TÜBİTAK, OYAK Güvenlik'in savunmasını bir cümleyle çökertti



Danıştay'daki kamera görüntülerinin silinmesi skandalıyla gündeme gelen OYAK Güvenlik, 13 günlük suskunluğunu yazılı bir açıklamayla bozdu.

Resmi imzalı bilirkişi ...



Danıştay'daki kamera görüntülerinin silinmesi skandalıyla gündeme gelen OYAK Güvenlik, 13 günlük suskunluğunu yazılı bir açıklamayla bozdu.

Resmi imzalı bilirkişi raporu ve eklerine bütün uğraşlarına rağmen ulaşamadığını açıklayan OYAK, raporun 'TÜBİTAK tarafından hazırlanmadığının anlaşıldığını' ileri sürdü. Ancak OYAK'ın görmediğini iddia ettiği rapordaki bilirkişi tutanağı güvenlik şirketini yalanlıyor. 17 Aralık 2009 tarihli tutanakta, mahkemenin TÜBİTAK'tan bilirkişi incelemesini talep etmesi üzerine Hayretdin Bahşi'nin görevlendirildiği açık bir dille yazılıyor.
OYAK'ın açıklamasında, görüntülerin silindiğine yönelik iddialara değinmemesi de dikkat çekti. Danıştay hizmet binası içindeki kapalı devre kamera sisteminin şirket tarafından kurulduğu ve 23 Aralık 2005'te montajı tamamlanarak devreye alındığı bildirildi. Sistemin işletilmesinin tamamen Danıştay'a ait olduğu iddia edildi. Açıklamada ayrıca, 25 Eylül 2009 tarihine kadar soruşturmayı yürüten adli makamlar tarafından arızalı olduğu ileri sürülen cihazla ilgili herhangi bir talepte bulunulmadığı ifade edildi. Güvenlik şirketinin iddialarına TÜBİTAK'tan anında yalanlama geldi: "Gerekli belge ve bilgileri mahkemeye sunduk."
TÜBİTAK'ın Danıştay'daki güvenlik kameralarıyla ilgili hazırladığı bilirkişi raporu, gündemi sarsmıştı. Ergenekon davasının 21 Nisan'da görülen duruşmasında açıklanan raporda, Danıştay'daki güvenlik kameralarının bozuk olmadığı ve bazı görüntülerin silindiği aktarılıyordu. Söz konusu rapor, gözleri OYAK'a çevirdi ancak şirketten hiçbir açıklama gelmedi. Rapor günlerce yazıldı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bile geçtiğimiz günlerde OYAK'ın sessiz kalmasını eleştirdi. OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri Anonim Şirketi, tam 13 gün sonra dün bir açıklama yaptı. Yazılı açıklamada, şirketin hukuken ve usulen tarafı olmadığı bir davada alındığı anlaşılan bu rapor ve eklerinin şirkete tebliğ edilmediği belirtildi. Şöyle denildi: "Ancak medyada 'TÜBİTAK Raporu' olarak anılan ve bazı medya mensuplarının elinde olduğu ifade edilen bu raporun, TÜBİTAK Kurumu'ndan alınan bir rapor olmadığı anlaşılmaktadır. Tarafımızca gösterilen çeşitli çabalara rağmen maalesef, resmi imzalı bilirkişi raporuna ulaşılamamış ve ekleri de halen temin edilememiştir." OYAK'ın görmediği ve eklerine dahi ulaşamadığını açıkladığı bilirkişi raporuyla ilgili yorum yapması dikkat çekti.
Açıklamada, 17 Mayıs 2006'da yaşanan olay üzerine, şirkette bulunan arızalı cihazın, olayın özelliği de düşünülerek ve adalete yardımcı olmak amacıyla adli makamların olası talebi halinde kendilerine teslim edilmek için muhafaza altına alındığı aktarılıyor: "Ancak 25 Eylül 2009 tarihine kadar adli makamlar tarafından bu cihazla ilgili olarak şirketimizden herhangi bir talepte bulunulmamıştır. Vurgulanması gereken önemli bir husus, aradan geçen yaklaşık 3,5 yıla rağmen şirketimizin, bu cihazları elden çıkarmamış, atmamış ve faaliyette bulunduğu alan bakımından kolaylıkla başka işlerinde de kullanabilecek iken bu yola da gitmemiş olduğudur."
