Gerontoloji Ödülleri Sahiplerini Buldu

Nazilli'de düzenlenen 3. Türkiye Uluslararası Gerontoloji Ödül Töreni'nde gerontoloji ödülleri sahiplerini buldu.

Gerontoloji Ödülleri Sahiplerini Buldu
Türkiye'de 3. Nazilli'de 2. kez düzenlenen olan Türkiye Uluslararası Gerontoloji Ödülleri Töreni yapıldı. Nazilli Belediye Kültür Merkezinde düzenlenen ve Nazilli Kaymakamlığı, Nazilli Belediyesi, Nazilli Ticaret Odası ve Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölüm Başkanlığının organize ettiği törende Gerontoloji dalında 8 ödül sahiplerine verildi. Öğle saatlerinde tamamlanan ödül töreninin ardından 2 gün sürecek olan sempozyumda da Nazilli ve dünyada uzun yaşamla ilgili yapılan çalışmalar değerlendirildi.
Bu yıl üçüncüsü verilen Türkiye Uluslararası Gerontoloji Ödülleri'ni, 'Bilim Dalı'nda Prof.Dr. Gerhard Naegele ve Prof.Dr. Bilgen Taneli, 'Teşvik Dalı'nda Gero-psikiyatrist Yrd.Doç.Dr. Ayşe Canatan, 'Uygulamalı Hizmet Dalı'nda araştırmacı gazeteci Uğur Dündar ve gazeteci Esra Tüzün, 'Bölgesel Gerontoloji Girişim Dalı'nda Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık ve Nazilli Ticaret Odası Başkanı Gültekin Kılınç kazandı.
Kaymakamlık, Belediye Başkanlığı ve Ticaret Odası'nın desteği ile Nazilli Kültür Merkezi'nde düzenlenen törene, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Gerontoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Bölüm Başkanı Doç.Dr. İsmail Tufan, AÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Suzan Yazıcı, ABD'den Prof.Dr. Nina M. Silverstein ve Prof.Dr. Susan Bernadette Somers, Avusturya'dan Prof.Dr. Terence Seedsman, Almanya'dan Prof.Dr. Rolf Heinze, Prof.Dr. Gerhard Naegele ve Dortmund Üniversitesi öğretim görevlisi Türkan Yılmaz konuşmacı olarak katıldı. Konuşmacılar, Gerontoloji'nin dünü, bugünü yarını, bunama, sağlıklı yaşam, yaşlılara yönelik geronto, yaşlılar ve sosyal güvenlik, Türkiye'de yaşlılara uygulanan şiddet, ihmal ve suistimal konularında programa katılan katılımcıları bilgilendirdi.
NAZİLLİ UZUN YAŞAMLA KALKINACAK
Programın açılış konuşmasını, Gerontoloji Derneği Başkanı Emine Ayık Tufan yaptı. Derneğin, yaşlıyı bir varlık olarak kabul ederek, yaşlılığın toplumsal yönlerini öne çıkarıp, yaşlılığa özgü problemleri çözerek, uygulamalar başlatmak ve yürütmek amacıyla 2005 yılında Antalya'da kurulduğunu belirten Tufan, "Ulusal sosyal ve uygulamalı gerontoloji derneği adından da anlaşıldığı gibi, yaşlıyı sosyal bir varlık olarak kabul ederek, yaşlılığın toplumsal yönlerini öne çıkartıp, yaşlılarla ilgili problemleri çözecek uygulamalar başlatmak ve yürütmek amacıyla 2005 yılında Antalya'da kurulmuştur. Gerontoloji bilimini toplumumuza anlatmak ve bu alanda ihtiyaçları tespit etmek, belirlemek ve gerekli hizmetlerin yürütülmesi için zemin hazırlanmasına destek olmak amaçlarımız arasındadır. Yaşlılık ve yaşlanma çoğunlukla emeklilik kavramıyla anılmakla birlikte, yaşlılar arasında belirtilerin sayısı çok azdır. Emekliliğin hukuksal, yaşlılığın ise toplumsal bir kavram olduğunu dikkat çekmeye çalışarak işe bu noktadan başladık. Bu alanda çalışmaları destekledik ve desteklemeye özen göstermekteyiz. Akdeniz Ünviversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Gerontoloji bölümü Nazilli'de başlatmış olduğu çalışmaları yakından takip ederek dernek olarak imkanlarımız görüntüsünde yardımcı olmaya çalışmaktayız. Akademisyen arkadaşlar Nazilli'de uzun yaşamın sırrını çözmeye çalışıyorlar ve onlar bu sırrı çözebilirler mi bilemiyorum ama bence Nazilli sadece Gerontolojinin Türkiye'deki merkezi olmaya aday değildir, aynı zamanda