Küresel denklemin belkemiği: Ankara-Taşkent hattı! Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'den kritik ziyaret

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in bugün Türkiye'ye yapacağı ziyaret, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, bölgesel-küresel işbirliklerinin ve projelerin geleceği açısından da tarihi bir önem arz ediyor Türkiye ve Özbekistan, bölgesel-küresel jeopolitiğin yeniden inşa halinde olduğu süreçte, Doğu-Batı arasındaki 'merkez coğrafyada' dengeleyici iki köprü devlet olarak bu tarihi rolü üstleniyor

Küresel denklemin belkemiği: Ankara-Taşkent hattı! Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'den kritik ziyaret
Küresel denklemin belkemiği: Ankara-Taşkent hattı! Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'den kritik ziyaret
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Türkiye-Özbekistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) 3'üncü Toplantısı'na katılmak için bugün Türkiye'ye geliyor. Mirziyoyev'in bu ziyareti, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, iki ülkenin merkezinde yer aldığı bölgesel-küresel işbirliklerinin, oluşumların ve projelerin geleceği açısından da tarihi bir önem arz ediyor.

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Mirziyoyev'in ziyareti bağlamında Türkiye ile Özbekistan arasındaki ilişkilerin nasıl bir öneme sahip olduğunu anlattı. İşte Erol'un söyledikleri:


DENGELEYİCİ İKİ KÖPRÜ DEVLET

Ankara-Taşkent hattı, başta Türk Devletleri Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Örgütü, 'Orta Koridor-Kuşak ve Yol İnisiyatifi/Modern İpek Yolu' entegrasyonu-inşası ve Afganistan'da bir istikrar-barış-refah arayışının 'yapıcı adresi' olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer ifadeyle Türkiye ve Özbekistan, bölgesel-küresel jeopolitiğin yeniden inşa halinde olduğu süreçte, Doğu-Batı arasındaki 'merkez coğrafyada' dengeleyici iki köprü devlet olarak bu tarihi rolü üstleniyor.

Küresel denklemin belkemiği: Ankara-Taşkent hattı! Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'den kritik ziyaret


İLİŞKİLERDE YENİ BİR AŞAMA

Türk dünyasının geleceğinde ve Avrasya'da barış ve istikrarın temininde oldukça önemli bir yere sahip olan Ankara-Taşkent jeopolitik hattının ortaya koyacağı performans, anlamlı mesajları içinde barındırıyor. Kardeşlik hukuku üzerine inşa edilmiş bu güçlü ilişkiler Sayın Şevket Mirziyoyev'in iktidara geldiği 2016 yılından bu yana artan bir şekilde çok boyutlu bir gelişme, derinlik kaydetmiştir. Bu bağlamda 20'nin üzerinde anlaşmaların imzalanacağı bugünkü YDSK; mevcut kapsamlı stratejik ortaklık ilişkilerini derinleştirecek, geçmişte olduğu gibi gelecekte de iki kardeş ülke güçlü bağların varlığını koruyacağına dair, tüm aktörlerce dikkate alınması gereken bir 'ortak irade' beyanı olarak karşımıza çıkacaktır.

HEDEF 10 MİLYAR DOLAR

İkili ilişkilerdeki temel gündem maddelerinden biri hiç kuşkusuz ekonomi diplomasisidir. Türkiye, Özbekistan için en önemli ticaret ortaklardan biri olup, dördüncü sırada yer alıyor. 2023 yılı sonunda karşılıklı ticaret hacmi 3.1 milyar dolar olarak gerçekleşmiş; önümüzdeki iki yıl içinde 5 milyar dolara ulaşılması beklenirken yeni hedef, uzun vadede 10 milyar dolar olarak belirlenmiştir. Şu anda Özbekistan'da 1900 Türk sermayeli işletme kayıtlı olup bugün yapılacak üst düzey iş oturumlarının çalışmalarıyla bu rakamın daha da artırılması teşvik edilecek.

Küresel denklemin belkemiği: Ankara-Taşkent hattı! Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'den kritik ziyaret

YENİDEN ASYA POLİTİKASI

Özbekistan, hiç kuşkusuz Ankara'nın 'Yeniden Asya' politikası açısından da büyük bir önem taşımaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı bağlamında atılan adımlar ve bölgeyi kapsayan ortak projeler, Özbekistan'ın yakın çevresinde istikrarın artırılmasını hedefleyen dış politika stratejisi ile Türkiye'nin izlediği siyasetin tam bir uyumu olarak da karşımıza çıkıyor. Bu nedenle iki ülkenin kapsamlı stratejik ortaklığının geliştirilmesi bölgesel güvenliğe ve istikrara son derece olumlu etkide bulunacak. Bu noktada, Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev'in liderliğinde 2016'da kendisini göstermeye başlayan, merkez-çevre ilişkilerinde yeni bir anlayışı hedefleyen, 'güven' ve 'umut' adresi olarak güçlü bir şekilde yoluna devam eden değişimdönüşüm süreci oldukça önemli bir yere sahiptir.

