Çocuk Cezaevlerinde İnceleme Yapan Alt Komisyon Raporunu Açıkladı
Çocuk ceza infaz kurumlarında incelemelerde bulunan alt komisyon raporunu tamamladı.
Çocuk ceza infaz kurumlarında incelemelerde bulunan alt komisyon raporunu tamamladı. Alt Komisyon Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş, komisyonun önerileri doğrultusunda cezaevlerinde çocukların birlikte yattıkları koğuş sisteminden tekli koğuş sistemine geçme çalışmalarının Adalet Bakanlığı tarafından başlatıldığını açıkladı.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde çocuk ve gençlerin kaldığı ceza infaz kurumlarında incelemelerde bulunmak üzere kurulan alt komisyon incelemelerini tamamladı. Alt Komisyon Başkanı Ataş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısı ile Alt Komisyon raporuna ilişkin bilgi verdi. Alt Komisyon'un Çorum Milletvekili Murat Yıldırım, Denizli Milletvekili Mithat Ekici, Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir ve İzmir Milletvekili Şenol Bal'dan oluştuğunu
belirten Ataş, sırasıyla Elazığ Çocuk Eğitimevi ve E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Ankara Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Keçiören Çocuk Eğitimevi, Adana Pozantı M Tipi Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, İstanbul Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Kayseri İncesi Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, İzmir Buca Çocuk Eğitimevi ve Bergama M Tipi Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda incelemelerde bulunduklarını, incelemelere Adalet Müfettişi Mecit Gürsoy'un da eşlik ettiğini belirtti.
İncelemelerin amacının, çocukların ceza infaz kurumlarında ve eğitim evlerinde içinde bulunduğu şartları yerinde görerek eksiklikleri tespit etmek, topluma kazandırılmaları ve iyi yetiştirilmeleri için alınması gereken önlemleri saptamak ve mevzuat uygulamasını inceleyerek gerektiğinde yasal değişiklik için girişimde bulun olduğunu kaydeden Ataş, "Çocuk ve suç hiçbir zaman bir arada olmaması gereken kavramlardır. Bir araya geldiği durumlarda ise çocuğun cezalandırılması değil, onun suçtan ve suça
sürükleyen ortamdan uzaklaştırılması birinci amaç olmalı, çocuk ceza adalet sistemi de cezalandırmaya değil onarmaya yönelik olarak düzenlenmelidir" diye konuştu.
İncelemenin sonuçlarını da açıklayan Ataş, çocuğun gözaltına alınmasına ya da tutuklanmasına son çare olarak ve gerekli en kısa süre için başvurulması, bu eylemin gerekçesinin de, çocukların kamu güvenliği için sürekli ve ciddi bir tehdit oluşturması olması gerektiğini belirtti. Ataş, çocuk eğitimevleri dışındaki infaz kurumunda kalan tutuklu ve hükümlü suça itilmiş çocukların bulunduğu ortamların fiziki şartlarının düzeltilmesi, ortak kullanım alanlarının dışında her türlü cinsel veya fiziki baskıya
maruz kalmaması açısından mutlaka tek kişilik odalarda kalmaları, kurumdaki yasal haklar açısından da eğitimevlerinde kalan çocuklar ile aynı haklara sahip olmalarını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmasının, mevcut şartlardaki olumsuzluğun azalmasını sağlayacağını kaydetti. Ataş, cezanın ıslah edicilik işlevi düşünüldüğünde, bunun yapılmasının fiziken mümkün olmadığı görülen, ayrıca konum ve şartları itibari ile de çocukların bulunması uygun olmayan Pozantı, Bergama ve İncesu Ceza İnfaz Kurumları'nın
faaliyetlerine son verilmesinin amaç açısından doğru olacağını ve ekonomik katkı sağlayacağını belirtti.
