ABD'de seçimlere Cumhuriyetçiler damgasını vurdu
Amerika demokratlar için kritik ara seçimlerde sandık başındaydı. Seçimde oy verme işlemi kısa süre önce sona erdi. İlk sonuçlara göre beklenen oldu, Cumhuriyetçiler Temsilciler Meclisi çoğunluğunu Demokratların elinden aldı, Senato'da da Demokratlarla aralarındaki farkı büyük ölçüde kapadı.
Amerika demokratlar için kritik ara seçimlerde sandık başındaydı. Seçimde oy verme işlemi kısa süre önce sona erdi. İlk sonuçlara göre beklenen oldu, Cumhuriyetçiler Temsilciler Meclisi çoğunluğunu Demokratların elinden aldı, Senato'da da Demokratlarla aralarındaki farkı büyük ölçüde kapadı. Bu sonuçlar ABD Başkanı Barack Obama'ya "büyük darbe" olarak yorumlandı.
Cumhuriyetçilerin başarısı, 1930 yılından bu yana ilk kez, Kongre'nin iki kanadının iki farklı parti arasında bölünmesi sonucunu doğurdu. Obama, bu sonuçla
birlikte şimdi, aşırı muhafazakar Çay Partisi hareketinin üyelerini de içeren daha muhafazakar bir Kongre'yi karşısında bulmuş oldu.
Seçim sonuçlarının, ABD ekonomisinin zayıflığı ve iki yıl önce umut ve değişim mesajlarıyla göreve gelen Başkan Obama'ya karşı duyulan hayal kırıklığını
yansıttığı yorumları yapılıyor.
Temsilciler Meclisi'nin yeni başkanı olması beklenen, meclisteki cumhuriyetçilerin lideri Boehner, seçim sonuçlarını, "halkı dinlemeyi reddeden
politikacıların reddedilmesi" olarak değerlendirdi.
Obama, Cumhuriyetçileri tebrik etti
Seçim sonuçlarını Beyaz Saray'dan takip eden Obama, sonuçların şekillenmesinin ardından Temsilciler Meclisi ve Senato'daki Cumhuriyetçi liderler
John Boehner ve Mitch McConnell'ı arayarak tebrik etti.
Senato'da Cumhuriyetçiler, en az 6 sandalyeyi Demokratların elinden almayı başarırken, Cumhuriyetçilerin en göze çarpan başarılarından biri de,
Obama'nın senatörken elinde bulundurduğu Illinois eyaletine ait sandalyenin Cumhuriyetçilerin elinde geçmesi oldu. Bu eyalette, Ermeni lobisinin en önde
gelen destekçileri arasında yeralan Temsilciler Meclisi üyesi Mark Kirk, Demokrat rakibini geride bırakarak senatör seçilmeyi başardı.
Demokratlar ise, kritik eyaletler arasında yeralan Nevada, West Virginia ve California'yı kazanarak, Senato'daki çoğunluklarını Cumhuriyetçilere kaptırmamış oldu. Seçim sonuçlarının merakla beklendiği eyaletler arasında yer alan Nevada'da Senato çoğunluk lideri Harry Reid, Çay Partisi hareketinin büyük
desteğini alan Sharron Angle'a karşı seçimi galip bitirdi.
California'da da çok çekişmeli geçen seçimlerde, Ermeni lobisinin diğer bir önemli destekçisi Demokrat Barbara Boxer, Hewlett-Packard firmasının eski icra direktörü Carly Fiorina'yı az arkla yenilgiye uğratmayı başardı.
Cumhuriyetçilerin, Senato'da çoğunluğu sağlamaları için 10 yeni sandalye kazanmaları gerekiyordu. Şu ana kadar belli olan sonuçlara göre, Senato'da oluşan yeni düzende Demokratların 51, Cumhuriyetçilerin ise 46 sandalyesi bulunuyor.
Alaska, Colorado ve Washington eyaletlerinde ise henüz sonuçlar belli olmadı.
