Özkan: Kitabımdaki bilgileri Özal verdi

Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Tuncay Özkan, kitabındaki bilgilerin kendisine Turgut Özal tarafından verildiğini söyledi.

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Gazeteci Tuncay Özkan, kitaplarında yayımladığı bazı belgeleri sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan aldığını söyledi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemes'indeki duruşmada savunmasına devam eden Özkan, AK Parti Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan ile ilgili iddialarını tekrarladı.

Özkan, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Orhan Aykut'un yargılandığı ''Matkap'' operasyonuna ilişkin dava dosyasının getirtilerek, gerçek olayların aydınlığa çıkartılmasını istedi.

İddianamenin özü darbe olduğu için kendisinin de darbeci olarak görüldüğünü ifade eden Özkan, bunun tamamen insanın hayatının olağan akışına aykırı düştüğünü belirterek, ''Bir insanın ömür boyu hapsini isteyeceksiniz, ama onun hayat hikayesine bakmayacaksınız. Hayat bu kadar ucuz mu?'' dedi.

Özkan, ''Medyanın yeniden yapılanması''na ilişkin bir kitabı bulunduğunu ifade ederek, ''Beni bundan yargılayın. Tuncay Güney denen adamdan, Sisi'den mi yararlanacağım? Niye benim ürettiğimle değil de deli zırvası zırzop şeylerle suçluyorsunuz?'' diye konuştu.

Yazdığı kitaplarda JİTEM'i, Hizbullah'ı eleştirdiğini, iddianameyle bütün hayatının yargılandığını ifade eden Özkan, gazetecilik yaşamı boyunca yaptığı çalışmaları ve Musa Anter'in de aralarında bulunduğu bazı kişilerle ilgili anılarını anlattı.

Kitaplarını göstererek savcılara hitap eden Özkan, ''Bunların hikayesini okumadan bana bu hakaret yapılır mı? Ben terörist miyim? Lütfen okuyun bunları. Benim tüm yaşantımı nasıl yargılarsın? Enerjin var mı? Aklın yeter mi? Gücün yeter mi?'' şeklinde konuştu.

Gizli belge suçlamalarına ilişkin de Özkan, kitaplarında yayımladığı bazı belgeleri merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan aldığını söyledi.

Özkan, Türkiye'ye gelen Calal Talabani'nin 26 Haziran 1992 tarihli görüşmesine ilişkin bilgi ve belgeleri de Özal'ın verdiğini ifade ederek, ''Özal, Talabani gelince, görüşmeyi Dışişlerine havale etti. 'Kürt Mektubu'nu yayınlayınca da ortalık birbirine girdi. Özal 'Kürt meselesinde özel silahlı birlikler kurulmalı' diyordu. Bu belgeyi kitabıma da koydum. Bunu bana Özal vermişti'' şeklinde konuştu.

Muhalif olduğu için bu davada yargılandığını ifade eden Özkan, ''Çağırın MİT Müsteşarı Emre Taner ve eski müsteşar Şenkal Atasagun'u dinleyelim. Muhalif nasıl susturulmak istenir'' dedi.

''ÖLSEM KONUŞACAĞIM''

''Ölsem konuşacağım, ben bu yaftaları boynumda taşımam'' diyen Özkan, Cumhuriyet mitinglerini de anlatarak, ''Ben Çağlayan'daki miting alanına geldiğimde polis tutanak tutmuş. 'Ne şeriat, ne darbe, tam darbe isteriz, tam darbe' demişim. Yalan, öyle bir şey söylemedim. Mitinglerde hangi suç varsa kabulüm. Cumhuriyet mitinglerinin ne kabahati varsa benimdir. Yaptım, yine yapacağım. Ahdım olsun, gene yapacağım. Sonuna kadar bağıracağım. Mitinglerde, 'Ne şeriat, ne darbe, tam demokratik Türkiye' dedik'' diye konuştu.

''Ordu göreve'' pankartını mitinglerde kendilerinin açtırmadığını söyleyen Özkan, bir grup gencin pankartı açtığını ve onların da yargılandığını ifade etti.

Özkan, şöyle devam etti:

''Cumhuriyet mitinglerini 'yapamazsınız, olmaz' dediler. Türkan Saylan geldi. 'İzmir mitingine katılmıyoruz. Bir potansiyel var, mahvedeceksin' dedi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, İzmir mitingine katılmadı. Türkan Hanım mitinge geldi, sandalyemi kendisine verdim. Konuşmak istedi. 'Konuşamazsınız' dedim. Çünkü, konuşma listesini valiliğe ve emniyete vermiştik, suç olmasın diye Türkan Hanım'ı konuşturmadık.''

Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmi olarak düzenlediği toplantılara davetiye ile çağrılan 4 gazeteciden biri olduğunu söyleyen Özkan, ''Toplantılara ben, Fikret Bila, Saygı Öztürk ve Mehmet Ali Kışlalı çağrılıyordu. Hatta iki toplantıya mazeret bildirerek katılmadım. Ben bunu kullanmadım. Bu benim darbeciliğim anlamına geliyorsa, sayın savcılar bulamamış ben söyleyeyim, ben Türk Silahlı Kuvvetleri'nden korkmam. Kalemimi hiç kimseye satmadım'' dedi.

Özkan, daha sonra Cumhuriyet savcılarına dönerek, ''3 Aralık 2003 tarihindeki toplantıya inanıyor musunuz?'' diye sorarak, ''Hayır, inanmıyorsunuz. O toplantıyı ben düzenledim. Gelin dedim, orgenerallere, korgenerallere geldiler, toplantı yaptım... O toplantıyı sadece Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök düzenleyebilir. Toplantıyı düzenleyen o. 'Söylediklerinize aynen katılmakla birlikte, muhtıra verilmesine gerek görmüyorum' diyor. 'Toplantıyı yaptım, Türkiye'nin sorunlarını tartıştık, görüştük' diyor'' şeklinde konuştu.

Tuncay Özkan, toplantıyla ilgisinin olmadığını ve ''darbe yapacağım'' diyene de inanmayacağını ifade etti.

Emniyetteki sorgusunda kendisine ''Veli Küçük'ü tanıyıp tanımadığı''nın sorulduğunu söyleyen Özkan, ''(Veli Küçük'ü tanımam. Çok eleştirdim, ama şahsen tanımam, uzaktan tanırım) dedim. İddianame, 'tanıdığını beyan etti' diyor'' dedi.

Özkan, kendisine emniyette ''M.A. kim?'' diye sorulduğunu anlatarak, ''Buna savcılık sorgumda cevap vermek istiyorum' dedim. Savcılıkta M.A'yı sordular. M.A, Metin Akpınar'dır. Beraber siyaset yapmak istediğim, beraber tatil yaptığımız muhabbet ettiğimiz kişidir. Onunla arkadaşlık edemez miyim?'' diye konuştu.

Duruşma, Özkan'ın savunmasını yapmasıyla devam ediyor.