Danıştay hizmet binası içindeki kapalı devre kamera sisteminin şirket tarafından kurulduğu ve 23 Aralık 2005'te montajı tamamlanarak devreye alındığı bildirildi. Sistemin işletilmesinin tamamen müşteriye ait olduğu aktarıldı. Sistemin işleyişi sırasında zaman zaman ortaya çıkan arızalarda, müşterinin talebi üzerine derhal gerekli onarımların yapıldığı, gerekirse parça da değiştirildiği anlatıldı. Açıklamada, "Menfur olaydan bir önceki gün olan 16 Mayıs 2006 günü de (daha önce 6 kez yaptıkları gibi), çıkan arıza sebebiyle Danıştay yetkilisi tarafından yapılan davet üzerine, şirketimiz yetkilileri yedinci defa Danıştay'a gitmişler, kayıt cihazının arızalı olduğunu ve yerinde onarılamayacağını tespit etmişler, saat 16.00'da bir tutanak düzenleyerek cihazı teslim alıp şirkete getirmişler. 17 Mayıs 2006 günü saat 15.05'te arızalı kayıt cihazının yerine geçici olarak bir kayıt cihazı takarak çalışır vaziyette teslim etmişlerdir." denildi. OYAK'ın iddialarına TÜBİTAK kısa bir cevap verdi: "Gerekli belgeleri mahkemeye sunduk. Yorum yapmayacağız."
İnceleme tutanağı, OYAK'ı yalanlıyor
OYAK, görmediğini açıkladığı bilirkişi raporunun TÜBİTAK'tan alınmadığını savunuyor. Ancak bilirkişi inceleme tutanağı OYAK'ı yalanlıyor. 17 Aralık 2009 tarihli tutanakta, mahkemenin TÜBİTAK'tan bilirkişi incelemesini talep etmesi üzerine, TÜBİTAK'ın Hayretdin Bahşi'yi görevlendirdiği aktarılıyor.
İşte bilirkişi inceleme tutanağının ilgili bölümü: "Danıştay binasına ait görüntülerin bulunduğu güvenlik şirketinden gelen hard diskler ve DVD üzerinde gerekli bilirkişi tahkikatı yaptırılması amacıyla Mahkememiz Hakimi Hüsnü Çalmuk'un naip hakim olarak görevlendirilmesine karar verilmiş, naip hakimlik tarafından daha önce verilen ara kararları doğrultusunda celp edilen hard diskler ve gelen DVD üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi için TÜBİTAK-UEKAE Başkanlığı'na yazı yazılmıştır. Verilen cevapta Hayretdin Bahşi'nin görevlendirildiği ve mahkememize müracaat etmesi istenilmiş, bilirkişinin gelerek müracaat etmesi üzerine hard diskler ve DVD teslimi hususunda gerekli işleme başlanmıştır. Bilirkişi Hayretdin Bahşi, TÜBİTAK-UEKAE Başkanlığı'nda görev yapar, bu işlerden anlar, bilirkişiliğe engeli yoktur."
Açıklama, şüpheleri gidermedi
OYAK'ın savunması kimseyi tatmin etmedi. Emekli Askeri Hâkim Faik Tarımcıoğlu, "Savunma ve öfke içeriyor." dediği açıklamanın ciddiyetten uzak olduğuna dikkat çekti: "Arıza olur, sökersiniz takarsınız, kaldığı yerden devam eder. Bir arıza tüm hafızayı silmez. Şüpheli hadise cinayetten bir gün önce, bir gün sonrasıdır."
