Başbakan Erdoğan, Zirveye Katılanlara Akşam Yemeği Verdi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmak bu topluluğun, hepimizin ortak hedefidir'' dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmak bu topluluğun, hepimizin ortak hedefidir'' dedi. Erdoğan, Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (AİGK/CICA) 3. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılan konuk devlet ve hükümet başkanlarıyla heyet başkanlarına Dolmabahçe Sarayı'nda akşam yemeği verdi.
Başbakan Erdoğan, yemek öncesinde zirveye katılan konuklara teşekkür etti. Konferansın ülkeler ve bölgeler için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni eden Başbakan Erdoğan, ''Temel kurucu belgelerinin kabulüne katkı sağladık, konferansın dönem başkanlığı kurulduğundan bu yana sürecin fikri önderliğini de yapan Kazakistan tarafından büyük başarıyla yürütüldü. Bu vesileyle Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev'e samimi şükranlarımı ve tebriklerimi sunuyorum'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Sadece nüfus olarak değil, CICA coğrafyası ekonomik anlamda da dünya sahnesinde çok önemli bir yer işgal ediyor. Bu bağlamda CICA'nın bölgesel olduğu kadar küresel barış içinde çok önemli bir platform olduğuna, içinden geçtiğimiz süreçte sorunların çözümü için değerli bir fırsat olduğuna inanıyorum. Uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmak biraz önce de değindiğim gibi bu topluluğun, hepimizin ortak hedefidir. Ülkelerimizin geleceği, tek tek vatandaşlarımızın her birinin huzuru ve
refahı için, artı bölgesel ve küresel barış için çok daha samimi mücadele vermemiz gerekiyor. Bu anlamda nükleer silahsızlanma ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi konularının ele alınmasında 2010 yılında önemli bir aşamaya gelindiğini memnuniyetle gördük. Nitekim geçtiğimiz haftalarda Türkiye olarak Brezilya ile birlikte uluslararası gündemi meşgul eden en tartışmalı konulardan birinde, tarihi bir adım attık ve İran Uranyum Takas Anlaşması'nı imzaladık. Biz her alanda olduğu gibi nükleer
programlara ilişkin de diplomasiye şans tanınması gerektiğine inanıyoruz, bu çabalarımızın bölgesel barış adına önemli bir fırsat doğurduğunu görmekten de mutluyuz. Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı'nın kurucu belgelerinde kitle imha silahlarının yayılmasının insanlığa tehdit oluşturduğu özellikle vurgulanmıştır. Konferansın kurucu belgesi olan Almatı Senedi'nde uluslararası toplumun nükleer silahsızlanma yönünde çalışmasının bir öncelik olduğu kayıtlıdır. Bu belgeler doğrultusunda biz
bölgemizde nükleer silah, kitle imha silahı istemiyor ve bu noktada her ülkeye karşı, eşit bir duruşun, eşit bir tavrın sergilenmesini bekliyoruz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara Gemisine yönelik gerçekleştirdiği saldırıyı burada da gündemine aldı. Erdoğan, ''Gazze'de insanlık dışı koşullara maruz bırakılan Filistinliler'e yardım etmek için yola çıkan insani yardım malzemelerinin yanında 33 ülkeden 600 sivil yardım gönüllüsü taşıyan gemiler, uluslararası sularda İsrail askerleri tarafından saldırıya uğradı. Bu korsanca saldırıda 1'i Türk kökenli ABD vatandaşı, 8'i Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 9 kişi kasıtlı olarak
öldürüldü. 20'den fazla sivil ciddi şekilde yaralanırken esir alınan yolcular kötü muameleye ve şiddete maruz kaldı. Altını çizerek ifade ediyorum, Akdeniz'de uluslararası sularda yardım malzemesi taşıyan gemilere, sivil yardım gönüllülerine yapılan bu saldırı, uluslararası hukuku ayaklar altına alması, insanlık değerleri açısından kabul edilemez bir vahşet olarak, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek. Uluslararası topluluğun yıllardır Orta Doğu'da ve Akdeniz'de sergilenen bu tür
hukuksuzluklara göz yumuyor olması maalesef şiddet politikalarının yükselmesine, artık bölgede devlet terörünün cesaretle yürütülmesine zemin hazırlamıştır. İnsanlık vicdanını sızlatan bu tür olayların görmezden gelinmesi dahası açık ya da gizli şekilde desteklenmesi, hiç bir yaptırım uygulanmaması hesap sorulmaması, bölgenin barışı huzuru ve istikrarı açısından son derece tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Tüm dünya ülkelerini, bu tür saldırgan ve hukuksuz politikalar karşısında dik ve kararlı bir duruş
sergilemeye davet ediyoruz'' dedi.
