Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemi

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, partisinin Kocaeli İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, ''Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık, en baskıcı, en despot yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız'' yönünde açıklamada bulundu.

Partisinin Kocaeli İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısı öncesi pasta keserek, gazetecilerin ''10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü''nü kutlayan Vural, Türkiye'nin ''demokratik açılım'' adı altında, milletin düşünce ve ifade hürriyetinin kısıtlandığı, bilgi edinme hürriyetinin yok edildiği, baskıcı, totaliter bir yönetim anlayışıyla yönetilmeye başlandığını ileri sürdü.

TARİHİN EN BASKICI VE DESPOT YÖNETİMİ


Bir tarafta vatandaşların nasıl, nerede, ne zaman dinlenildiğine ilişkin kuşkular yaşadığını, diğer tarafta da medya üzerinde baskı oluşturulmak istendiğini öne süren Oktay Vural, şöyle konuştu: ''Sivil toplum örgütleri, mesleki kuruluşlar baskı altındadır, hak arayan işçilerimiz coplanmakta, gazlanmakta, ellerine kelepçe vurularak gözaltına alınabilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık, en baskıcı, en despot yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu tablo, demokraside geriye dönüşü ifade eden bir tablodur. Bu tabloda hükümetin istemediği yazarlar köşelerinden ya da programlarından kovulabilmektedir. Türkiye'de medya, havuç ve sopa yöntemiyle tamamen politik bir pazarlama aracı olarak kullanılmak istenmektedir. Türkiye'nin demokrasiden uzaklaştırıldığı bir ortam söz konusudur.''

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 7 Kasım 2010 günü yapılacak bir seçimi, ''Türkiye'nin sıkıntılarının daha fazla derinleşmesini engellemek için önemli bir fırsat'' olarak tanımladığını ifade eden Vural, ''Sayın Başbakan 'Yenilen pehlivan güreşe doymazmış' diyor ama 2007 yılında MHP'nin parlamentoya girmesiyle AKP'nin oyları düşmeye başladı. MHP'nin nefesi enselerinde, o bakımdan korkulu rüyaları, kabusu olmaya devam edeceğiz'' diye konuştu.

TERÖR ÖRGÜTÜ ELEBAŞININ KÖŞE YAZARLIĞI


MHP Grup Başkanvekili Vural, İtalya'daki günlük gazetelerden Il Manifesto'nun, Türkiye'de müebbet hapis cezasına çarptırılmış terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın köşe yazılarını yarından itibaren yayımlayacağını duyurması konusunda da şunları söyledi:''Çalışan gazeteciler için yüz karası durum söz konusu. Gelinen ortamda, terörist başının yol haritası Başbakanın elinde, birileri her hafta görüşüyor, Habur'dan teröristler geldiğinde Başbakan bunları elçi olarak kabul etti. Terörist başı, adeta bir terör örgütü mensubu 'İmralı canisi' olarak değil, bir politik lider konumuna AKP döneminde getirilmiştir. Tarihinde hiç olmadığı kadar PKK terör örgütü Türk siyasetine ve Türkiye'ye yol gösterecek ölçüde cesaretlendirilmiştir. Bu adamı cesaretlendiren, bu adamın yanına arkadaş göndermek isteyenler kim? PKK terör örgütüyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle kapatılan bir partinin milletvekillerinin istifa etmemesi için talimat terörist başından gelmiştir. Peki istifa etmemeleri gerektiğini ileten İçişleri Bakanı değil mi? Bu kadar yakın ilişkinin olduğu bir ortam içinde maalesef Türkiye, terör örgütünü muhatap almaya zorlanmaktadır. Türkiye'de terörle mücadele eden bir hükümet yok. Terörle müzakere eden bir hükümet var.''

GÜNDEM SAPTIRMASI

MHP olarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) siyasete müdahalesini, siyasetle ilgilenmesini kesinlikle kabul etmediklerini dile getiren Vural, TSK'nın yıpratılmasına da izin vermelerinin mümkün olmadığını kaydetti.

''Hükümet, asker-sivil gerilimini kullanmak suretiyle bir takım gündem saptırması yapmaktadır'' diyen Vural, ''Niye asker-sivil gerilimi oluşturuyorsun, gel benimle uğraş, yüreğin varsa er meydanına gel. 27 Nisan bildirisini kullanıp, yüzde 33 olan oy oranını, yüzde 46'ya yükselttin, Büyükanıt'ın ipine sarıldın. Bu planlar falan AKP'yi bitirmez, AKP'yi bitirecek olan sandıktır. Sandıkta milletimiz bitirecek'' diye konuştu.

SELENDİ'DEKİ OLAYLAR

MHP Grup Başkanvekili Vural, Selendi'deki olaylara ilişkin ise şunları söyledi:''Etnik kimlik siyaseti, toplumun her kesiminde bir hassasiyet oluşturdu. Milletin kimliğiyle oynar hale gelindi. En ufak tartışma, kimlik tartışmasına indirgenir hale geldi. Bu fitnedir, bunlar uyuyan fitneyi uyandırıyor. Roman kardeşlerimiz MHP'ye her zaman destek verdi. Bu insanların suçlu olarak yansıtılmasını doğru bulmuyoruz. MHP olarak 3 kişilik milletvekili heyetimiz bugün orada. Selendi'de incelemeler yapıyor. Dün olmayanlar bugün neden oluyor? Toplumda önemli bir kimlik hassasiyeti oluşturuldu. Bu tehlikeli bir oyundur. Bu meseleyi çözecek yer sokak değil, sandıktır.''