Beşir Atalay'dan Başbuğ'un iddiasına cevap

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Irak'ın kuzeyinde terör örgütü PKK'nın üslerinin kabul edilemeyeceğini belirterek, 'Bunların kalkması gerekir. Bu konuda Türkiye'nin kararlılığı vardır' dedi. Atalay, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 'irtica eylem planını polis servis etti' iddiası için, 'TSK ve Emniyet içinde yanlış yapanlar olab

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Irak'ın kuzeyinde terör örgütü PKK'nın üslerinin kabul edilemeyeceğini belirterek, "Bunların kalkması gerekir. Bu konuda Türkiye'nin kararlılığı vardır" dedi. Atalay, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un "irtica eylem planını polis servis etti" iddiası için, "TSK ve Emniyet içinde yanlış yapanlar olabilir" dedi, gerekli durumlarda idari işlemin yapıldığını ve kurumlararası çatışma olmadığını vurguladı. Atalay, İstanbul Wow Otel'de düzenlenen "Medya Duyarlılığı İstişare Toplantısı"nın ardından yaptığı basın toplantısında soruları yanıtladı.

Bir gazetecinin, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un "Sözün bittiği yerdeyiz" ifadesine işaret erek, Kuzey Irak'a yönelik bir kara harekatı hazırlığı olup olmadığı yönündeki sorusuna, Atalay, şu yanıtı verdi:

"(Sözün bittiği yerde) ifadesini hepimiz kullanıyoruz. Orada ifadeettiğimiz şudur: Hiçbir ülkede, komşu bir ülkeye yönelik terör üssü, terör kampı olamaz. Hiçbir ülke anayasası da buna müsaade etmez. Uluslararası hiçbir etikle de bu bağdaşmaz. Hiçbir politikayla bu bağdaşmaz. Bizim de üçlü mekanizma içinde,bu ülkelerle ikili görüşmelerde ifade ettiğimiz budur. Bize komşu ülkeden Irak topraklarından Irak'ın kuzeyinde bu terör örgütü üsleri kabul edilemez. Bunların kalkması gerekir. Bu konuda Türkiye'nin kararlılığı vardır ve bizim bu ülkelerden, bölgeden, Irak'tan, ABD'den, Kuzey Irak yönetiminden taleplerimiz vardır. Bunlar değerlendiriliyor, görüşülüyor, ama bunların söz kısmı bitmiştir. Bunların icraatı bekleniyor."

Bakan Atalay, kara harekatı ile ilgili olarak da bunun isimlendirilmesinin yapılmadığını ifade ederek, "Terör oldukça, güvenlik güçlerimizin cevapları da olacaktır, operasyonları da olacaktır. Dileğimiz, demokratik süreçler içinde, makul süreçler içinde çözümüdür" dedi.

"Her örgüt kendi propagandasını yapmak ister"

Güvenliğin daha çetin bir boyutunun da terörle ilgili haberler olduğuna işaret eden Atalay, terörle ilgili güvenlik konularının haberleştirilmesinin büyük hassasiyet gerektirdiğini, bunun dünyada da bu şekilde olduğunu anlattı.

Atalay, uluslararası kuruluşların bu konuda hassasiyetleri bulunduğunu, bütün ajansların bu konuda uyguladığı ilkelerin mevcut olduğunu aktararak, yaklaşık 10 gün önce ulusal yayın yapan televizyonların genel yayın yönetmenleriyle bir toplantı yaptıklarını ve toplantı sonucunda çok olumlu gelişmeler sağlandığını söyledi.

Toplantının ardından RTÜK, Televizyon Yayıncıları Derneği ve televizyonların haber koordinatörlerinin bir araya geldiğini dile getiren Atalay, söz konusu toplantıda, terör olaylarının haberleştirilmesiyle ilgili kriterlerin tespit edildiğini belirtti.

Bu kriterlerin televizyonlar tarafından uygulandığını ve çok verimli olduğunu ifade eden Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her terör örgütü kendi propagandasını yapmak ister. Her terör olayı, onların basında geniş yankılanması, bir şekilde haber olması, terör örgütlerinin önemli bir aracıdır. Topluma panik verecekler, korku verecekler, ortalığa şiddet ve dehşet saçacaklar. Bilerek, bilmeyerek basının katkısı da olabiliyor. Tabii eminiz ki, hiçbir yayın organımız terör örgütünün propagandasını yapmak için bunu yapmıyor. Haber peşinde koşmak, haberi bir an evvel ulaştırmak için bunu yapıyor. Bu süreçler içinde de tabii istemeden terör örgütünün istediği bazı şeyler de oluyor. Onun için bütün ülkelerde terör haberleriyle ilgili çalışmalar olur. Hiçbir yerde bu haberler sonuna kadar verilmez. Bu konularda ülkelerde daima sınırlamalar olur. BM başta olmak üzere bütün uluslararası kurumların bu konuda çalışmaları vardır."

"Basından beklediğimiz..."

Atalay, 11 Eylül 2001'den sonra çeşitli ülkelerde basına bu konularda sınırlamalar getirildiğini hatırlatarak, Avrupa ülkelerinin yasal düzenlemeler yaptığını, ancak kendilerinin bu konuda Türkiye'de özgürlükleri kısıtlayıcı hiçbir şey yapmadıklarını söyledi.