Erdoğan konuşmasında Gazze'de yaşanan ablukaya da değinerek ''Gazze'de abluka kalmadığı sürece Gazze bir açık hava hapishanesi olarak tüm insanlığın vicdanında kanayan bir yara olmaya devam ettikçe, Orta Doğu'ya, Asya'ya, dünyaya barışın egemen olması mümkün olmayacaktır. Şu gerçeği hepimiz biliyoruz, Kudüs sadece Müslümanlar için değil, Museviler için de Hristiyanlar için de kutsaldır. Kudüs'ün statüsünü ya da demografik yapısını değiştirmeye dönük her türlü girişim sadece İslam dünyasını değil,
Hristiyanları da ciddi şekilde rahatsız edecektir. Gazze'deki ablukanın bir an önce kaldırılması, Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, bunun yanında Akdeniz'de yaşanan kanlı saldırının etraflıca soruşturulması konusunda adil ve tatmin edici bir yaklaşım beklediğimizi de hatırlatmak isterim. Bölgemizde, kıtamızda, en son ihtiyacımız olan şey yeni uluslararası anlaşmazlıklardır. Filistin-İsrail barışının tesis edilmesi, barış görüşmelerinin acilen başlatılması, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin
devletinin kurulması yönünde her ülkenin gayret göstermesi gerekmektedir. Ben CICA'nin 3. İstanbul Zirvesi'nin bu bakımdan son derece anlamlı bir mesaj verdiğine inanıyorum. CICA Asya kıtasını ve dünyayı saldırgan yaklaşımlardan kurtaracak olan işbirliği çabalarının güzel bir örneğini teşkil ediyor. Çabalarımızın boşa gitmediğine ben yürekten inanıyorum. Çünkü CICA İstanbul Zirvesi'nde insanlığın barış, refah ve huzuru için ortak ideallerimizin yaşama geçirilmesi yönünde önemli adımlar atılmasını içtenlikle
temenni ediyorum'' diye konuştu.
Türkiye'nin 2010-2012 yılları için dönem başkanlığını üstlendiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Üstlendiğimiz CICA dönem başkanlığımızı da az önce ifade ettiğim değerler çerçevesinde sürdüreceğimizi, başkanlığımız sırasn'fdm etmek için yola çıkan iında CICA'yı daha etkin bir konuma getirmek için her türlü gayreti göstereceğimizi özellikle ifade etmek istiyorum'' diye konuştu.
(DA-AS-EA-Y)
Başbakan Erdoğan, yemek öncesinde zirveye katılan konuklara teşekkür etti. Konferansın ülkeler ve bölgeler için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni eden Başbakan Erdoğan, ''Temel kurucu belgelerinin kabulüne katkı sağladık, konferansın dönem başkanlığı kurulduğundan bu yana sürecin fikri önderliğini de yapan Kazakistan tarafından büyük başarıyla yürütüldü. Bu vesileyle Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev'e samimi şükranlarımı ve tebriklerimi sunuyorum'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Sadece nüfus olarak değil, CICA coğrafyası ekonomik anlamda da dünya sahnesinde çok önemli bir yer işgal ediyor. Bu bağlamda CICA'nın bölgesel olduğu kadar küresel barış içinde çok önemli bir platform olduğuna, içinden geçtiğimiz süreçte sorunların çözümü için değerli bir fırsat olduğuna inanıyorum. Uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmak biraz önce de değindiğim gibi bu topluluğun, hepimizin ortak hedefidir. Ülkelerimizin geleceği, tek tek vatandaşlarımızın her birinin huzuru ve
refahı için, artı bölgesel ve küresel barış için çok daha samimi mücadele vermemiz gerekiyor. Bu anlamda nükleer silahsızlanma ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi konularının ele alınmasında 2010 yılında önemli bir aşamaya gelindiğini memnuniyetle gördük. Nitekim geçtiğimiz haftalarda Türkiye olarak Brezilya ile birlikte uluslararası gündemi meşgul eden en tartışmalı konulardan birinde, tarihi bir adım attık ve İran Uranyum Takas Anlaşması'nı imzaladık. Biz her alanda olduğu gibi nükleer
programlara ilişkin de diplomasiye şans tanınması gerektiğine inanıyoruz, bu çabalarımızın bölgesel barış adına önemli bir fırsat doğurduğunu görmekten de mutluyuz. Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı'nın kurucu belgelerinde kitle imha silahlarının yayılmasının insanlığa tehdit oluşturduğu özellikle vurgulanmıştır. Konferansın kurucu belgesi olan Almatı Senedi'nde uluslararası toplumun nükleer silahsızlanma yönünde çalışmasının bir öncelik olduğu kayıtlıdır. Bu belgeler doğrultusunda biz
