsuz etkilemez, mevcut not ve görünüm mali kuralın TBMM'de onaylanacağı varsayımına dayanmıyordu. Gecikme Türkiye'yi önemli bir çıpadan yoksun bırakıyor, bu da seçim öncesi maliye politikasının gevşemesini kolaylaştırabilir. Gevşeme Türkiye'nin borçlanma temellerini olumsuz etkiler."

 

Kimse krizin derinliğini öngöremedi
Ergün, kimsenin küresel mali krizin genişliğini ve derinliğini doğru tahmin edemediğine işaret ederek, bunun nedeninin kimsenin elinde doğru bilgi bulunmaması olduğunu ifade etti.
Bankaları bu dönemde herkesin eleştirdiğini, KOBİ'lere, işletmelere biraz daha "mâkul davranması, biraz daha kesenin ağzını açmaları" gerektiğini söylediğini anımsatan Ergün, "Bankalar aslında krizin derinliğini tahmin edemedikleri için böyle davrandılar. Finans sektörü de yıkılmış olsaydı ekonomimizin üzerine, ekonomimiz çok daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalırdı" dedi.
Ergün, kapasite kullanım oranı ile sanayi üretimi arasında bazen bağların kopuk olduğu anlar bulunduğunu dile getirerek, son zamanlarda bu irtibatın yeniden kurulduğunu anlattı.

Rekabeti kurda aramak yanlış
Ergün, konuşmasında değerli kur tartışmalarına da değinirken Türkiye'nin rekabeti sadece döviz kurunda araması yaklaşımının doğru bir yaklaşım olamayacağını belirtti. Ergün, "Her maliyetiniz arttığında kur mu değişecek? Ya da her kârlılığımız azaldığında kur mu değişecek? Kârlılığımız azaldığında kuru değiştirerek kârlılığımızı artırırsak, karşı taraftaki müşteri bizim kurdan kazanacağımızı kendisi kazanmak istemeyecek mi?" diye konuştu.
Kurda büyük bir sıkıntı olduğu zaman müdahalelerin olması gerektiğine işaret eden Ergün,  Merkez Bankası'nın 2010 yılında muhtemelen 14-15 milyar dolarlık döviz alacağına işaret ederek, "Merkez, enflasyonu aşağı çekme politikasından vazgeçme gibi bir yaklaşım içerisinde olmamalıyız. 'Büyüme olsun da enflasyon da olsun' diye düşündüğümüzde, enflasyonun ekonomi üzerinde nasıl kalıcı bir tahribat yaptığını görmemiz lazım" dedi.

 

TÜSİAD: Erteleme idarenin içsel tutarlılığından sapma demek
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), mali kural uygulamasının neredeyse süresiz ertelendiğine dair gündeme gelen haberlerin doğru olması durumunda, idarenin içsel tutarlılığı ve kural tabanlı politika anlayışı açısından bir sapma niteliği taşıyacağını açıkladı.
TÜSİAD Yönetim Kurulu'nun dün yaptığı yazılı açıklamada 2008 yılından bu yana hükümetin gündeminde olan mali kural uygulaması yönündeki tercihinin, gerek küresel krizle mücadele sürecinin başarısı, gerek iş ve yatırım ortamının kalitesi gerekse de maliye politikasının bütünlüğü ve öngörülebilirliği açısından önemli bir girişim olduğu vurgulandı.
Mali kuralın, büyüme sürecinde ortaya çıkabilecek beklenmedik gelişmeler karşısında maliye politikasının emniyetli bir bant içinde kalmasını sağlayan ve bu yönüyle ekonomik birimlerin karar süreçlerine son derece olumlu katkı sağlayabilecek bir uygulama olduğuna işaret edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: 

Ekimde yasalaşması önemli
"Genişleyici maliye politikalarından çıkış ve orta vadeli mali istikrar açısından kritik derecede önem verdiğimiz mali kuralın, neredeyse süresiz ertelendiğine dair haberler, doğru olması durumunda, idarenin içsel tutarlılığı ve kural tabanlı politika anlayışı açısından bir sapma niteliği taşıyacaktır.
İş dünyası olarak kritik önem atfettiğimiz ve 2010 yılı TBMM gündeminin sıkışıklığına bağlı olarak ertelendiğini düşündüğümüz mali kural uygulamasının, ekimde çalışmaya başlayacak TBMM'de kanunlaşması büyük önem taşımaktadır. Mali kuralın hayata geçmesi, özelikle seçim dönemine gireceğimiz 2011 yılı ve sonrası için, orta vadeli mali görünüm iş ve yatırım ortamının güvenliği açısından önemli."    

 

Ekonomistler: Lira için risk
Mali kuralın 2011'de uygulamaya girmeyeceğine ilişkin açıklamalar piyasalarda satış baskısı yarattı. Ekonomistler bu gelişmenin lira ve lira cinsi yatırım araçları için risk oluşturduğu görüşünde. Bazı ekonomistlerin değerlendirmeleri şöyle:

RBS Gelişmekte olan piyasalar ekonomisti Timothy Ash:
"Açıkça görülüyor ki yatırımcı bakanlıklar seçime gidilen bu süreçte mali esneklik istiyor ya da en azından ellerindeki opsiyonların açık tutulmasını ve yeni mali kural ile kısıtlanmamasını talep ediyor. Burada sorulması gereken soru ise madem bir seçime kurban gidecekti, Hazine neden mali kuralı bu kadar 'sıkı' tuttu."

HSBC Stratejisti Fatih Keresteci:
"Özellikle seçim dönemine girilirken, uygulamanın beklenmedik bir şekilde ötelenmesi üzerinde durup düşünülmesi gereken bir durum. Üstelik, düzenlemenin yeniden ele alınacak olması ve belki de parametrelerin, kapsamının değiştirilmesi de ayrı bir durum. TL ve TL cinsi riskli pozisyonların kapatılması gerektiğini savunuyoruz."

Barclays Capital Gelişen Avrupa Başekonomisti Christian Keller:
"Açıklamalar mali kuralın yasalaşması zaten geciktiği için sürpriz değil ama Türkiye'nin 'yatırım yapılabilir' seviyede nota kavuşmasını daha da geciktirmesi muhtemel. Bu da ülkenin tahvil piyasasına girişi yavaşlatabilir, ancak trendin tersine dönmesine neden olmaz. Türk Lirası'nın bir süre yönünü belirleyememesi muhtemel."