İngiltere'de koalisyon hükümeti

İngiltere'de yapılan anketler yarın ülkede yapılacak seçimlerden çıkacak sonucun koalisyon hükümeti olduğunu işaret ediyor.

İngiltere'de halk son yüzyılın en kritik genel seçimi için yarın sandığa gidecek. Liberal Demokratların sürpriz çıkışının, iktidarın İşçi Partisi ile Muhafazakâr Parti arasında el değiştirmesi geleneğini bu kez bozması bekleniyor. Anketler, 13 yıldır muhalefetteki Muhafazakâr Parti'nin seçimden birinci olarak çıkacağını, ancak tek başına iktidar olamayacağını ortaya koyuyor. Anketlere göre, seçimden koalisyon hükümetinin çıkması yüksek ihtimal.

Avrupa Birliği'nin ağır toplarından İngiltere'de 45 milyonu aşkın kişi, yarın kritik genel seçimler için sandık başına gidecek. Seçimler, bazı düşünce kuruluşuna göre 1910 yılı seçimlerinden bu yana, kimine göre ise İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ülkenin kaderini belirleyecek en önemli seçim olarak görülüyor. 13 yıldır ülkeyi yöneten İşçi Partisi'nin iktidarı kaybetmesi beklenen seçimlerde anketler, muhalefetteki Muhafazakârların önde gittiğini ancak tek başına iktidara gelecek kadar oy alamayacağını gösteriyor. 650 üyeli İngiliz Avam Kamarası'nda bir partinin tek başına iktidara gelmesi için 326 milletvekilin kazanması gerekiyor.

Anketlere göre Muhafazakâr Parti, yüzde 32 ile ilk sırada yer alırken, sürpriz bir çıkış yapan Liberal Demokrat Partisi ile İşçi Partisi yüzde 30 ile iki ve üçüncü sırada. Kamuoyu yoklamaları, seçmenlerin yüzde 10'unun da kararsız olduğunu gösteriyor.

SONUCU 'KARARSIZLAR' BELİRLEYECEK

Parti liderleri, bu oyları kazanmak için seçim kampanyalarına ara vermeden devam ediyor. Mitinglerle kampanya yürütme geleneği bulunmayan İngiliz siyasetinde, partililer, kapı kapı dolaşarak ya da telefonla seçmenlere ulaşmaya çalışıyor. Liderler de kritik bölgelerde düzenlenen mahalli toplantılara katılıyor. Özellikle Muhafazakâr David Cameron, gittiği her yerde koalisyon hükümetinin ülkenin menfaatlerine uygun bir seçim olmayacağını söyleyerek, kararsızların oylarını kazanma peşinde. İngiliz seçim sisteminde, küçük oy farkları bile parlamentodaki sandalye sayılarında büyük değişikliklere neden olabiliyor. Seçim sistemi dar bölge ve çoğunluk esasına göre düzenlendiği için, yani her seçim bölgesinde en çok oyu alanın doğrudan milletvekili seçilmesi dolayısıyla, herhangi bir siyasi parti seçimde ilk sırada yer almasa da parlamentoda en çok sandalyeye sahip olabiliyor. Dolayısıyla Liberal Demokrat Parti'nin, İşçi Partisi ile aynı oyu alacak olmasına karşın, parlamentoda İşçi Partisi'nin sandalye sayısının ancak üçte birine sahip olabileceğine dikkat çekiliyor.

Ülkedeki saygın düşünce kuruluşları ve analistlere göre Muhafazakâr Parti, iktidara çok yakın. Ancak Muhafazakârların tek başına iktidar olmayı sağlayacak sandalyeyi alamaması durumunda Liberallerle koalisyona gitmesi bekleniyor.

Küresel ekonomik krizden en çok etkilenen ve resesyona ilk giren ülkeler arasında bulunan İngiltere'de ekonomi, siyasi partilerin seçim kampanyalarının kilit konusu oldu. Muhalefet partileri, iktidardaki İşçi Partisi'ni ve Başbakan Gordon Brown'u ülkenin ekonomisini iyileştirememekle suçluyor. İşçi Partisi'ni, vergileri ve borçları artırmakla eleştiriyor. Brown ise Muhafazakâr Parti'nin, iktidara gelirse kamu hizmetlerinde kesintilere gideceğini savunuyor.

Muhafazakâr Parti'nin halkın desteğini almasındaki en önemli konulardan birini de göçmenlik konusu oluşturuyor. Son seçimlerden bu yana AB ve diğer ülkelerden gelen yüz binlerce göçmenin ucuz işgücü olarak kullanılması, yerli halkta kızgınlık oluşturmuş durumda. İşçi Partisi'nin son dönemlerde kan kaybetmesinde göçmenlik konusunun önemli bir rolü var. Muhafazakârlar ise iktidara gelmeleri durumunda AB dışından İngiltere'ye olan göçmen akışını kontrol altına alacaklarını vaat ediyor. İşçi Partisi'ni göçmenlik konusunda 'ılımlı' davranmakla eleştiren Muhafazakârlar, seçimden zaferle ayrılmaları durumunda da ülkeye giriş çıkışları daha sık kontrol etmeyi planlıyor.