yaşlıların severek yaşadıkları ve gelecekte de severek yaşamak isteyecekleri bir yer olacaktır. Ve inanıyorum ki bu istek Nazilli'nin kalkınmasına daha da yardımcı olacaktır. Amacımız tabiî ki bunların belli bir bölgede kalmamasıdır. Bu yüzden faaliyet alanlarımızı genişletmeye çalışıyoruz. Bize çalışmalarımızda en büyük destek dernek üyelerimizden gelmektedir. Bireysek destekçimiz ise Akdeniz Ünv. Fen-Edebiyat Fakültesi Gerontoloji bölümü öğretim üyeleridir. Akdeniz Üniversitesi ile ortaklaşa yürüttüğümüz çalışmalarımızda bizlere her konuda destek veren ve yardımcı olan Nazilli Belediyesi'ne ve Belediye Başkanımız Haluk Alıcık'a yaşlıların problemlerine gösterdiği ilgiden dolayı huzurlarınız da çok teşekkür ederim. Sn. Başkanımızın destekleri sadece Nazilli açısından değil, aynı zamanda derneğimiz açısından da çok büyük bir şanstır. Çalışmalarımız gelecekte de aynı gönüllülük ve tempo içinde devam etmesini arzu etmekteyiz. Belediye Başkanımızın dikkatini çektiği bir konu hakkında sizlere bilgi vermek istiyorum. Yaşam süresi en uzun ömürlü insanlarımızın Nazilli'de yaşaması aynı zamanda Alzheimer hastalığının da oranını artıracaktır, fakat Alzheimer hastalarının bakımı diğer bakıma muhtaç yaşlılardan daha farklı ve zordur. Önümüzdeki yıllarda Nazilli'de Alzheimer hastalığının çoğalacağını beklememiz yerinde olur bu yüzden bu probleme hazırlıksız yakalanmamalıyız. Alzheimer hastaları için açılan bakımevi bu soruna çözüm için önemli bir başlangıçtır. Bundan sonraki aşamalarda yapmamız gereken şey bu hastalar için iyi bir bakım modeli geliştirmek ve personel eğitimine ağırlık vermektir. Bunların yanında hasta ailelerini bu hastalık konusunda eğitmeye başlamamızda gerekmektedir. Çünkü Alzheimer hastaları başlangıçta kendilerinde meydana gelen değişimleri sezmekte ama bunu utancından ailesinden ve çevresinden gizleme eğilimi göstermektedir. Eğer aileler bu konuda bilinçlendirilirse pek çok hastanın hastalık sürecini yavaşlatma imkanı doğacaktır. Dernek olarak bu konuda sorumluluk hissetmekteyiz ve elimizden gelen tüm desteği vermek istiyoruz. Bu nedenle Antalya'da 2007 yılında düzenlediğimiz ve yaşlısına bakan kadınlara eğitimler aktardığımız bakım kurslarını önümüzdeki günlerde Nazilli'de de açmayı planlıyoruz. Bu kurslara katılan katılımcıların hem yeni bir iş imkanı sağlanacak hem de bakım sürecinde kendi ruhsal sağlıklarını koruyabilmeyi ve yaşlılarına daha bilinçli bakabilmeyi öğrenmiş olacaklardır" dedi.
TÜRKİYE'DE BİR BAKIM SİGORTASI OLUŞTURULABİLİR
Toplantıda Prof.Dr. Rolf Heinze de konuşmasında. Nazilli'nin uzun yaşamla adını dünyaya duyurmuş bir kent olduğuna dikkat çeken Prof. Heinze da, "Nazilli mülki ve yerel idaresi ile yaşlıları inceleme adına işbirliği içersinde bulunuyor. Ve bu tür bir işbirliği Nazilli'nin yüzünü değiştirecektir, istikbalini değiştirecektir. Biz de aynı zamanda Avrupa Birliği'nin uygulamalarını Nazilli'ye getireceğiz. Almanya'da yapılan çalışmaları Nazilli'ye getirebiliriz. Bu çalışmaları ortak yürütebiliriz. Buradaki belediye ile çalışabiliriz. Almanya'da son yıllarda yaşlıların ilgilenmesi konusunda büyük aşama kaydettik. Biz bir bakım sigortası oluşturduk ve belediyedeki alt yapı yaşlı insanların ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirilmeye başlandı. Fakat buna rağmen bizde hatalar yaptık. Bizim hepimizin uluslararası toplum olarak bu hatalardan öğrenmemiz gerekir. Aslında bizim bu karşılaştığımız zorlukların üstesinden şu şekilde gelebiliriz. Türkiye'de bir bakım sigortası oluşturulabilir, bu şekilde bir ilerleme sağlayabiliriz" diye konuştu.
