Kusturica geldi, ağır konuştu, gitti
47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde protestoların hedefindeki Emir Kusturica, dün bir basın toplantısı düzenleyerek jürilikten çekildiğini açıkladı. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın kendisini hedef gösterdiğini belirten Kusturica, Bakan Günay'dan Türkçe 'düşman' diye söz etti
47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde protestoların hedefindeki Emir Kusturica, dün bir basın toplantısı düzenleyerek jürilikten çekildiğini açıkladı. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın kendisini hedef gösterdiğini belirten Kusturica, Bakan Günay'dan Türkçe 'düşman' diye söz etti
Elif TUNCA / Şenay AYDEMİR
ANTALYA - Altın Portakal’da protestoların hedefindeki yönetmen Emir Kusturica, Kültür Bakanı’nı ve yönetmen Semih Kaplanoğlu’nu sert sözlerle eleştirdi ve Türkiye’den ayrıldı. Dünkü basın toplantısına iki koruma eşliğinde katılan yönetmen, toplantıdan sonra Antalya’dan ve jüriden ayrılacağını söyledi. Kusturica, son birkaç günlük gelişmeye de gayet hâkim görünüyordu. Kısa süre önce Bursa’da verdiği konsere tepki gelmemesinin sebebini “Çünkü Kültür Bakanı’yla Bursa Belediyesi aynı partiden” diye açıkladı, hatta çok tanıdık bir söz sarf etti o arada: “Bursa’da başörtülü kızlarla tempo tuttuk konserde. Benim büyükannem de başörtülüydü, yaşasaydı o da orada olurdu diye düşündüm.”
Önceki gün Antalya’da olmasına karşın Kusturica’nın davet edildiği bir festivalin açılışına katılmayacağını açıklayan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı Türkçe sözlerle ‘düşman’ diye tanımlayan Kusturica, “Kültür Bakanı’nı ‘düşman’ ilan ediyorum. Bakan beni hedef gösterdi. Ülkenizde Kültür Bakanı’nız yüzünden 50 tane korumayla geziyorum, ve birinin beni çıkıp vurmayacağından emin değilim” dedi.
‘Türkiye takımını tuttum’
Kusturica, kendisine tepki olarak filmini festivalden çeken Semih Kaplanoğlu için de “Ermeni soykırımı hakkında neden bir şey söylemiyor? Dört yıl önce Irak’ta olanlar için Blair’i, Bush’u da protesto etti mi? Ben Sırpların cinayetlerine hep tavır koydum. Türkiye, batı ülkelerinden bir takımla maç yapıyorsa Türkiye’yi tuttum” diye konuştu.
Yönetmen Kusturica, önce kendisine atfedilen pek çok sözün, propaganda amacıyla çarpıtıldığını söyledi:
“Tecavüze uğrayan kadınlar kürtaj olsun demedim. ‘Abartılıyor’ sözünü de savaşın ikinci haftasında 250 bin ölü olduğunun açıklanması üzerine söyledim. Çünkü o sırada Kızılhaç raporlarında 110 bin ölü olduğu belirtiliyordu. Yugoslavya’nın bölünmesine hep karşı çıktım, hep birleşik Yugoslavya için savaştım. Hayatım boyunca soykırımı, insanlık suçlarını savunmadım ama bununla itham ediliyorum. Nihai olarak söylüyorum; Bosna’da soykırıma uğrayan Boşnaklar için duyduğum üzüntüyü tekrar ifade etmek isterim.”
Benim adım Emir
Son olarak da isim meselesine açıklık getirdi Kusturica. Vaftiz olup Nemenja adını aldığını ama bunun bir ritüelden ibaret olduğunu söyledi ve ekledi: “Benim adım Emir’dir, bunu değiştirmedim, değiştirmem de.”
Protesto eylemi yapıldı
Hiçbir politik tarafı tutmadığını ısrarla söyleyen Kusturica’ya, Çetnik selamıyla verdiği poz da soruldu. Bu konuda I. Dünya Savaşı’na uzanan tarihi bilgiler veren ünlü yönetmen, çetnik selamının Hristiyanlıkta ’Baba, oğul, kutsal ruh’ üçlemesini işaret ettiğini, bunu birkaç yerde yapmasının da kendisinin Çetnik olduğunu göstermediğini savundu. Sonucu ise “Bu işaret, günlük hayatımıza yerleşmiş, protesto için kullanılan bir işaret” diye bağladı.
