Yaşanan süreç İmralı, PKK, ABD, Peşmerge ve AKP'nin oyunudur

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM'de Demokratik Açılım görüşmeleri için düzenlenen genenl oturumda konuştu.

Bahçeli çöyle konuştu;

Bugün burada neyi tartışacağız? Nasıl bölüneceğimizi mi? Nasıl ayrılacağımızı mı? Bugün burada hangi konuda uzlayacağız? Devletimizi nasıl parçalayacağımızı mı? Gazilerimizi birkere daha yaralayacağımızı mı? Şehitlerimizin kemiklerini birkez daha nasıl sızlatacağımızı mı?

Aylardır konuşmak istiyordunuz. işte buradayız milletimizin gözü önündeyiz. Bizden istediğiniz nedir bunların hangisi için tartışacağız. Hangisini onaylayacağız.

Ve Allah esirgesin bunlara izin verirsek bunlara göz yumarsak muhterem ecdadımıza ne diyeceğiz nasıl anlatacağız. Şayet varsa bir yolunuz siz söyleyiniz.

Gafletteydik, görmedik uyuyorduk mu diyeceksiniz? Ne yapalım strateji kuruluşları böyle istediler çaresiz kaldık boynumuzu eğdik mi diyeceksiniz?

Birileri önümüzde görülmedik fırsat var kaçırmayalım dedi mi diyeceksiniz?

Böyle bir felakete kılavuzluk yaparsanız bunu tarihe, ecdadımıza nasıl anlatacaksınız, vebalini nasıl yükleneceksiniz.

Bunun hesabını iki cihanda nasıl vereceksiniz. Hayır Türk milleti bunu asla kabul etmez. Türkiye bir ve bütün olur bu oyuna gelmez. 

Değerli milletvekilleri bugün aziz milletimiz son derece endişeli huzursuz ve tehlikededir. Karşımızdaki sorun son derece tehlikeli bir beka problemidir.

Kaşımızdaki sorun son derece iyi anlaşılmalı ve değerlendirilmelidir.

Siyasi partilerin eylemleri Devletin bağımsızlığına ülkenin bütünlüğüne aykırı olamaz bunların aksi Anayasal bir suçtur.

Milli iradenin tecelli ettiği yüce Meclis'in vekilleri büyük Türk milleti önünde namus ve şerefleri üzerine Devletin bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak adına yemin etmişlerdir.

Türkiye son 25 yıldır bağımsızlığımızı tehdit altına alan terör örgütü ile şerefli bir mücadele vermektedir.

Bu şerefli mücadelede binlerce şehit verilmiş vatandaşımız katledilmişdir. 2002 yılına gelindiğinde terörün beli kırılmış bitme noktasına gelmiştir. Ancak AKP hükümeti döneminde PKK yeniden canlanmıştır.

Terörün tasviyesi yerine Milli kimliği ve Milli Devleti tasfiye etmek adına yola çıkan hükümet bölücülüğün önünü açmıştır.

PKK açılımı ile yapmak istenen terörürün silah ve şiddetle yapamadığını siyasal olarak yapmayı amaçlamaktadır.

Sorunun kaynağı ve esası bireysel hak demokratikleşme özlem ve temennileri değildir.

Böyle bir durumun vahametini doğuracağı sorunun ciddiyetini herkes çok iyi görmelidir.

Bu bakımından bu yaklaşım vatandaşlarımıza yapılan bir hakarettir. AKP'nin açılım politikası bu nedenlerden dolayı yanlı ve yanlıştır.

Sayın milletvekilleri bu vatan bundan bin yıl önce gerçek sahibi bulmuştur. Bunun adı Türk Milleti'dir. Bu iftihar ettiğimiz beşeri varlık dillerin lehçelerin üstünde olmuştur.

Ve bin uzun yılda şehit vermiş kız alıp vermiş vatanı kurtarmış birlikte gülüp birlikte üzülmüştür. Bizi bu yaşananlar millet yapmıştır. Ve son 200 yılda bu coğrafya'da oynanan oyunların tamamı bu yüce milleti Anadolu'dan atmak için gerçekleştirilmiştir.

Güçlü olduğumuzda boyun eğenler gücümüz tükendiğinde hemen saklandıkları yerden doğrulmuşlardır.