Çocuk Koruma Kanunu'nda çocuklara özgü yargılama sistemi esas alınmış olmasına karşın suçun yetişkinlerle birlikte işlenmesi halinde çocuğun genel mahkemelerde yargılanmasına imkan sağlayan Çocuk Koruma Kanunu'nda gerekli düzenleme yapılarak, çocukların genel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önüne geçilmesi gerektiğini belirten Ataş, çocukların yargılanma sürecini hızlandırmanın, suça itilen çocukların kişilik ve gelişim özelliklerine uygun olarak yargılanmalarını sağlayacağını ifade etti. Ataş,
bunun için çocuk mahkemelerinin yaygınlaştırılması ve buralarda görev alan uzmanların sayısının artırılması gerektiğini vurguladı. Çocukların yargılanma sürecindeki tutukluluk süresinin çok uzun olduğuna işaret eden Ataş, bunun da çocukların psikolojik ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkilediğine dikkat çekti.
Yargıtay'daki dosyaların bir an önce sonuçlanması açısından çocuk suçlarına bakan yeni bir daire kurulması düşünülebileceğini ifade eden Ataş, tutuklu ve zaman aşımı yaklaşan dosyalardaki uygulamaya benzer şekilde çocukların yargılandığı davalara öncelik verilmesinin de kısmi çözüm olabileceğini söyledi. Ceza İnfaz Kurumunda bulunanların ziyaretini ve infaz kurumunda bulundurulacak eşya ve maddeleri belirleyen yönetmeliklerin ceza infaz kurumlarına uygun olarak düzenlendiğini bildiren Ataş, "Oysaki Çocuk
Eğitimevler'i infaz kurumu değildir. İnfaz kurumları hakkındaki ziyaret ve bulundurulacak eşyalar ile ilgili düzenlemelerin eğitimevlerini de kapsaması işin doğasına aykırıdır. Çocuk Eğitim Evleri için ayrı bir düzenlemeye ihtiyaç vardır" dedi.
Statüsü, konumu, ekonomik durumu ve ailevi yapısı ne olursa olsun çocuklara iyi bir eğitim verilmesinin temel hedef olması gerektiğini söyleyen Ataş, bu eğitimin sadece okul bazında kalmaması, çocukların bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönelik de olması gerektiğini dile getirdi.
Nüfusunun önemli bir oranı çocuk olan Türkiye'de bütün çocukları kapsayan ve her çocuğa ulaşabilen mahalle bazında bir izleme ve değerlendirme mekanizması kurulması gerektiğini ifade eden Ataş şunları kaydetti:
"Suça sürüklenme potansiyelinde olan bölgelere öncelik verilmesi şartıyla, aileler çocuk yetiştirme ve çocukları bekleyen tehlikeler konusunda eğitilmeli, aile danışmanlığı merkezleri, gençlik merkezleri, psikolojik danışma ve rehberlik merkezleri, sosyal hizmet büroları gibi kuruluşlar kurulmalıdır. Ailenin çocuğa suçu bir meslek olarak öğrettiği ve geçimin bu yolla sağlandığı durumlarda, bu çocukların vesayeti devletçe alınarak koruyucu ailelerin yanlarına verilmelidir. Bunun için de koruyucu aile
uygulamasının yaygınlaştırılması ve şartlarının kolaylaştırılması gerekmektedir. Çocuk suçluluğu iledile aynı haklara sahip olmalar mücadelede çocuklara yönelik cezai yaptırımlar başlı başına bir çözüm ve çıkış yolu değildir. Toplumun yararı, suç işleyen çocuğun cezalandırılmasında değil onun tekrar suç işlemesinin önlenmesindedir. Çocuk suçluluğu daha ziyade yerel yönetimlerin hizmet alanını oluşturan şehir merkezlerinde ortaya çıkmaktadır. Bu sorunun olumsuz etkileri de yine ağırlıklı olarak şehir
merkezlerinde görülmektedir. Dolayısıyla soruna yönelik önleyici müdahaleler hususunda merkezi yönetimden kaynaklanan bürokratik engellerin önüne geçilmesi, yerinde ve en yakın birimlerce önleyici yönde müdahale edilmesi çözüm konusunda etkinliği arttıracaktır. Bu sebeple ulusal ve uluslararası alanda yapılan düzenlemelerde çocuğun yaşadığı çevreye en yakın birimler olan yerel yönetimlere konu ile ilgili olarak görevler verilerek yerel yönetimler sosyal politikaların yerine getirilmesinde aktif olarak rol
almışlardır. Benzer modellerin ülkemizde olan uygulamaları artırılmalıdır."
