Euro Bölgesi'ndeki filin adı İspanya

Daha İrlanda'nın kurtarma paketi isteyeceğini açıklamasının üzerinden bir hafta geçmeden, finans piyasala...


Daha İrlanda'nın kurtarma paketi isteyeceğini açıklamasının üzerinden bir hafta geçmeden, finans piyasalarının gözü İber Yarımadası'na döndü. Ancak burada asıl endişe kaynağı Euro Bölgesi ekonomilerinin toplam büyüklüğü içindeki payı yüzde 2'yi bile bulmayan Portekiz değil, tüm Avrupa Birliği'nin (AB) dördüncü büyük ekonomisi İspanya.
İşsizliğin yüzde 20'yi bulduğu ülkede, borç krizinden çıkmak için uygulanan kemer sıkma önlemlerinin büyümeyi daha da yavaşlatma riski yüksek. Ülkenin borcu, 2009 sonunda 560 milyar euro'ydu. Bu, ülke gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 60'ı gibi tolere edilebilir bir seviyede. Ancak piyasalardaki endişenin borçlanma maliyetini sürekli yukarı çekmesi tehlike çanlarının da çalmasına neden oluyor. AB ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) oluşturduğu 750 milyar euro'luk dev kurtarma mekanizmasının da İspanya gibi bir dev çökme noktasına geldiğinde yetersiz kalabileceği belirtiliyor.
Deutsche Bank hafta içinde yayımladığı raporunda İspanya için özellikle bankacılık sektöründeki kayıpların aniden hızlanması, piyasaların güvensizliği ve işsizliği en büyük riskler olarak gösterdi. 

Veriler yanlış iddiası
Wall Street Journal gazetesine konuşan North Asset Management adlı hedge fonun yöneticilerinden George Papamarkakis, İspanya ekonomisi konusunda karamsar olduğunu söylerken, "Odadaki fil, İspanya gayrimenkul piyasasında aşırı kaldıraç kullanılması. Burada henüz bir düzeltme yaşanmadı. Ülkenin borçlanma maliyeti arttıkça bankalar için borçlanma da zorlaşacak. Bu da şirketleri etkileyecek" dedi.
Buna bir de cuma günü muhalefetin hükümete yönelttiği ekonomik verilerin yanlış yansıtıldığı suçlaması eklenince gelecek hafta piyasaların İspanya'ya karşı çok da insaflı olmasını beklememek gerekiyor. Tartışma, Avrupa Komisyonu'nun rekabetten sorumlu üyesi Joaquin Almunia'nın yaptığı bir açıklamayla başladı. Almnuia, "İspanya'ya ilişkin bazı şüpheler olduğu konusunda şüphe yok. Bu şüphelerin bir kısmı kemer sıkma önlemlerinin ne kadar uygulanacağına ilişkin. Bir kısmı da İspanya'nın aslında masaya koyduğundan fazla sorunu olduğu yönünde" demişti. Muhafazakâr parti, Almunia'nın bu sözlerini, daha önce Yunanistan'da olduğu gibi hükümetin bazı makro ekonomik verileri doğru yansıtmadığından şüphelenildiği şeklinde yorumladı. Başbakan Zapatero da daha önce kendi partisinin bakanı olarak görev yapan Almunia'ya sözlerini netleştirmesi için çağrı yaptı.     



Beş parmağın beşi bir değil
Yatırımcıların nefesini ensesinde hisseden Euro Bölgesi ülkelerinde yönetimlerin en sık başvurduğu tez, "Biz diğerlerinden farklıyız. Koşullarımız aynı değil". Financial Times gazetesinin sivri dilli yazarı Wolfgang Munchau, hafta içi yazdığı bir makalede bu durumu mizahi bir şekilde dile getirdi. Munchau, "İrlandalılar 'Biz Yunanistan değiliz' diyor. Portekizliler de İrlandalı olmadıklarını söylüyor. Geçen hafta İspanya Maliye Bakanı da Portekiz olmadıklarını söyledi. İtalya'nın ne olmadığını bilene ise ödül yok" dedi. 



'Ekonominin traktörleri'
İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero, dün ülkenin önde gelen 37 iş adamıyla bir toplantı yaptı. toplantıya katılanlar arasında hisseleri hafta içinde büyük ölçüde değer kaybeden ülkenin en büyük bankası Santander'in yöneticisi Emilio Botin de vardı. Maliye Bakanı Elena Salgado, toplantıya katılan iş adamlarını "ekonomimizin traktörleri" diye tanımlarken, toplantıda konuşulan temel konunun ekonominin büyümesinin nasıl hızlandırılacağı olduğunu aktardı.



Roma ve Dublin'de onbinler yürüdü
İrlanda ve İtalya'da dün başkentler hareketliydi. Hükümetlerinin kemer sıkma programlarını protesto etmek için binlerce gösterici kent merkezlerine akın etti.
İrlanda'da işçi sendikalarının şemsiye örgütü, hem hükümetin AB ve IMF'den yardım istemesini hem de 15 milyar euro'yu bulan kemer sıkma programını protesto etmek için büyük bir gösteri düzenledi. Polisin verdiği bilgiye göre sayıları 50 bini bulan gstericiler, toplanmak için de İrlanda tarihi için önemi büyük bir mekânı, başkent Dublin'deki büyük postane binasını seçmişti.
1916'da İrlanda'nın Birleşik Krallık'a karşı ayaklanması burada düzenlenen bir gösteriyle başlamıştı. Burası, İrlanda'nın bağımsızlığının en önemli sembolü olarak biliniyor. ICTU sendikası başkanı Jack O'Connor, sendikanın internet sitesinde yayımladığı mesajda, "Bu durum spekülatör, bankacı ve müteahhitlerin istediği gibi davranmasına, ekonomimizi yağmalamasına izin vermenin sonucudur" dedi.
İtalya'nın başkenti Roma'da düzenlenen gösteride ise eleştiri oklarının hedefi koltuğu sallantıda olan Başbakan Silvio Berlusconi oldu.
On binlerce çalışan, ülkenin en büyük sendikası CGIL tarafından düzenlenen gösteriye katılırken haftalardır ülkenin farklı kentlerinde üniversite reformunu protesto eden öğrenciler de kalabalığa katıldı. CGIL lideri Susanna Camusso, "İki yıldır hükümet istihdam için hiçbir şey yapmadı. Şimdi soruları cevaplamak ve krizle savaşmak zorundalar" dedi. Berlusconi hükümeti için 14 Aralık'ta kritik bir güven oylaması yapılacak.