Balıkesirli Kuzenlerin Katilleri 4 Yıldır Bulunamadı

Balıkesir'in Savaştepe ilçesine bağlı Karacalar köyünde, okula giderken ortadan kaybolan ve 44 gün sonra feci şekilde öldürülmüş halde bulunan 10 yaşındaki kuzenler Büşra ve Tuğçe'nin katledilmelerinin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen, katil ya da katilleri henüz bulunamadı.

Balıkesirli Kuzenlerin Katilleri 4 Yıldır Bulunamadı
Balıkesir'in Savaştepe ilçesine bağlı Karacalar köyünde, okula giderken ortadan kaybolan ve 44 gün sonra feci şekilde öldürülmüş halde bulunan 10 yaşındaki kuzenler Büşra ve Tuğçe'nin katledilmelerinin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen, katil ya da katilleri henüz bulunamadı.

Savaştepe ilçesine bağlı Karacalar köyünde, birbirleriyle akraba olan Yıldırım ve Karabacak ailelerinin 10 yaşındaki kızları Tuğçe Yıldırım ile Büşra Karabacak, 21 Mart 2006 salı günü, öğle tatilinde geldikleri evlerinden tekrar okula giderken ortadan kayboldu. Karacalar köyü Mustafa Kangal İlköğretim Okulu 4-B sınıfında okuyan, aynı sırada oturan, okula gidiş-dönüşte de birbirlerinden ayrılmayan kuzenler, en son köy ile okulu ayıran Balıkesir-Savaştepe karayolunun 100 metre yakınında görüldü. Savaştepe
İlçe Jandarma Komutanlığı'nın raporu üzerine Balıkesir İl Jandarma Komutanlığı'nca, Tuğçe ve Büşra'nın fotoğrafları ile kimlik bilgileri, tüm il ve ilçelerdeki jandarma ve emniyet birimlerine iletildi. Öte yandan jandarma ekipleri, Balıkesir'e giriş-çıkış yapan yabancı plakalı tüm araçları tek tek incelemeye aldı. Bununla ilgili polis kameralarından faydalanıldı, olay öncesi ve sonrası tüm kayıtlar incelendi fakat sonuç alınamadı.

Günler geçmesine rağmen haber alınamayan kayıp çocuklar için herkes seferber oldu. Valilik olaya el koydu, jandarma ve polis geniş çaplı araştırma başlattı. Özel eğitimli köpekleriyle iz takip timleri eşliğinde köy etrafındaki 5 kilometrelik alanda her yer didik arandı ancak günler süren bu çabalar da sonuçsuz kaldı. Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu, kısa sürede sonuca varmayı ümit ederek çocukları sağ salim bulmak için idari ve adli soruşturma başlatıldığını söyledi. 100 kişilik jandarma ekibi ile başka illerden gelen köpekli iz takip timlerinin çalışmaları sonuç alınamayınca durduruldu. Jandarmaya teknik destek yardımında bulunan Emniyet Müdürlüğü'nde de kayıp çocuk olayıyla alakalı özel bir ekip oluşturuldu. Her türlü ihtimalin değerlendirildiği çalışmaların hiçbiri olumlu veya olumsuz neticelenmedi.

