Askerlerin basına uyguladığı sansür

Askerlerin Cumhuriyet Gazetesi'ndeki üç kişinin işten çıkarılmasını istediği ortaya çıktı.

Askerlerin basına uyguladığı sansür
Askerlerin basına uyguladığı sansür
28 Şubat sürecinde Genelkurmay'ın pek çok gazeteciyi açtığı telefonlarla işinden ettiği bir kez daha belgelenirken, dönemin subaylarının üç ismi Cumhuriyet'te görmek istemediği ortaya çıktı. İşte o üç isim:

28 Şubat sürecinden Cumhuriyet Gazetesi'ne telefon açan bir komutanın, yazar Aydın Ergin, Oral Çalışlar ve muhabir Recep Kapucu'yu gazetede görmek istemediklerini söylediği anlaşıldı.

Cumhuriyet Yazarı Hikmet Çetinkaya, bugünkü yazısında "28 Şubat sürecinde, Genelkurmay’ın kimi gazetecilerin işlerine son verilmesini istediğini, bazı meslektaşlarımızın işlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını biliyoruz.O dönemde yöneticiydim... Bir komutan beni telefonla arayıp şöyle demişti: “Aydın Engin, Oral Çalışlar ve Erzurum muhabiriniz Recep Kapucu’yu gazetenizde görmek istemiyoruz...” diye yazdı.

Çetinkaya, kendisine telefon açan komutana: “Biz ne siyasilerden ne de askerden emir alarak hiçbir arkadaşımızın işine son vermeyiz!..” diye cevap verdiğini yazdı.

İşte Hikmet Çetinkaya'nın bugünkü yazısının tamamı

Ortalık Toz Duman...

Ortalık yine toz duman... Balyoz cuntası... Cami bombalanması, savaş uçağı düşürülmesi... Harekât planında yararlanılacak gazeteciler listesi... Ve tutuklanacak meslektaşlarımız...

Sabah televizyon kanallarını izlerken “balyoz cuntası” konusu tartışılıyordu.

O sırada bir arkadaşım aradı:

“Tutuklanacak listede de yoksun yararlanılacaklar listesinde de... Demek seni önemsemiyorlar.”

Karşılıklı gülüştük!

Salt ben değil, bazı arkadaşlarım da yoktu listede.

Rahatladım!..

Adına “gazetecilik” denilen bu meslekte ne askere yaranabilirsiniz ne de siyasetçilere...

Umur Talu tutuklanacak gazeteciler listesinde... İbrahim Yıldız, Cüneyt Arcayürek, Bekir Coşkun, Fatih Altaylı ve Haluk Şahin yararlanılacaklar arasında.

Sayıyı çoğaltabilirim!

Bu altı arkadaşım da ne askercidir, ne darbeci ne de yandaş...

Bildiği doğruları vardır hepsinin de... Demokrasiyi, özgürlükleri, barışı, kardeşliği savunur... Hem nalına hem mıhına vurur.

Bu listeyi uzatabilirim!

Eğer bu iki listeyi asker hazırlamışsa, yandı gülüm keten helva!

***

Gazeteye geldiğimde Genelkurmay’ın “balyoz planı” açıklamasını okudum ama hiçbir şey anlamadım...

Açıklamada, söz konusu plan seminerinin Genelkurmay Başkanlığı’nın 2002-2006 tarihleri arasındaki tatbikatlar programında bulunduğu belirtilip şöyle deniliyor:

“Birinci Ordu Komutanlığı sorumluluk bölgesinde icra edilen bu plan seminerinde, ordu geri bölge emniyeti ve savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi halinde de uygulanan sıkıyönetim konuları üzerinde de durulmuştur.”

Genelkurmay, Taraf’ta çıkan haberin bilgi kirliliği ve toplumda tedirginlik yaratmak isteyenlerin amacına hizmet edeceğinin de altını çiziyor.

Ben açıklamayı yeterli görmedim... Kafam daha da karıştı açıklamayı okuyunca...

Bir Türk savaş uçağı ve o uçağı vuracak başka bir Türk savaş uçağı...

Böyle bir şey olabilir mi?

Olmaz!

Cami bombalanır mı?

Bombalanmaz!

Peki, bizden olanlar olmayanlar diye gazeteciler için çetele tutulur mu?

Tutulur!

Yanılmıyorsam daha önce de böyle bir liste ortaya çıkmıştı!

***

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un toplumu bu tür haberler konusunda bilgilendirmesi gerekiyor.

Asimetrik pisikolojik harekât, diyerek geçiştirilemez! Tatbikat üniformalarını giyip bir savaş gemisinden açıklama yapmak da demokrasilerde olmaz!

Başbakan Erdoğan’ın ya da Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in de kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmez mi?

28 Şubat sürecinde, Genelkurmay’ın kimi gazetecilerin işlerine son verilmesini istediğini, bazı meslektaşlarımızın işlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını biliyoruz.

O dönemde yöneticiydim... Bir komutan beni telefonla arayıp şöyle demişti:

“Aydın Engin, Oral Çalışlar ve Erzurum muhabiriniz Recep Kapucu’yu gazetenizde görmek istemiyoruz...”

Benim yanıtım ise şöyle olmuştu komutana: “Biz ne siyasilerden ne de askerden emir alarak hiçbir arkadaşımızın işine son vermeyiz!..”

***

Türkiye sancılı bir dönemden geçiyor... Asker susuyor, siyasetçi susuyor...

AKP’yi eleştirmek, tarikatların devletin önemli kurumlarını ele geçirmesini yazmak başka bir şey, demokrasiyi, laik, demokratik, hukuk devletini savunmak başka bir şey!

Ahmet Taner Kışlalı’nın, Ali Günday’ın, Danıştay üyelerinin fotoğrafları üzerine çarpı işareti koyup hedef göstermek ise gazetecilik değil!

Ya ne?

Tetikçilik!

Tetikçiler Erdoğan’ın uçağının özel ve vazgeçilmez konuğu aynı zamanda.

Hablemitoğlu ve Hrant Dink, rahip Santora cinayeti, Malatya Zirve katliamı, kanlı Danıştay saldırısı AKP iktidarı döneminde yapıldı.

Hablemitoğlu’nu öldüren tetikçiler neredeyse sekiz yıldır yakalanamadı!

Neden?

Haber 7