Televizyon verimli bir eğitim, eğlence ve iletişim aracına dönüştürülebilir

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Koray Karabekiroğlu, gençlerin ergenlik dönemind

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Koray Karabekiroğlu, gençlerin ergenlik döneminde izlediği bazı televizyon yayınlarının kişilik gelişimlerine zarar verir nitelikte olduğunu söyledi. Bu dönemde ebeveynlerin ergenlere programların içeriklerine ilişkin sınırlama getirmesi ile televizyonun verimli bir eğitim, eğlence ve iletişim aracına dönüştürülmesi gerektiğini kaydetti.

Televizyon ve internet gibi iletişim araçlarının doğru kullanılmaması halinde çocuk ruh sağlığına ve gençlerin kişilik gelişimlerine zarar verdiği biliniyor. Bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar da bu gerçeği doğruluyor. Ancak televizyonun ve internetin zararlı yönlerine karşı ne tür önlemler alınacağı ve bunların nasıl uygulanacağı konusunda ise ebeveynlerin yeterli bilgi sahibi olmadığı düşünülüyor. Bu konuda ailelerin doğru bilgilendirilmesi ve konuya duyarlı olmalarının sağlanması gerektiğini ifade eden OMÜ Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Koray Karabekiroğlu, ergenlik döneminde gençlerin medya tuzağına düşmesinin engellenmesinin önemini vurguladı.

Ergenlik döneminde bireyin medya araçlarına eğlenmek, hoş vakit geçirmek, bilişsel gelişim, sosyal etkinlik aracı görmesi, günün stresi ve yorgunluğundan uzaklaşma ve kimlik gelişimi aracı gibi sebeplerle yönelmesine karşın pek çok medya kanalının, ergenleri her yönden etkisi altına aldığını söyleyen Yard. Doç. Dr. Karabekiroğlu, "Tipik bir ergen, günün büyük bir kısmını medya araçlarıyla ilişki içinde geçirir. Aynı anda televizyon açıkken, internette gezinti veya chat yapabilir, bir yandan da bir dergiyi karıştırabilir. Medyanın ergenler üzerindeki etkisi özellikle kimlik gelişimini etkilemesi açısından önem kazanır. Televizyonda ve sinemada gerçek hayatta olduğundan çok daha sık şiddet unsuru görür ve bu durum onun dış dünyayı daha tehlikeli olarak algılanmasına yol açabilir. '' dedi.

Ergenlerin maruz kaldığı medya etkilerini zamanla benimseme ve tercih etme eğilimi gösterdiğinin altını çizen Yard. Doç. Dr. Karabekiroğlu, "Ergenler cinsellik içeren, cinselliği özellikle de riskli davranışları özendiren programlara fazla maruz kalmaktadır. Kızlarda zayıflık, erkeklerde atletik vücutlu olmak, çok önemli bir değer olarak gösterilmekte, bu da yeme bozukluklarına neden olmaktadır. Ancak medyanın ergen üzerindeki etkisi, izlenme süresi ve izlenilen programla ilişkilidir. Doğru bir zaman ve içerik sınırlaması ile televizyon çok verimli bir eğitim, eğlence ve iletişim aracı olabilir. Ebeveynlerin çocuklarının yaş, gelişim düzeyi ve ilgi alanlarına göre programlı kurallı bir tutum sergilemeleri doğru olacaktır." diye konuştu.

Ergenlerin doğru içerikli cinsel bilgiler veren, düzeyli bir eğitim almalarını sağlamanın koruyucu bir önlem olacağı bilgisini veren Dr. Karabekiroğlu, "TV ya da çevresel diğer tüm etkiler, biyolojik olarak daha hassas ergenler için riskli olabilir. TV temel yargıları ve öncelikler konusunda da bireye yoğun bir şekilde etki eder. Bu noktada en uygun çözüm, karşılaşılan programlardaki ya da filmlerdeki söz konusu durumla ilgili olarak ebeveynin fikrini, yorumunu çok da göze sokmadan belli etmesi olabilir." ifadelerini kullandı.