Suça itilen çocukların kaldığı eğitimevlerinin, onları toplumdan izole eden değil toplum ile kaynaştıran kurumlar olması gerektiğini kaydeden Ataş, bu amaçla belli programlar doğrultusunda yapılacak sportif, sanatsal etkinlikler düzenlenmesi gerektiğini söyledi. İki yıl üst üste sınıfta kalan veya okula devam etmeyen çocukların örgün eğitimden kayıtları silinerek açık öğretim işlemlerinin yapılma zorunluluğu bulunduğuna işaret eden Ataş, infaz kurumunda kalan çocukların tutukluluk süresinin yasal gerekçe
kabul edilerek, eğitimevine gelen çocukların örgün eğitimden yararlanmasının yolunun kapatılmaması gerektiğini söyledi.
Raporun sonuçlarını yetkili kurum ve kuruluşlarda da paylaşacaklarını kaydeden Ataş, eksiklerin giderilip giderilmediğinin de takipçisi olacaklarını ifade etti. Ataş, dün Adalet Bakanı ile yaptıkları telefon görüşmesinde bazı hususları aktarma imkanı bulduklarını belirterek, "Kamuoyuna şu müjdeyi verebiliriz. Cezaevlerinde çocukların birlikte yattıkları koğuş sisteminden tekli koğuş sistemine geçme çalışmaları Adalet Bakanlığı tarafından bizim önerimiz doğrultusunda başlatılmıştır" diye konuştu. Ataş, 22
dönemde de çocuk cezaevlerinde inceleme yapan Meclis Araştırma Komisyonu'nda görev yaptığını ve Türkiye'de ve yurt dışında birçok cezaevinde incelemelerde bulunduğunu hatırlatarak, Türkiye'deki cezaevi koşullarının diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek kadar olumlu şartlara sahip olduğunu söyledi. Ataş, "Tarlaya ne ekersek onu biçeriz. Onun için ekeceğimiz ürünleri iyi seçmemiz gerekiyor ki verimli ürünler alabilelim" diye konuştu.
Basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Ataş, taş atan çocuklarla ilgili kanun tasarısının gündeme gelmesi için bir girişimde bulunup bulunmadıkları sorusu üzerine bu konularda bir takım adımlar atıldığını, atılması gereken diğer adımları da Adalet Bakanıyla paylaşacaklarını ve eksikliklerin giderilmesinin takipçisi olacaklarını söyledi.
