"Türkiye ve İsrail benzer tarihi süreçlerden geçiyor"

Son günlerde birbirini sert açıklamalarla eleştiren Türkiye ve İsrail'in benzer tarihi bir süreçten geçtikleri öne sürülüyor. Haaretz gazetesinde Aluf

Son günlerde birbirini sert açıklamalarla eleştiren Türkiye ve İsrail'in benzer tarihi bir süreçten geçtikleri öne sürülüyor. Haaretz gazetesinde Aluf Benn imzasıyla yayınlanan makalede iki ülkenin çok benzer noktalara sahip oldukları da iddia ediliyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'i nefret sözleriyle eleştirirken aynı şekilde İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın cahillik ve kabalıktan müteşekkil kişiliğiyle ona cevap vermesinin kendisinde derin bir üzüntü meydana getirdiğini belirten Benn, "Ne biz Erdoğan'ın iddia ettiği gibi bir yalancılar ve katiller ülkesiyiz, ne de Lieberman'ın öne sürdüğü gibi Türkiye İran gibi İsrail'i haritadan silmeye çalışan bir ülke." diyor.

Türkiye ile ittifakın kendileri için Ürdün ile barış anlaşmasından sonraki en önemli olay olduğunu söyleyen Benn, Türkiye ile askeri, ticari ve turizm alanındaki işbirliğinin beklenenin de ötesine geçtiğini vurguluyor.

Türkiye ile ilişkilerin diğer ülkelerle olan heyecan yüklü ilişkilerden çok daha farklı olduğunu ifade eden Benn, 'Bizler çok benzeriz.' diyor.

İsrail'in ilk iki başbakanı David Ben-Gurion ve Moshe Sharett'in Türkçe bildiklerini de yazan Benn şu tespitlerde bulunuyor: "Ben-Gurion İstanbul'da hukuk eğitimi alırken Sharett Osmanlı ordusunda subay olarak görev aldı. Aynı şekilde Atatürk ve sağ kolu ismet İnönü de Filistin Cephesi'nde görev aldılar."

Ben-Gurion'un Kemalizm benzeri bir kurumsallaşma oluşturduğunu da öne süren Benn, iki ülkedeki demokrasinin de problemli, azınlıklarla sorunlu ve askeri etki altında bulunduğunun altını çiziyor.

1990'lı yıllarda Türkiye AB'ye girmeye çalışırken İsrail'in de Oslo ve Madrid süreçlerinin sonucu olarak dünya ile normalleşme sürecine girdiğini belirten Benn, her iki ülkede de son yıllardaki dini ağırlığın hızla arttığını öne sürüyor.

Benn'e göre her iki ülkede de toplumdaki kutuplaşma hızla artarken yüksek teknolojili şirketlerin yanında cami ve sinagoglar yükseliyor, gece hayatına gidenlerin yanı sıra başörtülü kızların ve mezuza (Tevrat mahfazası) öpenlerin sayısında hızlı bir artış gözleniyor.

Haaretz yazarı, her iki ülkede de Kemalizm ve Ben-Gurionizm ideolojilerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını; takım elbise giyip kravat taksalar da Erdoğan ve Netanyahu'nun din ve geleneğe dönüş yaptıklarını belirtiyor.

Türk ve İsrail ordularının farklı olduklarını, İsrail ordusundaki yüksek rütbelilerin dindar kişiler olduklarını vurgulayan Benn, "Erdoğan pan-islamizm çizgisine kayarken ve Netanyahu da dünyayı karşısına alarak azınlıklardan nefret ederken çatışma da kaçınılmaz oluyor." diyor.

Benn'e göre her iki ülke de ilişkilerin iyi olduğu dönemde bile birbirine sürekli önyargı ve basmakalıp düşüncelerle baktı.

Benn, İsraillilerin Türkiye'yi sadece tatil için egzotik bir yer, hava kuvvetlerinin eğitiminin yapıldığı bir ülke olarak gördüklerini, hep New York, Londra ve Paris'te ne olup bittiğine odaklandıklarını Ankara ve İstanbul ile ilgilenmediklerini belirtiyor.