Cumhuriyetçilerin 1938 yılından bu yana en büyük başarısı
Temsilciler Meclisi'nde ise Cumhuriyetçilerin şu ana kadar Demokratların elinden 59 net sandalye kazandığı, 6 bölgede de yarışı önde götürdüğü gelen
bilgiler arasında.
CNN televizyonu, seçim sonucunda Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'nde 243, Demokratların ise 192 sandalyeye sahip olacağı öngörüsüne yer
verdi.
Böylece Cumhuriyetçiler, 1938 yılında 80 yeni sandalye kazanma başarısı göstermelerinden bu yanaki en önemli seçim zaferine imza attılar.
Cumhuriyetçiler, tarihteki diğer en önemli Kongre seçimi başarıları olarak, 1946 yılında 56, 1994 yılında Bill Clinton'ın başkanlığı döneminde ise 54 yeni
sandalye kazanmışlardı.
Demokratlar ise, bu son seçimde sadece 2 sandalyeyi Cumhuriyetçilerin elinden alabildi.
Yeni Kongre Obama'nın gündemini nasıl etkileyecek?
Cumhuriyetçilerin kazanımlarının, Obama'nın görev süresinin son iki yılında gündemindeki icraatları Kongre'de yasalaştırma çabalarını zora
sokabileceği, ayrıca Başkan'ı, sağlık reformu ve diğer kabul edilen yasalara karşı Cumhuriyetçilerin yapabileceği saldırılara karşı zorlu bir mücadelenin
beklediği yorumları yapılıyor. Obama'nın küresel gündeminde yeralan, iklim değişikliği, silahların kontrolü gibi konuların da, Kongre'deki yeni düzenden
etkilenebileceği ifade ediliyor.
Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçi çoğunluk, bu sonuçlarla birlikte "devletin ağırlığının azaltılması" ve vergilerin kısılması gibi gündemlerini,
basit çoğunluk oyuyla kabul ettirebilecek. Ancak hala Demokratların elindeki Senato'nun, Cumhuriyetçilerin sağlık reformunun iptal edilmesine yönelik olası
girişimleri de dahil olmak üzere, bu tasarıları durdurabileceği belirtiliyor.
İki partiyi şimdi, bir önceki başkan George Bush döneminde hayata geçirilen vergi kesintilerinin süresinin uzatılıp uzatılmayacağı, 1,3 trilyon dolarlık bütçe açığının azaltılması ve istihdam yaratılması gibi, ekonomik konularda yoğun bir gündem bekliyor.
Cumhuriyetçiler valilik seçimlerinde en az 10 Demokratı yerinden etti
Cumhuriyetçiler, Senato ve Temsilciler Meclisi'nin yanısıra, valilik seçimlerinde de önemli bir başarı elde ederek, en az 10 valiliği Demokratların
elinden aldı. Demokratlar sadece California ve Hawai'de Cumhuriyetçi valileri değiştirmeyi başarabildiler.
Sonucu merakla beklenen valilik yarışlarından California'da Demokrat Jerry Brown, eBay'in eski CEO'su Meg Whitman'ı yenilgiye uğratırken, New York
valiliğine de yine Demokrat aday Andrew Cuomo seçildi.
Seçimler, "devletin ağırlığını" eleştiren muhafazakar Çay Partisi hareketi açısından da önemli bir test niteliği taşıyordu.
Çay Partisi hareketinin desteklediği Rand Paul'un Kentucky'den, Marco Rubio'nun Florida'dan, Daniel Coats'un Indiana'dan senatör seçilmesi, Nikki
Haley'nin de South Carolina valiliğini elde etmesi, hareketin bu seçimlerde kaydettiği en önemli başarılar arasında yeraldı.
Ancak yine Çay Partisi'nin desteklediği Christine O'Donnell Delaware'de, Sharron Angle da Nevada da seçimleri kaybetti.
Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacak?
Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluğu ele geçirmesinin Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacağı, en çok merak edilen
konular arasında yer alıyor.