KAZAN-KAZAN ANLAYIŞI

'İnsantoplum- devlet' ahengini merkeze alan bu süreç tüm coğrafyayı içine alan, kazan-kazan temelli bölgeselcilik anlayışıyla birlikte yeni bir ivme kazanmıştır. Bölgenin yitiği konumunda bulunan 'birlik ruhu', bir kez daha tecelli etmiş ve Türk Dünyası yeni yol haritası ile değişen küresel jeopolitikte güçlü bir şekilde yerini alacağı mesajını vermeye başlamıştır. Bölgesel ve küresel bazlı istikrar, refah ve barışın öncelikle kendi ülkesi ve yakın çevresinden geçtiğini esas alan bu yaklaşım; yapıcı, kazan-kazan anlayışını içeren bir stratejik akla, buna duyulan güven ve desteğe işaret etmektedir. Dolayısıyla bu gelişmelerin, yeni dinamizmin, büyük ruhun merkezinde yer alan 'Yeni Özbekistan Hareketi' ve onun nihai hedefi 'Üçüncü Rönesans'ın çok iyi anlaşılması büyük bir önem arz etmektedir.

Küresel denklemin belkemiği: Ankara-Taşkent hattı! Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'den kritik ziyaret


GÜVEN, İŞBİRLİĞİ VE YATIRIMIN YÜKSELEN ADRESİ: YENİ ÖZBEKİSTAN

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, '2016-2023 yılları bir 'güven' ve 'işbirliği' merkezi olmayı hedefleyen 'yeni' Özbekistan'ın temellerinin atılışına şahitlik ederken, 2023 ve sonraki dönemleri kapsayan aşamalı reform hamleleri de bunun yerelden bölgesele, bölgeselden küresele doğru güçlü ve kararlı adımlarla hayata geçirileceğine yönelik mesajlar ihtiva etmektedir. Nitekim 'Özbekistan 2030 Kalkınma Stratejisi' kapsamında ekonomiden devlet yönetimine; sosyal politikalardan eğitim, tarım, kırsal kalkınma ve çevre politikalarına; dijitalleşmeden yeşil enerji kullanımına ve en önemlisi de bölgesiyle birlikte başta yakın çevresi olmak üzere, tüm dünya ile yapıcı entegrasyona kadar bir dizi alandaki reformlara hız verilmiştir. Dünya Ticaret Örgütü'ne üyelikle ilgili mevzuatın uyumlaştırılmasına yönelik 60'tan fazla belgenin kabulü, bu entegrasyon sürecinin en somut örneklerinden biri' ifadelerini kullandı.

Küresel denklemin belkemiği: Ankara-Taşkent hattı! Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'den kritik ziyaret

BÖLGESELDEN KÜRESELE SEMERKAND RUHU

Prof. Dr. Erol, 'Üçüncü Rönesans, gelinen aşama itibarıyla insanı, işbirliğini, barış ve refahı merkeze alan bir dava olarak artık sadece bölgede değil tüm dünyada karşılık bulmaya başlamıştır. Sayın Mirziyoyev'in, başta Birleşmiş Milletler (BM) ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) olmak üzere, uluslararası ve bölgesel örgütlerde verdiği mesajlar ve buna verilen tepkiler bunun en temel göstergesidir. Nitekim bölgesel kalkınma ve güvenliği hedefleyen, insanı merkeze alan 'Semerkand Dayanışma Girişimi' ruhunun bölgeselden küresele bir mahiyet kazanması bunun en somut göstergeleri arasında yer almaktadır. 2022'de Şanghay İşbirliği Örgütü ve TDT Zirvelerine, 2023'te de Dünya Turizm Örgütü Genel Kurulu'na ilk kez ev sahipliği yapan Semerkand'ın 2024 yılında BM himayesinde 'Sosyal Koruma: Kalkınmaya Giden Yol' Dünya Konferansı katılımcılarını ağırlaması, 2025'te de Parlamentolar Arası Birlik ve UNESCO Genel Konferansı Oturumlarına ev sahipliği yapması bekleniyor. Bu gelişmeler ülkenin uluslararası arenadaki aktif rolünü ortaya koyması açısından oldukça önemlidir' dedi.

Küresel denklemin belkemiği: Ankara-Taşkent hattı! Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'den kritik ziyaret

TARİHTEN GÜÇ ALAN BÜYÜK HEDEF: ÜÇÜNCÜ RÖNESANS

Prof. Dr. Erol, 'Genel anlamda Avrasya, daha özelde Türkistan'ın kalpgâhı olan Özbekistan, Sayın Mirziyoyev'in vizyoner liderliğinde sadece jeopolitik ve jeoekonomik anlamda değil, jeokültürel boyutta da bir medeniyet ve değerler merkezi olmayı hedeflemektedir. Bu noktada Özbekistan'ın sahip olduğu güçlü uygarlık arka planı ve başarılı deneyimi (Birinci ve İkinci Rönesans dönemleri boyutuyla), en büyük referans kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. Özbekistan'ın bölgesel ve küresel bazda büyük bir ilgiye sahip olmasının altında da hiç kuşkusuz bu özellik yatmaktadır. Sayın Mirziyoyev'in bu yeni süreçte tarihsel referanslardan hareketle ortaya koyduğu Üçüncü Rönesans hedefi, hiç kuşkusuz yarının dünyasında yer alabilecek sağlıklı, güçlü, bilinçli ve cihanşümul nitelikte milli şuura sahip bir neslin ve coğrafyanın yeniden inşasını hedeflemektedir. 'Üçüncü Rönesans', sadece Özbekistan bağlamında değil, Orta Asya'yı merkez alan geniş bir bölgenin de bir 'uyanış' ve 'aydınlanma' ruhu olarak değerlendirilebilir' diye konuştu.