Yaprak Dökümü büyük final (veda bölümü)
Yaprak Dökümü büyük final fragmanı yayınlandı. Yaprak Dökümü veda bölümünde neler olacak? Yaprak Dökümü 174. final bölüm fragmanı yayınlandı. Yaprak Dökümü 174. son veda bölümde neler olacak? Yaprak Dökümü 174. en son final bölüm fragmanı izle.
Yaprak Dökümü büyük final fragmanı yayınlandı. Yaprak Dökümü veda bölümünde neler olacak? Yaprak Dökümü 174. final bölüm fragmanı yayınlandı. Yaprak Dökümü 174. son veda bölümde neler olacak? Yaprak Dökümü 174. en son final bölüm fragmanı izle. Yaprak Dökümü 174. son final bölüm fragmanında Ali Rıza ve Hayriye evlilik yıldönümlerini kutluyor. İşte Yaprak Dökümü 174. bölüm özeti ve Yaprak Dökümü 174. bölüm fragmanı...
Yaprak Dökümü 29 Aralık Çarşamba günü veda edecek. 5 Sezonluk dizinin sonu 174.bölüm ile sona erecek.
YAPRAK DÖKÜMÜ FOTO GALERİ
YAPRAK DÖKÜMÜ BÜYÜK FİNAL FRAGMANI İÇİN TIKLAYINIZ
YAPRAK DÖKÜMÜ BÜYÜK FİNAL FRAGMANI-2 FRAGMANI İÇİN TIKLAYINIZ
Halil ERGÜN: ALİ RIZA BEY BANA GERÇEK BABALIĞI TATTIRDI* ‘Yaprak Dökümü’, bir başarı örneği. Türkiye dizi tarihi bir daha böyle bir şeyi çok tekrarlamaz. Başarılı dizi olur, çok yüksek reytingler alır ama beş sene en yüksek noktada kalmak çok önemli. Bir aktör olarak baktığınızda, ömrünüzün beş senesi sadece bir karakteri oynamakla geçti. O tarafıyla da biraz problemli bir şey. Diziye başladığım günde 35 kilo daha fazlayım.
* 'Baba Evi’, ‘Büyük Yalan’ gibi farklı işlerde çok değişik babaları oynadım. Ama Ali Rıza Bey bana gerçek babalığı tattırdı. Ben beş sene evvelki Halil Ergün değilim artık.
* Felçli bir insanı oynamak çok acı bir şey. Bir sürü zor sahne çektim ama en çok bu son sahnelerde zorlandım. Hatta korktum, kapris bile yaptım. Ama götürdük, becerdim galiba.
* Biteceği için çok hüzünlüyüz.
* Teklifler var ama hem biz hem de seyirci biraz dinlensin. Maddi ve manevi büyük kazanımlar elde ettik ama bir taraftan da çok şey kaybettim. Şimdi onları tamir edeceğim. Kendime yatırım yapma gibi bir programım var sırada. Bir de kendime ait bir senaryo yazmaya çalışıyorum.
Deniz ÇAKIR: FiNAL SENARYOSUNU AĞLAYARAK OKUDUM* Bu kadar iyi bir işin içinde olmak çok önemli. Hem çok güzel dostlar edindim, çok güzel şeyler yaşadık, hem de kendi içimizde acılarımız oldu. Gerçek aile gibi olduk.
* Bu kadar uzun soluklu bir iş içinde iyi ki Ferhunde’yi oynamışım diyebiliyorum. Çünkü çok renkli ve sürprizli bir karakter, ondan hiç sıkılmadım. Belki size gerçekçi gelmeyecek ama bir taraftan da çok şey öğrendim ondan. Sanki birçok şeyi yaşamışım gibi bir olgunluk geldi üzerime. Bir de çocuktuk büyüdük. Diziye başladığımda 23-24 yaşlarındayım, şu an 28 yaşındaydım. Bir kadın için bu yaş aralığı çok önemli.