Kongrenin ocak ayında göreve başlayacağı yeni dönemde, Temsilciler Meclisi Başkanlığının, Türkiye karşıtı tavrıyla bilinen şu anki başkan Demokrat
Nancy Pelosi'den, Azınlık Lideri Cumhuriyetçi John Boehner'e geçmesi öngörülüyor.
Geçmişte Ermeni tasarılarına karşı tutumuyla bilinen Boehner, Türkiye ile ABD'nin müttefikliğine de vurgu yapan isimlerden. Boehner, 2007 yılında
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinden geçen Ermeni tasarısının Genel Kurulda oylanıp oylanmayacağının tartışıldığı bir sırada katıldığı bir televizyon
programında, 1915 olaylarının niteliğinin Washington'daki politikacılar değil, tarihçiler tarafından belirlenmesi gerektiğini söylemiş, "Bu ortamda tasarının
genel kurula getirilmesi, Kongrede bu yıl gördüğüm en sorumsuz şey olabilir" diye konuşmuştu. Boehner, "Türkiye, teröristlerle savaşımızda çok önemli bir müttefik. Türkler, dünyanın çok stratejik bir noktasında. Bizim çok iyi müttefiklerimiz" ifadesini kullanmıştı.
Bu açıdan Boehner'in Temsilciler Meclisi başkanlığının Türkiye açısından avantajlar getirebileceği yorumları yapılıyor. Ancak Cumhuriyetçilerin İran ve
İsrail konusunda Demokratlara kıyasla daha çok önem verdikleri ve geleneksel olarak ulusal güvenlik konularında daha hassas oldukları göz önüne alındığında, bu durumun bazı noktalarda Türkiye'nin önünde yeni zorluklar yaratabileceğine dikkat çekiliyor.
Yönetimle Kongrenin farklı partilerden olması durumunda, bunun birtakım dezavantajlar yaratabileceği de ifade ediliyor. Bunun nedeni olarak, yönetimin
Kongre üzerinde zaten sınırlı olan etkisinin böyle bir durumda daha da azalacak olması ve Cumhuriyetçilerin örneğin Türkiye aleyhinde bir karar tasarısı geçirmek istemeleri halinde, yönetimin onlara söz geçirmesinin daha fazla zorlaşacak olması gösteriliyor.
Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluğu sağlamasının ardından, Türkiye karşıtı diğer bir isim olan Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat
Howard Berman da bu görevinden ayrılacak. Berman'ın yerine, komitede Cumhuriyetçi Partinin en kıdemli üyesi Ileana Ros-Lehtinen'in gelmesi öngörülüyor. Lehtinen, bu yılın mart ayında Temsilciler Meclisinden geçen Ermeni tasarısının oylamasında tasarıya karşı oy kullanmıştı. Ancak Lehtinen'in de ulusal güvenlik konularında çok hassas isimlerden biri olduğuna dikkat çekiliyor.
Ermeni tasarısı 'topal ördek' oturumlarında gündeme getirilir mi?
Ara seçimlerin ardından yeni seçilen üyelerin görevlerine başlayacakları ocak ayına kadar, Kongrede şu anki üyelerle "topal ördek" oturumları düzenlenecek.
Yeni seçimle gelenler göreve başlamadan eski yetkililerin görevlerini yürütmesi durumuna ABD'de "topal ördek" deniliyor. Bu dönemde, Ermeni
tasarısı gibi Türkiye'nin aleyhindeki bazı tasarıların Temsilciler Meclisi gündemine getirilip getirilmeyeceği de merak konusu. Bu tip tasarıların Başkan
Pelosi tarafından bu yaklaşık iki aylık sürede meclis gündemine getirilmesi genel anlamda pek olasılık dahilinde görülmese de, ihtimal dışı değil ve teknik olarak mümkün...
Görevine başlayabilmesi için Senatodan onay bekleyen ABD'nin Ankara Büyükelçisi adayı Francis Joseph Ricciardone'nin durumu da hala netlik kazanmış
değil. Ricciardone'nin atamasını veto eden senatör Sam Brownback, seçimlerin ardından Kongreden emekli olarak Kansas valiliğine adaylığını koydu ve yarışı kazandı.
