Bakan Yıldız: '(hes'ler) Vahşice Bu İşe Girişenler Varsa Bunları Önlemek Bize Düşer'

Hidroelektrik santral (HES) projelerine çevreci kuruluşların verdiği tepkilerle ilgili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'nin su kaynaklarından faydalanmasının doğru bir iş olduğunu, ancak bir kısım özel sektörden kaynaklanan, "vahşice" bu işe girişenlerin de önlenmesi gerektiğini söyledi

Hidroelektrik santral (HES) projelerine çevreci kuruluşların verdiği tepkilerle ilgili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'nin su kaynaklarından faydalanmasının doğru bir iş olduğunu, ancak bir kısım özel sektörden kaynaklanan, "vahşice" bu işe girişenlerin de önlenmesi gerektiğini söyledi.
TÜSİAD'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen "World Energy Outlook 2010" raporu tanıtım toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Yıldız, borç yapılandırmalarına ilişkin bir soru üzerine, kamuyla alakalı borçların yapılandırıldığını ve enerjinin de bunun dışında kalmadığını söyledi.
Yıldız, "Özellikle tarımsal sulamaların da bu borç yapılandırılmasında nihai olarak, iyi niyetli bir şekilde bunların ödenebilmesini de teminen bu kapsam içerisine alındı. Bizim de Hazine ile Maliye Bakanlığı ile yaptığımız toplantılarda bunlar gündeme getirildi ve bir format oluşturuldu" dedi.
Çevreci grupların özellikle HES'lere verdiği tepkilerin anımsatılması üzerine ise Yıldız şunları söyledi:
"Her ülke, kendi kabiliyetleri doğrultusunda ve kendi öz kaynaklarıyla enerji üretimini sağlamak zorunda. Bir başka ülke bunu yaparken niçin Türkiye bunun istisnası olsun? Niçin Türkiye kendi özkaynaklarını kullanamıyor olsun, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanamıyor olsun? Bu doğru bir şey değil ve bize yakışmaz. Önemli olan bunun üzerinde enerji yatırımlarıyla alakalı ilişkin kararlılığımızı devam ettirmek. Ancak bunlardan olumlu bir eleştiri alarak, çevre de bizim, turizm de bizim, enerji de
bizim, medeniyetler de bizim*
Bu ülke çok zengin bir ülke. Bütün kabiliyetlerini ortak bir masaya yatırarak bundan bir sonuç çıkarmamız lazım. Bu da Türkiye'nin en fazla fayda sağlayabildiği sonuçtur. Türkiye'nin su kaynaklarından faydalanması doğru bir iştir, bununla alakalı ortaya koyduğu politikalar doğrudur. Ancak bir kısım özel sektörden kaynaklanan, tabirimi mazur görün ama vahşice bu işe girişenler varsa bunları da önlemek bize düşer. Bu arada hem çevreyi korumuş olacağız, hem ekolojik dengeleri korumuş olacağız ama bir yandan
da, petrol ve doğalgaz ithal eden bir ülke olarak, yerli kaynaklarımı kullanmak durumundayım. Sudan da rüzgardan da jeotermalden de faydalanmak durumundayım. Bu doğrular üzerinde artık tartışmanın zamanı geçmiştir. Bizim bir kısım usulle alakalı yanlışlıkları giderip yolumuza aynı kararlılıkla devam etmemiz lazım."
Rüzgar enerjisinden faydalanma konusunda Türkiye'nin henüz işin başında olduğunu kaydeden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, "Bunların hızlandırılmasıyla alakalı eleştirilere ben de katılıyorum ama herhangi bir kanuni boşluk yok. Rüzgarda fiyatta bir yükselme olmayacağını bir kez daha basın önünde söylüyorum. Şu anda rüzgarda verdiğimiz alım fiyatı, yatırımcıların yatırım yapmasına mani olacak bir fiyat değil tam tersi teşvik edecek ve 'ona verme bana ver' denecek bir fiyat. Bize gelen müracaatlar
da bu teyit ediyor. Uygulamayla alakalı bir kısım gerçek yatırımcının önünü açabilecek, kolaylaştırıcı tedbirleri de bir yandan alıyoruz" dedi.
Bakan Yıldız, "Japonlar ile nükleer santrale ilgili gelişmeler başlayacak. Koreliler ile düşünülen durumdan kaçınmak için nasıl bir strateji izleyeceksiniz?" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
"Korelilerle düşülen bir durum yok. Her ülkeyle anlaşacağız diye bir kayıt yok. Türkiye, ortaya koyduğu şartlara uygun teklifler alırsa değerlendirir, almazsa buna evet demek durumunda değil. Türkiye öncelikle ülke çıkarlarını düşünmek durumunda. Her müzakerenin mutlaka evet ile sonuçlanacağı gibi bir kaide yoktur, o zaman adı müzakere olmaktan çıkar. Bunu bir kere düzeltmemiz lazım. Türkiye, her iki ülkenin de iyi niyetle yaklaştığı bir müzakere sürecinde. Şu anda Japonya ile bu görüşmeler başlamıştır.
Bir mesafe kat edeceğimiz kanaatindeyiz. Her iki ülke de iyi niyetlice bunu tesis etmek ve bir sonuç almak durumunda. Ama bu, ne olsun bu anlaşmayı yapalım anlamına gelmeyecektir. Ülkemizin çıkarları ön plandadır."
TÜSİAD yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un geçtiğimiz günlerde basına yansıyan 'TÜSİAD olarak kriz döneminde hükümete IMF kredisi alması yönünde baskı yaptıkları' şeklindeki özeleştirisinin anımsatılması üzerine ise Bakan Yıldız, "Önemli olan hükümetimizin ülkeye sunduğu siyasi istikrardır. Doğru yaptıkça güçlenen ve güçlendikçe daha çok doğru yapma kabiliyetine ulaşan bir hükümetimiz var. Bunu, sanayicimiz, tüccarımız, esnafımız adına önemli bir kazanç olarak görüyorum. Siyasi söylemin dışında
objektif olarak baktığımızda zaten bu sonuç ortaya çıkar. Türkiye artık kabiliyetleri itibariyle, ekonomide oluşturduğu derinlik itibariyle kendi işini kendisi görebilecek, kendi ayakları üzerinde bırakın yürümeyi koşabilecek hale gelmiştir. Gelişen, büyüyen yapısıyla beraber tabii ki IMF'siz bir yapıyla sürdürebiliyorsa, bundan her Türk vatandaşı sevinç duyacaktır. Buradaki ana moderatör hükümetimizin ortaya koyduğu siyasi istikrardır. Birçok sektöre olumlu etkisi olduğu gibi enerji sektörüne faydasını bir
hükümet üyesi olarak değil, bir mühendis olarak bile görüyorum" dedi.