* Final senaryosunu ağlayarak okudum. Bu kadar sarsılacağımı düşünmemiştim. Sürprizli bir son olacak. Bütün aile bir şey yaşayacak ve o herkesin hayatında bir dönüm noktası olacak. Öyle bir olay olacak ve “Tüh!” diyeceğiz. Ajitasyon asla yok, her şey çok naif.
* Bu sezon yorulduğumu hissettim. Sadece dümdüz durmaya çok ihtiyacım var. Çok güzel projeler geldi, kabul etmedim. Çünkü seyirci seni beş yıl bir karakterde izledikten sonra, farklı bir rolde karşılarına çıkmak biraz dalga geçmek gibi olur diye düşünüyorum. Tiyatro devam diyor ama. ‘Cam’ adlı oyunumuz ocak ayının başlarında prömiyer yapacak.
Başak SAYAN: NEFRET MAİLLERİ ALIYORUM* Böyle bir proje 5-10 yılda bir gelir Türk televizyonlarına. İçinde olduğum için çok mutluyum. Herkes için inanılmaz bir serüven oldu kendi kariyerlerinde. Ama her şeyin bir sonu var, bu masalın sonu da buraya kadar.
* Dizideki bütün karakterler salt kötü ya da salt iyi değil. Ceyda kimi zaman çok kötü olarak, kimi zaman sinir bozucu adlandırıldı. Kimi zamanda o bir anne sonuçta diye empati kuruldu. İlk iki sene çok ciddi tepkiler almıştım, son iki sene düzelmişti ama bu sezon nefret mailleri geliyor. Dizinin sonunda ben kazanmayayım diye dua edenler varmış.
GÜVEN HOKNA: GÖZÜM HAFiF MEŞREP ROLLERDE* Çok topa tutulduğumuz günler oldu, çok övgüler aldık. Ama doğru bir duyguyla, doğru bir senaryoyla, doğru bir kanalda ve doğru bir oyuncu kadrosuyla yola çıkınca bu izlenimler tamamen silindi. Seyircinin kalbinde taht kurduk adeta. Hiçbir zaman bir kurgu gibi görmedik, yaşadık ve yaşattık. Biz beş yıl sustuk, sadece işimiz yaptık. Asıl söz şimdi seyircide.
* Geri döndüğümüzde karakterler ne kadar genç ve tecrübesiz. Ama son dönemlerde çok daha farklı hepsi. Bu beş yıl onlara çok büyük değerler kattı.
* Haydarpaşa Garı’ndaki sahneleri çektik ama Haydarpaşa’yla uzun bir beraberlik yaşayamayacağız herhalde. Finali hep birlikte farklı bir yerde izleyeceğiz.
* Kitaba göre finalde bir melodram yaşanacak. Ama söylersem çok şartlı seyrederler. 29 Aralık’ta hep birlikte izleyeceğiz.
* Doğru bir proje olursa tabii ki yer almak isterim. Ben çalışmak istiyorum. Bugüne kadar hep dominant karakterler oynadım ekranda. Biraz daha yumuşak, daha hafif meşrep rollerde gözüm. Çünkü ekranda hiç öyle bir karakter olarak var olmadım. Güven Hokna’nın o tarafını da göstermek istiyorum.
BENNU YILDIRIMLAR: ŞAŞIRACAĞINIZ BİR FİNAL OLACAK* Çok güzel, iyi bir ekiple çalıştık. Senaristinden teknik ekibine, yönetmeninden oyuncularına kadar aile gibi olduk. Özel bir ekipti. Dizi tarihi açısından da bu kadar uyumlu çalışan bir ekip duymadım açıkçası.
* Fikret, Türk aile yapısında olması gereken bir karakter gibi görüldü. O yüzden de herkes sevdi. Her eve lazım durumu Fikret için geçerli.
* Hem üzüleceğiniz, hem sevineceğiniz, hem de şaşıracağınız bir final olacak.