OYAK'ın kamera açıklaması kimseyi tatmin etmedi. Emekli Askeri Hâkim Faik Tarımcıoğlu, açıklamanın tatmin edici cevaplar içermediğini anlattı. Tarımcıoğlu, "Öfke var. Ciddi bir açıklama olarak görmedim." dedi. Açıklamada Danıştay'dan bir yetkilinin kendilerini aramasından bahsedildiğini hatırlatan Tarımcıoğlu, böyle bir telefonun açılıp açılmadığının araştırılması gerektiğini ifade etti. Şöyle devam etti: "TÜBİTAK'ın raporunda gerçekten silme operasyonu yapıldı mı, yapılmadı mı; bu tespit edilmişse bu savunmaların geçerliliğinin çok defa kıymeti harbiyesi olmaz. Ama gerçekten silme yoksa bir arıza varsa; hani bütün hafızayı silmişse, ortada çok ciddi sorun var. Gerçekten görüntüler silinmiş mi, silinmemiş mi? Emniyete verilen cihaz, sökülen cihaz mı? O cihazda, silme, hafıza, sistem bozucu gibi operasyon yapılmış mı? Bu yapıldıktan sonra mı emniyete verilmiş? Emniyet onu, o gün alır almaz müşterek tutanak gereğince beraber izlemişler mi? Arıza olur, sökersiniz takarsınız, kaldığı yerden devam eder. Bir arıza bütün bir hafızayı silmez. TÜBİTAK neyi kurtarmış, onları bilmek lazım. Şüpheli hadise bir gün önce, bir gün sonradır. Bizi 'acaba'ya götüren hadise odur. Onun cevabı bu açıklamada varsa, diyeceğim yoktur."
Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Sekreteri Nurettin Yavuz ise OYAK'ın açıklamasının süreci anlattığını belirtti. İki senede 7 kere bozulmasının ilginç bir durum olduğuna dikkat çeken Yavuz, açıklamaların pek tatmin edici olmadığını vurguladı.
Emekli Kurmay Binbaşı Kemal Şahin ise "OYAK eğer samimiydi ise neden olayın başından itibaren açıklama yapmadılar? OYAK Güvenlik ya da Danıştay tarafında bir fırıldağın döndüğü besbelli zaten." ifadelerini kullandı. ANKARA CİHAN
Raporun güvenlik şirketine gönderilme zorunluluğu yok
OYAK Güvenlik'in, Danıştay'daki
görüntülerin silindiğine ilişkin TÜBİTAK raporunun kendilerine gönderilmediğinden şikâyetçi olmasına hukukçular tepki gösterdi. Eski savcı Gültekin Avcı, TÜBİTAK'ın muhatabının mahkeme olduğunu, raporu OYAK'a gönderme zorunluluğunun bulunmadığını söyledi.
OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri Anonim Şirketi, "Danıştay saldırısıyla ilgili görüntülerin silindiğine ilişkin TÜBİTAK raporunun", TÜBİTAK Kurumu'ndan alınan bir rapor olmadığının anlaşıldığını savundu. Açıklamada şirketin hukuken ve usulen tarafı olmadığı bir davada alındığı anlaşılan bu rapor ve eklerinin şirkete tebliğ edilmediği ifade edildi. TÜBİTAK'tan ise jet cevap geldi. TÜBİTAK'tan yapılan açıklamada, "Bütün bilgi ve belgeleri mahkemeye sunduk, başka açıklama yapmayacağız." ifadelerine yer verildi. Hukukçular OYAK'ın açıklamasında yer alan 'rapor ve eklerinin şirkete tebliğ edilmediği' ifadesine karşı mahkemenin şirkete bilirkişi raporunu gönderme zorunluluğu bulunmadığını belirtiyor.
Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, TÜBİTAK'ın muhatabının mahkeme olduğunu belirterek, "TÜBİTAK'ın raporu OYAK'a gönderme zorunluluğu yok." diye konuştu. Olayın hukuk davası değil cumhuriyet savcısının bir soruşturması olduğunu ifade eden eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ise, "Ceza soruşturmalarında raporun tebliğ edilip bu rapor hakkında ne diyorsunuz diye bir cevap beklenmesi söz konusu değil." dedi. Mahkemenin TÜBİTAK'tan istenen raporun bir örneğini OYAK şirketine tebliğ etmeyeceğini kaydeden eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel, şunları söyledi: "OYAK şirketi kendi yönünden raporun içeriğini bilmek istiyor. OYAK, bu davanın tarafı değil, bu nedenle mahkemenin TÜBİTAK'tan aldığı raporun bir örneği OYAK'a gönderilmez." YASİN KILIÇ İSTANBUL

Zaman