ÜÇÜNCÜ CİNSİYET

Prof. Dr. Beyhan Asma

Prof. Dr. Beyhan Asma

Öncelikle bilimsel anlamda belirtmek gerekirse: “Cinsiyetleştirme” bugün dünya nüfusunu azaltma projesi olarak görülmekle birlikte, en önemli mesele olarak ta ülkemizin gençliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Dünyanın önde gelen birçok uzmanı cinsiyetin kadın ve erkek tanımının aslında biyolojik olarak doğuştan geldiğini, bu durumun tamamı ile kromozomlarla alakalı olduğunu belirtmektedir. Bu ne demek düz mantıkta?, üçüncü bir cinsiyet olmadığı anlamına gelmesidir. Harvard Üniversitesi ve MIT'te bulunduğum yıllarda yapmış olduğum (Gender Studies) üzerine bir araştırma ki takriben 500 üzeri (benim araştırmam dışında), tamamı ile hem toplum psikolojisi hem de genetik üzerinedir. Bilimsel gerçeklik, dini inanç, kadim gelenek-görenek insanın kadın ve erkekten meydana gelen iki cinse sahip olduğunu söyler. Neslin ve ailenin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi toplumsal açıdan çok önemlidir. Aksi taktirde tam anlamıyla da kişinin varlığına bir saldırıdır.LGBT eşcinsel hakları mücadelesinde kullanılan bir kelimedir.Lezbiyen,Gay,Biseksüel,Trans ve İnterseks isimlerinin baş harfleridir. Modern tarihimize kadar uzanan LGBT'ler Avrupa ve ABD'de başlamıştır. Maalesef küresel kültürün baronları tarafından LGBT sapkınlığı birçok alanda pozitif ayrıcılık bahanesi ile teşvik edilmekte ve özendirilmektedir. Kol gezen en çarpıcı örneklerinden bir tanesi ise: Dünyanın birçok ülkesinde var olan her yıl yüzlerce film-dizi üreten, müzikal şov yapan eğlence sektörlerinin LGBT'nin normalleşmesi noktasında nasıl bir etkiye sahip olduğudur. Türkiye pazarında belli miktarda paya sahip olan bu sektörlere ait içeriklerinin internet ortamında çok daha fazla kişi tarafından izlendiğini, dinlendiğini ve bu geniş kitlenin de daha çok gençlerden oluştuğunu düşünürsek, tehlikenin ne zamandır ortada gezinmeye başladığını görmüş oluruz. Ülkemize yönelik yeni bir dayatma biçimi olarak nitelik -nicelik stratejik saldırılar olmaktadır. Bu planın arkasında toplumun en temel normlarını sarsan, ruhlarını yok eden akabinde değersiz ve hiç kılan, teslim bayrağını gösteren genç kitleler üretmektir; cinsiyetsizlik ve benzeri olgular hayatın hemen hemen her alanına dâhil edilmeye çalışılmaktadır. Mevcut hükümetimiz günden güne iyice çığırından çıkan bu sapkınlıkla mücadelenin yılmaz bayraktarlarından biri olmaya devam etmektedir. Ülkemizin geleceğini böyle bir kaostan koruyarak bireysel-toplumsal refaha erişmek için dinimizin, ahlakımızın, aklımızın, ailemizin bizim için ne kadar önemli olduğunu bilmekle beraber taviz vermeden bu olgularımıza saldıranlarla duyarlı mücadelemize devam etmek gerekliliğine inanmaktır. LGBT oluşumun son yıllarda gündeme gelme oranında artış gösterdiği görülmektedir. Elbette ki; son zamanlardaki bu artışta LGBT hareketini destekleyen sosyal medyanın, reklamların, dergilerin, gazetelerin, dizilerin etkisi büyüktür. Örneğin bazı reklamlar ve videolar incelendiğinde bu bireylerin yanında olduklarını bildiren, onları cesaretlendiren, övgüler yağdıran ögeler kullanılmakta ve var olan cinsiyet kalıplarının dışında bir dünya yansıtılmaktadır. Bazı gazete ve dergilerde bu oluşuma destekleyici ifadelerle yer verilmekte ve yine bazı dizilerde bu durum normalleştirilmeye çalışılarak izleyicilere sunulmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuya büyük hassasiyet göstererek LGBT denilen sapkın akımların toplumu etkilememesi için gerekli tedbirleri aldıklarını, alkol, kumar, sanal bahis, uyuşturucu gibi illetler karşısında sergiledikleri duruşun bir amacı da ‘aileyi' korumak olduğunu altını çizerek vurgulamışlardır.