DEVLET SÖZ VERDİ, KATİLLER HALA ARANIYOR
Dönemin İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Alaattin Katı, olayın gerçekleştiği saatten yaklaşık 6.5 saat sonra jandarmaya ihbar geldiğini, bu zamanın ciddi bir kayıp olduğunu ancak her şeye rağmen çocukları mutlaka bulup ailelerine teslim edeceklerinin sözünü verdi. Olayın ardından ülke çapında toplumdan büyük tepkiler geldi. Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu, tüm okullarda uygulanmak üzere hazırladığı genelge, Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından merkez ve ilçelerdeki tüm okullara gönderilerek uygulamaya konuldu. Buna göre, ilk ve orta dereceli okullarda okula gelmediği tespit edilen öğrenciler hemen okul idaresine bildirilerek, anında ailelerine telefon açılarak bilgi verilecekti. Balıkesir'deki bu uygulama, Milli Eğitim Bakanlığı'nca model kabul edilerek tüm illerde hayata geçirildi. Savaştepe ilçesindeki olayda, tam gün eğitim gören çocuklar, öğle tatilinde evlerinde yemek yedikten sonra okula giderken kaybolmuştu. Öğleden sonra sınıfta ve okulda olmadıkları tespit edildiği halde ailelerine haber verilmeyen öğrencilerin kayboldukları ise saat 16.00'dan sonra anlaşılmıştı. Ulusal ve yerel tüm medya kuruluşlarının günlerce süren yayınlarıyla gündeme taşıdığı olay, Başbakan Recep Erdoğan'ın da dikkatini çekti. Başbakan Erdoğan, kayıp kuzenlerin bulunmasıyla ilgili valilikten bilgi alıp olayın üzerine gidilmesi için talimat verirken, Balıkesir ziyaretinde de acılı ailelerle bizzat görüşüp onlara katil ya da katillerin bulunması için her şeyin yapılacağını söyledi. Olay tarihinden bugüne Balıkesir'de ikinci vali göreve başladı. Katliamı soruşturan savcılar değişti, ilçe jandarma komutanları değişti, il jandarma komutanları değişti. Kurulan özel istihbarat ve araştırma timlerindeki görevli rütbeliler de değişti.

TÜRKİYE ONLARA AĞLADI
Balıkesirli kuzenlerin esrarengiz bir şekilde kayboluşlarından 44 gün sonra parçalanmış cesetlerinin bulunması, ülke kamuoyunda büyük infiale yol açtı. Adeta yaşayan ölüye dönen aileleri teselli mümkün olmazken, Karacalar köyünde düzenlenen cenaze töreni görsel ve yazılı medyada geniş yer buldu. Başta güvenlik güçleri olmak üzere her kesimde büyük hayal kırıklığı ve üzüntüye sebep olan olayın üzerinden tam 4 yıl geçmesine rağmen hala hiçbir sonuç elde edilememesi ise ailelerin hiç dinmeyen acılarını daha
da artırdı. Tuğçe Yıldırım ve Büşra Karabacak isimli kuzenler gözyaşları arasında toprağa verilirken, cenazedeki feryatlar ve gözyaşları yürekleri dağladı. Otopsi raporunda kuzenlerin üzerlerindeki önlüklerinin bağıyla boğularak öldürüldükleri belirlendi. Yaşarken birbirlerinden hiç ayrılmayan iki kuzenin bedenleri parçalandığı için aynı tabuta konularak köye götürüldü, cenazeleri ise köy mezarlığında yan yana gömüldü. Tarifsiz acı yaşayan aileler, katillerin bulunmasını istedi. Soruşturma sürecinde olay
yerindeki parmak izi, ayak izi, otomobil izi gibi bütün deliller değerlendirildi, cenaze görüntüleri incelendi, tespit edilen bazı şahıslarla ilgili incelemeler de olumsuz sonuçlandı. Olayların ardından aileye çok sayıda taziye ziyareti yapıldı. Karabacak ve Yıldırım aileleri ise başka çocukların canilerin hedefi olmamasını istedi. Aileler, köyden uzak olan okulun köy içine alınarak başka olayların önüne geçilmesini istedi fakat okul binasının olduğu yerde yenilenmesinden başka bir tasarruf yapılmadı.

BÜYÜK PARA ÖDÜLÜ HALA GEÇERLİ
Katledilen çocukların ailelerinin gönüllü olarak avukatlığını üstlenen Antalya Barosu'na kayıtlı avukat İbrahim Erenci de çocukların rüyalarına girdiğini, katillerin mutlaka bulunması gerektiğini söyledi. Avukat Erenci, bu canavarca katliamı yapan kişilerin bulunmasına yardım edenlere, kimlikleri gizli kalmak kaydıyla yüklü miktarda para ödülü vereceklerini açıklamıştı. Bu ödülün de hala geçerli olduğu kaydedildi.