* Teklifler var, değerlendiriyorum. Hemen olur mu, olmaz mı o bilinmez. Yeni projem şu an için şubat ayında çıkacak oyunumuz.
İŞTE YAPRAK DÖKÜMÜ FİNALİNİN ŞİİRİ
Biz, penceresi hep açık olanlar
Perdesini hep kapalı tutanlar
Yükünü azimle taşıyanlar
Yorulup sırtından atanlar
Koşanlar, yürüyenler
Vazgeçip geri dönenler
Elele çıkan yolculukları tamamlayanlar
Yanlız devam edenler
Yolda arkadaş değiştirenler
Cesurlar,korkaklar, kaçıp gidenler
Arkasına bakanlar,bakmayanlar
Özleyenler,bekleyenler
Bir camın arkasındaki sırdan yansırız
Baktığımızda aynaya
Biz dizi izlemedik aslında Aynaya Baktık..
Ali Rıza ve Hayriye"nin evlilik yıldönümlerinde Şevket hariç bütün aile yeniden bir araya geliyor ve mutluluğa hasret Tekin Ailesi"nin yüzü gülüyor. Özgürlüğüne kavuşacağı günü sabırla bekleyen Şevket"in hayata yeniden tutunmaya başlayacağı mahkeme günü belli olur. Çaresizlik içinde hayatından bile vazgeçmeyi göze alan Oğuz ise artık işlediği suçun cezasından kaçışı olmadığını fark eder.
Ali Rıza Beyl"e Hayriye Hanım"ın el ele yürüdükleri hayat yolculukları kırkıncı yılını doldurmak üzeredir. Yaşanan derin acıların ardından, Leyla ve Fikret"in, Ali Rıza Bey"le Hayriye Hanım"a güzel bir sürprizleri vardır. Tahsin"in yardımıyla, yıldönümü sürprizi geçmişe doğru güzel bir yolculuk da olacaktır. Yeni işine dört elle sarılan Ferhunde, Ceyda"yla yarım kalmış son hesabını da kapatır. Hayatıyla ilgili yeni rotasını belirleyen Necla, geleceğini çok uzaklarda kurmaya karar vermiştir. Sedef ise sevdiği adamla birlikte yeni hayatına adım atmak için son hazırlıklarını tamamlamaktadır. Büyük bir heyecanla sürpriz hazırlıklarına devam edilirken, Leyla"nın mutluluğuna Oğuz"un baba eviyle ilgili son kararı gölge düşürür. Ali Rıza Beyler"in evlilik yıldönümleri Necla"yı da baba evine bir kez daha getirir. Şevket hariç bütün aile yeniden bir araya gelirken; masumiyetinden hiçbir şeyden kaybetmeyen eski güzel anılar, mutluluğa hasret Tekin Ailesi"nin yüzünü güldürecektir.
YAPRAK DÖKÜMÜ HİKAYESİ ...