Bu arada, Türkiye Bosna Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu üyeleri Kusturica’nın basın toplantısı yaptığı Hillside Oteli’nin dışında protesto gösterisi yaptı.
‘Koyu milliyetçiler muradına erdi!’
Mustafa Akaydın (Antalya Belediye Başkanı): Biraz önce odasında vazgeçirmeye çalıştığımda aynen şunu söyledi; ‘Ben yaptığım veya söylediğim şeylerden değil, yapmadığım, söylemediğim şeylerden suçlanıyorum.’
Atilla Dorsay (Sinema yazarı, ulusal yarışma jüri üyesi): Tutucular, koyu milliyetçiler ve özgürlük düşmanları muratlarına erdi. Değerli bir yönetmen, Türk dostu olarak geldiği ülkemizden olasılıkla Türk düşmanı olarak ayrıldı. Umarım onu protesto edenler rahatlamıştır. Hatta zil takıp oynamaları bile beklenir. Türkiye bu konuda kötü bir sınav verdi.
Şerif Gören (yönetmen): Kusturica, Cannes’da iki defa ödül alan ender yönetmenlerden birisi. Sinemacı olarak dünya çapında. Ama gerçekten ırkçı söylemler içeren konuşmalar yaptıysa, tepkilere de hak vermek lazım. Herkes hak ettiğini yer. Ama onu da dinlemek için bir fırsat vermeliydik.
Derya Alabora (oyuncu): Soykırım meselesi kritik bir konu. Ama herkes kendi penceresinden ötekini karşısına almak yerine, meseleleri biraz daha içselleştirmek zorunda. Her şeye bu kadar tepki gösterirsek o zaman festival düzenleyemeyiz. Kusturica’ya karşı çıkanlar da olabilir. Ama bunun için fikirleri konuşturmak, tartıştırmak gerekir. Buraya gelen bir yönetmen hak etmediği bir muamele gördü.
Cumhur Canbazoğlu (Sinema yazarı): Kusturica’ya haksızlık yapıldı. Böyle bir şeyin platformu burası değildi. Olup bitenlerin doğru anlaşılmadığını düşünüyorum. Sanat camiasının işi değildi bu. Kusturica’nın buraya gelip kendince tepki vermesi bile hoştu. Yanıt vermesi, kendi gerçeğini anlatması gayet şık bir hareketti.
Menderes Samancılar (oyuncu): Kusturica’nın gitmesine son derece üzüldüm. Gideceği ana kadar yoğun şekilde işiyle uğraştı. Eğer Kusturica’nın bir ayıbı varsa bu ayıbını film yaparak yüzüne vurabilirdik.
Elif TUNCA / Şenay AYDEMİR
ANTALYA - Altın Portakal’da protestoların hedefindeki yönetmen Emir Kusturica, Kültür Bakanı’nı ve yönetmen Semih Kaplanoğlu’nu sert sözlerle eleştirdi ve Türkiye’den ayrıldı. Dünkü basın toplantısına iki koruma eşliğinde katılan yönetmen, toplantıdan sonra Antalya’dan ve jüriden ayrılacağını söyledi. Kusturica, son birkaç günlük gelişmeye de gayet hâkim görünüyordu. Kısa süre önce Bursa’da verdiği konsere tepki gelmemesinin sebebini “Çünkü Kültür Bakanı’yla Bursa Belediyesi aynı partiden” diye açıkladı, hatta çok tanıdık bir söz sarf etti o arada: “Bursa’da başörtülü kızlarla tempo tuttuk konserde. Benim büyükannem de başörtülüydü, yaşasaydı o da orada olurdu diye düşündüm.”
Önceki gün Antalya’da olmasına karşın Kusturica’nın davet edildiği bir festivalin açılışına katılmayacağını açıklayan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı Türkçe sözlerle ‘düşman’ diye tanımlayan Kusturica, “Kültür Bakanı’nı ‘düşman’ ilan ediyorum. Bakan beni hedef gösterdi. Ülkenizde Kültür Bakanı’nız yüzünden 50 tane korumayla geziyorum, ve birinin beni çıkıp vurmayacağından emin değilim” dedi.
‘Türkiye takımını tuttum’
Kusturica, kendisine tepki olarak filmini festivalden çeken Semih Kaplanoğlu için de “Ermeni soykırımı hakkında neden bir şey söylemiyor? Dört yıl önce Irak’ta olanlar için Blair’i, Bush’u da protesto etti mi? Ben Sırpların cinayetlerine hep tavır koydum. Türkiye, batı ülkelerinden bir takımla maç yapıyorsa Türkiye’yi tuttum” diye konuştu.
