Türkiye'de Gıda Denetimleri Yetersiz

Ziraat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Kenan Seçkin, Türkiye'de gıda denetimlerinin yetersiz olduğunu belirterek, "Toplumların yaşamlarında halk sağlığının korunmasının ve gıda güvenliğinin önemi açıktır

Ziraat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Kenan Seçkin, Türkiye'de gıda denetimlerinin yetersiz olduğunu belirterek, "Toplumların yaşamlarında halk sağlığının korunmasının ve gıda güvenliğinin önemi açıktır. Ülkemizde oldukça yetersiz olan gıda denetimleri sırasında ortaya çıkan görüntüler, kamuoyunun bu alandaki kaygılarını daha da artırıcı niteliktedir" dedi.
Türkiye'de kayıtlı yaklaşık 40 bin civarında gıda işletmesi bulunduğunu kaydeden Seçkin, "Diğer taraftan gıda üreten, dağıtan, satan tüm noktalarla birlikte bu sayı 500 binin üzerine çıkmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda gıda denetçisi konumunda çalışan 5 bin civarındaki kamu görevlisinin çalışmasıyla tüm bu noktaların denetlenmesinin fiilen mümkün olamadığı da bilinmektedir. Bu kapsamda 15 yıldır sürdürülmekte olan (560 sayılı KHK, ardından 5179 sayılı Gıda Yasası kapsamında) sorumlu yöneticilik
müessesesi gıda işletmelerinin, işletmelerde çalışan teknik elemanların hizmetleriyle hijyen standartlarının yükseltilmesi ve gıda güvenliğinin sağlanması; böylelikle bir anlamda bu işletmelerin içeriden denetlenmesi hükmünü getirmiştir. Bakanlığın denetim gücünün yetersiz olduğu mevcut ortamda bu işletmelerde çalışan gıda, ziraat ve kimya mühendisleri, karşılarına çıkarılan her türlü zorluğa karşın halkın gıda güvenliğinin sağlanması için teknik hizmetlerini ortaya koymuşlar, yaşanan sorunların giderilmesi
için etkin çaba göstermişlerdir. Bu yaklaşımdan atılacak geri adımın oluşturacağı toplum sağlığı sorunları ürkütücü boyutta olacaktır" diye konuştu.
Gıda denetiminin önemine değinen Seçkin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Buna karşılık halen TBMM'de görüşülmekte olan Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısı, sorumlu yöneticilik müessesini kaldırmakta, 30 beygir gücü ve 10 çalışanın altındaki büyüklükteki işyerlerini teknik eleman çalıştırma zorunluluğundan muaf kılmaktadır. Türkiye'deki 40 bin gıda işletmesinin yaklaşık yüzde 80'inin 30 beygir gücü ve 10 çalışanın altında kapasiteye sahip oldukları ve gıda güvenliğine aykırı uygulamaların ağırlıkla bu işletmelerden kaynaklandığı
değerlendirildiğinde; sözü edilen tasarının gıda güvenliği ve halk sağlığı için ne denli tehlikeli sonuçlar meydana getireceği kolayca öngörülebilir. Bir hükümet tasarısı niteliğinde olan düzenleme, 30 beygir gücü ve 10 çalışanın altındaki büyüklükteki işyerlerini mikro işletme olarak saymakta ve adeta gıda güvenliği açısından risk yaratmadıkları kabulü ile bu işletmeleri kapsam dışında bırakmaktadır. Oysa gerçek, tasarının bu genel kabulünün tam tersinedir. Kapasite raporları incelendiğinde
görülecektir ki, örneğin günde bin kilogram dondurma üreten veya günde 4 bin adet ekmek çıkaran işletmeler tasarının iddiasının aksine mikro işletmeler değildir. Bunlar halk ve tüketici sağlığı açısından büyük riskler oluşturabilecek ölçüde üretim gücüne sahiptir. Bu riskler, kısa vadede gıda zehirlenmesi olabileceği gibi, uzun vadede toksik ve kanserojen etkiler de olabilecektir. Üstelik bilinmektedir ki, yalnızca işletme sahibinin bilgisine ve alışkanlıklarına terk edilmiş bu tip işletmelerin gıda
üretimleri, kamunun denetim gücünün oldukça eksik ve yıpranmış olduğu günümüz koşullarında her gün basına yansıyan bir başka gıda skandalının konusu durumundadırlar."
"Bizler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları olan odalar olarak bu konuda da kamu yararına bir tavrın geliştirilmesinin ısrarlı takipçileriyiz" diyen Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Kenan Seçkin, "Bu çerçeve içinde diyoruz ki gıda güvenliğinin vazgeçilmezliği ilkesi çerçevesinde doğru üretim yapma gayreti içinde olan esnafı da koruyan çözümler bulunmalı ve yaşama geçirilmelidir. Bu doğrultuda gıda güvenliğini sağlama amaçlı mevcut düzenlemeden geri adım atarak halk sağlığını riske etmek
yerine, hem işletmelerin teknik ve hijyenik standartlarının yükseltildiği ve hem de personel çalıştırmanın küçük işletmeler üzerine bir yük oluşturmayacağı ara çözümler, sorunun halk, esnaf ve mühendis ortak yararına olacak biçimde çözümlenmesi için en doğru yol olarak görülmektedir. Bizler, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri olarak, halk ve kamu yararına olan bu teklifin yaşama geçirilmesi için TBMM'yi göreve davet ediyoruz. Bunu yapmak yerine mühendisi üretim süreçlerinden dışlayıp halk sağlığını
hiçe sayan bir tutumun geliştirilmesi tercih edilirse, bilinmelidir ki üyelerimizle birlikte her türlü meşru mücadeleyi yürütmek kararlığındayız" ifadelerini kullandı.
(HÖ-CC-Y)