Ancak "topal ördek" oturumlarının olacağı ocak ayına kadar senatörlük görevini sürdürecek olan Brownback'in, Ricciardone'nin atamasının bekletilmesine
dair talebini bu süre içinde kaldırıp kaldırmayacağı henüz bilinmiyor.
Cumhuriyetçilerin başarısı, 1930 yılından bu yana ilk kez, Kongre'nin iki kanadının iki farklı parti arasında bölünmesi sonucunu doğurdu. Obama, bu sonuçla
birlikte şimdi, aşırı muhafazakar Çay Partisi hareketinin üyelerini de içeren daha muhafazakar bir Kongre'yi karşısında bulmuş oldu.
Seçim sonuçlarının, ABD ekonomisinin zayıflığı ve iki yıl önce umut ve değişim mesajlarıyla göreve gelen Başkan Obama'ya karşı duyulan hayal kırıklığını
yansıttığı yorumları yapılıyor.
Temsilciler Meclisi'nin yeni başkanı olması beklenen, meclisteki cumhuriyetçilerin lideri Boehner, seçim sonuçlarını, "halkı dinlemeyi reddeden
politikacıların reddedilmesi" olarak değerlendirdi.
Obama, Cumhuriyetçileri tebrik etti
Seçim sonuçlarını Beyaz Saray'dan takip eden Obama, sonuçların şekillenmesinin ardından Temsilciler Meclisi ve Senato'daki Cumhuriyetçi liderler
John Boehner ve Mitch McConnell'ı arayarak tebrik etti.
Senato'da Cumhuriyetçiler, en az 6 sandalyeyi Demokratların elinden almayı başarırken, Cumhuriyetçilerin en göze çarpan başarılarından biri de,
Obama'nın senatörken elinde bulundurduğu Illinois eyaletine ait sandalyenin Cumhuriyetçilerin elinde geçmesi oldu. Bu eyalette, Ermeni lobisinin en önde
gelen destekçileri arasında yeralan Temsilciler Meclisi üyesi Mark Kirk, Demokrat rakibini geride bırakarak senatör seçilmeyi başardı.
Demokratlar ise, kritik eyaletler arasında yeralan Nevada, West Virginia ve California'yı kazanarak, Senato'daki çoğunluklarını Cumhuriyetçilere kaptırmamış oldu. Seçim sonuçlarının merakla beklendiği eyaletler arasında yer alan Nevada'da Senato çoğunluk lideri Harry Reid, Çay Partisi hareketinin büyük
desteğini alan Sharron Angle'a karşı seçimi galip bitirdi.
California'da da çok çekişmeli geçen seçimlerde, Ermeni lobisinin diğer bir önemli destekçisi Demokrat Barbara Boxer, Hewlett-Packard firmasının eski icra direktörü Carly Fiorina'yı az arkla yenilgiye uğratmayı başardı.
Cumhuriyetçilerin, Senato'da çoğunluğu sağlamaları için 10 yeni sandalye kazanmaları gerekiyordu. Şu ana kadar belli olan sonuçlara göre, Senato'da oluşan yeni düzende Demokratların 51, Cumhuriyetçilerin ise 46 sandalyesi bulunuyor.
Alaska, Colorado ve Washington eyaletlerinde ise henüz sonuçlar belli olmadı.
Cumhuriyetçilerin 1938 yılından bu yana en büyük başarısı
Temsilciler Meclisi'nde ise Cumhuriyetçilerin şu ana kadar Demokratların elinden 59 net sandalye kazandığı, 6 bölgede de yarışı önde götürdüğü gelen
bilgiler arasında.
CNN televizyonu, seçim sonucunda Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'nde 243, Demokratların ise 192 sandalyeye sahip olacağı öngörüsüne yer
verdi.