“Bir babanın çocuklarına bırakacağı en kıymetli miras temiz bir isimdir. Evet ama parada gereklidir. Bu sözleri söyleyen adam bir ay evvel şirketin muhasebe katipliğinden istifa etmiş yağız bir gençti. Öğle paydosunda, arkadaşlarını görmeye gitti. Onlar yemekteyken yeni işini rahatlığını anlatırken biraz rahatsız oldu. O bütün bunları söylerken altmış yaşlarında eski bir mutasavvıf olan Ali Rıza Bey kibar bir şekilde tepkisini ortaya koydu. Efendim kendinize doğru olabilirsiniz ama her şey para değildir diye. Genç adam Ali Rıza Bey’e acır gibi cevap verdi. Çiçek meraklısınız ama para olmadığı sürece ne verim alabilirsiniz. Babasınız ama paranız olmadığı sürece çocuklarınıza ne verebilirsiniz. Ali Rıza Bey bütün bunları düşünüyor değildi. Ama gerçekten evlatları ona bir feci yaprak dökümü manzarası seyrettirmekten gayri saadet vermeyecekler miydi. Ali Rıza Bey Arabi, Farisi’den başka İngilizce ve Fransızca’yı da bilirdi. Gençliğinde edebiyatla uğraşmış çok çalışkan bir adamdı. Kırk yaşına doğru evlenmişti. Onun için aile kurmak ehemmiyetli bir işti ve talihine, karşısına ağırbaşlı, temiz bir kadın çıkmıştı. Elli yaşına geldiğinde çocuk nüfusu beşe ulaşmıştı. Ama gelgelelim Ali Rıza Bey’in emekliliği gelmişti. Arayan Mevlasını da , bulur belasını da hesabı yeni bir iş ararken eski öğrencisi Muzaffer’i gördü. Ali Rıza Bey beş, altı ay hasta bir tarih öğretmenliğine vekalet etmişti. Muzaffer şimdi, iki büyük şirkette meclis-i idare azası ve “Altın Yaprak Anonim Şirketi’nin umumi müdürü idi. Muzaffer Ali Rıza Bey’e iş teklifinde bulundu ve yeni bir kapı açıldı. Birgün ihtiyar bir odacı Ali Rıza Bey’e onu görmek isteyen Leman adında bir genç kızın olduğunu söyledi. Bu kız Ali Rıza Bey’in on, on iki sene önce vilayetten birinde tanıdığı bir orman müdürünün kızı idi. Babasını kaybetmiş ve iş arıyordu. Ali Rıza Bey Leman’ı işe aldırdı. Aldırmaz olsaydı. Ali Rıza Bey’i aldığına alacağına, yaptığı bu iyiliğe pişman edecek bir hareket etmişti. Leman Muzaffer Bey’den bir çocuk düşürmüştü. Annesi ağlaya sızlaya Ali Rıza Bey’den yardım istedi. Ali Rıza Bey’de Muzaffer Bey’in iyi bir adamdır Leman’ı nikahına alır dedi. Ali Rıza Bey o gün çıkış saatinde bile ayrılmadı. Muzaffer Bey;’in işlerini bitirmesini bekleyerek meseleyi açtı ama Muzaffer Bey, Ali Rıza Bey’e “Leman sizin bildiğiniz gibi bir çocuk, saf bir kız değil” dedi. Leman’a gereken yardımı yapacağına söyledi. Ama nikah meselesini kesin bir dil ile reddetti. Bütün bu gergin havanın ardından Ali Rıza Bey Muzaffer Bey’e işi bıraktığını açıkladı. Ali Rıza Bey’in artık bir işi yoktu. Sessiz sokaklardan sonra eve yaklaştığında bir ışık cümbüşü vardı. Evet evde bir kutlama havası vardı. Büyük oğlu Şevket müsabakayı kazanmış ve yüz lira aylıkla işe başlamıştı. Ali Rıza Bey’in gözleri dolmuştu. Ama bunu nedeni tahmin ettikleri gibi değildi. Artık Ali Rıza Bey tahtı oğluna bırakmış bir padişah edasında idi. Fakat Ali Rıza Bey’le karısı aynı fikirde değildi. Hayriye Hanım namus için iş mi terk edilir. Diye çıkışınca Ali Rıza Bey’le münakaşa büyüdü. Hayriye Hanım’ın “Ekmeksiz kalırsak kendi çocuklarımın namusu tehlikeye girer” demesi Ali Rıza Bey’e tokmak gibi inmişti. Tüm gün bahçeyle uğraşıp bunları düşünmüştü. İşsizlik günleri onu iyiden iyiye sıkıyordu. Eskiden kitap okumaya zamanı olmadığı için kızardı ona şimdi kitaplarda zevk vermiyordu. Hayriye Hanım ona eskisi gibi ehemmiyet vermiyordu. Ali Rıza Bey’in bütün tekaüt memurlarına benzemesi için bir ay kafi geldi. Bu kahve köşelerinde pinekleyen adamlara hep bir tiksinde duyardı. Ama şimdi tek tük de olsa kendide gidip gelmeye başlamıştı. Bir iki derken Ali Rıza Bey’le bir grup oluşmuştu. Artık kahve aboneleriydiler. Kimisinin geçim derdi, kimisinin kız oğul derdi verdi. Ali Rıza Bey şimdi fukaralığın ne demek olduğunu ve hayatın şimdiye kadar görmediği bu renklerini daha iyi anlıyordu. Evde ona karşı olan bu kin misali bakışlar yalnız Hayriye Hanım’a değil Şevket dışındaki çocuklarına da mahsustu.