Demokratikleşme sürecinin daha hızlı devam ettiğini, Basın Kanununun 2004'te yasalaştığını, AB süreciyle paralel demokratikleşme çabalarının da sürdüğünü vurgulayan Atalay, "Hiçbir vesileyle, özellikle de terör nedeniyle normalleşmeden, demokratikleşmeden geri dönüş söz konusu değildir. Olağanüstü hal gibi bir şey düşünmüyoruz. Hükümet olarak bu konularda kararlıyız. Basından da beklediğimiz, terör haberlerinde hassasiyet göstersinler. Terör örgütünün propagandasını kendi elimizle yapmayalım" diye konuştu.

Terörün günlük siyasete alet edilemeyeceğine işaret eden Atalay, terör konusunun hükümet eleştirisiyle ilgisi bulunmadığını, terörün çok hassas bir konu olduğunu ve iç siyaset malzemesi yapılamayacağını ifade etti.

Terör konusunda çözüme ulaşan ülkelerde siyasi partilerin yardımlaştığını ve basının da ittifakla buna katkı verdiğini belirten Atalay, özgürlüklerin kısıtlanmasının önce basını etkileyeceğini aktardı.

Atalay, "Terör, özgürlükler kısıtlansın, olağanüstü hal gelsin ister. Bunun da en pahalı maliyeti basına gelir. Terör ve basın özgürlüğü bir arada yürümez. Basın özgürlüğümüzü yürüteceğiz, ama el birliğiyle yardımlaşarak. İnşallah terör sorununu da ülkemizde hep birlikte çözeceğiz" diye konuştu.

Terörde çok fazla can kaybı olmasının kendilerini üzdüğünü, terör olduğu sürece güvenlik güçlerinin operasyonlarının da devam edeceğini vurgulayan Atalay, terörsüz, özgür ortamlarda siyaset yapılmasını, herkesin düşüncelerini dile getirmesini istediklerini ifade etti.

Atalay, her vatandaşa, her bireye sonuna kadar sahip çıkacaklarını, önemli olanın bireyin devlete olan güvenini sağlamak olduğunu dile getirerek, "Muhalefet partileri ve diğer bütün STK'larla diyalog zeminimizi sonuna kadar açık tuttuk. Bu diyalog zeminini artırarak devam ettirme kararlılığındayız" dedi.

Genelkurmay Başkanı'nın açıklamaları

İçişleri Bakanı Atalay, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Atalay, bir gazetecinin, terörle mücadele içinde emniyet birimleri arasındaki koordinasyonun önemine işaret ederek, "Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 12 Haziran 2009 tarihinde bir belgenin bakanlığınıza bağlı emniyet birimleri tarafından basına sızdırıldığını açıkladı. Bu konudaki yorumunuz nedir?" yönündeki sorusuna şu karşılığı verdi:

"Bu konuları biz kendi aramızda konuşuyoruz. Bu süreçte kurumlarımız arasında en küçük bir uyumsuzluk yok. Gayet yoğun irtibat var. Bir araya gelerek bu konuları birlikte konuşuyoruz, oluşturuyoruz. Bu konularda biz de en az o kadar hassasız. Ve böyle yanlış veya yanlış yollardan haberlerin iletilmesi bizi de üzüyor. O zaman da bu gündeme gelmişti. Emniyet Genel Müdürlüğümüz de İstanbul Emniyetimizle birlikte bu konuda idari soruşturma başlatmıştı. O süreç o şekilde devam ediyor. Ama bunları her zaman bire bir bilemiyorsunuz, bulamayabiliyorsunuz. Yani Emniyetin içinde de Silahlı Kuvvetlerin içinde de yanlış yapanlar olabilir. Bunlar çok büyük kitlelerdir. Sayıları çok fazladır. Yanlış yapanlar tespit edilirse, gerekli müeyyide uygulanır. Cezası verilir. O hassasiyetler bizim de hassasiyetimizdir."

Atalay, bir gazetecinin, "Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde son 7-8 ay içinde 3 üst düzey yönetici adli soruşturmalarla ayrıldı. Emniyet teşkilatı üst yönetiminde yeni bir yapılanma düşünüyor musunuz?" sorusuna verdiği yanıtta da Emniyet Genel Müdürlüğünde bir yıl içinde yeni yapılanma sağlandığını söyledi.

Her kurum içinde yanlış yapanlar varsa, onlarla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini ve bu süreçte iddianamenin ardından tutuklama kesinleşince açığa alma işlemi uyguladıklarını belirten Atalay, ondan sonra da yargı kararına göre gelişmelerin olduğunu kaydetti.

Toplantıya katılanlar

İçişleri Bakanı Atalay'ın toplantısına, aralarında Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Hilmi Bengi, İstanbul Bölge Müdürü Ümit Kanoğlu, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya, Doğan Haber Ajansı Genel Müdürü Uğur Cebeci, Türkiye gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, Star gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, Dünya gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert, Referans gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık'ın da bulunduğu genel yayın yönetmenleri, genel müdür ve yazı işleri müdürleri katıldı.

CNN Türk