TÜRKLERİN OYU LİBERALLERE

Göçmenlik konusunda halkın büyük baskısı altında kalan İşçi Partisi de önemli tedbirler almaya gitmişti. Liberal Demokratlar ise bu konuda en ılımlı parti olarak göze çarpıyor. Türkiye'nin AB üyeliğine de büyük destek veren Liberaller, yürürlükte olan mevcut 'puan sistemi'ni desteklediklerini açıkladı. İşçi Partisi'nin göçmenlere yönelik sıkı tedbirler almasından rahatsız olan Türk vatandaşların oylarının büyük kısmı Liberal Demokrat Parti'ye kaymış durumda.

Brown'ın gafı oy kaybettirdi

Başbakan Gordon Brown'ın seçimlere bir hafta kala sokakta kendisiyle sohbet eden İşçi Partili emekli bir kadınla sohbet ettikten sonra yaka mikrofonunun açık olduğunu unutarak yanındaki yardımcısına "dar kafalı bir kadın" yorumu yapması seçimlere damgasını vurdu. Bu gaf, İşçi Partisi'nin kampanyasını gölgeledi.

Üç parti de Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor

Seçimlerin İngiltere için olduğu kadar Türkiye için de önemi büyük. İngiltere, Türkiye'nin Avrupa Birliği ülkeleri içinde en büyük destekçisi. Ekonomik ve ticari alanda da iki ülke arasında güçlü ilişkiler bulunuyor. Ülkede partilerin farklı politikaları arasında Türkiye'yi en çok ilgilendiren konu başlığı dış politika. Üç büyük parti de Türkiye'nin AB üyeliğine destek veriyor.

Anketlere göre çok az farkla önde görünen Muhafazakâr Parti, bir diğer adıyla "Tory"ler iktidara gelmesi durumunda İngiltere'nin dış ve iç politikada önemli bir değişikliğe gitmesi bekleniyor. Muhafazakârlar, İngiltere'den AB'ye yetki transferi anlamına gelecek anlaşmaları bundan böyle referanduma sunmayı planlıyor. Türkiye'nin AB üyeliğine destek veren Tory'ler ABD ve Fransa ile savunma alanında işbirliğini güçlendirmekten yana. Muhafazakârların dış politikada en çok ses getirecek politikası ise BM Güvenlik Konseyi daimi temsilciliğine yeni üyelerin atanmasını istemesi olacak. Güvenlik Konseyi'nin genişletilmesini savunan Muhafazakârlar, 5 daimi üyenin arasına Almanya, Japonya, Hindistan, Brezilya ve Afrika'dan bir ülkenin katılmasını savunuyor.

Seçimde başa baş giden tüm partiler, İsrail-Filistin sorununda iki devletli bir çözümden yana. İran'ın nükleer programına karşı en ılımlı duruşu ise Liberal Demokratlar sergiliyor. İran sorununun 'diplomatik' yollardan çözülmesini isteyen Liberaller, Türkiye'nin bu konudaki tutumunu da destekliyor.

Seçimlerin kaderini TV tartışması değiştirdi

Seçim öncesi siyasi parti liderleri, tarihte ilk kez bir televizyon programında kozlarını paylaştı. Televizyondaki düello, seçimin gidişatını da değiştirdi. İlk tartışma öncesi oy oranı yüzde 15 dolaylarında olan Liberal Demokratlar, liderleri Nick Clegg'in başarılı performansının ardından oylarını ikiye katlayarak İşçi Partisi'ni geride bıraktı. ITV kanalında yayınlanan televizyon programındaki tartışmanın ardından Liberal Demokrat Parti lideri Nick Clegg, partisini 104 yıl aradan sonra ilk defa kamuoyu yoklamalarında diğer partilerin önüne geçirdi. Bir gecede seçimin kaderini değiştiren Nick Clegg, diğer her iki partiye meydan okuyor. Seçim kampanyasına lüks bir otobüs ile başlayan Nick Clegg'in, havayı kirlettiği gerekçesiyle bazı seçmenler tarafından eleştirilmesinin üzerine kampanyaya trenle devam etmesi de takdir topladı.

Medya, İşçi Partisi'nden desteğini çekti

Ülkede uzun yıllardır İşçi Partisi politikalarını destekleyen The Guardian, The Times ve The Economist gibi önemli medya organları, desteklerini geri çekti. Partinin on yıllardır medyadaki en büyük destekçisi olarak görülen sol eğilimli The Guardian, Liberal Demokrat Partisi'ne destek verdiğini açıkladı. The Times gazetesi ve Economist dergisi ise Muhafazakâr Parti'ye destek verdiğini açıkladı.

Neden perşembe?


İngiltere'de kurala bağlı olmasa da seçimler genelde perşembe günü yapılıyor. Bu durum, geçmişte fabrika işçilerinin haftalık yevmiyelerini cuma almalarına, ceplerine para girmesini de alkol alarak kutlamasına bağlanıyor. Seçimlerin perşembe yapılması işçilerin 'ayık' olmasını temin etmeye yönelik bir tercih.