Aziz milletimiz 6 asırlık hükümdarlığının sonucunda ana yurda baba toprağının sınırlarına dönmüştür. Bu saatten sonra gidilecek başka nokta verilecek başka toprak kalmamıştır. Anlamakta zorlananlara tekrar hatırlatıyorum buranın adı Türkiye üzerinde yaşayanlar Türk Milleti'dir.

Adına ne denirse denilsin ister fırsat ister şart, ister açılım bu günkü yaşananların şark meselesi olduğu kesindir.

Çoğrafyamız tartışılırsa milletimiz, milletimiz tartışılırsa devletimiz, devletimiz tartışılırsa bayrağımız ortadan kalkacaktır.

İnsanlığın geçmişi, tarihin çöplüğü, budurumu öngörememiş devletlerin enkazı ile doludur.

Bunlar ne bir fantazi ne de bir paronayadır.

Bunlar benim şahsi fikrim değil. binlerce örneğin gösterdiği ve işaret ettiği gerçeklerdir.

Hükümete bir kez daha düşünmeleri için sesleniyorum.

Karşımızda yeni bir Sevr dayatması olduğunu bir kez daha düşündüğünüzde göreceksiniz.

Demokrasi çağımızın vazgeçilmez bir gerçeğidir. 

Ama bazı gerçekler demokasi ile makyajlanarak saklanmaktadır.

Başbakan Erdoğan gititği her yerde demokratikleşmeden bahsederek Kürt açılımını, demokratikleşme paketine sıkıştırmaktadır.

Bugün gerçekten iddia edildiği gibi ülkemizde bir eşitsizlik var ise bu yılların ihmali ile oluşmuştur.

Bu sorunlar ise kimliklerin özgürleşmesi ile değil terörün ortadan kaldırılarak, sosyal ve ekonomik tedbirler  alınarak ortadan kalkacaktır.

Ancak bu sorunu çözeceğiz adı altında değişik yapılaşmanın içine girmenizi kabul edemeyiz, ettirmeyiz. Zaten bu durum anayasaya aykırıdır.

Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar hangi etnik kökenden gelene menşeyini sormuş ayrımcı bir muamelede bulunmuştur. Hangi başbakan veya hangi bakana kökeni nedeni ile farklı muamele yapılmıştır.

Kim Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, General, Vali, Kaymakam olamayacağını iddia edebilir. Bugün ülkemizi yöneten kadrolara bakıldığında bu tartışmanın nekadar gereksiz olduğunu göreceksiniz..

Bu yörelerden gelen sayın üyelere hayatının her alanında kapı açan bir hukuk sitemi neden birilerini dağa çıkmaya itsin. Türk milleti zaten birdir, bayrağı birdir, vatanı birdir.

Bizden çözüm istiyordunuz işte bizim çözüm önerimiz şudur.

1. Bütün teröristler silahları ile birlikte teslim olmalıdır
2. Tamamı Türk adaleti önünde hesap vermelidir.
3. Anayasa ülkemin her köşesindeki vatandaşa ülkemin bütün makamlarına ulaşma hakkını vermektedir. Siz bu gençlerin önünü açınız.

Bu süreçte önemli olan ayrıştırmaya mahal vermemektir.

Allah göstermesin Devletimiz çöküntüye uğrasa da demokrasimiz kesintiye uğrasa da, eğer milletimiz ayakta ise yıkılmamış ise dağılmamış ise geleceğimiz yeniden inşa edecek gücümüz vardır. Önemli olan milletimizin bölünmemiş olmasıdır.

Tanzimat ile başlayan süreç kuşkusuzki milletimizi tebadan vatandaşa ilerleten sürecin başlangıcıdır. Ama unutmayınki İmparatorluğum çöküşünüde getirmiştir.

Değerli arakadaşlarım bildiğiniz gibi açılım denen sürecin ortaya çıkışından buyana partimiz kararlı bir  tutum sergilemiştir. Bu davranışı sürdürmekteki  temel gayemiz milletimiz üzerinde bölünme amacı güdülmesidir.

Siz milleti oluşturmuş alt kültürleri birbir sayarken konuşmamda vurguladığım Türk Milleti'ndeki ısrarımın sebebi budur.

Unutmayalım ki ülke birbirleri ile müşterek oluşturmayacak kadar farklı insanların kafesler arasında yaşadığı toprak değildir.

