"Vesayetçi kurumlar, düşük yoğunluklu darbe ortamı sağlıyor (Özel)
Türkiye'nin aydınları Abant Platformu'nda vesayet konusunu tartışmaya devam ediyor. Vesayeti Türkiye'nin en önemli sorunu olarak gören aydınlar, 27 Ma
Gazeteci-Yazar Ümit Fırat: Vesayet konusunu çok önemsiyoruz. Çünkü Türkiye'deki her türlü sosyal, kültürel ve ekonomik sorunun altında vesayet anlayışının izlerini görmek mümkün. Hayatımızın her aşamasında var. Bu konunun Abant'ta tartışılıyor olması çok manidar. Sadece demokraside değil, yargıya eğitime de girmiş bu vesayet anlayışı. İç içe bir mesele. Bunları konuşurken ayırmak kolay ama insanların zihinlerinde zamanla meydana getirdiği tahribatı söküp atmak kolay olmuyor. Bir yerde patlayıp ortaya çıkıyor. Biz bu konuları daha çok tartışacağız. Anayasa tartışmalarının yaşandığı yargısal kurumların vesayet kurumlarının hissedildiği bir ortamda bulanların tartışılıyor olması bir şans. Türkiye'de bu gündem kolay kolay ortadan kalkacak gibi görünmüyor. Abant'ta, üniversitelerde bunların görmezlikten gelinmemesi lazım.
DP eski Genel Başkanı Süleyman Soylu: Türkiye'nin en büyük sorunu bu vesayetçi kurumların Türk siyaseti ve demokrasisi üzerindeki baskısıdır. Bunu aşmadığımız sürece Türkiye silkinip ayağa kalkamaz. Hepimizin yapacağı en büyük iş bu vesayetçi kurum ve kuruluşlara karşı vereceği mücadele teşkil eder. Türkiye, bu açmazdan kurtulmak zorunda. Kurumların değil, demokrasinin ve hukukun vesayetini hakim kılmamız lazım. Yoksa Ergenekon gibi yasa dışı yapılanmaların sonu gelmez.
Yazar Altan Tan: Vesayet çok önemli bir konu. Sadece siyasetin üzerinde askeri ya da yargının vesayeti değil, bugün Türkiye'deki en önemli vesayet kurumlarından biri de siyasi partilerdir. Partileri bir genel başkan ve etrafındaki 4-5 kişi yönetiyor. Kimse bunlara itiraz edemiyor. Bunların istemediği bir şeyi isteyemiyor. Siz askeri ve yargı vesayetine karşısınız ama kendi içinizde bunu aşamıyorsunuz. Rahşan Ecevit'in çantasını taşımayan milletvekili olamıyordu. Genel başkanlarına karşı çıkanlar tasfiye edildi.
Hukukçu Mustafa Şentop: Türkiye'de bir dizi vesayet kurumu var. HSYK, MGK ve anayasa Mahkemesi. Bir asra yakın süredir bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Ama bu konu 1982 Anayasası ile en mütekamil manada bir vesayet sistemi getiriyor. Bunları yeniden organize edecek bu tür askeri darbeler yapacak imkanı kalmadı. Dünya ve Türkiye şartları buna müsait değil. 28 şubattan itibaren bu darbeleri yüksek yargı eli ile gerçekleştirilmek isteniyor. Burada en önemli tablo bu aslında. Yaklaşık 10 yıldır daha önce zaman zaman ordunun üstlendiği işlevi üstlendi. Vesayet sisteminin koyuculuğunu ve hamiliğini üstlenerek bunu doğallaştırdığını söyleyebiliriz. Türkiye'de sadece 1960, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 şubat darbelerden bu yana düşük yoğunluklu bir darbe ortamı var. Zaman zaman bu yoğunluk artmıştır. Ama bunu hep yaşıyoruz.bir çok alanda. Artık oğlan hale gelmiş adeta.