Hukuki, Ahlaki Ve Kültürel Geleceğimiz
Son yıllarda sıkça karşılaştığımız toplum vicdanını ayağa kaldıran şiddet olaylarının kültürel, ahlaki ve hukuki boyutlarıyla ele alınmasına yönelik toplumsal bir talep ve ihtiyaç olduğunu görüyoruz.
Toplumun duyarlı, faydalı, yönlendirici ve iletişime açık yönlü olması, toplum ve sistemin geleceği açısından çok kıymetli. Sistemin, toplum tarafından desteklenmesi, sistemden kopmaması, çözüm noktasında sistemin varlığına ve garantörlüğüne olan inancının devam etmesi, devlet ve toplum ilişkilerimizin sosyal, kültürel ve ekonomik olarak verimli sonuçlar doğuracağını ifade eder.
Toplum güvenliğinin ve toplum huzurunun yine kamu gücüyle tesis edilmesinden yana olan inancımız çok güçlü. İşte bu aidiyet duygusunu kaybetmeden hukuki, kültürel ve ahlaki olarak caydırıcı ve yapıcı kalıtsal adımlar atmalıyız.
Bu süreçte kanunlarımızın caydırıcı gücü çok önemli.
Kanunların işlenen cürümler karşısında ortaya koyduğu müeyyide, suçlular açısından caydırıcı bir kuvvet olarak yeterli olmuyor. Neredeyse yapanın yanına kaldığı bir hukuk algısından, suçluların cesaret aldığı, mağdur, mazlum ve kendi halinde sade vatandaşların ise hak ve yaşam alalarının daraldığı bir sürece doğru eviriliyoruz.
Sosyal medya baskısıyla gündeme gelen münferit hadiselere gösterilen kamu gücü ve hassasiyeti, toplum vicdanında adaletin yerini bulması açısından çok önemli bir yaptırım.
İçişleri Bakanımız Sn. Ali Yerlikaya`nın sosyal medya kullanıcıları tarafından gündeme taşınan zorbalıklara, şahsen ortaya koyduğu duyarlılığı toplum olarak çok önemsiyoruz. Kendisinin bu tür hadiselerle bizzat ilgilenmesi, süreç ile ilgili gereğinin yapılmasına yönelik kamuoyunu bilgilendirmesi, suçlulara ve suça meyilli kişilere karşı caydırıcı bir duruş olduğu gibi, adalete olan inancımızı da pekiştiriyor. Peki, yeterli mi? Hayır.
Okullarda yaşanan akranlar arası çeteleşmeye dayalı şiddet anlayışı, trafikte çocuklarının ya da eşinin yanında bir erkeğe acımasızca saldıranlar, komşusuyla tartışıp daha sonra adam toplayıp, tartıştığı kişinin evini basıp, evde bulamayınca yaşlı annesine saldıranlar, özel eğitim ve yaşlı bakım merkezlerinde bakıma muhtaç kişilere işkence edenler gibi birçok farklı örnekler var. Bu acı ve korkunç örnekler üzerinden de anlaşılacağı gibi, çözüm bekleyen ahlaki ve hukuki büyük bir sorumluluğun altındayız,
Ahmet Minguzzi`yi katleden caniler ve bu canilerin yakınları tarafından sürekli ve açıktan tehdit edilen annenin durumu, yeni bir eğitim müfredatına ve yasal hukuki düzenlemelere ihtiyaç olduğuna dair, acı ve gerçek bir tecrübe değil mi?
Bu korkusuzluğun, başıboşluğun, saygısızlığın, merhametsizliğin ve saldırganlığın önüne geçebileceğimiz hukuki ve çok yönlü eğitim sürecine adım atmalıyız.
Bu arada, başıboş veya organize kötülüğe karşı polisimizin duruşu da kanun kadar çok önemli. Basına da yansıyan asayiş olaylarında kolluk güçlerimizin yetkileri sıklıkla gündeme geliyor ve polislerimiz yer yer sorumsuzluk ve duyarsızlık üzerinden eleştirilere maruz kalıyor. Avrupa, ABD ve Kanada gibi ülkelerde Polisin suçlu karşısındaki yaptırım gücü çok etkileyici. Toplum güvenliği ve huzuru adına polisimizin, toplumsal olaylar dışında adi suçlara yönelik yetkilerinin, suçun mukavemetine göre yeniden düzenlenerek suça ve suçluya karşı duyarsız ve korumasız değil, güçlü ve yetkin bir konuma taşınmasına ihtiyaç olduğu yönünde toplumsal bir beklenti var.
