Ayvalık'ta Bağımsız Kadın İnisiyatifi'nden Açıklama

Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde 25 Kasım'ın 'Kadına yönelik şiddete karşı uluslar arası mücadele ve dayanışma günü' olması nedeniyle Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi tarafından bir basın açıklaması yapıldı

Ayvalık'ta Bağımsız Kadın İnisiyatifi'nden Açıklama
Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde 25 Kasım'ın 'Kadına yönelik şiddete karşı uluslar arası mücadele ve dayanışma günü' olması nedeniyle Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi tarafından bir basın açıklaması yapıldı.
İlçenin Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Atatürk anıtında bugün 16.30'da bir araya gelen 20 kadınla birlikte, Bağımsız Kadın İnisiyatifi adına basın açıklamasını seslendiren Sema Tamusta, 25 Kasım'ın kadınların dünyanın her yerinde, kadına yönelik şiddeti kınamak için bir araya geldiklerini, kadının insan haklarına saygılı, şiddetsiz bir dünyada yaşama taleplerini dile getirdikleri gün olduğunu vurguladı.
Yapılan açıklamada, "Bugün Türkiye'nin birçok ilinde çeşitli kadın örgütlerinin katılımıyla kadın cinayetlerine karşı platformlar mücadelelerini sürdürüyor. Ayvalıklı kadınlar olarak bu gün burada "Kadın Cinayetlerine Son" diyerek, Ayvalık'tan onların sesine sesimizi katıyoruz" denildi.
Açıklamada, 2009 yılının ilk 7 ayında 953 kadının öldürüldüğüne dikkat çekilerek, bir soru önergesine Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in verdiği yanıtta, 2009'un ilk 7 ayında kadın cinayeti sayısının 953 olduğu, 2002'de 66 kadın cinayetinin işlendiği belirtilerek, son 7 yılda kadın cinayeti oranının yüzde 1400 arttığı vurgulandı. Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi'nin açıklamasında, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı'ndan alınan bilgilere göre 2010 yılının ilk 7 ayında Türkiye'de kadına karşı işlenen suçlarda büyük artış yaşandı. 2010 yılının ilk 7 ayında 226 kadın cinayet sonucu yaşamını yitirdiği belirtilirken, günlük hayatta her gün ortalama 3 kadının öldürüldüğünün altı çizildi.
Türkiye'de kadın cinayetlerinin gün geçtikçe artmaya devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, "Kadınların ölümüne türlü türlü gerekçeler gösteriliyor. Boşanmak istemek, tuzluk uzatmamak, iftara yemeği hazır etmemek, telefonla mesajlaşmak, izinsiz annesine ziyarete gitmek, sık banyo yapmak, sürekli makarna pişirmek, çocuğunu göstermemek. Koca, baba, erkek kardeş, abi, sevgili, ayrıldığı eş, amca, dayıları tarafından katledilen kadınların haberleri her gün gazetelerin 3. sayfalarında. Kadınların hayatlarını alan erkek şiddetinin adı hep cinnet, sapıklık, delilik, hastalık, işsizlik, onur, gurur, namus oluyor. AB standartlarına bakacak olursak her 7500 kişiye bir sığınma evi açılması gerekiyor. Türkiye'de ise 5000 sığınma evi bulunması gerekirken sadece 38 sığınma evi var. Toplam kapasiteleri ise 867 kişi. Dünya Ekonomik Forumu'nun Cinsiyet Eşitliği raporuna göre de Türkiye, 134 ülke arasından bu yıl 126. sırada yer almış durumda. Dolmabahçe'de kadın örgütleriyle yaptığı toplantıda 'Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum' diyen Başbakan Erdoğan, 'Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahip olurlar. Ama yaradılışımız farklı' diyor. Ölen kadınlardan hiç söz etmezken kadınlara 3 çocuk doğurmalarını tavsiye etmeye devam ediyor. Bizler, Başbakan Erdoğan'dan kadınların 'yaradılışlarını', 'kaç çocuk doğuracaklarını' değil, kadınların şiddet, baskı, ayrımcılık görmelerinin önüne geçmek, yaşam hakları ve can güvenliklerini garanti altına almak üzere hayata geçireceği politikaları, atacağı adımları duymanın yanı sıra kadın cinayetlerinin son bulması için acil önlemlerin alınmasını İstiyoruz" denildi.

DEVLETTEN TALEPLERİNİ SIRALADILAR
Sema Tamusta'nın, Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi adına yaptığı açıklamada, kadınların başta Başbakanlık olmak üzere, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Aileden ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı ile ilgili tüm kurumlar tarafından, Kadın-erkek eşitliğinin tartışmaya açılmaksızın fiili olarak hayata geçirilmesini, Kadınlara yönelik her tür şiddet, baskı ve ayrımcılığın önüne geçmek ve kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere gerekli tüm adımlar atılmasını, Kadın örgütleriyle birlikte kadın cinayetlerinin sona ermesi için acil bir eylem planı hazırlanarak uygulamaya geçirilmesini, Kadın cinayetleri davalarında 'haksız tahrik indirimi' uygulanmamasını, Namus bahanesiyle işlenen tüm cinayetlerin nitelikli insan öldürme suçu kapsamına alınmasını, Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınların 'aile meselesi' denerek evlerine geri gönderilmemesini, tüm yasal haklarını kullanmalarının sağlanması yanında özel önlemler alınarak koruma altına alınmasını, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına dair kanunun uygulanmasını, 2006/17 sayılı Kadın ve Çocukları şiddetten korumak için çıkartılan başbakanlık genelgesinin uygulamaya konulmasını ve ülke genelindeki sığınma evlerinin sayısı 38'den ivedilikle 3800'e, kısa sürede her 7500 kişilik nüfusa bir sığınma evi düşecek sayıya getirilmesini talep ettiler.