KOBİDER: Anayasa Mahkemesi imtiyazına dokundurtmuyor

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, Anayasa Mahkemesi'nin 12 Eylül'de halkoyuna sunulacak reform pa

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, Anayasa Mahkemesi'nin 12 Eylül'de halkoyuna sunulacak reform paketiyle ilgili aldığı kısmi iptal kararını tepkiyle karşıladı. Özgenç, "Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) üye atamaya ilişkin maddelerin kısmen iptaline karar verildi. Bu da şunu gösteriyor ki; yargının sistemi demokratik yönde değişimi önleme misyonuna daha açık bir şekilde müdahale etmektedir. Dolayısıyla yüksek mahkeme imtiyazına dokundurtmamaktadır." dedi.

Kısmi iptal kararıyla ilgili açıklama yapan KOBİDER Başkanı, şu görüşleri dile getirdi:

"Anayasa Mahkemesi'ne takılan değişiklikler HSYK'yı mevcut yapıyla kıyaslanmayacak derecede çoğulcu ve geniş tabanlı hale getirecekti. Yüksek yargının bürokrasisinin oligarşik konumuna yapılması düşünülen anayasal değişiklik ile son vermenin gayet doğal olduğu bir gerçektir. Bu iki maddenin iptal edilmesi vesayet sisteminin devamını savunmaktır. Millet adına karar veriliyor, millet bunun neresinde? Cumhuriyetten bahsediyoruz. 'Cumhuriyet, halkın kendi kendini idare şeklidir.' nutukları atılıyor. Oysa uygulamada bunun böyle olmadığı görülüyor. Cumhuriyet diye yargı devleti ile yönetiliyoruz. Çünkü halkın iradesi tümüyle yönetime yansımıyor. Bir de 'Yüce TBMM üzerinde güç yoktur.' diyoruz ama görülüyor ki varmış."

Nurettin Özgenç, Türkiye'nin yeni demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda tüm toplum kesimlerinin hem fikir olduğunun altını çizdi. Özgenç, "Anayasa'yla ilgili girişimlerin önünde çok ciddi engellerin bulunduğu bir kez daha çok net olarak görülmüştür. Bu engeller arasında en başta, yüksek yargı bürokrasisi ve Anayasa Mahkemesi çok belirleyici bir yerde duruyorlar. Daha kapsamlı demokratikleşme reformlarını gündeme getirebilmek için, bu engellerin kalkması şarttır." ifadelerini kullandı.

Yargının yapısının değişmesinin zaruret haline geldiğini kaydeden Başkan Özgenç, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Yargının, Türkiye'deki vesayetçi sistemin iki temel direğinden biri olduğu bilinir. 1982 darbe Anayasası, yargının siyasal vesayet mercii olma işlevini, HSYK'yı ve Anayasa Mahkemesi'ni oligarşik bir yapı biçiminde düzenlemekle garanti altına almayı hedeflemiştir ve bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur. Vesayetçi sistemin tasfiyesi için, yargının oligarşik yapısını değiştirmek bir zorunluluktur. Bir kere daha görüyoruz ki; bu ülkede asıl olan milletvekillerinin dokunulmazlığı değil, yargının her kademesindeki dokunulmazlıklardır! Bu ülkede bir de bağımsızlıktan, hür iradeden ve demokrasiden söz ediliyor. Halkı ilgilendiren meselelerde halkın oyuna güvenilmiyor.

Bizim meclisimiz Kurtuluş Savaşı'na kumandanlık eden bir meclistir. Kurucu meclistir. Hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu halkın meclisidir. Bu halk kurtuluş savaşı ile, canı ile, kanı ile, hakimiyetin kendisine ait olduğunu haykırmıştır. Fakat yüksek mahkeme bu iki maddeyi iptal etmesi ile 'Bu iradenin üstündeyim.' mesajını veriyor. Olmaz böyle bir şey! Hakimiyet; 11 tane hakimin değil, kayıtsız şartsız milletindir. Verilen kararın tek olumlu tarafı ise Referandumun önünün açılmasıdır. Demokrasi açısından, milletin egemenliği yönünde, yargı mercilerinin politika üzerindeki vesayetine son verilmeli ve bu karar asla sineye çekilmemeli. Bu çok ciddi bir sorundur, halkın üzerinde vesayetin olduğunu göstermektedir. Demokrasinin tam gelişmesinin önünde bir engel teşkil etmektedir. Her siyasi söylemlerinde dillerinden halk, millet ve demokrasi sözcüğünü düşürmeyenler, niçin milletin vereceği karardan rahatsız oluyorlar? Bunu da anlamış değiliz. 'Hakimiyet' diyorsak eğer, o hakimiyetin halkın elinde olması gerekmektedir. Şayet halktan kopuk hiç bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları en iyisini, en doğrusunu bilir. Her zaman olduğu gibi 12 Eylül'de de en iyi kararı verecektir, buna da herkesin saygı duyması gerekir."