SOSYAL SIKINTILARA KARŞI ALT YAPI OLUŞTURULMALI
Türkiye'de ödül almaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gerhard Naegele ise, Türkiye ve Almanya arasındaki gelişen ilişkilere bilimin de katkısının olmasının önemini vurguladı. Türkiye'nin nüfusunun çok genç olduğuna dikkat çeken Naegele, "10 yıl sonra nüfusun yüzde 15'i 60 yaşın üstünde, 2050 yılında ise yüzde 30'u 60 yaş üstü olacak. Özellikle Nazilli'de yaşlı insanların nüfusu hızla artıyor. Bu nedenle de önümüzde göreceğimiz sosyal sıkıntılar açısından çok iyi bir altyapı oluşturulmalıdır" ifadelerini kullandı.
BAŞKAN ALICIK; "YAŞLILARA EZİYET ETTİRMEYECEĞİZ"
Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık da, Türkiye'de 300 bin yaşlının, şiddete, suiistimale, ihmale ve baskıya uğradığını ifade ederek "Kimsenin konuşmadığı bu konuyu Nazilli'de biz konuşmak zorundayız. Hiçbirimizin hoşlanmadığı bu konu üzerine birkaç söz söylemem benden istendiğinde, ben de konuşmak ve konuşmamak arasında bocaladım. 'Sen konuşma, ben konuşmayayım, o konuşmasın; sonunda siz konuşmayacaksınız. Biz konuşmayacağız, onlar hiç konuşmayacaklar ve 300 bin yaşlıyı biz konuşma cesaretini gösteremediğimiz için şiddete ihmale ve suiistimale kurban edeceğiz. Evet, iyimser tahminle bu kadar yaşlı şiddet ve onun farklı türleri olan ihmal ve suiistimal kurbanları olarak aramızda yaşıyor. Ama onları göremiyoruz. Çünkü suçlular olayı toplumdan gizliyor, kurbanlar ise utancından ortaya çıkamıyorlar. Bir yaşlı insan için ne kadar hazin bir şey olmalı, büyütüp yetiştirdiği, adam etmeye çalıştığı çocukları veya onların eşleri ya da yıllarca aynı yastığa başını koyduğu eşi tarafından dövülmek, azarlanmak ve bir tutam ekmeğe muhtaç edilmek! Nüfusumuz öyle hızlı yaşlanıyor ki, bunu görmemek mümkün değil. Henüz 2002 yılında ülkemizde yaşı 60'ın üzerinde 6 milyon civarında insan yaşıyordu. Bugün sayıları 10 milyonu aştı, 2050'de 30 milyon olacaklar. Bugün çocuklarımız, torunlarımız yaşlandığında, onların şiddet, ihmal ve suiistimal riskiyle dolu bir yaşlılık geçirmemeleri için bizlerin bugün suskunluğumuzu bozmanız gerekiyor. Şiddet ihmal ve suiistimal kurbanı yaşlıların öncelikle bakıma muhtaç ve ileri derecede yaşlılar oldukları biliniyor. Yaşlık, insanı ne kadar güçsüz kılarsa, şiddet ihmal ve suiistimal riski o kadar artıyor. Almanya'da her yıl ortalama 10 Bin yaşlı kötü bakıldığı için ölüyor. Günde 400 Bin yaşlıya şiddet uygulanıyor. ABD'de 1 milyon yaşlı en az bir kere ailesi tarafından dövülüyor. Ama kimilerimiz hala "ataya saygı" kavramını öne çıkarıp, gerçeklere gözünü kapamayı uygun görüyor. Türkiye İleri yaşlılık Araştırma Merkezi'ni kurarken, amacımız yaşı 90 ve üzerindeki yaşlıların yaşam koşullarını iyileştirmek olarak hedefimizi tayin ettik. Dolayısıyla özellikle bu gün içersinde şiddet kurbanlarının yoğunlaştığı da dikkate alırsak, bu konuyu gündeme getirmezsek. TİYAM'ın hedefini de saptırmış olacağız, Ancak mesele sadece bir kurumun sorumluluğunda değildir. Yaşlıları koruma ve kollama öncelikle topluma ait bir görevdir. Eğer toplum kendisinden olan bir parçanın şiddete maruz kalmasına göz yumarsa, toplum aynı zamanda çocuğun, kadının da şiddetin kurbanı olmasını kabullenecektir. Prensipte TİYAM, her türlü şiddete ve her yaştaki kurbanlara karşı bir duyarlılık yaratacaktır. Ben, bunun Nazilli'de başlamasından gurur duyuyor, yaşlımızı kimseye