'NATO Sonrası Afganistan'Sempozyumu

Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (GASAM) Başkanı ve AK Parti Gaziantep Milletvekili Ali Şahin, Afganistan ile Pakistan'a huzur ve istikrar getirilmesi için Taliban örgütüyle müzakere sürecinin başlatılması gerektiğini belirterek, "Batılı birtakım gizli servislerin ellerinden bu örgütlerin kurtarılması lazım" dedi.

GASAM ve TİKA işbirliğinde düzenlenen "NATO sonrası Afganistan" konulu uluslararası sempozyumun açılışını yapan Şahin, iki hafta önce doğum yaptıktan sonra hastalanıp ölen 26 yaşındaki Afganistanlı Kamer'in hikayesinden etkilenerek GASAM'ı kurduklarını söyledi.

Şahin, sempozyumda Afganistan'ın dramı ve NATO sonrası oluşacak Afganistan'ın ele alınacağını ifade ederek, problemlerin nasıl çözüleceği, Pakistan ve Afganistan arasındaki gerilimlerin nasıl giderileceği, bölgedeki istikrarın nasıl sağlanacağı gibi konuların konuşulacağını kaydetti.

Türkiye'de çok sıkıntılı bir seçim sürecinden geçildiğini, davet edilen bakanların alanda çalışmalarına devam ettikleri için sempozyuma gelemediğini vurgulayan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben de seçim çalışmalarımı yarıda bırakarak bir günlüğüne geldim. Biz seçim kampanyasını yürütürken, bu seçimleri sadece Türkiye'nin seçimleri değil, Kabil'in, İslamabad'ın, Kahire'nin, Şam'ın, Arakan'ın, Orta Afrika'nın, Gazze'nin seçimleri, bütün ümmetin seçimleri olarak görüyoruz. Vatandaşlarımızla buluşurken, Kabil'de ya da Afganistan'ın bir köyünde Kamer gibi yokluğa, ölüme mahkum edilmiş, demokrasi adına imkansızlığa ve çaresizliğe terk edilmiş insanlar için de oy vereceklerini anlatarak, bütün İslam aleminin seçimleri olduğunu bütün vatandaşlarımıza izah etmeye çalışıyoruz."

- "Pakistan terör laboratuvarına dönüştü"

Şahin, 2001'de müdahalenin ardından Afganistan'da, Güney Asya'yı da etkisi altına alan kaos ve çatışma iklimi olduğunu belirterek, bunun Pakistan, İran ve Hindistan'ı da etkisi altına alarak terör, şiddet ve kaos iklimine dönüştüğünü söyledi.

Afganistan'a gerçekleştirilen müdahalenin bölgede otorite boşluğu oluşturduğunu, bunun bir süre sonra Pakistan'ı terör laboratuvarına dönüştürdüğünü vurgulayan Şahin, şöyle devam etti:

"Orada hayat bulan birçok terör örgütü başta Afganistan'ı, Pakistan'ı, İran'ı, Hindistan'ı ve bütün dünyayı tehdit eder hale geldi. Bunlar bir tesadüf müydü? Afganistan'ın demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve kalkınma amacıyla işgal edilmesi, ardından 10 yıl boyunca hiçbir altyapı konusunda ilerlemenin olmaması, sağlık, eğitim, istihdam alanlarında hiçbir adımın katedilememesi, tam tersi bölgedeki istikrarsızlık coğrafyasının sadece Afganistan'la sınırlı kalmayıp, terör laboratuvarlarında üretilen terör örgütleriyle birlikte başta Pakistan ve İran olmak üzere bütün bölgeyi tehdit eder hale gelmesi bir tesadüf müydü, yoksa senaryonun ürünü müydü? Bunları burada irdeleyeceğiz."

- "Dünya afyon üretiminin yüzde 94'ü Afganistan'da"

Şahin, 2001 operasyonundan sonra bölgedeki istikrarsızlık coğrafyasının genişlemesinin aslında İslam coğrafyasının büyük bir oyunla karşı karşıya olduğunu gösterdiğini belirterek, "Dünya afyon üretiminin bugün yüzde 94'ünün Afganistan'da olması aslında birçok şeyi açıklıyor. NATO'nun, batılı güçlerin kontrolü altındaki Afganistan'da afyonun üretiliyor olması bölgede nasıl bir oyun oynandığının göstergesidir" dedi.

Bölgede yeni terör örgütleri üretildiğini, Pakistan Taliban hareketinin üretilmiş bir terör örgütü olduğunu belirten Şahin, şöyle konuştu:

"İslam coğrafyası yeniden şekillendirilirken terör örgütleri üzerinden şekillendiriliyor. Şimdi bu misyonu Ortadoğu'da IŞİD, DAEŞ adıyla isimlendirdiğimiz örgüt üstlenmiş durumda. Artık konvansiyonel savaşlar dönemi bitti. Bunu yerine iki tane yeni önemli strateji hayata geçirildi. Postmodern savaş yöntemleri. Bunlardan ilki hedef ülkeyi, kendi içerisinde yarattıkları terör örgütleriyle yıpratmak, devre dışı bırakmak. İkinci önemli stratejileri ise halk hareketleri. Hedef ülkelerde seçilmiş iktidarlara ve hükümetlere karşı, seçilmiş yapılara karşı halk hareketleri oluşturarak hedef iktidarları yıpratmak, kendi halkları nezdinde itibarsızlaştırmak ve çökertmek. Türkiye'deki Gezi olayları, Ukrayna'daki halk hareketleri, Mısır'da Mursi'ye karşı örgütlenen halk hareketleri bu tür savaşlara örnek verilecek olaylar."

- Çözüm önerileri

Şahin, İslam aleminin en önemli sorununu, "sorunlarını kendi içinde çözecek mekanizmaya, yönteme sahip olamayışı" şeklinde açıklayarak, Afganistan'da çözümün nasıl olacağına ilişkin şu ifadeleri kullandı:

"Afganistan ve Pakistan'a huzur ve istikrar getirmek istiyorsak Taliban örgütleriyle müzakere süreci başlatmamız gerekiyor. Batılı birtakım gizli servislerin ellerinden bu örgütlerin kurtarılması lazım. Afganistan'da en elzem sorun güvenlik. İslam İşbirliği Teşkilatı organizasyonunda oluşturulacak bir İslam barış gücü, güvenliği tesis etmek üzere konuşlandırılmalıdır. İslam ülkelerinin deneyimli yöneticilerinden oluşan Afganistan barış ve kalkınma programı oluşturulmalı. Acil olan eğitim, sağlık ve altyapı ihtiyaçlarının giderilmesi için barış ve kalkınma fonu oluşturulmalı. Afganistan mutlaka silahlardan arındırılmalıdır. Aşiret, ulema ve kanaat önderleri çözüm ve istikrar sürecinin bir parçası haline getirilmeli. Genel bir af ilan edilmeli, örgütlerin üye ve savaşçıları sosyal bir rehabilitasyona tabi tutularak topluma entegre edilmeli. Türkiye, Pakistan ve Afganistan'ı içerecek ortak bir kalkınma ve güvenlik paktı oluşturulmalıdır."

Şahin, İslamabad, Kabil güven ve huzur içerisinde değilse, Ankara ve İstanbul'un da güven ve huzur içinde olamayacağını dile getirdi.

Kaynak: AA