Mensur Akgün: Paris'te bir mevsim sona ererken

Referans gazetesi yazarlarından Mensur Akgün Paris'te sona eren 'Türkiye Mevsimi' etkinliklerini ve Başbakan Erdoğan'ın yapması planlanan Paris temaslarını köşesine taşıdı.

Mensur Akgün: Paris'te bir mevsim sona ererken
İşte Mensur Akgün’ün köşe yazısı;

Paris'te Türkiye Mevsimi çarşamba günü TESEV ve Ifri'nin birlikte düzenlediği toplantıyla resmen bitti. Fiilen bitmek için de gelecek hafta Başbakan Erdoğan'ın Paris ziyaretini bekliyor. Sezonun sorumlularından Huguette Meunier-Chuvin'in anlattığına göre, 9 ay boyunca tüm Fransa'da 650'ye yakın etkinlik gerçekleştirilmiş, 150 yerel yönetim ve şehir etkinliğe katkıda bulunmuş.
Hoş bir tesadüf eseri Türk Mevsimi'nin hem açılış hem de kapanış toplantılarının organizasyonunda yer alan ve sergileri değilse bile önünde oluşturulan kuyrukları gören birisi olarak, yapılanların etkisinin uzun süreli olacağını, kurulan ilişkilerin Türkiye'nin buradaki uzun dönemli görünürlüğünü artıracağını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Mevsim etkinliklerini birkaç kötü emsale bakıp yargılamamak, Türk'ün Türk'e propagandası mantığı ile değerlendirmemek gerek. Ayrıca burada yaşayan Türklerin de böylesi bir etkinliğe ihtiyacı vardı. Ülkelerine ve kendilerine olan güvenleri arttı. Kültürlerinin gizli zenginliğini, tarihlerinin derinliğini gördüler.
Mevsim'in başarısını Sarkozy'nin bakışının değişmesine de indirgememeliyiz. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Kimse bu Mevsim sayesinde Türkiye'nin AB üyeliğinin önündeki engellerinin kalkacağını düşünmüyordu. Amaç, Fransa'nın Türkiye'yi bütün çeşitliliği ile daha iyi tanımasını sağlamaktı.

Sergilere, konserlere, gösterilere, konferanslara katılan on binlerce insan, yayımlanan binlerce yazı sayesinde de bu amaca büyük ölçüde ulaşıldı. 10 Temmuz'da İkü-GPoT olarak Mevsim'in ilk toplantısını Ecole Normal Superieur ile düzenlerken, siyasi kararsızlık yüzünden daha sonraki etkinliklerin olup olmayacağı bile belli değildi.
Daha sonra sorunlar aşıldı ve Mevsim başarıyla tamamlandı. Eminin yakında gazetelerde tüm bilançoyu artı ve eskileriyle okursunuz. Ama bence, Fransız Kültür Heyeti ve İKSV övgüyü ziyadesiyle hak ediyor. Özellikle İKSV, Cengiz Aktar'ın da desteği ile bir büyük organizasyona daha imza attı. Türkiye'nin Paris'teki diplomatik temsilcileri de ellerindeki tüm imkânlarla bu etkinliklere destek oldular.
Umarız Erdoğan da haftaya gerçekleşecek Fransa ziyareti sırasında siyasi anlamda etkin mesajlar verir ve Mevsim'in başarıyla tamamlanmasına katkıda bulunur. Fransa'daki Ermeni varlığının ağırlığı ve yaklaşan 24 Nisan törenleri yüzünden de umarız bu mesaj Ermenistan ile imzalanan protokollerin geleceği üstüne olur.
Çünkü daha önce bu sütunda ve başka yerlerde dillendirildiği gibi, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Türkiye'den destek bekliyor. İstediği tabii ki 10 Ekim'de Zürich'te imzalanan protokollerin Türkiye tarafında Meclis onayından bir an önce geçirilmesi. Bu yapılamadığı takdirde de Başbakan Erdoğan'ın Ermenistan ile Türkiye arasında başlatılan normalleşme sürecine bağlılığını açıklaması.

Belli ki Sarkisyan da Erdoğan'ın bu sürece bağlılığından şüphe ediyor ve bence Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında görünmez bir rekabet olduğuna inanıyor. Doğrusu, böylesi bir rekabetin olup olmadığı, bazılarının iddia ettiği gibi Erdoğan'ın bilinçli olarak Gül'ün yaptıklarını bozduğunu söylemek için elimizde yeterli kanıt yok.
Fakat, Erdoğan'ın niyeti başka da olsa Sarkisyan ve ekibi gibi dışarıdan bakanlar açısından Erdoğan'ın direncinin bu şekilde okunması, Ermenistan sorununun cumhurbaşkanlığı yarışına kurban ediliyor diye görülmesi olasılığı çok güçlü. Zaten başka şekilde görülüyor olması da sonucu değiştirmiyor.
Nihayetinde Erdoğan, ister dış politika dengelerinden kaynaklanan nedenlerle, ister iç siyasetin cilveleri yüzünden olsun, Ermenistan-Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesini engelleyen lider olarak görülüyor. Bu görüntünün değişmesi için tek yapması gereken Paris'te bir Mevsim sonu açıklaması...