Batı ayağımız doğu kadar güçlü olmalı artık silahlar sussun, toplum konuşsun

TÜSİAD BAŞKANI ÜMİT BOYNER:



YİK toplantısında, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in gündeminde ağırlıklı konu terör saldırılarıydı. Açılımın bir türlü tanımlanamadığını anlatan Boyner: 'Şiddetin bir kez daha bizi pençesine almasına izin veremeyiz. Bu sorunun neden hala çözülemediğini bilmek istiyoruz'

TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç, eksen kayması tartışmalarına iş dünyası adına cevap verdi: 'Türkiye'nin doğudaki gücü batıdakini, batıdaki ise doğudakini artırır. Yeter ki dış ilişkileri, iç politika malzemesi yapmayalım.'

TÜSİAD BAŞKANI ÜMİT BOYNER:
'Yalnızca fikirlerin özgürce tartışıldığı ortamlarda sağlıklı değerlendirmeler yapmak, gerekli siyasetleri kurgulamak, sentezleri hayata geçirmek mümkün olabilir. Çeyrek asrı aşan bir zamandan beri ülkemizi sarsan bu eylemlerin ve şiddetin bizi bir kez daha pençesine almasına tahammül edemeyiz. Bugünkü tablo karşısında geçmişte çok duyduğumuz ve kamuoyu nezdinde inandırıcılığını çoktan kaybetmiş söylemlerle işin özünü kaçırdığımızı düşünüyoruz.

AÇILIM NEDEN HåLå ÇÖZÜME KAVUŞMADI?
l BÜYÜK umutlarla ortaya atılan Kürt açılımının neden kamuoyundaki ilk destek düzeyini kaybettiğini, giderek ülkedeki kutuplaşmayı arttırıcı bir nitelik kazandığını da iyice düşünmek zorundayız. Açılımın içeriğinin bir türlü tanımlanmaması sürece sekte vurdu. Sayın Cumhurbaşkanı; Kürt sorununu Türkiye'nin en önemli ve mutlaka çözülmesi gereken meselesi diye takdim etti. Böyle önemli konunun neden demokratik çözüme kavuşmadığını bilmek istiyoruz.

İMRALI NASIL TAYİN EDEBİLİYOR
l TÜRKİYE'NİN nasıl olup da PKK'nın kontrol ettiği bir eylem planına uymak zorunda kaldığının, İmralı ya da Kandil'de varlık sebeplerini savaşı sürdürmekte bulanların ne olup da terörün ritmini tayin edebildiğinin bize anlatılması gerektiğine inanıyoruz.

l ŞİDDETE  karşı, terörün mantığına karşı yek vücut direnmeliyiz. Kısacası hayatlarımızı, geleceğimizi, dirliğimizi şiddetseverlerin
eline rehin vermemeliyiz.

EKONOMİK DİNAMİK ASYA'YA KAYIYOR
l DÜNYANIN ekonomik dinamiği hızla Asya’ya ve güneyin güçlü ülkelerine doğru kayıyor.
l TÜRK dış politikasının bölgesel başarıları, dünyanın da dikkatini çekti.
l ANCAK bunları yaparken iki önemli faktörü gözden uzak tutmamalıyız. Birincisi Türk dış politikasının öncelikleri konusunda tereddüde yol açacak bir duruş sergilememeliyiz.
l DIŞ politikanızda ideolojik dayanışma duygusu veren söylemleri kullanmayı sağlıklı bulmuyoruz.

DİYALOG ZEMİNİNİ YARATMALIYIZ
l Konuşmayı sürdürmeliyiz. Konuşmak için gerekli zeminin hep müsait olmasını sağlamalıyız. Söz söyleme özgürlüğünün kısıtlandığı, insanların düşüncelerini dile getirdikleri için korktukları bir ortamın şekillenmesine göz yummamalıyız. Türkiye'de bugün susması gereken yegane unsur silahlardır. Bunun yolunu bulmak zorundayız.