Yaprak Dökümü 29 Aralık Çarşamba günü veda edecek. 5 Sezonluk dizinin sonu 174.bölüm ile sona erecek.
YAPRAK DÖKÜMÜ FOTO GALERİ
YAPRAK DÖKÜMÜ BÜYÜK FİNAL FRAGMANI İÇİN TIKLAYINIZ
YAPRAK DÖKÜMÜ BÜYÜK FİNAL FRAGMANI-2 FRAGMANI İÇİN TIKLAYINIZ
Halil ERGÜN: ALİ RIZA BEY BANA GERÇEK BABALIĞI TATTIRDI* ‘Yaprak Dökümü’, bir başarı örneği. Türkiye dizi tarihi bir daha böyle bir şeyi çok tekrarlamaz. Başarılı dizi olur, çok yüksek reytingler alır ama beş sene en yüksek noktada kalmak çok önemli. Bir aktör olarak baktığınızda, ömrünüzün beş senesi sadece bir karakteri oynamakla geçti. O tarafıyla da biraz problemli bir şey. Diziye başladığım günde 35 kilo daha fazlayım.
* 'Baba Evi’, ‘Büyük Yalan’ gibi farklı işlerde çok değişik babaları oynadım. Ama Ali Rıza Bey bana gerçek babalığı tattırdı. Ben beş sene evvelki Halil Ergün değilim artık.
* Felçli bir insanı oynamak çok acı bir şey. Bir sürü zor sahne çektim ama en çok bu son sahnelerde zorlandım. Hatta korktum, kapris bile yaptım. Ama götürdük, becerdim galiba.
* Biteceği için çok hüzünlüyüz.
* Teklifler var ama hem biz hem de seyirci biraz dinlensin. Maddi ve manevi büyük kazanımlar elde ettik ama bir taraftan da çok şey kaybettim. Şimdi onları tamir edeceğim. Kendime yatırım yapma gibi bir programım var sırada. Bir de kendime ait bir senaryo yazmaya çalışıyorum.
Deniz ÇAKIR: FiNAL SENARYOSUNU AĞLAYARAK OKUDUM* Bu kadar iyi bir işin içinde olmak çok önemli. Hem çok güzel dostlar edindim, çok güzel şeyler yaşadık, hem de kendi içimizde acılarımız oldu. Gerçek aile gibi olduk.
* Bu kadar uzun soluklu bir iş içinde iyi ki Ferhunde’yi oynamışım diyebiliyorum. Çünkü çok renkli ve sürprizli bir karakter, ondan hiç sıkılmadım. Belki size gerçekçi gelmeyecek ama bir taraftan da çok şey öğrendim ondan. Sanki birçok şeyi yaşamışım gibi bir olgunluk geldi üzerime. Bir de çocuktuk büyüdük. Diziye başladığımda 23-24 yaşlarındayım, şu an 28 yaşındaydım. Bir kadın için bu yaş aralığı çok önemli.
* Final senaryosunu ağlayarak okudum. Bu kadar sarsılacağımı düşünmemiştim. Sürprizli bir son olacak. Bütün aile bir şey yaşayacak ve o herkesin hayatında bir dönüm noktası olacak. Öyle bir olay olacak ve “Tüh!” diyeceğiz. Ajitasyon asla yok, her şey çok naif.
