Gıda sömürgeciliğinin açlık krizine etkisi
Çok uluslu şirketler ve gıda kaynağı peşindeki zengin devletler, fakir ülkelerdeki tarım topraklarını satın alıyorlar.
60 ülkeden devlet ve hükümet başkanları, Roma'da küresel açlığı konuşurken, zengin ülkelerin az gelişmiş ve fakir olan ülkelerden sulanabilir tarım arazilerini satın alması, gittikçe yaygınlaşan bir eğilim olmasına karşın gözlerden kaçıyor.
Küresel mali krizle birlikte gündemdeki yerini kaybeden buna rağmen etkileri artarak devam gıda krizine önlem olarak zengin ülkeler ve büyük şirketler gıdaya erişim haklarını güvence altına almanın yeni yollarını geliştirdiler. Bu yollardan biri, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde milyonlarca hektarlık tarım alanının kullanım hakkını satın almak. Birleşmiş Milletler tarım örgütü bu trendi yeni sömürgecilik olarak değerlendiriyor.
Arazi alanlar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Çin, Güney Kore, ABD, İngiltere, Hindistan, Mısır, Bahreyn gibi su ve sulanabilir arazi fakiri, zengin ülkeler.. Hedefte ise fakir ama toprak ve su zengini olan Sudan, Etiyopya, Pakistan, Endonezya, Angola, Uganda, Madagaskar, Vietnam ve Kazakistan gibi ülkeler var.
BM TARIM ÖRGÜTÜ: GIDA SÖMÜRGECİLİĞİ
Gıda krizine önlem olarak zengin ülkelerin ve büyük şirketlerin yoksul ülkelerin büyük tarım alanlarının kullanım hakkını satın almalarına ve bu çabaların hızlanmasına Birleşmiş Milletler'den "Bu yeni sömürgeciliktir" eleştirisi geldi.
Birleşmiş Milletle Tarım Örgütü (FAO) Başkanı Jacques Diof, "Son dönemde zengin ülkeler ve şirketler, gelişmekte olan ülkelerden milyonlarca hektar tarım arazisi satın aldı. Bu gidişatın dizginlenmemesi durumunda, yoksul ülkelerin kendi nüfuslarını aç bırakmak pahasına zengin ülkeler için gıda ürettiği yeni bir sistem oluşacak" diyor. Diof, bu sistemi neo-kolonyalizm (yeni sömürgecilik) olarak adlandırıyor ve "Kabul edilemez koşullarda çalıştırılacak tarım işçileri ve işlenmemiş tarım ürünlerine erişim hakkı sağlayan yeni bir sömürgecilik anlaşması yaratılması riski var" ifadesini kullanıyor.
40 MİLYON DÖNÜM ARAZİ ZENGİN ÜLKELER İÇİN EKİLİYOR
BM Dünya Gıda Fonu rakamlarına göre şimdiye kadar ülkeler arasında el değiştiren bu tür toprakların boyutu 40 milyon hektar. Büyüklüğü Fransa'nın toplam tarım alanının iki katı, ya da AB'nin toplam tarım alanlarının yaklaşık yarısına eşit.
Güney Kore şirketi Daewoo Lojistiks, Madagaskar'da Belçika`nın yarısı büyüklüğünde, bir milyon hektar tarım arazisini 99 yıllığına kiralamayı planlandığını duyurdu. Hedef 2023 yilina kadar 5 milyon tonluk mısır üretimi kapasitesine ulaşmak. Şirket, ayrıca yine Güney Kore pazarı için palmiye yağı üretmek üzere, yine Güney Afrika'da 120 bin hektarlıik bir arazi daha bakıyor.
Çok geniş topraklara sahip olmasına rağmen, Çin su zengini güneydoğu Asya'da toprak anlaşmaları yapmaya başladı. Laos tarım alanlarının yüzde 15'ine karşılık gelen 2 buçuk milyon hektarlık bir alanın kullanım hakkını bu ülkeye sattı. Çin Kongo'da da 6 milyon dönümlük arazi satın alarak ekime başladı.
Tarıma elverişli toprakları yüzde birle sınırlı olan Katar da, ay başında Kenya'dan 40 bin hektar toprağın kullanım hakkini istedi. Anlaşma, petrol ve doğal gaz zengini bu körfez ülkesinin Kenya'nın turistik Lamu Adası'nda inşa edeceği 5 milyar dolarlık limanın parçası olarak sunuldu.
Katar daha önce pirinç yetiştirmek üzere Kamboçya'dan, mısır ve buğday yetiştirmek için Sudan'dan, sebze üretimi için de Vietnam'dan toprak almıştı.
5 milyon kişinin gıda yardımına muhtaç olduğu Sudan'da hükümet, 900 bin hektar arazinin kullanım hakkını satılığa çıkarmış durumda. Katar dışında Kuveyt'in de bu arazilerle ilgilendiği biliniyor.