Kültürel ve ahlaki olarak toplum ve insan kalitesini korumak bu sistemin en önemli görevlerinden biridir.
Elbette kanunlar; düzen, güven, eşitlik ve adalet için tek başına yeterli bir yaptırım olmayacak. Bu nedenle erdemli bir insan nasıl yetiştirilmeli? Erdemlilik, üzerinde yeterince durulması gereken insan ve toplum için en temel ihtiyaç.
Milli eğitim modelimizin, yarıştıran bir eğitim anlayışından kurtularak, yaşatan bir eğitim anlayışına yönelmesi daha anlamlı olmaz mı? Çözümleme, sorgulama, yorumlama, duygudaşlık, sevgi, saygı, iyilik, dayanışma, paylaşma ve dürüstlük gibi fikri, vicdani ve ahlaki muhasebe gücünü açığa çıkaracak, bu sorumluluğu çocuklarımıza bırakacak, insanın akli ve vicdani muhasebesini ön plana alacak, bilimsel ve ahlaki bir müfredatı nasıl üretebiliriz? bunun üzerinde konuşmalıyız. Kendi kültürümüze, coğrafyamıza, inançlarımıza ve insanımıza en uygun modeli geliştirerek, devşirme/kopyalama eğitim anlayışından kurtulacak formüller bulmalıyız.
Kültürel ve ahlaki olarak, kendi kadim tarihimize uygun, dürüstlüğü, merhameti, saygıyı, dayanışmayı, iyiliği, adaleti, eşitliği ve cesareti yaşatacak, Allah ve insan sevgisine bağlı örf ve geleneklerimizin yaşatıldığı manevi bir medeniyete öncülük ederek, toplumun ihyası ve inşası noktasında ahlaki ve kültürel yozlaşmanın önüne geçmeliyiz.
Türk/İslam senteziyle gelişen örflerimiz, geleneklerimiz, kültürel varlığımız çocuklarımızın geleceğine yön verebilmeli.
Başkalarının acılarını, sorunlarını ve taleplerini önemseyen, duygudaşlık kurabilen, duyarlı ve samimi evrensel ve insani bir bilinçle geleceğe yön verecek sağlam nesillerle geleceğimizi inşa etmeliyiz.
Duygusuz, merhametsiz, saygısız ve sorumsuz kötülüklerin önüne geçebilmenin ölçüsü hukuki, ahlaki ve kültürel değerlerimize sımsıkı sarılmaktır.
Ne, Ahmet Minguzzi evladımızı bir oyun gibi acımasızca art arda bıçak darbeleriyle öldüren aşağılık canavarlara, nede Ahmet katledilirken vicdansızca hiçbir tepki vermeden izleyen, kalpsiz, yüreksiz aşağılık, korkak birer insanlara dönüşmeyeceğiz. Evlatlarımızı, kadınlarımızı, ormanlarımızı, hayvanlarımızı, sokağımızı, mahallemizi, şehrimizi, ülkemizi ve necip milletimizi bu kötülüğe karşı topyekûn koruyacağız.
Çare, yaptırım gücü yüksek kanunlar, kültürel ve ahlaki eğitim, karşılıklı dayanışma ve sevgi.
Acı söz…
İyi ile kötüyü ayırt etmeyen düzenler, zamanla iyilerin iyilik yapasını bırakmaya neden olurlar.
Yasal Sorumluluk
Sitemizde yayımlanan köşe yazıları ve yorumlar yazarların kendi görüşleridir.
Tüm hukuki ve cezai sorumluluk yazarlara aittir.
Site yönetimi bu içeriklerden dolayı sorumlu tutulamaz.
Tüm hukuki ve cezai sorumluluk yazarlara aittir.
Site yönetimi bu içeriklerden dolayı sorumlu tutulamaz.
Yazarın Önceki Yazısı
Filistin Konuşuldukça Yalnızlaşıyor
Filistin Konuşuldukça Yalnızlaşıyor
Yazarın Sonraki Yazısı
Toplumun Özgürlükçülerle Sınavı
Toplumun Özgürlükçülerle Sınavı