Yönetmen Kusturica, önce kendisine atfedilen pek çok sözün, propaganda amacıyla çarpıtıldığını söyledi:
“Tecavüze uğrayan kadınlar kürtaj olsun demedim. ‘Abartılıyor’ sözünü de savaşın ikinci haftasında 250 bin ölü olduğunun açıklanması üzerine söyledim. Çünkü o sırada Kızılhaç raporlarında 110 bin ölü olduğu belirtiliyordu. Yugoslavya’nın bölünmesine hep karşı çıktım, hep birleşik Yugoslavya için savaştım. Hayatım boyunca soykırımı, insanlık suçlarını savunmadım ama bununla itham ediliyorum. Nihai olarak söylüyorum; Bosna’da soykırıma uğrayan Boşnaklar için duyduğum üzüntüyü tekrar ifade etmek isterim.”
Benim adım Emir
Son olarak da isim meselesine açıklık getirdi Kusturica. Vaftiz olup Nemenja adını aldığını ama bunun bir ritüelden ibaret olduğunu söyledi ve ekledi: “Benim adım Emir’dir, bunu değiştirmedim, değiştirmem de.”
Protesto eylemi yapıldı
Hiçbir politik tarafı tutmadığını ısrarla söyleyen Kusturica’ya, Çetnik selamıyla verdiği poz da soruldu. Bu konuda I. Dünya Savaşı’na uzanan tarihi bilgiler veren ünlü yönetmen, çetnik selamının Hristiyanlıkta ’Baba, oğul, kutsal ruh’ üçlemesini işaret ettiğini, bunu birkaç yerde yapmasının da kendisinin Çetnik olduğunu göstermediğini savundu. Sonucu ise “Bu işaret, günlük hayatımıza yerleşmiş, protesto için kullanılan bir işaret” diye bağladı.
Bu arada, Türkiye Bosna Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu üyeleri Kusturica’nın basın toplantısı yaptığı Hillside Oteli’nin dışında protesto gösterisi yaptı.
‘Koyu milliyetçiler muradına erdi!’
Mustafa Akaydın (Antalya Belediye Başkanı): Biraz önce odasında vazgeçirmeye çalıştığımda aynen şunu söyledi; ‘Ben yaptığım veya söylediğim şeylerden değil, yapmadığım, söylemediğim şeylerden suçlanıyorum.’
Atilla Dorsay (Sinema yazarı, ulusal yarışma jüri üyesi): Tutucular, koyu milliyetçiler ve özgürlük düşmanları muratlarına erdi. Değerli bir yönetmen, Türk dostu olarak geldiği ülkemizden olasılıkla Türk düşmanı olarak ayrıldı. Umarım onu protesto edenler rahatlamıştır. Hatta zil takıp oynamaları bile beklenir. Türkiye bu konuda kötü bir sınav verdi.
Şerif Gören (yönetmen): Kusturica, Cannes’da iki defa ödül alan ender yönetmenlerden birisi. Sinemacı olarak dünya çapında. Ama gerçekten ırkçı söylemler içeren konuşmalar yaptıysa, tepkilere de hak vermek lazım. Herkes hak ettiğini yer. Ama onu da dinlemek için bir fırsat vermeliydik.
Derya Alabora (oyuncu): Soykırım meselesi kritik bir konu. Ama herkes kendi penceresinden ötekini karşısına almak yerine, meseleleri biraz daha içselleştirmek zorunda. Her şeye bu kadar tepki gösterirsek o zaman festival düzenleyemeyiz. Kusturica’ya karşı çıkanlar da olabilir. Ama bunun için fikirleri konuşturmak, tartıştırmak gerekir. Buraya gelen bir yönetmen hak etmediği bir muamele gördü.
Cumhur Canbazoğlu (Sinema yazarı): Kusturica’ya haksızlık yapıldı. Böyle bir şeyin platformu burası değildi. Olup bitenlerin doğru anlaşılmadığını düşünüyorum. Sanat camiasının işi değildi bu. Kusturica’nın buraya gelip kendince tepki vermesi bile hoştu. Yanıt vermesi, kendi gerçeğini anlatması gayet şık bir hareketti.
Menderes Samancılar (oyuncu): Kusturica’nın gitmesine son derece üzüldüm. Gideceği ana kadar yoğun şekilde işiyle uğraştı. Eğer Kusturica’nın bir ayıbı varsa bu ayıbını film yaparak yüzüne vurabilirdik.