35 Ülke Temsilcisi: “Adil Bir Dünya İstiyoruz”

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından bu yıl 22’ncisi düzenlenen “Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi”nin 3’üncü gününde, “Yeni bir dünya ve adil düzen” fikri öne çıktı.

35 Ülke Temsilcisi: “Adil Bir Dünya İstiyoruz”
İstanbul WOW Hotel’de düzenlenen ve 3 gün süren kongrenin sonuç deklarasyonu da ESAM Genel Sekreteri Prof. Dr. Arif Ersoy tarafından açıklandı.

‘Yeni Bir Dünya’ ve ‘İslam Dünyasındaki İktisadi ve Siyasi İşbirliği Modelleri’ başlıklarının ele alındığı oturumlarda, sosyalizm ve kapitalizm sistemlerine karşı adil yeni bir dünya düzenine ihtiyaç olduğuna dikkat çekildi. 3 gün süren ve 7 oturumda tamamlanan kongreye 35 ülkeden 130 davetlinin yanı sıra Türkiye’den de çok sayıda siyasetçi, akademisyen ve STK temsilcileri katıldı.

Irak Türkmen Adalet Partisi Başkanı Enver Bayraktar, dünyanın yeni bir dünya düzeni beklediğini belirterek, “Öyle bir düzen olmalı ki güvenir ve eşit bir yapıya sahip olmalıdır. İslam aleminin bütün yerel kaynaklarının ortak olduğu bir düzen olmalıdır. Aslında bunu tek sağlayacak olan da İslam’dır. Allah-u Teala adil olmamızı istiyor. Eski düzenler dünyayı ormana çevirirken, sömürürken, İslam adil ve adaletli düzenden yana oldu. Allah bize adaletli ve paylaşımcı olmamızı emretti. İslam dünyasının reforma ihtiyacı var. Reformları İslam’a uygun olarak gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Banka kuralım fakat İslami bankalar kuralım. Bu işe faizi karıştırmadan yapalım. Ancak böyle dış düşmanların saldırılarını boşa çıkarabiliriz” diye konuştu.

“HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI”
Temel Karamollaoğlu ise, “Herkes elini taşın altına koyarsa yeni bir dünyayı kurabiliriz. Şu anki dünya düzeni insanlara huzur vermiyor. Bundan dolayı da adil bir dünya düzenine ihtiyaç oldu. Siyonizm kendi dünyasını kurabilmek için var gücüyle çalışıyor. Bu çalışmayla da İsrail’i kurdu. Batı ise tek kutuplu bir dünya kurarak dünyanın jandarmalığına soyundu ama artık İslam dünyası uyanıyor ve batının jandarmalığını kabul etmiyor. Tecavüz ve işgal altında kalan İslam ülkelerini gören Müslümanlar artık yeni bir dünyaya daha fazla ihtiyaç duyuyor. Biz bu düzeni savaşla değil, barış ve diyalogla yapmayı planlıyoruz. Sömürülerek değil kendi öz kaynaklarımızı, kendi rızamızla paylaşmak istiyoruz. Biz adalet istiyoruz. Ayrıca batı dünyasının teknolojik üstünlüğünden dolayı böbürlenmesinden bıktık. Biz eşitlik istiyoruz. İnsan haklarına gerçek anlamda saygı gösterilmesini istiyoruz. Biz demokrasiyi de istiyoruz ama gerçek demokrasiyi istiyoruz. Biz Batı’nın euro ve dolar gibi kendi parasıyla bizim kaynaklarımızı sömürmesine müsaade etmeyeceğiz, kendi para birimimizi kuracağız. Kendi para birimimiz, banka sistemimiz olacak. Kendi Birlemiş Milletlerimiz, savunma paktımız olacak. Aramızda bir ihtilaf olduğunda Batılılara gitmeyeceğiz ama güçlü olmadan bunu gerçekleştirebilmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.

