Anlayın lütfen! Biz yasakçı değiliz - PAZAR

Youtube Türkiye’de 25 aydır kapalı. Yasağın bitmesi beklenirken Google’ın da kapatılacağı konuşulmaya başlandı. Tüm bu yasaklamaların muhatabı olarak gösterilen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer’e Google ile yaşanan anlaşmazlığı ve sansür iddialarını sorduk



Youtube Türkiye’de 25 aydır kapalı. Yasağın bitmesi beklenirken Google’ın da kapatılacağı konuşulmaya başlandı. Tüm bu yasaklamaların muhatabı olarak gösterilen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer’e Google ile yaşanan anlaşmazlığı ve sansür iddialarını sorduk

Esra Cengiz

Türkiye’de son iki yıldır, içinde ‘internet’ geçen her konuşma bir şekilde dünyanın en popüler video sitesi Youtube’un yasaklanmasına bağlanıyor. Bu yasakla iletişim özgürlüğünün kısıtlandığını, yapılanın sansür uygulamak olduğunu düşünenler her fırsatta bir araya gelip seslerini duyurmaya çalışıyor. Ancak yasak bir türlü kalkmıyor. Birkaç hafta önce Google’ın bazı servislerine erişilememesi, yasağın kapsamının genişlediği yolundaki endişeleri daha da artırdı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise son yaptığı açıklamada Türkiye ile Youtube sitesinin sahibi Google arasında uzadıkça uzayan bir anlaşmazlık olduğunu bir kez daha dile getirdi.

Peki Youtube yasağını yılan hikayesine dönüştüren, çözülmez hale getiren olaylar neler? Pek çok kişinin yasağı koyan kurum olarak bildiği Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun  (BTK) yasaklardaki payı ne? Kurum başkanı Dr. Tayfun Acarer’e hem bu soruları hem de dinlemeler ve baz istasyonları gibi kurumun diğer önemli sorumluluk alanları hakkında merak edilenleri sorduk.

‘KAPANMASIN’ DİYEMEYİZ

• Youtube hala yasaklı ve yasak kalkmadığı sürece gündemimizden düşecek gibi görünmüyor. Bu iki yılda neler yaşandı özetleyebilir misiniz?

Üç yıl önce çıkan 5651 Sayılı Kanun ile çocuk pornosu, Atatürk’e hakaret, dolandırıcılık, kumar gibi zaten suç olan eylemler sanal ortama taşındı. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin başvurusuyla bir sulh ceza mahkemesi Youtube ile ilgili 5 Mayıs 2008’de bir karar verdi ve ‘Atatürk’e hakaret içeren 10 adet video siteden çıkarılsın’ dedi. Site bu videoları kaldırmayınca mahkeme o siteye ulaşan IP adresinin engellenmesini istedi. Mahkeme de kanunlara dayanarak böyle bir karar aldı.

• Vatandaşın topyekün cezalandırılması mı söz konusu? Sonuçta biz de iletişim özgürlüğümüzü kullanarak istediğimiz siteye girme hakkına sahibiz.

Bunu o kararı alana sormanız lazım. Kararı alan yargı. Bize düşen, alınan kararı uygulamak ve uygulamada şuna bakıyoruz: ‘O sitede kanunda yazan suç unsurları yer aldığı için mi mahkeme erişimi engellemiş?’ Buna bakınca da o suçun işlendiği açıkça ortada. Bizim kurum olarak ‘Bu suç işlenmemiş, kapatmayın’ deme hakkımız yok. Benim bir vatandaş olarak kişisel kanaatime göre bu olay, tehlikeli araç kullanan bir sürücü var diye bütün otobanın kapatılmasına benziyor. O ne kadar yanlışsa bu da o kadar yanlış. Ama benim bu konuda kikişisel görüşümün hiçbir anlamı yok.

CİDDİ BİR ÇİFTE STANDART VAR

• Ulaştırma Bakanı işin bu noktaya gelmesinde en büyük sorumluluğun Google’da olduğunu söylüyor, yani Youtube’un sahibi olarak Google...

Google mağdur edildiğine inanıyorsa bir üst mahkemeye başvurabilirdi. Türkiye’de bir mahkemenin haksız karar verdiğini düşünüyorsanız onu bir üst mahkemeye götürme hakkına sahipsiniz. Neden kimse Youtube’a bir şey sormuyor? Gerçi soracak bir muhatap bulamazsınız. Bizim de sorunumuz bu.

• Peki Youtube’dan video çıkarma talebinde bulunan başka ülkeler için süreç nasıl işliyor?

Youtube ile 23 ülke arasında özel anlaşma var. Firma, Yeni Zelanda ve Hong Kong dahil pek çok ülkede yerel versiyonlar yapmış. Mesela Brezilya ile yaptıkları anlaşma çok ilginç. Buna göre Brezilya’daki kamu otoritesi günde beş yüz tane videoyu kaldırma hakkına sahip. Bizim istediğimiz sadece Atatürk ile ilgili 10 videonun kaldırılması. Almanya’nın da anlaşması var: ‘Aşırı sağcı videoları hemen kaldıracaksın’ diyor. Her ülkenin kendine göre hassasiyetleri var.