Daha önce, CIA bağlantılı Yahudi bir işadamının Sudan'ın güneyinde Dubai büyüklüğünde bir tarım arazisinin kullanım hakkını satın aldığı gündeme yansımıştı.
Suudi bin Ladin grubu basmati pirinci yetiştirmek için 15 Suudi şirketiyle birlikte Endonezya`daki pirinç tarlalarına 4.3 milyar dolarlık bir yatırım yaptı..
Suudi yönetimi halen Kazakistan, Sudan, Etiyopya, Ukrayna ve Tayland`da arazisi satın alma ya da kiralama konusunda araştırma ve girişimlerde bulunuyor. Suudi yetkililere göre her bir projenin en az 100 bin hektar olması gerekiyor. Buralarda ekilecek mısır, buğday ve pirinç gibi tahıl maddeleri Suudi Arabistan`a gönderilecek.
Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Abraj şirketi de Pakistan`da 5 milyar dolarlık tarım arazisi satın almak için bu ülke ile anlaşma imzalamıştı.BAE`yi oluşturan emirliklerden Abu Dabi merkezli El Kudra şirketi de Asya ve Afrika`da 400 bin hektar arazi aradığını açıklamıştı. BAE şirketlerinin hedefindeki diğer ülkeler ise tüm Körfez ülkelerinin tarım arazilerini paylaşmaya başladığı Sudan ile Kazakistan geliyor.
Libya Ukrayna'da 250 bin hektarlık bir alanın sahibi.
Mısır, Nil`in kaynağında yer alan Uganda ile 800 bin hektarlık tarım arazisini kiralama konusunda anlaştığını duyurmuş, bu haber dünyada büyük bir yankı uyandırmıştı. Ancak Uganda muhalefetinin ayağa kalkmasıyla anlaşma şimdilik dondurulmuş durumda.
"İÇ ÇATIŞMA ÇIKABİLİR"
İngiliz Financial Times gazetesine konuşan Washington merkezli Uluslar arası Gıda Politikası Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Joachim von Braun`a göre dünyada artık hakim güç, gıda teminini sağlamak. Braun, bazı ülkelerin kendi ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak gıda maddeleri ihracını durdurduğunu, bunun da gıda güvenliği için bir risk teşkil ettiğini ifade ediyor.
Uzmanlar, Afrika gibi fakir ülkelerin topraklarını zengin ülkeleri satması durumunda, aç bir ülkenin gıda ihraç eder duruma gelerek, tuhaf bir çelişki oluşturacağını, bunun da iç çatışmaları körükleyeceğini ifade ediyor.
Küresel mali krizle birlikte gündemdeki yerini kaybeden buna rağmen etkileri artarak devam gıda krizine önlem olarak zengin ülkeler ve büyük şirketler gıdaya erişim haklarını güvence altına almanın yeni yollarını geliştirdiler. Bu yollardan biri, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde milyonlarca hektarlık tarım alanının kullanım hakkını satın almak. Birleşmiş Milletler tarım örgütü bu trendi yeni sömürgecilik olarak değerlendiriyor.
Arazi alanlar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Çin, Güney Kore, ABD, İngiltere, Hindistan, Mısır, Bahreyn gibi su ve sulanabilir arazi fakiri, zengin ülkeler.. Hedefte ise fakir ama toprak ve su zengini olan Sudan, Etiyopya, Pakistan, Endonezya, Angola, Uganda, Madagaskar, Vietnam ve Kazakistan gibi ülkeler var.
BM TARIM ÖRGÜTÜ: GIDA SÖMÜRGECİLİĞİ
Gıda krizine önlem olarak zengin ülkelerin ve büyük şirketlerin yoksul ülkelerin büyük tarım alanlarının kullanım hakkını satın almalarına ve bu çabaların hızlanmasına Birleşmiş Milletler'den "Bu yeni sömürgeciliktir" eleştirisi geldi.
Birleşmiş Milletle Tarım Örgütü (FAO) Başkanı Jacques Diof, "Son dönemde zengin ülkeler ve şirketler, gelişmekte olan ülkelerden milyonlarca hektar tarım arazisi satın aldı. Bu gidişatın dizginlenmemesi durumunda, yoksul ülkelerin kendi nüfuslarını aç bırakmak pahasına zengin ülkeler için gıda ürettiği yeni bir sistem oluşacak" diyor. Diof, bu sistemi neo-kolonyalizm (yeni sömürgecilik) olarak adlandırıyor ve "Kabul edilemez koşullarda çalıştırılacak tarım işçileri ve işlenmemiş tarım ürünlerine erişim hakkı sağlayan yeni bir sömürgecilik anlaşması yaratılması riski var" ifadesini kullanıyor.