Millet varlığını koruma görevi öncelikle hükümete aittir.

Siyaset kurumu eli ile, toplumda ortaya çıkan benzeşme ile barış, refah birliği üzerinde toplumda uyum sağlanabilir.

Bugün dünyanın milete dayalı güçlü ülkelerinin tamamına yakını yeni kimlik oluşturacak anlayışları reddetmiştir.

Kısaca aykırılıkların ayrışmalara, benzeşmelerin birleşmelere gideceği tartışılmazdır.

Yıllardan beri Avrupa Birliği'nin dayatmaları ile bitmek bilmeyen taleplere karşı verilen tavizlerin duracağı yer neresi olacaktır.

Hükümetin direnci nerede ortaya çıkacaktır.

Özellikle açılım sürecinde PKK taleplerine göz yumanlar bu cevapları vermek durumundadırlar.

Özellikle dildeki farklılaşmanın resmiyet kazanması başkalaşmayı ve birlikten uzaklaşmayı doğuracaktır ki bu süreçten önce bir dilin etrafında oluşmuş farklılaşmaya zemin sağlayacaktır.

Devletin en büyük görevi bir arada yaşamak için uzlaşmış siyasi yapıyı korumak ve bütünleşmeyi kuvvetlendirmektir.

Herkes anasının dilini konuşmakta özgürdür.  Bunun önünde bir engel yoktur ancak kamusal alanda 2. bir dilin konuşulması birlik ve bütünlüğü bozacaktır.

Bu itibarla hiç birimizin soyut bir demokrasi putu peşinde ufalanmamız sanal bir açılım peşinde koşmamız bir kazanç sağlamayacaktır.

Bizim görüşümüz merakla bekleyen bazı siyasi parti liderlerine ve sözde aydınlara bir kez daha duruşumuzu vurgulamak istiyorum. Bugün yaşananlar bölgemizdeki su ve enerjiyi ele geçirmek, baskı altında tutmak için yazılan büyük Ortadoğu projesinin eseridir. İmralı, PKK, ABD, Peşmerge ve AKP'nin birlikte oynadığı oyunun sonucu birleşme asla mümkün değildir.

Hükümet PKK terör örgütü ile kahraman gazi ve şehitlerimiz aynı kefeye koymuş yöre halkını da buna alet etmiştir.

Vatana bağlılığı şüphe götürmeyen vergisin veren vatan borcunu ödeyen ve ödemeye devam etmek isteyen 100 binlerce kardeşimizin ortamı ve huzuruda bu ayrıştırma süreci ile tehlikeye atılmıştır.

Milliyetçi Hareket oyunu görmüş, okumuş ve bozmuştur. Başbakan'ın sıkıştığı anlarda geri adam atarak Bayrağın ve Milletin tekliğine vurgu yapmasının da amacı budur.

Partimiz kardeşiliğimiz ve birliğimizi korumak isteyen aziz vatandaşlarımıza destek olacaktır.

Partimiz düşüncelerini milletle açıkça paylaşacak ve miletinin yanında yer olacaktır.
 
Türk milletinin birliği, haysiyeti ve geleceği ile oynayan Türkiye'yi yıkıma götüren küresel aktörlerin oyununu bozmak ise vazgeçilmez milli görevimiz ve sorumluluğumuz olacak.

Ancak herşeye rağmen girdiğiniz yoldan dönmemekte ısrarlı iseniz TBMM'deki sandalye sayınız yeterlidir ve hodri meydan bölünme yasalarını çıkartabiliyorsanız çıkarınız.

Bu günlerde şu gerçeklerin bir kez daha hatırlatılmasında fayda vardır. Türk Milleti sınırları ve Milli birliği ile Lozan tarihinde söylemiştir.

Yıllardır terörle mücadele de verdiğmiz şehitlerimiz ve gazilerimiz bu sözün şahitleridir.

Bilinmelidirki tercihini Milli birlikten bağımsızlıktan ve kardeşlikten yana kullanan Milliyetçi Hareket için bu konu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır.

Tarih ihanetleri de kahramanları da geçmişte kaydemiştir. Şimdi de kaydedecektir.

Girdikleri yanlış yolda sonuna kadar gideceğini söyleyenler bilmelidirki. Milliyetçi hareket bu yanlışı önlemekte sonuna kadar azimli ve kararlıdır.