Ataş, incelemelerde çocuk cezaevlerinde yemeklerin kaliteli ama yetersiz olduğu yönünde bir tespit yapıldığının hatırlatılması ve bu konuda adım atılıp atılmayacağının sorulması üzerine bunu genellemenin doğru olmayacağını, bunun sadece bir kaedile aynı haklara sahip olmalarç çocuk tarafından gündeme getirildiğini bildirdi. Ataş, "Neticede burası cezaevi. İstediğiniz anda sıcak yemek bulmak veya gönlünüzün arzu ettiği yemek çeşitlerini bulup yemek mümkün olmuyor. Çocuklarımız arzu ediyorlar ki yaşları ve
konumları itibariyle hürriyetlerinde sahip oldukları şeylere içerde de sahip olsunlar. Kendilerine de ifade ettik. Buranın bir farkı olacak. Sizin pişmanlık duymanız gereken bir ortam olması gerekiyor. Mühim olan burada bir haksızlık yapılmasın, insan hakları ihlali olmasın. Sadece yemek çeşitleri konusunda, nefislerinin istediği yemeklerin her zaman olmadığı yönünde şikayetler var. Bu da her zaman mümkün olmuyor" şeklinde konuştu.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde çocuk ve gençlerin kaldığı ceza infaz kurumlarında incelemelerde bulunmak üzere kurulan alt komisyon incelemelerini tamamladı. Alt Komisyon Başkanı Ataş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısı ile Alt Komisyon raporuna ilişkin bilgi verdi. Alt Komisyon'un Çorum Milletvekili Murat Yıldırım, Denizli Milletvekili Mithat Ekici, Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir ve İzmir Milletvekili Şenol Bal'dan oluştuğunu
belirten Ataş, sırasıyla Elazığ Çocuk Eğitimevi ve E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Ankara Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Keçiören Çocuk Eğitimevi, Adana Pozantı M Tipi Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, İstanbul Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Kayseri İncesi Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, İzmir Buca Çocuk Eğitimevi ve Bergama M Tipi Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda incelemelerde bulunduklarını, incelemelere Adalet Müfettişi Mecit Gürsoy'un da eşlik ettiğini belirtti.
İncelemelerin amacının, çocukların ceza infaz kurumlarında ve eğitim evlerinde içinde bulunduğu şartları yerinde görerek eksiklikleri tespit etmek, topluma kazandırılmaları ve iyi yetiştirilmeleri için alınması gereken önlemleri saptamak ve mevzuat uygulamasını inceleyerek gerektiğinde yasal değişiklik için girişimde bulun olduğunu kaydeden Ataş, "Çocuk ve suç hiçbir zaman bir arada olmaması gereken kavramlardır. Bir araya geldiği durumlarda ise çocuğun cezalandırılması değil, onun suçtan ve suça
sürükleyen ortamdan uzaklaştırılması birinci amaç olmalı, çocuk ceza adalet sistemi de cezalandırmaya değil onarmaya yönelik olarak düzenlenmelidir" diye konuştu.
İncelemenin sonuçlarını da açıklayan Ataş, çocuğun gözaltına alınmasına ya da tutuklanmasına son çare olarak ve gerekli en kısa süre için başvurulması, bu eylemin gerekçesinin de, çocukların kamu güvenliği için sürekli ve ciddi bir tehdit oluşturması olması gerektiğini belirtti. Ataş, çocuk eğitimevleri dışındaki infaz kurumunda kalan tutuklu ve hükümlü suça itilmiş çocukların bulunduğu ortamların fiziki şartlarının düzeltilmesi, ortak kullanım alanlarının dışında her türlü cinsel veya fiziki baskıya
maruz kalmaması açısından mutlaka tek kişilik odalarda kalmaları, kurumdaki yasal haklar açısından da eğitimevlerinde kalan çocuklar ile aynı haklara sahip olmalarını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmasının, mevcut şartlardaki olumsuzluğun azalmasını sağlayacağını kaydetti. Ataş, cezanın ıslah edicilik işlevi düşünüldüğünde, bunun yapılmasının fiziken mümkün olmadığı görülen, ayrıca konum ve şartları itibari ile de çocukların bulunması uygun olmayan Pozantı, Bergama ve İncesu Ceza İnfaz Kurumları'nın
faaliyetlerine son verilmesinin amaç açısından doğru olacağını ve ekonomik katkı sağlayacağını belirtti.
