Konya Kapalı Havzası'nın Geleceği Parlak Görünmüyor

Türkiye'nin tahıl ambarı olarak bilinen ve yine Türkiye'nin en az yağış alan bölgesi olan Konya Kapalı Havzası'nda gerekli önlemler alınmadığı takdirde 50 yıl içinde kullanılabilir suyun yüzde 56'sı kaybedilecek

Türkiye'nin tahıl ambarı olarak bilinen ve yine Türkiye'nin en az yağış alan bölgesi olan Konya Kapalı Havzası'nda gerekli önlemler alınmadığı takdirde 50 yıl içinde kullanılabilir suyun yüzde 56'sı kaybedilecek.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından yapılan Konya Kapalı Havzası'nın geleceği kolunu bilimsel araştırmanın sonucu yayınlandı. Rapora göre insanoğlu, dünyaya olan etkisini 1961 yılından bugüne 3 kat oranında artırdı. Bu etki, dünya kaynaklarının kendini yenileyebileceği etkinin yüzde 25 fazlasını ihtiva ediyor. Yaşanan küresel ısınma nedeniyle dünya denizlerinde 10-20 santimetrelik yükselme, dünya üzerindeki canlı neslinde ise karasal canlı türlerinde yüzde 31, tatlı su türlerinde yüzde 28 ve deniz
türlerinde yüzde 27 düşüş gözlendi. Küresel iklim değişikliğinden en çok Akdeniz Havzası'nın etkilendiğinin belirtildiği raporda, Türkiye'nin de bu havza içinde yer aldığı ve bu havzada son 25 yılda yağışlarda yüzde 20 oranında azalma görüldüğü ifade ediliyor.

HER YIL 36 KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ KADAR SU TÜKETİLİYOR
Hazırlanan raporda Konya Havzası'nın yağış bakımından fakir bir bölge olduğuna ancak son yıllarda bu yağışların da giderek azaldığına dikkat çekiliyor. 10-20 milimetre civarında bir yağış azalışının tespit edildiğinin dile getirildiği rapora göre, bu durum bölgenin yarı kurak iklimden kurak iklime doğru hızlı bir geçiş süreci yaşadığını gösteriyor. Raporda her yıl tarımsal, endüstriyel ve genel kullanım için 3 milyon 286 bin metreküp yeraltı suyu kullanıldığı ancak mevcut emniyetli rezervin 1 milyon 997
bin metreküp olduğu vurgulanırken, her yıl gelecek yıllar için kullanılması gereken rezerv olan 1 milyon 288 bin metreküp suyun bilinçsizce tüketildiği de ifade ediliyor.

50 YILDA SULAK ALANLARIN YÜZDE 65'İ YOK OLDU
Raporda her yıl çekilen suyun İstanbul'un 1.5 yıllık su ihtiyacını karşılayabileceği belirtilirken, bunun her yıl yer altından 36 Küçükçekmece Gölü kadar suyun tüketildiği belirtiliyor. Ayrıca raporda son 50 yılda Konya Kapalı Havzası'ndaki sulak alanların yüzde 65'inin, yıllardır tarımsal üretim ve su kullanımı konusunda sürdürülebilir bir politika izlenmediği için yok olduğu bildiriliyor. Rapora göre toplam alanı 57 bin 950 hektarı bulan Güvenç Gölü, Yarma Bataklığı, Arapçayırı, Hotamış Sazlığı ve
Eşmekaya Sazlığı tamamen kururken, 21 bin 500 hektarlık Ereğli Sazlıkları'nın yüzde 85'i, Türkiye'nin en büyük ikinci gölü olan 260 bin hektarlık Tuz Gölü'nün ise yüzde 50'si yok oldu. Ayrıca Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü'nün ise 65 bin hektarlık alanı 50 bin hektara kadar geriledi. Samsam, Kozanlı, Kulu, Tersakan ve Bolluk gölleri ise tamamen kurumayla yüz yüze kaldı.