* Bu sezon yorulduğumu hissettim. Sadece dümdüz durmaya çok ihtiyacım var. Çok güzel projeler geldi, kabul etmedim. Çünkü seyirci seni beş yıl bir karakterde izledikten sonra, farklı bir rolde karşılarına çıkmak biraz dalga geçmek gibi olur diye düşünüyorum. Tiyatro devam diyor ama. ‘Cam’ adlı oyunumuz ocak ayının başlarında prömiyer yapacak.
Başak SAYAN: NEFRET MAİLLERİ ALIYORUM* Böyle bir proje 5-10 yılda bir gelir Türk televizyonlarına. İçinde olduğum için çok mutluyum. Herkes için inanılmaz bir serüven oldu kendi kariyerlerinde. Ama her şeyin bir sonu var, bu masalın sonu da buraya kadar.
* Dizideki bütün karakterler salt kötü ya da salt iyi değil. Ceyda kimi zaman çok kötü olarak, kimi zaman sinir bozucu adlandırıldı. Kimi zamanda o bir anne sonuçta diye empati kuruldu. İlk iki sene çok ciddi tepkiler almıştım, son iki sene düzelmişti ama bu sezon nefret mailleri geliyor. Dizinin sonunda ben kazanmayayım diye dua edenler varmış.
GÜVEN HOKNA: GÖZÜM HAFiF MEŞREP ROLLERDE* Çok topa tutulduğumuz günler oldu, çok övgüler aldık. Ama doğru bir duyguyla, doğru bir senaryoyla, doğru bir kanalda ve doğru bir oyuncu kadrosuyla yola çıkınca bu izlenimler tamamen silindi. Seyircinin kalbinde taht kurduk adeta. Hiçbir zaman bir kurgu gibi görmedik, yaşadık ve yaşattık. Biz beş yıl sustuk, sadece işimiz yaptık. Asıl söz şimdi seyircide.
* Geri döndüğümüzde karakterler ne kadar genç ve tecrübesiz. Ama son dönemlerde çok daha farklı hepsi. Bu beş yıl onlara çok büyük değerler kattı.
* Haydarpaşa Garı’ndaki sahneleri çektik ama Haydarpaşa’yla uzun bir beraberlik yaşayamayacağız herhalde. Finali hep birlikte farklı bir yerde izleyeceğiz.
* Kitaba göre finalde bir melodram yaşanacak. Ama söylersem çok şartlı seyrederler. 29 Aralık’ta hep birlikte izleyeceğiz.
* Doğru bir proje olursa tabii ki yer almak isterim. Ben çalışmak istiyorum. Bugüne kadar hep dominant karakterler oynadım ekranda. Biraz daha yumuşak, daha hafif meşrep rollerde gözüm. Çünkü ekranda hiç öyle bir karakter olarak var olmadım. Güven Hokna’nın o tarafını da göstermek istiyorum.
BENNU YILDIRIMLAR: ŞAŞIRACAĞINIZ BİR FİNAL OLACAK* Çok güzel, iyi bir ekiple çalıştık. Senaristinden teknik ekibine, yönetmeninden oyuncularına kadar aile gibi olduk. Özel bir ekipti. Dizi tarihi açısından da bu kadar uyumlu çalışan bir ekip duymadım açıkçası.
* Fikret, Türk aile yapısında olması gereken bir karakter gibi görüldü. O yüzden de herkes sevdi. Her eve lazım durumu Fikret için geçerli.
* Hem üzüleceğiniz, hem sevineceğiniz, hem de şaşıracağınız bir final olacak.
* Teklifler var, değerlendiriyorum. Hemen olur mu, olmaz mı o bilinmez. Yeni projem şu an için şubat ayında çıkacak oyunumuz.
İŞTE YAPRAK DÖKÜMÜ FİNALİNİN ŞİİRİ
Biz, penceresi hep açık olanlar
Perdesini hep kapalı tutanlar
Yükünü azimle taşıyanlar
Yorulup sırtından atanlar
Koşanlar, yürüyenler
Vazgeçip geri dönenler
Elele çıkan yolculukları tamamlayanlar
Yanlız devam edenler
Yolda arkadaş değiştirenler
Cesurlar,korkaklar, kaçıp gidenler
Arkasına bakanlar,bakmayanlar
Özleyenler,bekleyenler
Bir camın arkasındaki sırdan yansırız
Baktığımızda aynaya
Biz dizi izlemedik aslında Aynaya Baktık..