Çocuk Koruma Kanunu'nda çocuklara özgü yargılama sistemi esas alınmış olmasına karşın suçun yetişkinlerle birlikte işlenmesi halinde çocuğun genel mahkemelerde yargılanmasına imkan sağlayan Çocuk Koruma Kanunu'nda gerekli düzenleme yapılarak, çocukların genel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önüne geçilmesi gerektiğini belirten Ataş, çocukların yargılanma sürecini hızlandırmanın, suça itilen çocukların kişilik ve gelişim özelliklerine uygun olarak yargılanmalarını sağlayacağını ifade etti. Ataş,
bunun için çocuk mahkemelerinin yaygınlaştırılması ve buralarda görev alan uzmanların sayısının artırılması gerektiğini vurguladı. Çocukların yargılanma sürecindeki tutukluluk süresinin çok uzun olduğuna işaret eden Ataş, bunun da çocukların psikolojik ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkilediğine dikkat çekti.
Yargıtay'daki dosyaların bir an önce sonuçlanması açısından çocuk suçlarına bakan yeni bir daire kurulması düşünülebileceğini ifade eden Ataş, tutuklu ve zaman aşımı yaklaşan dosyalardaki uygulamaya benzer şekilde çocukların yargılandığı davalara öncelik verilmesinin de kısmi çözüm olabileceğini söyledi. Ceza İnfaz Kurumunda bulunanların ziyaretini ve infaz kurumunda bulundurulacak eşya ve maddeleri belirleyen yönetmeliklerin ceza infaz kurumlarına uygun olarak düzenlendiğini bildiren Ataş, "Oysaki Çocuk
Eğitimevler'i infaz kurumu değildir. İnfaz kurumları hakkındaki ziyaret ve bulundurulacak eşyalar ile ilgili düzenlemelerin eğitimevlerini de kapsaması işin doğasına aykırıdır. Çocuk Eğitim Evleri için ayrı bir düzenlemeye ihtiyaç vardır" dedi.
Statüsü, konumu, ekonomik durumu ve ailevi yapısı ne olursa olsun çocuklara iyi bir eğitim verilmesinin temel hedef olması gerektiğini söyleyen Ataş, bu eğitimin sadece okul bazında kalmaması, çocukların bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönelik de olması gerektiğini dile getirdi.
Nüfusunun önemli bir oranı çocuk olan Türkiye'de bütün çocukları kapsayan ve her çocuğa ulaşabilen mahalle bazında bir izleme ve değerlendirme mekanizması kurulması gerektiğini ifade eden Ataş şunları kaydetti:
"Suça sürüklenme potansiyelinde olan bölgelere öncelik verilmesi şartıyla, aileler çocuk yetiştirme ve çocukları bekleyen tehlikeler konusunda eğitilmeli, aile danışmanlığı merkezleri, gençlik merkezleri, psikolojik danışma ve rehberlik merkezleri, sosyal hizmet büroları gibi kuruluşlar kurulmalıdır. Ailenin çocuğa suçu bir meslek olarak öğrettiği ve geçimin bu yolla sağlandığı durumlarda, bu çocukların vesayeti devletçe alınarak koruyucu ailelerin yanlarına verilmelidir. Bunun için de koruyucu aile
uygulamasının yaygınlaştırılması ve şartlarının kolaylaştırılması gerekmektedir. Çocuk suçluluğu iledile aynı haklara sahip olmalar mücadelede çocuklara yönelik cezai yaptırımlar başlı başına bir çözüm ve çıkış yolu değildir. Toplumun yararı, suç işleyen çocuğun cezalandırılmasında değil onun tekrar suç işlemesinin önlenmesindedir. Çocuk suçluluğu daha ziyade yerel yönetimlerin hizmet alanını oluşturan şehir merkezlerinde ortaya çıkmaktadır. Bu sorunun olumsuz etkileri de yine ağırlıklı olarak şehir
merkezlerinde görülmektedir. Dolayısıyla soruna yönelik önleyici müdahaleler hususunda merkezi yönetimden kaynaklanan bürokratik engellerin önüne geçilmesi, yerinde ve en yakın birimlerce önleyici yönde müdahale edilmesi çözüm konusunda etkinliği arttıracaktır. Bu sebeple ulusal ve uluslararası alanda yapılan düzenlemelerde çocuğun yaşadığı çevreye en yakın birimler olan yerel yönetimlere konu ile ilgili olarak görevler verilerek yerel yönetimler sosyal politikaların yerine getirilmesinde aktif olarak rol
almışlardır. Benzer modellerin ülkemizde olan uygulamaları artırılmalıdır."