BOYNER: TÜSİAD'IN KONUŞMA HAKKI VAR!
l Geçmişte TÜSİAD, bir işveren derneğinden beklenmeyecek tartışmaları başlatmış, raporlar yayınlamış, ülke çıkarına olduğuna inandığı davaların savunuculuğunu, yanında kimseyi bulmadığı zamanlarda da sürdürmüştü.
l Toplumun tümü için konuşma hakkını nereden buluyorsunuz diyenler de oluyor. Rakamlar bu sorunun cevabını gayet açık şekilde veriyor.
l TÜRKİYE'NİN kamu dışı üretimin yüzde 65'i bizim üyelerimiz tarafından gerçekleştirilir. Kayıtlı istihdamın yüzde 50'si TÜSİAD üyesi şirketlerdedir. Bunlar sigorta primlerini öder, çoğunlukla ISO standartlarında çalışır.
l ENERJİ dışındaki ithalat ve ihracat hacminde, üyelerimizin payı yüzde 85'tir. Devletin en önemli gelir kaynaklarından Kurumlar Vergisi'nin yüzde 90'ını üyelerimiz ödüyor.
l YALNIZ biz değil, dünyanın en yüksek dolaylı vergi yükünü taşıyan bu toplum da parasının hesabını sormak, kaynakların doğru hedeflere, etkili şekilde ve adilce dağıtıldığından emin olmak hakkına sahiptir.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, TÜSİAD YİK toplantısında, konsey toplantısını Bodrum'da yapmayı planladıklarını ancak, teröre kurban verilen şehit evlatların acılarıyla sarsılırken, bu konuya hak ettiği şekilde odaklanabilmek için toplantıyı İstanbul'a aldıklarını kaydetti. Koç 7 ana başlıkta çok önemli mesajlar verdi:

TERÖRÜ SİYASET AZDIRIYOR
l TERÖR bu sıklıkta ve yoğunlukta can almaya devam ederse, diğer konularda söyleneceklerin, hiçbir anlamı kalmayacak. Kimsenin kimseyi dinlemeyeceği bir ortam oluşacak. l ARTIK kınama ve lanetleme söylemlerinin ötesinde, konuyu bütün unsurlarıyla ele alan yaklaşım ve eylemlere acilen ihtiyaç vardır. l SIK terörün dış politik gelişmelerle, dış mihraklarla bağının kurulduğu, bu yönde yorumlar yapıldığı görülüyor. Oysa üzerinde daha çok durulması gereken nokta, terörün, siyasette gerginliğin arttığı ve devleti zaafa uğratacak bir noktaya geldiği dönemlerde yeniden tırmanıyor olmasıdır.

REFERANDUM ZARAR VERİR
l BUGÜNKÜ kutuplaşmada ülkenin yönetim esasları üzerindeki uyuşmazlığın önemli bir rolü olduğunu görüyoruz. Anayasanın değiştirilmesi gerektiği tüm taraflarca kabul edilen gerçek.  Ancak bu değişikliğin şekli de özü kadar önemli.

l REFERANDUMU bekleyen pakette, tek başına değerlendirildiklerinde bizim de desteklediğimiz ve toplumsal uzlaşmanın kolaylıkla sağlanabileceği değişiklik maddeleri var. l FAKAT zaten ardı ardına gelecek genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri varken, bunların önüne bir de referandum eklenmiş oluyor. Bu tablonun ülkeye yarardan çok zarar getireceği endişesini taşıyoruz.

TÜRKİYE İÇİN FIRSAT VAR
l ULUSLARARASI planda tatmin edici sonuçlar alınamayacağı kaygısıyla, özellikle bazı gelişmiş ülkelerin finansal ve ticari olarak kendi içlerine kapanması, küresel refah açısından endişe verici bir sonuç olacaktır. l ÜZERİNDE durmamız gereken konu, küreselleşmenin geleceğini şekillendirme sorumluluğunun G-20 platformuna verilmesiyle birlikte Türkiye'nin önüne çıkan fırsatlardır.

HER İKİ COĞRAFYADA DA GÜÇLÜ OLALIM
l TEK coğrafyada liderlik peşinde koşmak, dış politikamızın, ekonomide bugün ulaşmış olduğumuz küresel perspektifin gerisine düşmesine neden olacaktır. Doğru olan, her iki coğrafyada da güçlü olmak. Türkiye'nin batıdaki gücü doğudaki itibarını, doğudaki gücü de batıdaki itibarını artıracaktır.
l YETER ki dünyaya birbiriyle çelişmeyen ve kuşku yaratmayan mesajlar verelim. Uluslararası ilişkileri iç politika malzemesi haline getirmeyelim.