Ali Rıza ve Hayriye"nin evlilik yıldönümlerinde Şevket hariç bütün aile yeniden bir araya geliyor ve mutluluğa hasret Tekin Ailesi"nin yüzü gülüyor. Özgürlüğüne kavuşacağı günü sabırla bekleyen Şevket"in hayata yeniden tutunmaya başlayacağı mahkeme günü belli olur. Çaresizlik içinde hayatından bile vazgeçmeyi göze alan Oğuz ise artık işlediği suçun cezasından kaçışı olmadığını fark eder.
Ali Rıza Beyl"e Hayriye Hanım"ın el ele yürüdükleri hayat yolculukları kırkıncı yılını doldurmak üzeredir. Yaşanan derin acıların ardından, Leyla ve Fikret"in, Ali Rıza Bey"le Hayriye Hanım"a güzel bir sürprizleri vardır. Tahsin"in yardımıyla, yıldönümü sürprizi geçmişe doğru güzel bir yolculuk da olacaktır. Yeni işine dört elle sarılan Ferhunde, Ceyda"yla yarım kalmış son hesabını da kapatır. Hayatıyla ilgili yeni rotasını belirleyen Necla, geleceğini çok uzaklarda kurmaya karar vermiştir. Sedef ise sevdiği adamla birlikte yeni hayatına adım atmak için son hazırlıklarını tamamlamaktadır. Büyük bir heyecanla sürpriz hazırlıklarına devam edilirken, Leyla"nın mutluluğuna Oğuz"un baba eviyle ilgili son kararı gölge düşürür. Ali Rıza Beyler"in evlilik yıldönümleri Necla"yı da baba evine bir kez daha getirir. Şevket hariç bütün aile yeniden bir araya gelirken; masumiyetinden hiçbir şeyden kaybetmeyen eski güzel anılar, mutluluğa hasret Tekin Ailesi"nin yüzünü güldürecektir.
YAPRAK DÖKÜMÜ HİKAYESİ ...
“Bir babanın çocuklarına bırakacağı en kıymetli miras temiz bir isimdir. Evet ama parada gereklidir. Bu sözleri söyleyen adam bir ay evvel şirketin muhasebe katipliğinden istifa etmiş yağız bir gençti. Öğle paydosunda, arkadaşlarını görmeye gitti. Onlar yemekteyken yeni işini rahatlığını anlatırken biraz rahatsız oldu. O bütün bunları söylerken altmış yaşlarında eski bir mutasavvıf olan Ali Rıza Bey kibar bir şekilde tepkisini ortaya koydu. Efendim kendinize doğru olabilirsiniz ama her şey para değildir diye. Genç adam Ali Rıza Bey’e acır gibi cevap verdi. Çiçek meraklısınız ama para olmadığı sürece ne verim alabilirsiniz. Babasınız ama paranız olmadığı sürece çocuklarınıza ne verebilirsiniz. Ali Rıza Bey bütün bunları düşünüyor değildi. Ama gerçekten evlatları ona bir feci yaprak dökümü manzarası seyrettirmekten gayri saadet vermeyecekler miydi. Ali Rıza Bey Arabi, Farisi’den başka İngilizce ve Fransızca’yı da bilirdi. Gençliğinde edebiyatla uğraşmış çok çalışkan bir adamdı. Kırk yaşına doğru evlenmişti. Onun için aile kurmak ehemmiyetli bir işti ve talihine, karşısına ağırbaşlı, temiz bir kadın çıkmıştı. Elli yaşına geldiğinde çocuk nüfusu beşe ulaşmıştı. Ama gelgelelim Ali Rıza Bey’in emekliliği gelmişti. Arayan Mevlasını da , bulur belasını da hesabı yeni