Manisa Tso Başkanı Bülent Koşmaz:

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Koşmaz, "Seçim barajlarını aşağıya indirmeli veya mümkünse bütün kaldırmalı

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Koşmaz, "Seçim barajlarını aşağıya indirmeli veya mümkünse bütün kaldırmalı. İnsanlar gelsin seçilebiliyorsa seçilsin. Parlamentoya girsin. Düşüncelerini savunsun. Politik sahne içerisinde sorunlarının çözümünü bulabilsin" dedi.
Manisa TSO Haziran ayı olağan toplantısı, Meclis Başkanı Abdurrahim Arslan başkanlığında Saruhan Otel'de gerçekleştirildi. MTSO Meclis Başkanı Arslan, açılış konuşmasında gündemdeki terör saldırılarına değinerek, "Maalesef Hakkari'de 11 askerimizi şehit verdik. Ben tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet kederli ailelerine ve tüm milletimize baş sağlığı diliyorum. Hain saldırıda yaralanan yaralı askerlere acil şifalar dilerim. Daha önce terör çözümsüzlükten dolayı tırmanıyordu. Şimdi çözüm yolu, çözüm ışığı
göründü diye kimi çevreler maalesef terörü tırmandırmaya çalışıyor. Milletçe bu oyuna gelmeyeceğiz. Birliğimizi bozdurmayacağız. Hiçbir hain saldırı birliğimizi bozamaz" dedi.
Ekonomiden çok terör ile ilgili kısa tespitler yapacağını ifade eden MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Koşmaz, terörün sadece bugünün konusu olmadığını, 1984 yılından bu yana bazen güneydoğu anadolu bölgesinde bazen de Türkiye'nin çeşitli noktalarında saldırılar yaptığını söyledi.
Birkaç gün önce İskenderun'da deniz birliğimize saldırıda yine şehitler verdiğimizi anlatan Koşmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Özellikle PKK lideri Abdullah Öcalan 'bundan sonra bu işin içinde yokum' sözlerini kullanmasından 31 Mayıs'tan bu tarafa ülkede özellikle Hakkari yöresinde ciddi terör saldırıları olmaya başladı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun bazı sorunları vardır. Bu sorunlar çözülmediği sürece terör örgütü eskiden olduğu gibi bu günde bu sorunları kendi
gücüne güç katmak için bir malzeme olarak kullanacaktır. Bunu geçmiş dönemlerde yaşadık. Ülkemiz içerisinde kürt kökenli vatandaşların olduğunu ifade etmekten çekindiğimiz zamanlarda bu örgüt kürt kökenli vatandaşları 'işte sizin kimliğiniz tanınmıyor' diyerek tahrik edip terör örgütüne destek vermeleri sağlamıştır."
Güneydoğu ve Doğu Anadolu'nun sosyal ekonomik sorunları olduğunu anlatan Koşmaz, şunları söyledi: "Bu sorunlar ile terörle mücadeleyi birbirinden ayrı tutmak lazım. Askeri tedbirlerin yetersiz kaldığı sosyal yönden siyasi otoritenin aşması gereken şeyler var. Bunların çoğu yapıldı, yapılmayanlar da var. Bölgenin karayollarına bakıldığında çok iyi yolların hizmet verdiği görülmektedir. İş makinelerin yakıldığını, baraj inşaatlarında çalışmasında kaçırıldığına da şahit olduk. Oradaki vatandaşların bazı
sıkıntılarından dolayı terör örgütüne doğru destekçi olarak kaymaması için önleyici tedbirlerin alınması lazım."
Terörle mücadelede daha profesyonel birliklerin olması gerektiğini ifade eden Koşmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Manisa'nın veya Anadolu'nun herhangi bir köyünden gelmiş, asker ocağına gitmiş daha sonrada elinde tüfeği ile dağ başına çıkıp mevzilere girmiş Mehmetçiğin böyle profesyonel terör örgütlerine karşı mücadele vermesi çok yeterli olmaz. Mesela burada daha önce özel güvenlik timleri vardı. Polis içinde özel tim vardı. Bunlar oldukça başarılı sonuçlar elde ediyorlardı. Milletin yüreğinin daha fazla
yanması önlenmeli terörle mücadelede sonuç alabileceğimiz şeyleri gerçekleştirmemiz lazımdır."
SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ KONUSUNDA BİR POLİTİKA OLUŞTURAMADIK
1984'den bu yana PKK terörü incelediğinde, devletin bu terörü sona erdirmek amacıyla tam bir politikayı oluşturamadığını belirten Koşmaz, şöyle konuştu: "Her ülkenin her konuda sadece terör değil, milli eğitim konusunda politikası vardır. Bu politikalar üzerinde hükümetler değişse de çalışmalar aynı şekilde devam ettirilir. Politikalar değişmez. Bazı hükümetler daha uzun çalışır daha başarılı olur. Bazıları daha az başarılı olur. Ama neticede o politika değiştirilmez. Bizde özellikle terör konusunda
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki sorunların çözülme konusunda böyle bir politika maalesef bu güne kadar oluşturulamadı. Sık sık şunu gördük. Gerek iktidar partileri gerek muhalefet partileri yaşamış olduğumuz kaos ortamında kendi siyasi çıkarları içinde nasıl malzeme yapabiliriz şeklinde olayları değerlendirmiş, daha sonra ülkenin sorunu olarak ikinci planda bunları değerlendirmiş. Dolayısı ile siyasi partilerimiz iktidar muhalefet ayırmadan söylüyorum bu düşünceden kurtulmadıkça aklı başında akli selim
kararlar almak mümkün değil. Burada medyaya da sorumluluk düşüyor. En ufak bir olayı da defalarca gösterip bütün Türkiye'de infial yaratıp 'ha işte terör eylemi sonucunda dünya kadar gürültü kopardık. Terörde biz başarılı olduk. Ses getirdik. Yeni olaylara hazırlanalım' diyerek teröristleri maalesef cesaretlendiriyoruz."
Terörle mücadelede, siyasi partiler ve seçim yasasında değişiklerin yapılması gerektiğine işaret eden Koşmaz, "Ama maalesef hiç bir siyasi parti iktidara gelen parti olsalar da bu değişikliklere yanaşmıyor. Parti kapatmaları kolay bir yol olarak görmüşüz. Ama ertesi günü yeni bir partinin tabelasının asıldığını görüyoruz. Siyasi partiyi kapattığınız zaman bu işi çözmüş olmuyorsunuz. Sorumlusu kimse genel başkanına kadar hepsinden hesap soralım. Sonunda herkes kendi yaptığının hesabını vermelidir" dedi.
"Meclis kürsüsünde herkes düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilsin. Ama dışarıya çıktığı zaman dokunulmazlıkları kalksın. İstediği yerde istediğini konuşamazsın. Sonucunda hesap verebilsin. Senelerdir bunu bile yapamadık" diyen Koşmaz, "Şu parti girerse benim oyumu böler veya terör örgütü meclise sızar düşüncesiyle seçim barajlarını koyduk. Seçim barajlarını aşağıya indirmeli veya mümkünse bütün kaldırmalı. İnsanlar gelsin seçilebiliyorsa seçilsin. Parlamentoya girsin. Düşüncelerini savunsun. Politik
sahne içerisinde sorunlarının çözümünü bulabilsin" ifadelerini savundu.
(ÖA-HO-Y)