Başbakan Obama'nın avukatlığını yapıyor

CHP Lideri Deniz Baykal partisinin grup toplantısında gündeme yönelik açıklamalarda bulundu.

Deniz Baykal'ın partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamalar şöyle:

Öncelikle hoşgeldiniz. Bu hafta yine çok yoğun bir haftanın içerisinden geçiyoruz. Bunların tümüne değineceğim.

Son haftada birden bire gündeme gelen et fiyatları ile ilgili gündeme dikkat çekiyorum. Türkiye yanlış bir hayvancılık politikası uyguluyor. Geldiğimiz noktada çarpıcı tablolar ortaya çıktı. Et fiyatlarında bir arayış hükümette kendini gösterdi. Bu konunun anlık tedbirlerle çözülmeyeceği görülmelidir. Son dönemde et roket gibi fırladı. Bu üzüntü verici bir tablodur ama politikanın sonucudur.

Türkiye uzun zamandır AK Pati'nin tarımı hayvancılığı önemsemeyen tutumunun sonucunda buraya geldi. Türkiye'nin hayvan varlığı tahrif olmuştur. Hayvancılık karlı olmadan çıktı. Nüfus iki katına çıktı. Hayvan varlığı geriledi. Herkes battı. Borlarını ödeyemedi. Tam bir perişanlık ortaya çıktı. Et fiyatı yükseldi Et Balık ithalatla görevlendirdi. Bu sonuç kalıcı çözüm getirmeyecektir. Sorunun çözümü için et ithalatını yöntem kabul etmek Türkiye'yi daha büyük sorunlarla yüz yüze bırakmaktır. Önemli olan destekleme politikası ilan etmektir.

Hayvancılığa en büyük darbeyi ithalatla vuracaksın. AKP'nin izlediği yanlış politika ortaya çıkınca daha kötü bir icraatı ortaya koymaktadır. İthalat yapılacaksa canlı hayvan ithal edilmeli ve besiciler desteklenmelidir. Besicileri kurtarmak beslemek için kurulan Et Balık şimdi batırmak için seferber oldu.
 
ÇARESİZ POLİTİKANIN GÖSTERGESİ

Telekom kar ettiğini açıkladı. Yıllık karı 2 milyar dolar olduğu gözüküyor. Biz onu yıllık 1 milyarlık taksitlerle sattık. O taksitlerle o para ödendi. Şimdi net 2 milyar karı o şirket alıyor. Bu böyle gidemez dedikleri çaresiz politikanın göstergesi.

BEDELLİ ASKERLİK

Bu konu her yıl gündeme gelir. Ama nedense bu sene birdenbire bu konunun hükümet tarafından bir çözüme bağlama anlayışında bir yaklaşım sergiledi. Millet birdenbire umutlandı. Sen başbakansın. Olayı biliyorsun, bilmemen mümkün değil. Bu kadar hassas konuda insanlara umut vermeye yönelmenin bir devlet adamlığıyla bağdaşır yanı olur mu? Sonra olmayacağını anladık dedi. O zamana kadar bilmiyor muydun? O görüşmede mi öğrendin olmayacağını... Bildiğin halde söylerken neden umut verdin?

VAN SALDIRISI

O saldırı sonrasında bunun bir organize hareket olduğunu, bir tepki olmadığını söylemiştik. Mevzilenenlerin yanında emniyet güçlerini gördük, hatta burada inin yürüyerek gidin diyorlar. Arkadaşlarımız reddetti. Mevzilenen yerde otobüsü görünce otobüse saldırdılar. Bu işin içinde AKP var dedik. Hükümet aldırmadı, hiç üstünde durmadılar. Biz bunun yanlış olduğunu söyledik. Biz belgeleri sunduk. Gene ses çıkmadı. Daha sonra Ahmet Türk'e yumruklu saldırı yapıldı. Sonra birileri dedi ki bizim tepkimiz CHP gibi olmaz. Bir süre sonra Samsun'da iki polis öldürüldü. Yıllardan beri orada bir çatışma yaşanmamış. Devriye olarak oradan geçmekte olan araca önceden hazırlanan saldırı... Arkasından bir bakana cenazede saldırı yapıldı. Hükümet ancak Kayseri'deki yumruktan sonra bu sürecin farkına varmaya başladı. Ne kadar acıdır. İçişleri bakanlığı müfettiş görevlendirdi. Müfettişler 1) Bu iş organizedir. 2) AKP'liler bu işin içinde 3) Emniyet tedbirleri yetersiz kalmıştır. 30 polis görevlendirdikleri halde, 130 polis görevlendirdik diye olaydan sonra evrakta sahtekârlık yapmıştır.