bölgemizde nükleer silah, kitle imha silahı istemiyor ve bu noktada her ülkeye karşı, eşit bir duruşun, eşit bir tavrın sergilenmesini bekliyoruz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara Gemisine yönelik gerçekleştirdiği saldırıyı burada da gündemine aldı. Erdoğan, ''Gazze'de insanlık dışı koşullara maruz bırakılan Filistinliler'e yardım etmek için yola çıkan insani yardım malzemelerinin yanında 33 ülkeden 600 sivil yardım gönüllüsü taşıyan gemiler, uluslararası sularda İsrail askerleri tarafından saldırıya uğradı. Bu korsanca saldırıda 1'i Türk kökenli ABD vatandaşı, 8'i Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 9 kişi kasıtlı olarak
öldürüldü. 20'den fazla sivil ciddi şekilde yaralanırken esir alınan yolcular kötü muameleye ve şiddete maruz kaldı. Altını çizerek ifade ediyorum, Akdeniz'de uluslararası sularda yardım malzemesi taşıyan gemilere, sivil yardım gönüllülerine yapılan bu saldırı, uluslararası hukuku ayaklar altına alması, insanlık değerleri açısından kabul edilemez bir vahşet olarak, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek. Uluslararası topluluğun yıllardır Orta Doğu'da ve Akdeniz'de sergilenen bu tür
hukuksuzluklara göz yumuyor olması maalesef şiddet politikalarının yükselmesine, artık bölgede devlet terörünün cesaretle yürütülmesine zemin hazırlamıştır. İnsanlık vicdanını sızlatan bu tür olayların görmezden gelinmesi dahası açık ya da gizli şekilde desteklenmesi, hiç bir yaptırım uygulanmaması hesap sorulmaması, bölgenin barışı huzuru ve istikrarı açısından son derece tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Tüm dünya ülkelerini, bu tür saldırgan ve hukuksuz politikalar karşısında dik ve kararlı bir duruş
sergilemeye davet ediyoruz'' dedi.
Erdoğan konuşmasında Gazze'de yaşanan ablukaya da değinerek ''Gazze'de abluka kalmadığı sürece Gazze bir açık hava hapishanesi olarak tüm insanlığın vicdanında kanayan bir yara olmaya devam ettikçe, Orta Doğu'ya, Asya'ya, dünyaya barışın egemen olması mümkün olmayacaktır. Şu gerçeği hepimiz biliyoruz, Kudüs sadece Müslümanlar için değil, Museviler için de Hristiyanlar için de kutsaldır. Kudüs'ün statüsünü ya da demografik yapısını değiştirmeye dönük her türlü girişim sadece İslam dünyasını değil,
Hristiyanları da ciddi şekilde rahatsız edecektir. Gazze'deki ablukanın bir an önce kaldırılması, Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, bunun yanında Akdeniz'de yaşanan kanlı saldırının etraflıca soruşturulması konusunda adil ve tatmin edici bir yaklaşım beklediğimizi de hatırlatmak isterim. Bölgemizde, kıtamızda, en son ihtiyacımız olan şey yeni uluslararası anlaşmazlıklardır. Filistin-İsrail barışının tesis edilmesi, barış görüşmelerinin acilen başlatılması, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin
devletinin kurulması yönünde her ülkenin gayret göstermesi gerekmektedir. Ben CICA'nin 3. İstanbul Zirvesi'nin bu bakımdan son derece anlamlı bir mesaj verdiğine inanıyorum. CICA Asya kıtasını ve dünyayı saldırgan yaklaşımlardan kurtaracak olan işbirliği çabalarının güzel bir örneğini teşkil ediyor. Çabalarımızın boşa gitmediğine ben yürekten inanıyorum. Çünkü CICA İstanbul Zirvesi'nde insanlığın barış, refah ve huzuru için ortak ideallerimizin yaşama geçirilmesi yönünde önemli adımlar atılmasını içtenlikle
temenni ediyorum'' diye konuştu.
Türkiye'nin 2010-2012 yılları için dönem başkanlığını üstlendiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Üstlendiğimiz CICA dönem başkanlığımızı da az önce ifade ettiğim değerler çerçevesinde sürdüreceğimizi, başkanlığımız sırasn'fdm etmek için yola çıkan iında CICA'yı daha etkin bir konuma getirmek için her türlü gayreti göstereceğimizi özellikle ifade etmek istiyorum'' diye konuştu.
(DA-AS-EA-Y)