40 MİLYON DÖNÜM ARAZİ ZENGİN ÜLKELER İÇİN EKİLİYOR
BM Dünya Gıda Fonu rakamlarına göre şimdiye kadar ülkeler arasında el değiştiren bu tür toprakların boyutu 40 milyon hektar. Büyüklüğü Fransa'nın toplam tarım alanının iki katı, ya da AB'nin toplam tarım alanlarının yaklaşık yarısına eşit.
Güney Kore şirketi Daewoo Lojistiks, Madagaskar'da Belçika`nın yarısı büyüklüğünde, bir milyon hektar tarım arazisini 99 yıllığına kiralamayı planlandığını duyurdu. Hedef 2023 yilina kadar 5 milyon tonluk mısır üretimi kapasitesine ulaşmak. Şirket, ayrıca yine Güney Kore pazarı için palmiye yağı üretmek üzere, yine Güney Afrika'da 120 bin hektarlıik bir arazi daha bakıyor.
Çok geniş topraklara sahip olmasına rağmen, Çin su zengini güneydoğu Asya'da toprak anlaşmaları yapmaya başladı. Laos tarım alanlarının yüzde 15'ine karşılık gelen 2 buçuk milyon hektarlık bir alanın kullanım hakkını bu ülkeye sattı. Çin Kongo'da da 6 milyon dönümlük arazi satın alarak ekime başladı.
Tarıma elverişli toprakları yüzde birle sınırlı olan Katar da, ay başında Kenya'dan 40 bin hektar toprağın kullanım hakkini istedi. Anlaşma, petrol ve doğal gaz zengini bu körfez ülkesinin Kenya'nın turistik Lamu Adası'nda inşa edeceği 5 milyar dolarlık limanın parçası olarak sunuldu.
Katar daha önce pirinç yetiştirmek üzere Kamboçya'dan, mısır ve buğday yetiştirmek için Sudan'dan, sebze üretimi için de Vietnam'dan toprak almıştı.
5 milyon kişinin gıda yardımına muhtaç olduğu Sudan'da hükümet, 900 bin hektar arazinin kullanım hakkını satılığa çıkarmış durumda. Katar dışında Kuveyt'in de bu arazilerle ilgilendiği biliniyor.
Daha önce, CIA bağlantılı Yahudi bir işadamının Sudan'ın güneyinde Dubai büyüklüğünde bir tarım arazisinin kullanım hakkını satın aldığı gündeme yansımıştı.
Suudi bin Ladin grubu basmati pirinci yetiştirmek için 15 Suudi şirketiyle birlikte Endonezya`daki pirinç tarlalarına 4.3 milyar dolarlık bir yatırım yaptı..
Suudi yönetimi halen Kazakistan, Sudan, Etiyopya, Ukrayna ve Tayland`da arazisi satın alma ya da kiralama konusunda araştırma ve girişimlerde bulunuyor. Suudi yetkililere göre her bir projenin en az 100 bin hektar olması gerekiyor. Buralarda ekilecek mısır, buğday ve pirinç gibi tahıl maddeleri Suudi Arabistan`a gönderilecek.
Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Abraj şirketi de Pakistan`da 5 milyar dolarlık tarım arazisi satın almak için bu ülke ile anlaşma imzalamıştı.BAE`yi oluşturan emirliklerden Abu Dabi merkezli El Kudra şirketi de Asya ve Afrika`da 400 bin hektar arazi aradığını açıklamıştı. BAE şirketlerinin hedefindeki diğer ülkeler ise tüm Körfez ülkelerinin tarım arazilerini paylaşmaya başladığı Sudan ile Kazakistan geliyor.
Libya Ukrayna'da 250 bin hektarlık bir alanın sahibi.
Mısır, Nil`in kaynağında yer alan Uganda ile 800 bin hektarlık tarım arazisini kiralama konusunda anlaştığını duyurmuş, bu haber dünyada büyük bir yankı uyandırmıştı. Ancak Uganda muhalefetinin ayağa kalkmasıyla anlaşma şimdilik dondurulmuş durumda.
"İÇ ÇATIŞMA ÇIKABİLİR"
İngiliz Financial Times gazetesine konuşan Washington merkezli Uluslar arası Gıda Politikası Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Joachim von Braun`a göre dünyada artık hakim güç, gıda teminini sağlamak. Braun, bazı ülkelerin kendi ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak gıda maddeleri ihracını durdurduğunu, bunun da gıda güvenliği için bir risk teşkil ettiğini ifade ediyor.
Uzmanlar, Afrika gibi fakir ülkelerin topraklarını zengin ülkeleri satması durumunda, aç bir ülkenin gıda ihraç eder duruma gelerek, tuhaf bir çelişki oluşturacağını, bunun da iç çatışmaları körükleyeceğini ifade ediyor.