“BATI YENİ BİR DÜŞMAN ARAYIŞINA GİRDİ”
Prof. Dr. Oya Akgönenç, “Sovyetler Birliğinin çökmesiyle birlikte Batı yeni bir düşman arayışına girmiştir. Düşman tanımında kızıl renkten yeşile geçmiştir. 2000’li yıllarla birlikte dünyada önemli değişiklikler yaşandı. Birincisi, ABD tek güç olma özelliğini kaybetmiştir fakat bunun en tehlikesi ABD’nin savaş stratejisinin değişmesidir. ABD’nin yeni stratejisine ‘önleyici vuruş’ deniyor. Bunun anlamı şu: ‘Ben şüphelendiğim, canım sıkıldığı anda seni vururum’ stratejisi uygulamaya konuldu. Çin büyük bir başarıyla komünizmle kapitalizmi birleştirdi ve bir ekonomi gücü oluşturdu. Dünya ekonomi merkezleri, Asya kıtasına kaymaya başlamıştır. Dünya enerji ve yer altı zenginliklerinin Asya kıtasında olması bölgeyi çekici hale getiriyor. Avrupa devletleri ve Batı genelinde ekonomik krizler yaşanmaya başlamıştır. Ekonomik kriz başlamıştır, işsizlik artmış ve refah düzeyinde düşüşler yaşanmış, yaşlı nüfus da artmıştır. Bu, Avrupa’da korkuyu artırmıştır. Sömürge toprakları bağımsızlıklarına kavuştukça Avrupa’nın refah düzeyi ve ucuz iş gücü azalmaya başlamıştır. Son iki üç yıldır Avrupa’daki ekonomik krizler rahata alışmış bu toplumları oldukça rahatsız etmiştir. 1945’lerden sonra Keşmir’de, Filistin’de, Kıbrıs’ta yapılan Müslüman katliamları aynı düşünceye dayanarak yapılmıştır.

Toplantıya Guyana’dan katılan Hasib Yusuf, “Yeni dünya ve adil düzen konusunda çabalarımız boşa çıkmayacaktır. Adil düzeni artık teori ile değil, pratik olarak da hayata koyacağız. Bu konuda somut adımlar atılmaya başlandı” dedi.

Suudi Arabistan’dan katılan Prof. Ahmet Ferit Mustafa, “Komünizmin bitişinden sonra Afganistan’da kirli projeler tatbike geçmiştir. Bu kirli oyunlarla baş edebilmemiz için İslam kültürünü yaymamız ve bilinci güçlendirmemiz lazım. Bundan dolayı da çok ülkeye İslami üniversiteler kurulmalıdır. Hatta bu konuda da çalışmalar başlamıştır. Bazı yerlere ise İslami kültürü öğretme ve yayma merkezleri kurulmuştur. İnşallah bu daha da yaygın olacaktır. Çeşitli ülkelere okul açmamız gerekmektedir. O okullar o ülkenin eğitim sisteminin yanı sıra İslam kültürünü de içinde barındıran okul olmalıdır. O okullar başarılı okullar olmalı ki herkes çocuklarını o okullara göndersin.”
Yemen’den Said Şemen, “Bu kongreye katıldığım için çok memnun oldum. Arap dünyasında yaşanan son gelişmeler ve Arap Baharını algılamak ve Müslümanların uyanması için bu tür çalışmalar önemlidir. Başta Merhum Erbakan’a ve ESAM’a teşekkür ederim. Biliyorsunuz ki yolsuzluklar ve diktatörlüklerle mücadele eden bir Orta Doğu vardır. Bu uyanışa destek verilmelidir. Yemen bunu büyük oranda başarmıştır” dedi.

“YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ İSLAM DİNİNİN EMRİDİR”
Dr. Fatih Erbakan, “Yıllarca bu toplantıya rahmetli babamın davetlisi olarak katıldınız. Kendisi aramızda olmasa bile onun maneviyatının aramızda olduğunu düşünüyorum. Kendisinin arkasından, göstermiş olduğu hedeflere yürümeyi Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyoruz. Bunlardan biri yeni bir dünya hedefi idi. Yeni bir dünyanın kurulmasının kendi tercihinizden çok İslam dininin emri olduğunu biliyoruz. Nasıl ki biz yeni dünya kurmak istiyorsak Siyonistler de yeni bir dünya kurmak istiyor. Fakat onların yeni dünyası İsrail’in merkez olduğu, geriye kalan 6 milyar insanın ise onlara köle olduğu bir dünyadır. Bizim kuracağımız yeni dünya ise Hakk’ın ve haklının üstün tutulduğu adil bir dünya olacaktır. Rahmetli babam da bunu istemiş ve ömrünü buna vakfetmişti.”
Doç. Dr. Hüsnü Koyunoğlu, “Vakıflar Allah rızası için iş yapmalıdır. Eğer Allah rızası için faaliyet göstermiyorsa ve bu amacı gütmüyorsa buna vakıf diyemeyiz. Vakıfların şartı Allah’ın şartları yani kanunları gibi olmalıdır. Allah’ın kanunlarından uzak olmamalıdır” şeklinde konuştu.