Tüm ülke kamuoyunda infiale yol açan Balıkesirli kuzenlerin tecavüz edildikten sonra katledilmesiyle ilgili soruşturma, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da talimatıyla daha da derinlik kazanmıştı. Okul yolunda kayboluşları bir muammaya dönüşen kuzenlerin feci şekilde öldürülmüş olarak bulunmalarının ardından olayı en ayrı detaylarıyla inceleyen Balıkesir İl Jandarma Komutanlığı ile Savaştepe İlçe Jandarma Komutanlığı'nın çalışmaları, Adli Tıp'taki otopsi incelemesinden alınan yeni bir sonuca göre önemli
bir aşama kazandı. Hala serbest dolaşan katillerin ele geçirilmesinin an meselesi olduğu yetkililer tarafından belirtilirken, öldürülen çocuklardan birinin tırnakları arasında erkek vücuduna ait olduğu kesinleşen doku parçaları bulunduğu açıklandı. Bunun üzerine, başta Karacalar köyü ve civarı olmak üzere çok sayıda kişiden kan örnekleri alındı. Ancak DNA testleri de katil ya da katillerle ilgili bir ipucu vermedi. Köy mezarlığında yan yana toprağa verilen Tuğçe ve Büşra'nın kabirlerine asılan Türk bayrağı ise hala duruyor. Aileleri, katilleri bulunmadan bayrağı oradan almayacaklarını bildirdi. Dönemin jandarma komutanı ise eldeki bulgulara göre cinayetin 2 kişi tarafından işlendiğini gösterdiğini çalışmalarının da bu doğrultuda olduğunu söylemiş, katillerin mutlaka yakalanacağını bildirmişti. Bu arada, öldürülen Büşra ve Tuğçe'nin öğretmeni de buradaki görevinden alınıp başka okulda görevlendirildi.

"KATİLLER BULUNSUN"
Katledilen kuzenlerden Büşra'nın babası Mustafa Karabacak, olayın üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen hala katillerle alakalı bir gelişme olmayışına tepki gösterdi. Yetkililere seslenen acılı baba, "Sizler de anne babasınız, bu yavrularımızın cinayeti faili meçhul kalmasın, cinayetin aydınlanmasını istiyoruz. Hiçbir çalışma sonuç vermedi. Bu çocuklar bizim namusumuzdur diye sözler verildi, tutulmasını istiyoruz. Şu an katiller elini sallaya sallaya geziyor. Televizyonlarda binlerce faili meçhul cinayet
aydınlandı, şu iki yavrumuzun cinayeti aydınlatılamadı. Çocuklar geriye gelmeyecek fakat katil veya katillerin yakalanıp yüce adalete teslim edilmesini istiyorum" dedi.

Sürekli gözyaşı döken anne Hanife Karabacak ise Başbakan ve bakanlara seslenerek yardım diledi. Katiller bulunmadan diğer iki çocuğunu ilköğretimden sonra okula göndermeyeceğini söyleyen anne Hanife Karabacak, "Ben Başbakan'ımıza, Adalet Bakanı'mıza, İçişleri Bakanı'mıza mektuplar gönderdim, bana başsağlığı dilediler. Ben başsağlığı istemiyorum, çocuğumun katilini istiyorum. Buradan katile sesleniyorum, eğer azıcık yürek varsa ben her gün okula gidip geliyorum, benim de önüme çıksın. Kimse bu sütü bozuk,
çıksın. Onun hiç mi anası, babası yok? Hiç mi evladı yok? Çıksın da benim desin. Benim çocuğumun arkadaşları bu sene okulu bitirecek. Ben her gün onlara sarılıyorum, artık yeter. Ben çocuğumun mezarına gidemiyorum, ben onun kokusunu orada hissediyordum ama yok. O gün öğleyin yemekten sonra Tuğçe seslendi, Büşra indi birlikte gittiler, yolda 4 arkadaş oluyorlar. Biri önden gidiyor, biri ayrılıyor, ondan sonra da gören yok. Çocukların kaybolduğu anlaşılınca Yüksel (Tuğçe'nin babası), 'Yaktılar bizi Ayşe'
dedi. Ayşe de bir ortamda, 'Katiller bulunursa biz yıkılırız' demiş, bunlar ne demek oluyor?" diye konuştu.