bir iş ararken eski öğrencisi Muzaffer’i gördü. Ali Rıza Bey beş, altı ay hasta bir tarih öğretmenliğine vekalet etmişti. Muzaffer şimdi, iki büyük şirkette meclis-i idare azası ve “Altın Yaprak Anonim Şirketi’nin umumi müdürü idi. Muzaffer Ali Rıza Bey’e iş teklifinde bulundu ve yeni bir kapı açıldı. Birgün ihtiyar bir odacı Ali Rıza Bey’e onu görmek isteyen Leman adında bir genç kızın olduğunu söyledi. Bu kız Ali Rıza Bey’in on, on iki sene önce vilayetten birinde tanıdığı bir orman müdürünün kızı idi. Babasını kaybetmiş ve iş arıyordu. Ali Rıza Bey Leman’ı işe aldırdı. Aldırmaz olsaydı. Ali Rıza Bey’i aldığına alacağına, yaptığı bu iyiliğe pişman edecek bir hareket etmişti. Leman Muzaffer Bey’den bir çocuk düşürmüştü. Annesi ağlaya sızlaya Ali Rıza Bey’den yardım istedi. Ali Rıza Bey’de Muzaffer Bey’in iyi bir adamdır Leman’ı nikahına alır dedi. Ali Rıza Bey o gün çıkış saatinde bile ayrılmadı. Muzaffer Bey;’in işlerini bitirmesini bekleyerek meseleyi açtı ama Muzaffer Bey, Ali Rıza Bey’e “Leman sizin bildiğiniz gibi bir çocuk, saf bir kız değil” dedi. Leman’a gereken yardımı yapacağına söyledi. Ama nikah meselesini kesin bir dil ile reddetti. Bütün bu gergin havanın ardından Ali Rıza Bey Muzaffer Bey’e işi bıraktığını açıkladı. Ali Rıza Bey’in artık bir işi yoktu. Sessiz sokaklardan sonra eve yaklaştığında bir ışık cümbüşü vardı. Evet evde bir kutlama havası vardı. Büyük oğlu Şevket müsabakayı kazanmış ve yüz lira aylıkla işe başlamıştı. Ali Rıza Bey’in gözleri dolmuştu. Ama bunu nedeni tahmin ettikleri gibi değildi. Artık Ali Rıza Bey tahtı oğluna bırakmış bir padişah edasında idi. Fakat Ali Rıza Bey’le karısı aynı fikirde değildi. Hayriye Hanım namus için iş mi terk edilir. Diye çıkışınca Ali Rıza Bey’le münakaşa büyüdü. Hayriye Hanım’ın “Ekmeksiz kalırsak kendi çocuklarımın namusu tehlikeye girer” demesi Ali Rıza Bey’e tokmak gibi inmişti. Tüm gün bahçeyle uğraşıp bunları düşünmüştü. İşsizlik günleri onu iyiden iyiye sıkıyordu. Eskiden kitap okumaya zamanı olmadığı için kızardı ona şimdi kitaplarda zevk vermiyordu. Hayriye Hanım ona eskisi gibi ehemmiyet vermiyordu. Ali Rıza Bey’in bütün tekaüt memurlarına benzemesi için bir ay kafi geldi. Bu kahve köşelerinde pinekleyen adamlara hep bir tiksinde duyardı. Ama şimdi tek tük de olsa kendide gidip gelmeye başlamıştı. Bir iki derken Ali Rıza Bey’le bir grup oluşmuştu. Artık kahve aboneleriydiler. Kimisinin geçim derdi, kimisinin kız oğul derdi verdi. Ali Rıza Bey şimdi fukaralığın ne demek olduğunu ve hayatın şimdiye kadar görmediği bu renklerini daha iyi anlıyordu. Evde ona karşı olan bu kin misali bakışlar yalnız Hayriye Hanım’a değil Şevket dışındaki çocuklarına da mahsustu.