İtalya’daki otorite bu siteden bir vatandaşıyla ilgili kişisel hakaret içeren bir videonun kaldırılmasını istemiş. Kaldırmaları üç saat sürdü diye İtalya’daki mahkeme Google yöneticilerini suçlu buldu. Bırakın üç saati bizim videolar iki yıldır kaldırılmıyor. İstediğimiz diğer ülkelerden farklı bir uygulama değil ki. Bu Youtube tartışması aslında ileride yaşanacak vatandaş mağduriyetlerinin ortadan kalkması için önemli bir şeye de vesile olacak. Mesela sizinle ilgili 10 video konsa o siteye ve siz ‘Çıkarın’ diye şikayette bulunsanız, onlar da size ‘Dördünü kaldırırız ama diğerlerinde bir sorun yok’ dese yapabileceğiniz hiçbir şey yok.

Özgürlüğün sınırı olduğunu canınız yanınca anlarsınız

• ‘Google da kapanacak, yasak genişliyor’ türünde haberler doğru mu?

Bizim bu konuda hiçbir işlemimiz yok. Hatta haberimiz bile yok. Google, mahkeme kararıyla erişimi yasaklanan Youtube IP’lerini kendi bünyesindeki başka sitelere kaydırınca o sitelere erişim de engellendi ama olay yine bize mal edildi. Bunları anlamak mümkün değil. Bu tamamen Google’ın kendi kendine yaptığı bir düzenleme.

• Çocuğunuz var mı?

14 ve 24 yaşlarında iki çocuğum var.

• Onlar Youtube yasağı konusunda ne diyorlar? İnternette neler yaptıklarını kontrol edebiliyor musunuz?

Yaşananları biliyorlar. Evde güvenli internet kullanıyoruz tabii ama yine de internetteki her şeyi kontrol etmek çok zor. Biz eskiden Teksas, Tommiks’i ders kitabının içine koyar okurduk. Benzer şeyler internet için de geçerli. Önemli olan çocuğunuzu bilinçlendirmek. Eskiden çekirdek aile anne, baba, çocuklardı. Şimdi bu çekirdek aileye internet de eklendi. Bunu gelişigüzel bıraktığınızda büyük mağduriyetler yaşanır. Banka hesabınız boşaltıldığında ya da hakkınızdaki bir iftirayı internetten çıkaramayınca ‘Napalım, internet özgürlüğü’ diyebilecek misiniz?

Dinlenip dinlenmediğimi gerçekten bilmiyorum

• Telefon dinlemelerinin de kurumunuzca yapıldığı sanılıyor. BTK’nın dinlemelerdeki fonksiyonu ne?

Kurulduktan sonra internete düşen, medyaya yansıyan ve eleştirilen hiçbir dinleme olayı İletişim Başkanlığı tarafından yapılmamıştır. Biz dinleme yapmıyoruz. Sadece dinlemenin mevzuata uygun olup olmadığına karar veriyoruz. Şu ana kadar 4 bine yakın dinleme istemi olan mahkeme kararına itirazımız var. Mesela kiracıyla ev sahibi anlaşamamış, ev sahibi gidip kiracı hakkında dinleme kararı çıkarmış. Bu mevzuata aykırıydı ve mahkemenin verdiği dinleme kararına itiraz ettik.

• Bütün Türkiye’yi dinleyebilecek teknoloji yok diyorsunuz. Sizce siz dinleniyor musunuz?

73 milyon insanı 73 milyon insanın dinlemesi lazım. Herkesin dinlendiğini düşünmek saçma tabii. Diyelim ki yetkili kurumlardan biri, bir gerekçeyle beni dinleme ihtiyacı hissetti. Savcı, hakim ve ardından da İletişim Kurumu bunu uygun görüyorsa demek ki benim dinlenmem lazım. Dinleniyor muyum gerçekten bilmiyorum. Her şey gizli.

Baz istasyonuna karşı çıkanlar dumanla mı haberleşecek!

• Baz istasyonları tartışması da yıllardır devam ediyor.

Şu anda Avrupa’da hangi baz istasyonu kullanılıyorsa Türkiye’de de aynı sistem kullanılıyor. Yerleştirme, konumlandırma her yerde aynı. Dünyanın hiçbir ülkesinde baz istasyonlarının toplanıp şehrin dışına çıkarılması gibi bir şey söz konusu değil. Çünkü sistem çalışmaz. Radyo-TV vericisi değil ki bu. Bal peteği gibi hücreler var ve bu hücrelerin merkezinde baz istasyonu olmazsa cep telefonu çalışmaz. Başka bir mantık yok. Sağlığa zararlı olduğu yönünde net bir çalışma yok ama emniyet değerleri var tabii. Bu konuda Avrupa’daki değerin dört kat düşüğünü biz sınır kabul ediyoruz. Şu anda ölçümlerimiz bu sınırın da çok altında. Yerel otoriteler belediyeler filan karar veriyor: ‘Baz istasyonlarını şehir dışına çıkaralım’ diye. İnsanlar baz istasyonunu kaldırtma kararı alırken aslında ‘Cep telefonuyla konuşacak mıyız, konuşmayacak mıyız’ın kararını veriyor. Baz istasyonunu toplarsanız haberleşme biter, sonra ne olacak? Dumanla ya da posta güvercini ile mi haberleşeceğiz?

 

 

Star Gazete