Suça itilen çocukların kaldığı eğitimevlerinin, onları toplumdan izole eden değil toplum ile kaynaştıran kurumlar olması gerektiğini kaydeden Ataş, bu amaçla belli programlar doğrultusunda yapılacak sportif, sanatsal etkinlikler düzenlenmesi gerektiğini söyledi. İki yıl üst üste sınıfta kalan veya okula devam etmeyen çocukların örgün eğitimden kayıtları silinerek açık öğretim işlemlerinin yapılma zorunluluğu bulunduğuna işaret eden Ataş, infaz kurumunda kalan çocukların tutukluluk süresinin yasal gerekçe
kabul edilerek, eğitimevine gelen çocukların örgün eğitimden yararlanmasının yolunun kapatılmaması gerektiğini söyledi.
Raporun sonuçlarını yetkili kurum ve kuruluşlarda da paylaşacaklarını kaydeden Ataş, eksiklerin giderilip giderilmediğinin de takipçisi olacaklarını ifade etti. Ataş, dün Adalet Bakanı ile yaptıkları telefon görüşmesinde bazı hususları aktarma imkanı bulduklarını belirterek, "Kamuoyuna şu müjdeyi verebiliriz. Cezaevlerinde çocukların birlikte yattıkları koğuş sisteminden tekli koğuş sistemine geçme çalışmaları Adalet Bakanlığı tarafından bizim önerimiz doğrultusunda başlatılmıştır" diye konuştu. Ataş, 22
dönemde de çocuk cezaevlerinde inceleme yapan Meclis Araştırma Komisyonu'nda görev yaptığını ve Türkiye'de ve yurt dışında birçok cezaevinde incelemelerde bulunduğunu hatırlatarak, Türkiye'deki cezaevi koşullarının diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek kadar olumlu şartlara sahip olduğunu söyledi. Ataş, "Tarlaya ne ekersek onu biçeriz. Onun için ekeceğimiz ürünleri iyi seçmemiz gerekiyor ki verimli ürünler alabilelim" diye konuştu.
Basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Ataş, taş atan çocuklarla ilgili kanun tasarısının gündeme gelmesi için bir girişimde bulunup bulunmadıkları sorusu üzerine bu konularda bir takım adımlar atıldığını, atılması gereken diğer adımları da Adalet Bakanıyla paylaşacaklarını ve eksikliklerin giderilmesinin takipçisi olacaklarını söyledi.
Ataş, incelemelerde çocuk cezaevlerinde yemeklerin kaliteli ama yetersiz olduğu yönünde bir tespit yapıldığının hatırlatılması ve bu konuda adım atılıp atılmayacağının sorulması üzerine bunu genellemenin doğru olmayacağını, bunun sadece bir kaedile aynı haklara sahip olmalarç çocuk tarafından gündeme getirildiğini bildirdi. Ataş, "Neticede burası cezaevi. İstediğiniz anda sıcak yemek bulmak veya gönlünüzün arzu ettiği yemek çeşitlerini bulup yemek mümkün olmuyor. Çocuklarımız arzu ediyorlar ki yaşları ve
konumları itibariyle hürriyetlerinde sahip oldukları şeylere içerde de sahip olsunlar. Kendilerine de ifade ettik. Buranın bir farkı olacak. Sizin pişmanlık duymanız gereken bir ortam olması gerekiyor. Mühim olan burada bir haksızlık yapılmasın, insan hakları ihlali olmasın. Sadece yemek çeşitleri konusunda, nefislerinin istediği yemeklerin her zaman olmadığı yönünde şikayetler var. Bu da her zaman mümkün olmuyor" şeklinde konuştu.