ORTA VADELİ PROGRAM
l TÜRKİYE'NİN finans sektörünü yeniden yapılandırmış olmasının ne büyük bir şans olduğunu hissettik. Temelleri o dönemde atılmış politikaları sürdürmekte, bugünkü hükümetin gösterdiği kararlılığın isabetli olduğunu herkes daha iyi gördü. Krizin ilk yılında bir orta vadeli program yapmış olmamız da yine başarılı bir yaklaşım.

EKSEN KAYMASI
l KENDİ kendisine çelme takmayı bırakmış bir Türkiye, küresel düzendeki yerini biraz daha sağlamlaştırmanın paha biçilmez fırsatını yakalayabilir. Bu yaklaşım Türkiye'nin dış politikasında bir 'eksen kayması' olduğu yönündeki iddialara da en güzel cevabı oluşturacaktır.
l BU çabalar, bugün, dünya ekonomisinin ağırlık noktasının batıdan doğuya doğru kaymaya başlamasıyla örtüşmektedir. Bu çerçevede, Türkiye'nin komşularıyla sıfır sorun politikası izlemesinde ve bölge sorunlarının masada çözülmesini talep etmesinde yadırganacak bir durum yoktur.
l ANCAK bu inisiyatifleri geliştirirken, bazı aşırı girişim ve taahhütlerin yaratabileceği tuzaklara dikkat etmek gerekir. En ufak bir dikkatsizlik, dengeleri tahrip edebilir. Ülkemizi arzu edilmeyecek bir izolasyona sürükleyebilir.

AB'deki kriz fırsatlarını değerlendirelim
l YAKIN zamanda, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde 2010 yılında AB tarafından gelecek inisiyatiflerle bazı olumlu gelişmeler olabileceği yönünde işaretler konuşulmaya başlanmıştır. 'Eksen Kayması' kaygısıyla ortaya çıkabilecek bu tür inisiyatifler çok yakından izlenmelidir. l ALINACAK birtakım tavizlerin karşılığında, Türkiye'nin bugüne kadar olduğundan farklı biçimde konumlandırılmasına temel oluşturacak girişimlere fırsat verilmemelidir. Türkiye AB'ye tam üyelikten başka hiçbir seçeneği gündemine alamaz. l BATI ayağımızın en az doğu kadar güçlü olması halinde bu fonksiyon sürdürülebilir olacaktır. Bu tartışmalar yeniden başladığında yapılabilecek en büyük hatalardan biri de, euronun içine düştüğü mevcut sıkıntılara bakarak, AB'nin çözülme sürecine girdiği yolunda yorumlara sapmak olacaktır.  l SIKINTILARI AB'nin geleceği hakkında spekülasyonlar üretme noktasından değil, Türkiye'ye yarattığı fırsatlar açısından değerlendirmeliyiz.

TÜSİAD üyeleri 2 saat süren toplantıya tam kadro katıldı
YaklaŞIk 2 saat süren TÜSİAD YİK toplantısına, TÜSİAD Başkan Yardımcıları Haluk Dinçer ve Tayfun Bayazıt ile yönetimden Cansen Başaran, Ali Kibar, Muharrem Yılmaz ile üyelerden Güler Sabancı, Bülent Eczacıbaşı, Aynur Bektaş, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Suzan Sabancı Dinçer, Erdal Karamercan, Bülent Bulgurlu, Turgay Durak, Aclan Acar, Halis Komili, Cem Boyner, Erkut Yücaoğlu, Metin Yurdagül, Nurdan Tümbek gibi isimler katıldı.

Ağlamaktan Konuşamadı
TÜSİAD Üyesi Sedat Aloğlu, terör olaylarıyla ilgili olarak, 'İnsanın içi yanıyor. Ben hayatımın en kötü babalar gününü yaşadım. Pazar sabahı çocuklarım gelmiş, onlar bana ne söyleyeceklerini şaşırmışlar. Ağlayan babaların fotoğraflarına baktık'' dedi. Gözyaşlarını tutamayan Aloğlu, konuşmasına devam edemedi.

Jacques Attali katılamadı
Daha önce toplantıda onur konuğu olarak yer alacağı duyurulan Fransız akademisyen, yazar ve Devlet Onursal Danışmanı Prof. Jacques Attali, YİK tarihinin değişmesi yüzünden toplantıya katılmadı. Attali'nin ekim ayındaki toplantıya katılması bekleniyor.

 


Akşam