Böylece Cumhuriyetçiler, 1938 yılında 80 yeni sandalye kazanma başarısı göstermelerinden bu yanaki en önemli seçim zaferine imza attılar.
Cumhuriyetçiler, tarihteki diğer en önemli Kongre seçimi başarıları olarak, 1946 yılında 56, 1994 yılında Bill Clinton'ın başkanlığı döneminde ise 54 yeni
sandalye kazanmışlardı.
Demokratlar ise, bu son seçimde sadece 2 sandalyeyi Cumhuriyetçilerin elinden alabildi.
Yeni Kongre Obama'nın gündemini nasıl etkileyecek?
Cumhuriyetçilerin kazanımlarının, Obama'nın görev süresinin son iki yılında gündemindeki icraatları Kongre'de yasalaştırma çabalarını zora
sokabileceği, ayrıca Başkan'ı, sağlık reformu ve diğer kabul edilen yasalara karşı Cumhuriyetçilerin yapabileceği saldırılara karşı zorlu bir mücadelenin
beklediği yorumları yapılıyor. Obama'nın küresel gündeminde yeralan, iklim değişikliği, silahların kontrolü gibi konuların da, Kongre'deki yeni düzenden
etkilenebileceği ifade ediliyor.
Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçi çoğunluk, bu sonuçlarla birlikte "devletin ağırlığının azaltılması" ve vergilerin kısılması gibi gündemlerini,
basit çoğunluk oyuyla kabul ettirebilecek. Ancak hala Demokratların elindeki Senato'nun, Cumhuriyetçilerin sağlık reformunun iptal edilmesine yönelik olası
girişimleri de dahil olmak üzere, bu tasarıları durdurabileceği belirtiliyor.
İki partiyi şimdi, bir önceki başkan George Bush döneminde hayata geçirilen vergi kesintilerinin süresinin uzatılıp uzatılmayacağı, 1,3 trilyon dolarlık bütçe açığının azaltılması ve istihdam yaratılması gibi, ekonomik konularda yoğun bir gündem bekliyor.
Cumhuriyetçiler valilik seçimlerinde en az 10 Demokratı yerinden etti
Cumhuriyetçiler, Senato ve Temsilciler Meclisi'nin yanısıra, valilik seçimlerinde de önemli bir başarı elde ederek, en az 10 valiliği Demokratların
elinden aldı. Demokratlar sadece California ve Hawai'de Cumhuriyetçi valileri değiştirmeyi başarabildiler.
Sonucu merakla beklenen valilik yarışlarından California'da Demokrat Jerry Brown, eBay'in eski CEO'su Meg Whitman'ı yenilgiye uğratırken, New York
valiliğine de yine Demokrat aday Andrew Cuomo seçildi.
Seçimler, "devletin ağırlığını" eleştiren muhafazakar Çay Partisi hareketi açısından da önemli bir test niteliği taşıyordu.
Çay Partisi hareketinin desteklediği Rand Paul'un Kentucky'den, Marco Rubio'nun Florida'dan, Daniel Coats'un Indiana'dan senatör seçilmesi, Nikki
Haley'nin de South Carolina valiliğini elde etmesi, hareketin bu seçimlerde kaydettiği en önemli başarılar arasında yeraldı.
Ancak yine Çay Partisi'nin desteklediği Christine O'Donnell Delaware'de, Sharron Angle da Nevada da seçimleri kaybetti.
Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacak?
Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluğu ele geçirmesinin Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacağı, en çok merak edilen
konular arasında yer alıyor.
Kongrenin ocak ayında göreve başlayacağı yeni dönemde, Temsilciler Meclisi Başkanlığının, Türkiye karşıtı tavrıyla bilinen şu anki başkan Demokrat
Nancy Pelosi'den, Azınlık Lideri Cumhuriyetçi John Boehner'e geçmesi öngörülüyor.