AMCADAN ŞOK SÖZLER
Karacalar köyündeki katliamla ilgili aynı köyde ikamet eden ve kuzenlerden Tuğçe'nin amcası Halit Y. (77), cinayetin dördüncü yılında köyde ailelerle görüşen İHA muhabirine şok açıklamalarda bulundu. Evinin yeğeni Tuğçe ve Büşra'nın okula gittiği yolun üzerinde olduğunu anlatan Halit Y., "Olay günü öğle saatinde çocuklar buradan geçmediler, köyün içinde kaldılar. Anası babası çalışmayınca katiller bulunmaz, kabahat anne ve babasında, başka kimsede değil. Onlar nasıl olduğunu biliyorlar" dedi. Kendinden emin konuşan amca Halit Y., "O Yıldırım'lar var ya onlar. Çocuğu yolda görmüş, fıstık vermiş, okula kendi göndermiş. Benim evim burada sabah 08.00'de çocuklar buradan geçti. Ben onların amcasıyım ama hiç bana seslenmedi bile çocuk, güle güle gittiler. Öğleyin geri dönüşlerini görmedim. Onlar (Tuğçe'nin ailesi) büyük kızı önden göndermişler. Dümen bunlar hep, arkadan da o ufak kızı göndermişler, öyle kurnaz ki onlar. Yaktılar çocukları. En son görülüp kayboldukları yerden köyün içine girmişler. Gören var mı bilmiyorum, muhakkak vardır ama söylemiyorlar. Buradan geçseler ve öyle bir şey olsa ben mutlaka görürdüm, adamların da icabına bakardım. Ama geçmediler. Yola çıkıp da arabayla kaçırıldıkları söylentileri, hepsi yalan. Köyün içine gittiler onlar. Oradaki adamları sıkıştıracaksın, karşısında komşular var, ötekiler var. Bu işte kesin köyden birilerinin parmağı var, olmaz olur mu? Koca köy burası. Anasını, babasını sıkı tutsunlar, başka çare yok. Adamın umurunda bile değil, çocuklar kaybolmuş, kesilmiş. Ev yaptırmalar, bahçe yapmak, forslu forslu gezmeler, alem keyfinde. Hiç umurunda değil. Çocuğu kaybolan anne babalar nasıl koşturup arıyorlar. Ben öz amcasıyım onların, hiç çabaları yok. Koca kızı neden önden salıyorsun? 3 kardeş sabahleyin bir gittiler ya, sabah omuz omuza gittiler. Sonra buradaki öğretmen de öğleyin gelmeyen çocukları ailesine haber versene, niye vermedi? O çocuklar köyün içinden çıkmadı, kimin evine alındılarsa sonra bir gece alıp götürdüler. Mutlaka bilen insanlar bu köyden" diyerek olaya farklı bir boyut kazandırdı.

Köyde kendisine ait bahçede sera hazırlayan Tuğçe'nin babası Yüksel Yıldırım ise, çocukların kaybolduğu gün bahçede çalışırken kendisini bir şahsın gözetlediğini ileri sürdü. Aynı köyden olan şahidin savcılık ve jandarma tarafından sorgulandığı halde herhangi bir şey çıkmadığı kaydedildi. Baba Yüksel Yıldırım, adli tıptan gelen cenazelere kızını son haliyle hatırlamak istediği için bakmadığını ancak kendisini gözetlediğini ileri sürdüğü şahsın ise çocuğunun cenazesine baktığını, bunun kendisini şüphelendirdiğini ileri sürdü.
Katliam olduğunda henüz 4 yaşında olan kuzenlerden Büşra'nın kardeşi Betül, bugün 10 yaşında ve 4. sınıfa gidiyor. Okuyup trafik polisi olmak isteyen Betül, "Ablamın katillerinin bulunmasını istiyorum. Katiler bulunmazsa annemler beni okula göndermeyecek, sekizinci sınıfta bırakacaklar" diyerek üzüntüsünü dile getirdi.

UYDU GÖRÜNTÜLERİ CİNAYETİ ÇÖZEBİLİR
Büşra'nın babası Mustafa Karabacak, "Uzaydan çeken bir görüntü varmış, Amerika'dan gelmiş. O gün dediler ki hava bulutlu. Halbuki o gün hava aynı böyle günlük güneşlikti. 20 derece sıcaklık vardı. Amerika'dan uzay görüntüsü istedik dediler ama havada bulut olduğu için çekememiş dediler, yalan. Bulut dahi yoktu havada. Uydu barajı almış, köy çıkmamış" diyerek, temin edilebilecek uydu görüntülerinin şüphelilerle alakalı bir ipucu verebileceğini belirterek, bu görüntülerin bulunup incelenmesini istedi.