Mısır ümmet Ticari Konseyi’nden Abdulhaz el-Savi, “Biz ticaret merkezi kurarsak o zaman ticari anlamda çok önemli bir müessese olacağını düşünüyorum. Yeni bölgesel güçler manasında yeni bir şey ortaya çıkacak. Aramızdaki serbest ticaret anlaşmaları konusunda çok önemlidir. Dünya nüfusunun yüzde 22’sini Müslümanlar oluşturuyor ama üretimin yüzde 5’i bize ait. Dünya üzerinde gayri safi milli hasılası en düşük ülkeler İslam ülkeleridir. Geliri en düşük olan da yine İslam ülkeleridir. İslam ekonomisi üzerine konuştuğumuzda aramızda birlik kurmamız gerekir. İslam ülkeleri arasında maalesef ekonomik bir bağ yoktur. Yer altı kaynaklarımız çok fazla ama bunu işleme imkanımız çok düşük. Kendi aramızdaki ticari hacim 500 milyon doları bile geçmiyor. Batılı ülkelerle yaptığımız ticaret ise çok fazla. Ticari meclis oluşturur isek dünya ticareti merkezinde D-8 ülkeleri ve İslam ülkelerinin desteğini alarak böyle bir girişlimde bulunulabilir” ifadelerini kullandı.

Abdulkadir Allali, “Yoksulluk sorununun çözülmesi İslam’ın köşe taşı olacaktır. Zekat ve diğer sadaka hayır işleriyle kısıtlı kalmaktadır” dedi.

Bembirsen Genel Başkanı Mürsel Turbay ise, “Adaletin tesisi Allah’ın insanlara verdiği temel hakkı tesis etmekle mümkündür. Bu hususlar yerine getirilmezse adalet tesis edilemez insanların hakkı gasp edilir. Biz su ve ekmek üzerinde kavga değil adaletin tesisi kavgasını veriyoruz. Biz bir sivil toplum kuruluşu olarak çalışanın, memurun hakkını savunuyoruz. Bu çalışmalarımızı bir sekretarya ile taçlandırırsak dünyada söz sahibi olma yönünde büyük bir yol almış oluruz. Bunun için aktif hale geçmeliyiz. Sözlerimizin dünyaca kabul görmesi için pratiğe yoğunlaşmamız gerekir. Biz hocamızın kurduğu D-8’lere destek veriyor daha da ileriye gitmesi için çaba sarf etmemiz gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.

“ERBAKAN, ÜMİT VEREN BİR SİYASİ LİDERDİ”
Toplantıya Keşmir’den katılan Abdurreşid Turabi ise, “Merhum Erbakan ilk defa Siyonistlere karşı çıkarak yeni bir dünya düzeni kurmak için girişimlerde bulundu. Ümit veren bir siyasi liderdi kendisi. Biz de tarihsel değişime tanıklık ettiği için şanslıyız. O lider İslam ülkelerine bir vizyon sağladı ve onlara yol gösterdi. Biz onun geliştirdiği vizyon sayesinde Arap Baharı’nı gördük. Filistin’de ve Keşmir’de acı çeken kardeşlerimiz yılmadan işgalcilere karşı koyuyorlar. Boyun eğmiyorlar” dedi.

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin Erol ise şu ifadeleri kaydetti:
“İslam dünyası mevcut şartlar altında yeniden inşa edilen dünyada yok. Dolayısıyla bu yeni dünya düzeninde yer almak için yeni bir düzen şart. İslam dünyası, artık teşhis aşamasından tedavi aşamasına geçmek zorunda. Artık çözüm sürecini başlatmalı. Bu kapsamda Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi’nin kurumsallaşması ve etkin sivil toplum kuruluşu hareketi olarak bu süreçte yerini alması gerekiyor. İslam dünyası, misyon duygusunu kaybetmiş halde. Misyon duygusunu kaybeden bir yapının vizyonu olmaz. Misyon ruhu sorumluluğu, bilinci tekrar kazandırılmalıdır. Misyon olmadan vizyon olmaz. İslam dünyasında dip dalga olarak adlandırabileceğimiz halk hareketlerini, iyi organize etmek gerekiyor. Bu hareketler, bir takım radikal yapılarla sulandırılmaya ve sabote edilmeye çalışılıyor.”
Kaynak: İHA