yedirmeyeceğimizi huzurlarınızda açıkça söylüyorum. Sizlerin de benim aynı fikirde olduğunuzu biliyorum. Yaşlıyı koruma ve kollama görevi, tabii ki sadece şiddet, ihmal ve suiistimal durumlarıyla bağlantılı değildir. Yaşlıları her yönden desteklemek, toplumdan soyutlanmalarına izin vermemek, objektif yaşam koşullarını iyileştirmemek ve genel yaşam memnuniyetlerini yükseltmek ve Nazilli'de daha yapacağımız pek çok iş, yaşlıyı korumak ve kollamak anlamına geliyor. Fakat şunu özellikle vurgularım: Koruma ve kollama kavramları, yaşlıları velayet altına almak dernek değildir. Aksine onları sosyal, psikolojik ve ekonomik baskılardan kurtarmak ve kendi yaşamlarında söz hakkının yine kendilerinde kalmasını sağlamaktır. Bu sadece 'normal' yaşlılar için geçerli bir talebimiz değil, aynı zamanda Alzheimer hastası, yani zihinsel engelli yaşlılar için de bu talebi yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu yüzden onlar için bir bakımevi kuruyoruz. Orada Alzheimer hastalarının bakımını yapacağız. AÜ Gerontoloji Bölümü Başkanı Prof. İsmail Tufan'ın hazırladığı ve Ulusal Sosyal ve Uygulamalı Gerontoloji Derneği tarafından sunulan eğitim programıyla, personelimizi gerontolojik bilgilerle donatıyor ve Alzheimer hastası bile olsa 'bireysel özgürlüğünü" mümkün mertebe korumasını ve mümkün mertebe normal bir yaşam sürdürmesini sağlayacağız. Çünkü özgürlüğün de yaşlılık gibi farklı tanımları ve sınırları vardır. Prof. Tufan'ın analizlerinden biliyoruz ki Nazilli, ülkemizin en uzun ömürlü insanlarının yaşadığı yöredir. Burada başlattığımız yaşlılara yönelik hizmet atağı, Nazilli Gerontoloji merkezi yapacak, Nazilli toplumumuza 'Ataya Saygı' kavramının gerçek anlamını tekrar anımsatacaktır" dedi.
NAZİLLİ OLARAK REKLAM YAPMIYORUZ
Nazilli Kaymakamı Caner Yıldız ise, yaşlılıkla ilgili çalışmalarında tanıtım ve reklam yapmadığını Nazilli'nin, Türkiye ve batı ülkelerin üzerinde bir oranla yaşlanması reel bir olgu olduğunu ve araştırılmasının gerektiğini düşündüklerini ifade ederek "Türkiye'deki yaşlanma ve yaşlılık oranı batı ülkelerinden 17 yıl ileridedir. Ayrıca Nazilli'deki yaşlılar 100 yaş üzerinde olmalarına rağmen günlük işlerini kendileri yapabilmektedir. Bunda Nazilli'nin klimatolojisi ve toprak yapısının önemli olduğunu ve bunun da araştırılması gerektiğini düşünüyorum. Nazilli şartları ile götürdüğümüz bu araştırma çalışmalarında uluslar arası destek istiyoruz" dedi.
SEMPOZYUMDA YAŞLILIK KONUSU DEĞERLENDİRİLDİ
Ödül töreninin ardından başlayan sempozyumda uluslar arası düzeyde alanında uzman akademisyenlerin katılımı ile uzun yaşamın sırları değerlendirildi. Akdeniz Üniversitesinden Yrd.Doç.Dr.Suzan Yazıcı; Türkiye'de gerontolojinin dünü, bugünü ve yarını, Avustralya Victoria Üniversitesinden Prof.Dr.Terence Seedsman; riskler ve fırsatlar, Almanya Dortmund Üniversitesinden Prof.Dr.Rolf Heinze; yaşlılara yönelik geronto teknoloji, Amerika'dan Prof.Dr.Susan Bernadette Somers; BM İnsan hakları bildirgesinde yaşlı haklarına doğru, Almanya Dortmund Üniversitesinden Prof.Dr.Gerhard Naegele; yaşlılar ve sosyal güvenlik, Akdeniz Üniversitesinden Prof.Dr.İsmail Tufan; Türkiye'de yaşlılara uygulanan şiddet, ihmal ve suistimal, Almanya'dan Türkan Yılmaz; iki ülke arasında kalmış yaşlıların yaşam şartları ve son olarak TİYAM Koordinatörü Sultan Kılınç ise; uzun yaşam merkezi Nazilli ve TİYAM konularını anlattı.