Irak'ta 'ikinci Maliki dönemi' karanlığın habercisi

Irak'ta en fazla oyu Allavi'nin almasına rağmen hükümet kurma görevini üstlenen Maliki epey zorlanacak. Maliki Kürtleri yanına çekebilse bile yeterli koltuk sayısını tutturamaz. Dahası, İran'ın adayı olarak görülmesi büyük bir engel


Acaba Irak’ta Ulusal Şii Koalisyonu’nun Hukuk Devleti İttifakı lideri Nuri El Maliki’nin hükümet kurmasını kabul etmesinin ardından şartlar düzelir mi? Aslında Maliki’nin hükümeti kurma gücü konusunda hâlâ şüpheler var. Zira Maliki’nin adaylığına karşı azımsanamayacak bir muhalefet söz konusu. Sebep de, Maliki’nin önceki başbakanlığı döneminde kararları tek başına vermesi, iktidarı tekeline alması ve mezhepçi eğilimler sergilemesiydi.
Maliki, en fazla oyu alarak hükümeti kurmayı en fazla hak eden El Irakiye listesinin yanı sıra Yüksek İslam Konseyi ve Fazilet Partisi’nin de karşı çıkmasının gölgesinde, Kürdistan ittifakına bel bağlıyor. Haberlere göre, Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani yönetimin Başbakanı Berham Salih’e, eğer eski Başbakan İyad Allavi liderliğindeki El Irakiye listesi ve Ammar El Hekim’in Yüksek İslam Konseyi hükümete katılmazsa Kürt yönetiminin de katılmaması yönünde talimatlar vermiş.
Bu haberler doğruysa, Kürtler Maliki’ye şantaj yoluyla manevra yapıyor demektir. Kürtlerin talepleri arasında muhtemelen, cumhurbaşkanlığının bir Kürt’e verilmesi, yabancı şirketlere merkezi hükümete başvurmadan Kürdistan bölgesinde petrol tarama izni verilmesi, Kerkük’ün Kürtleştirilmesi ve kentin dikenli sorununun çözümüyle ilişkili 140. maddenin uygulanması yer alıyor. Fakat El Irakiye listesinin Yüksek İslam Konseyi ve Fazilet Partisi’yle koalisyon kurması halinde bu konular teoride kalacaktır, zira böyle bir koalisyonun elinde hükümeti Maliki’nin kurmasını engelleyebilecek kadar çok sayıda koltuk olacaktır. Hukuk Devleti İttifakı sadece Kürt blokuyla da hükümet kuramaz, zira koltuk sayıları yetersiz kalıyor.
Siyasi açıdan hal böyleyken, güvenlik açısından da engeller var. İlk engel Kerkük’teki şartların kötüleşmesi. Onlarca Arap aile şehirden gitmeleri için tehdit ediliyor; Kerküklü Araplar, Kürt güvenlik organlarının baskı konusunda sınırı aştığını söylüyor. Kuzeyden göçenlerse kentte barış içinde yaşıyor. Kerkük’teki şartların en ufak bir tahriki kaldırmayacağı da biliniyor. Kent her an tutuşmaya hazır bir barut fıçısını andırıyor.

Yeni şiddet sarmalı uzak ihtimal değil
İkinci engelse, Sahva konseylerinin şikâyetleri; direnişçilerden kopup Amerikan ordu yanında savaşmış bu konseyler, dosyalarının Iraklı yetkililere teslim edilmesinden iki yıl sonra Bağdat’ın taleplerini ihmal etmesinden rahatsız. Sahva üyeleri, bu ihmalkârlığın güvenlik şartlarının kötüleşmesine yol açabileceği yönünde uyarıyor. Eğer şikâyetleri kısa süre içinde ele alınmazsa, Sahva üyelerinin Kaide unsurları tarafından kandırılması kolaylaşacak veya hükümetin kötü muamelesine karşı çatışma yolunu seçmeleri yeniden şiddet ve kaosa yol açacaktır.
Maliki’nin önünde siyaset ve güvenlik dışında bir başka zorluk daha var: O da kendisine sadece mezhepçi değil, aynı zamanda İran’ın adayı olarak bakılması. Bu da bazı Iraklıları ve bölgesel çevreleri kızdırıyor. Dolayıyla eski başbakana yönelik reddin alanı genişliyor; Maliki yandaşlarıyla muhalifleri arasında çatışmalar çıkabilir. Maliki içerideki ve dışarıdaki müttefiklerinden destek alarak, seçimlerden sonraki yedi ay boyunca siyaseti ve anayasayı işlemez kıldı, nihayetinde kendisini yeni başbakan olarak dayatmakta başarılı oldu. Acaba aynı müttefikleri kanalıyla bir kez daha başarılı olabilecek mi? (Umman gazetesi Vatan, 4 Ekim 2010)