Geçmişte Ermeni tasarılarına karşı tutumuyla bilinen Boehner, Türkiye ile ABD'nin müttefikliğine de vurgu yapan isimlerden. Boehner, 2007 yılında
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinden geçen Ermeni tasarısının Genel Kurulda oylanıp oylanmayacağının tartışıldığı bir sırada katıldığı bir televizyon
programında, 1915 olaylarının niteliğinin Washington'daki politikacılar değil, tarihçiler tarafından belirlenmesi gerektiğini söylemiş, "Bu ortamda tasarının
genel kurula getirilmesi, Kongrede bu yıl gördüğüm en sorumsuz şey olabilir" diye konuşmuştu. Boehner, "Türkiye, teröristlerle savaşımızda çok önemli bir müttefik. Türkler, dünyanın çok stratejik bir noktasında. Bizim çok iyi müttefiklerimiz" ifadesini kullanmıştı.
Bu açıdan Boehner'in Temsilciler Meclisi başkanlığının Türkiye açısından avantajlar getirebileceği yorumları yapılıyor. Ancak Cumhuriyetçilerin İran ve
İsrail konusunda Demokratlara kıyasla daha çok önem verdikleri ve geleneksel olarak ulusal güvenlik konularında daha hassas oldukları göz önüne alındığında, bu durumun bazı noktalarda Türkiye'nin önünde yeni zorluklar yaratabileceğine dikkat çekiliyor.
Yönetimle Kongrenin farklı partilerden olması durumunda, bunun birtakım dezavantajlar yaratabileceği de ifade ediliyor. Bunun nedeni olarak, yönetimin
Kongre üzerinde zaten sınırlı olan etkisinin böyle bir durumda daha da azalacak olması ve Cumhuriyetçilerin örneğin Türkiye aleyhinde bir karar tasarısı geçirmek istemeleri halinde, yönetimin onlara söz geçirmesinin daha fazla zorlaşacak olması gösteriliyor.
Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluğu sağlamasının ardından, Türkiye karşıtı diğer bir isim olan Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat
Howard Berman da bu görevinden ayrılacak. Berman'ın yerine, komitede Cumhuriyetçi Partinin en kıdemli üyesi Ileana Ros-Lehtinen'in gelmesi öngörülüyor. Lehtinen, bu yılın mart ayında Temsilciler Meclisinden geçen Ermeni tasarısının oylamasında tasarıya karşı oy kullanmıştı. Ancak Lehtinen'in de ulusal güvenlik konularında çok hassas isimlerden biri olduğuna dikkat çekiliyor.
Ermeni tasarısı 'topal ördek' oturumlarında gündeme getirilir mi?
Ara seçimlerin ardından yeni seçilen üyelerin görevlerine başlayacakları ocak ayına kadar, Kongrede şu anki üyelerle "topal ördek" oturumları düzenlenecek.
Yeni seçimle gelenler göreve başlamadan eski yetkililerin görevlerini yürütmesi durumuna ABD'de "topal ördek" deniliyor. Bu dönemde, Ermeni
tasarısı gibi Türkiye'nin aleyhindeki bazı tasarıların Temsilciler Meclisi gündemine getirilip getirilmeyeceği de merak konusu. Bu tip tasarıların Başkan
Pelosi tarafından bu yaklaşık iki aylık sürede meclis gündemine getirilmesi genel anlamda pek olasılık dahilinde görülmese de, ihtimal dışı değil ve teknik olarak mümkün...
Görevine başlayabilmesi için Senatodan onay bekleyen ABD'nin Ankara Büyükelçisi adayı Francis Joseph Ricciardone'nin durumu da hala netlik kazanmış
değil. Ricciardone'nin atamasını veto eden senatör Sam Brownback, seçimlerin ardından Kongreden emekli olarak Kansas valiliğine adaylığını koydu ve yarışı kazandı.
Ancak "topal ördek" oturumlarının olacağı ocak ayına kadar senatörlük görevini sürdürecek olan Brownback'in, Ricciardone'nin atamasının bekletilmesine
dair talebini bu süre içinde kaldırıp kaldırmayacağı henüz bilinmiyor.