Neyzen Erdoğmuş: Mesnevi'nin ilk 18 beyti, 26 bin beytin özeti

Balıkesirli neyzen Ahmet Hamdi Erdoğmuş, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin yazmış olduğu Mesnevî'nin ilk 18 beytinin, toplam 26 bin beytin özeti mâhiyetin

Balıkesirli neyzen Ahmet Hamdi Erdoğmuş, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin yazmış olduğu Mesnevî'nin ilk 18 beytinin, toplam 26 bin beytin özeti mâhiyetinde olduğunu belirtti. Tasavvuf ilminde önemli bir yeri olan bu 18 beytin, birçok İslam alimi tarafından kaleme alınarak açıklandığını söyledi.

Balıkesir Belediyesi, "Neyin Tasavvufî ve Mûsikî Yolculuğu" adlı bir konferans düzenledi. Salih Tozan Kültür Merkezi'ndeki konferansta ney, semâ ve Mesnevî konuları ele alındı. Konferansa Belediye Başkanı İsmail Ok ve eşi Nesrin Ok, Başkan Yardımcısı Argun Atıcı, Balıkesir Sanayi Odası (BSO) Meclis Başkanı ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı il kalabalık bir dinleyici topluluğu katıldı. Ney icrası ve sema gibi öğelerle zenginleştirilen konferans, neyzen Erdoğmuş'un sâbâ ney taksimiyle başladı. Ardından Abdullah Çay, Mesnevî'nin ilk 18 beytini okudu. Daha sonra söz alan Erdoğmuş, Mesnevî'nin Mevânâ'nın fikrî zenginliğini ve mânâ yüceliğini gösteren bir şâheser olduğunu ifade ederek, neyin ise insan-ı kâmili sembolize ettiğini ve iki temele oturduğunu, bunlardan birinin sırrı, diğerinin de iniltisi olduğunu anlattı. Kur'ân'ın, "Oku" emriyle başladığına dikkat çeken Erdoğmuş, Mesnevî'nin de "Dinle" tavsiyesiyle başladığını belirtti. Sonsuz âleme bir geçiş mekanı olan dünyada Allah'ı bilmek amacıyla yaratılmış olan insanın, bu yolculuğunda kâmil bir insanın yol göstericiliğine ihtiyacı olduğunu kaydeden Erdoğmuş, "Sırrım, feryâdımdan uzak değildir. Sırrım, feryâdımın içindedir." diyen Mevlânâ'nın, Allah'ı bilme yolunun sır kapılarını araladığını söyledi. Mesnevî'nin okuyucusuna varlığı sevmesi gerektiğini, nereden kalkıp nereye yol aldığını ve sonunda nereye varacağını anlattığını vurgulayan Ahmet Hamdi Erdoğmuş, Mevlânâ'nın, gönlündeki sırları herkese göre olmadığını, sadece vuslat, yani Allah'a kavuşma ateşiyle yananların anlayabileceğini söylediğini aktardı.

Mevlânâ'nın aşk üzerine sözlerine de değinen Erdoğmuş, "Aşk, göklerde uçmaktır, her an yüzlerce perdeyi yırtmaktır. Nefsten kurtulmak, nefsâni yollarda yürümekten vazgeçmektir. Allah'a ulaşmak fenâ, yani yok olma makamlarından geçer. Bu makamları aşmak ise Allah'a artan bir muhabbetle mümkün olur. Kâmil bir insanın gönlü, neyin içinin boş olması gibi her türlü nefsani kirliliklerden arınmış ve boşaltılmış olur. Allah'ın kâmil kullarında meydana gelen zuhûrât, bir kemalâtıdır." şeklinde konuştu.

Erdoğmuş, Mevlevi âyinlerinde ayrı bir değere sahip olan acemaşîrân makâmının tasavvuf mûsikîsindeki yeri ve önemini, icra ederek anlattı. Daha sonra sahneye gelen mutrip heyeti, bestekâr Salih Dede'nin acenaşîrân Mevlevî âyininin son bölümü olan Acemaşîrân Peşrev ve Yürük Semâî'yi sundu. Yine Salih Dede'nin Segâh Peşrevi'ni takiben Çay, muhtelif makâmlarda ilâhîler seslendirdi. Ardından Ahmet Hamdi Erdoğmuş, kendi bestesi olan nihâvend saz semâîsini, belediye konservatuarı'nda kanun hocalığı yapmakta olan ikiz kardeşi Mehmet Erdoğmuş ile birlikte seslendirdi. Sahneye son olarak, Erdoğmuş'un iki ney öğrencisi geldi. Kağan Ok ve Ece Yıldırım, birlikte Memleketim, Anlamazdın ve Fikrimin İnce Gülü adlı üç eser icra etti.

Neyzen Ahmet Hamdi Erdoğmuş kimdir?

Balıkesir'de 1958 yılında doğan Erdoğmuş, müziğe çocukluk yıllarında başlamıştır. Sonraki yıllarda yaylı tanburu çalmayı öğrenmiş, 1980'li yıllarda Ankara'da büyük bestekâr Sadi Hoşses'ten Türk müziği dersi alarak kendini geliştirmiştir. Daha sonra değerli hocalardan ney meşk edip bu sazda ileri bir seviyeye gelmiştir. Uzun yıllardan beri sürdürdüğü ticaret hayatına ara veren Erdoğmuş, halen Balıkesir Belediye Konservatuarı'nda ney hocalığı yapmaktadır.