94 BİN KUYUDAN 67 BİNİ KAÇAK
Rapora göre Konya Kapalı Havzası'nda tarımsal sulama amacıyla büyük çoğunlukla yeraltı suları kullanılıyor. Devlet Su İşleri (DSİ) 4. Bölge Müdürlüğü verilerine göre, Konya Havzası'nda tarımsal sulamada kullanılan 93 bin 948 adet kuyu bulunuyor. Bu kuyulardan sadece 27 bin 140'ı DSİ tarafından ruhsatlandırılmış durumda. Geri kalan 66 bin 808 kuyu ise kaçak olarak kullanılıyor. Raporda kaçak kullanılan bu kuyulardan bilinçsizce çekilen sular nedeniyle her yıl Konya Kapalı Havzası'ndaki yeraltı su
miktarında büyük düşüş yaşandığı belirtiliyor. Raporda havzadaki tarım arazilerinin yüzde 57'sinde tarım yapıldığı, yüzde 43'ünün ise nadasa bırakıldığı ifade edilirken, su miktarındaki azalışa bağlı olarak nadasa bırakılan tarım arazisi oranında her yıl artış yaşandığı belirtiliyor. Ancak bu duruma rağmen Konya'da ekilen bitki deseninin serin iklim tahılları hariç, su tüketimi yüksek bitkilerden oluşması nedeniyle havzadaki tarımın gün geçtikçe daha sıkıntılı bir sürece girdiği dile getiriliyor.


HAVZANIN GELECEĞİ KARANLIK
Hazırlanan raporda Konya Kapalı Havzası'nın 2057 yılına kadar olan senaryolarına da yer veriliyor. Bunlardan ilkinde mevcut bitki deseni ve sulama düzeninin devamı senaryo ediliyor. Buna göre mevcut durum devam ettiği takdirde yer altından çekilen su miktarında 2015-2030 ve 2050 yıllarında artış gözlenecek ve mevcut su, fiili kullanım için gerekli miktarı karşılayamaz hale gelecek. İkinci senaryoda mevcut bitki deseninin değiştirilmesi ancak sulama sistemlerinin aynen devamı konu ediliyor. Bu senaryoya
göre ise alternatif bitki desenlerinin kullanılmasıyla su tüketiminde yüzde 25 oranında bir tasarruf sağlanabiliyor ancak bu durumda bile fiili su tüketimine yeterli su miktarına ulaşılamıyor. Üçüncü senaryoda ise bitki deseni aynı ancak sulama sistemi basınçlı sisteme dönüştürülmüş olarak düşünülüyor. Buna göre su tüketiminde yine yüzde 25'lik bir azalma sağlanıyor ancak mevcut su rezervi yine fiili kullanıma yetmiyor. Son senaryoda ise hem bitki deseni, hem de sulama sistemleri değiştiriliyor. Bu
senaryo gerçekleştiği takdirde su tüketiminde yüzde 43'e varan tasarruf sağlanıyor ve mevcut rezerv fiili tüketime ancak yetebilir hale geliyor.
Yapılan araştırmada Konya Kapalı Havzası'nda 2015 yılına kadar sıcaklığın 2.5, 2030 sonundan itibaren ise 4 ila 6 derece artması öngörülürken, 2030'ların sonundan itibaren buharlaşmanın etkisiyle havzaya yüzde 20-30 daha az yağış düşmesi bekleniyor. Bilimsel verilere göre 2057 yılında ise havzada yüzyılın en kurak yılı yaşanacak. Raporda ayrıca önümüzdeki 50 yılda yüzey suyunda yüzde 65, yeraltı suyunda ise yüzde 54 azalma görüleceği, toplam kullanılabilir su miktarında ise yüzde 56'lık bir düşüş
gözleneceği ifade ediliyor.

TARIM VE SULAMA POLİTİKALARI MUTLAKA DEĞİŞMELİ
Raporun sonunda ise Konya Kapalı Havzası için öneriler yer alıyor. Buna göre, ilk olarak salma ve vahşi sulama metodlarının hemen terk edilmesi ve basınçlı damla veya yağmurlama sistemlerinin çiftçiler için teşvik edilmesi tavsiye ediliyor. Damla sulama ve basınçlı sistemlerin gelmesiyle yılda 2.4 milyar metreküp suyun tasarruf edilebileceğinin belirtildiği raporda ayrıca mevcut ürün deseninde de değişiklik yapılması öneriliyor. Buna göre su tüketimi yüksek şeker pancarı, yonca, mısır, ayçiçeği gibi
ürünlerin üretim alanlarında kısıtlamaya gidilmesi ve bu ürünler yerine daha az su tüketen aspir, kanola, soya, sorgum, nohut, mercimek, silajlık mısır, yulaf, çavdar gibi ürünlerin üretimine destek ve ağırlık verilmeli. Ayrıca yeraltı sularının tasarruflu kullanılması için kaçak kuyuların bir an önce kapatılması ya da ruhsatlandırılması, ayrıca sulak alanların korunması ve zarar görenlerin rehabilite edilmesi gerekiyor. Raporda çiftçilerin yeni sistem sulama ve üretim teknolojileri konusunda
eğitilmesi konusuna da ağırlık verilmesinin önemine değiniliyor.