OBAMA'NIN AVUKATLIĞINI YAPIYOR

24 Nisan'da Türkiye'ye yönelik iddialar tam bir hayal kırıklığı olmuştur. 24 Nisan'da Başkan Obama bir açıklama yaptı. Başbakan memnuniyetini ifade etti. "Obama Türkiye'nin hassasiyetini dikkate alarak konuşmuştur" dedi. Baktım Obama'nın söylediklerine... Geçen yıl söylediklerinden geride değil, daha da ileride... Türkiye aleyhine söylediklerinin arkasında. Geçen sene İngilizce soykırım dememiştir, Ermenice demiştir. Bu sene de dedi. 1,5 milyon Ermeni öldürüldü ya da ölüme yürütüldü. Diğer başkanlar bu kadar net bir rakam vermemişti. 1915'te bizim ölüme gönderdiğimiz söylenince bizim duyarlılığımız dikkate alınmış mı oluyor. Bu ne biçim açıklama? Dışişleri bakanlığı ise konuşmayı kınadı. Hadi bedelliyi koruma konusunda genelkurmayla koordinasyonun yok. Dışişleri bakanlığıyla da mı koordinasyonun yok. Başbakan içeriye 'biz durumu düzelttik diyebilmek için Obama'nın avukatlığını yapıyor. Hâlbuki Türkiye'nin dünyaya karşı avukatlığını yapmalı.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Süreç hızla ilerliyor. Şu ana kadar ortaya çıkan manzarayı milletimiz büyük bir ibretle izliyor. Parlamento işi gücü bıraktı. Ekonomiyi, yaşanan faciaları unuttuk, AKP'nin projesi olarak Anayasa değişikliğini parlamentonun gündemine koyduk. Sıralar üzerinde uyuyan milletvekilleri, üslubun giderek kontrolden çıkmaya başlaması, kavgalar, perişan bir manzara... TBMM'nin şerefine kesinlikle uygun düşmeyen bir manzara... Bu şekilde pişirilmiş bir aşı milletimiz nasıl yiyecek?

ÇARPIKLIK PAÇALARDAN AKMIŞ

Anayasa değişikliği görüşmeleri 1. aşamanın sonuna geldi. Yarın 2. aşamaya geçilecek. Bazı gerçekler de ortaya çıkmaya başladı. Bugün geldiğimiz noktada bu Anayasa Değişikliğinin hedefinin, amacının ne olduğu görülmüştür. Anayasaya aykırı olarak konserve imzalarla yapıldığı görüldü. İstanbul'daki falan kişi burada oy verdi görünmüş. Çarpıklık paçalardan akmış.

İki gündür Milliyet Gazetesi dünyanın en ünlü anayasa uzmanlarıyla röpörtaj yaptı. Diyor ki "Bu paket soğan gibi. Açıyorsun içinde cücüğü var. O cücük de Anayasa mahkemesi, parti kapatma, HSYK ve hepsini bir arada oylama. Ben Türkiye’de olsam kesin hayır oyu verirdim. Anayasa mahkemesi kesin iptal eder" diyor. Bunu söyleyen Ergenekon hukukçusu, laikçi bilmem kim, milliyetçi biri değil... Bunu söyleyen Macar bir anayasa hukukçusu... Bu çok açık ve net bir tablo... Ve diyor ki bu anayasa değişikliği yapılırsa artık değiştirilemez maddelerinin anlamı kalmaz, asıl sonraki değişimlere dikkat edin diyor.

BAŞBAKAN YEMİN ETMİŞTİ

Sayın Başbakan bize şark kurnazlığı yapıyorsunuz diyordu ama asıl kurnazlık 2002'de bu anayasayı namusum ve şerefim üzerine koruyacağım diye yemin edip, sonra onu böyle değiştirmeye kalkmaktır.

KESER DÖNER, SAP DÖNER, GÜN OLUR HESAP DÖNER

Dün bize diyorlar ki CHP Anayasa Mahkemesi'ne gitmemeye söz verecekmiş, onlar da paketi ikiye ayıracaklarmış. Biz baştan beri ikiye ayırın diyoruz. Eğer Anayasaya aykırı olmadğıını biliyorsan Anayasa Mahkemesi'ne git dersin, ne zaman Anayasa Mahkemesi'ne gitme dersin, anayasaya aykırı olduğunu biliyorsan.

Benim hakkımı siyasi pazarlık yapma şansı vermem. Biz size Meclis'te oy yapmalı diyor musun? Biz anayasa mahkemesine keyfimizden götürüyor değiliz. Anayasaya aykırı olduğu için götürüyoruz. Sen o anayasayı koruyacağına yemin etmedin mi? Sen yeminini bozuyorsun, bir de bana sen de gitme diyorsun. Bu iktidar hukuk istemiyor, denetim istemiyor. Hukuk çünkü yetki ister. Nitekim 23 Nisan'da başbakanlığa gelen çocuğu "artık yetki senin ister as, ister kes" diyor. Onun kafasındaki anlayış bu... Valla geçmişe bakara diyorum ki, iyi ki as ve keste kaldı, Sivas’taki olaylara bakarak yak da diyebilirdi... Keser döner, sap döner, gün olur hesap döner... Başbakan bunu da unutmasın!

Bana yapılan teklif ahlaksız teklif. Anayasanın bana tanıdığı hakkı kullanmamı nasıl pazarlık hakkı yapma cüretine gösterirsin. Böyle bir sözün telaffuz edilmesini büyük üzüntüyle karşılıyorum. Bunu hiçbir ciddi siyasetçiye yakıştıramıyorum. Dünyada aman Anayasa mahkemesine gitmeyin diyen adalet bakanı kaç tane vardır dersiniz. Biz çok açık teklifimizi koyduk. O üç madde yanlış maddelerdir. O üç madde için tüm yetkimizle sonuna kadar mücadele edeceğiz. 2. Dünya savaşında Churchill Hitler'e karşı söylemişti. Dağda, tepede, derede her yerde sonuna kadar mücadele edeceğiz demişti. Biz de bu 3 madde için sonuna kadar mücadele edeceğiz.