Türk Ocagi'nda 'Irfan Medeniyeti' Baslikli Konferans

Eskisehir Türk Ocagi’nda gerçeklestirilen ’Irfan Medeniyeti’ baslikli Ramazan konferansinda konusan Prof. Dr. Mustafa Yildirim, "Asil olan insandir, onun gönlüdür. Çünkü yere göge sigmayan Allah bir müminin gönlündedir, gönül inciten Allah’i incitir" dedi.

Türk Ocagi'nda 'Irfan Medeniyeti' Baslikli Konferans
36 senedir Ramazan’in her pazarinda devam eden ve artik bir geleneksel hale gelen Ramazan konferanslarinin bu seneki son konferansinda Prof. Dr. Mustafa Yildirim konusma yapti. Yildirim, ’Irfan Medeniyeti’ konulu konusmasinda, “Irfan sözcügü ’arafe’, bilmek ve anlamak fiilinin bir türevi olarak gerçegi anlama hususundaki sezgi yetenegi, görgü ve sezgiden kaynaklanan ruh uyanikligidir. Ayrica esyanin hakikatine vakif olma, hayatin sirrini çözme, her olaya hikmet gözüyle bakabilme halidir. Dilimizde daha çok ’ilim’ sözcügüyle birlikte kullanilip, ’ilim-irfan’ seklinde kliselesmistir. Gerçekte asil olan ilimdir. Irfan ilim üzerine bina edildigi zaman daha güzel bir anlam ifade eder. Bu sebeple eskilerin örnek sahsiyetleri ’ilim-irfan sahibi’ seklinde nitelemeleri bu açidan önemlidir. Fakat günümüzde bu tür bir nitelemenin pek yapilamadigi, ilim sahibi pek çok insan için ’irfan’ niteliginin eksik kaldigi da bir vakiadir. Halka açik ya da özel tartismalarda kendi bildigini tek dogru kabul eden ve kendi görüsü disindaki her düsünceyi reddeden ilim erbabini müsahede ettikçe, söz konusu terkipte ’irfan’ unsurunun eksikligi daha rahat gözlenmektedir" ifadelerini kullandi.

"Yere göge sigmayan Allah bir müminin gönlündedir, gönül inciten Allah’i incitir"

Sezgi yetenegi ve ruh uyanikligi olarak tanimlanan irfanin savm, salât, hac gibi sekli ibadetlerin kazandirilmasi gereken degerleri ifade ettigini belirten Yildirim,

"Ömrü günahla geçen kadinin kuyudan ayakkabisiyla çikardigi suyla bir hayvani hayata döndürdügü için affolunmasi, ömrü ibadetle geçen birinin de bir kediyi aç birakarak ölümüne sebep oldugu için cezayi hak etmesi ile ilgili hadisler dikkate alindiginda bu husus daha iyi anlasilmaktadir. Bu irfan anlayisidir ki, Anadolu insanina hayranlik uyandiracak derecede çesitli vakiflar kurdurtmustur. Sadaka taslari, hanlar, hamamlar, sifahaneler, mabetler, dârü’l-acezeler, egitim kurumlari, göçmen kuslar, sokak hayvanlari, çalistigi evin esyasini kiran hizmetçiler için kurulan vakiflar ve saymakta zorluk çekecegimiz nice yardim müesseseleri hep bu irfan geleneginin tezahürleridir. Evet, irfan medeniyeti bir gönül medeniyetidir. Asil olan insandir, onun gönlüdür. Çünkü yere göge sigmayan Allah bir müminin gönlündedir, gönül inciten Allah’i incitir. Tam bu noktada Anadolu Mevlevi kültürü ile ilgili bazi hatirlatmalar yapmak uygundur diye düsünüyorum" seklinde konustu.



"O irfan piriltilarinin aydinlattigi günlerin gelecegine yürekten inaniyorum"

’Mevlevî, bedeni ile ruhu arasinda âhenk ve tutarlilik olan insandir’ tasavvufunun en mühim unsurlarindan birinin ’edeb’ oldugunu dile getiren Prof. Dr. Yildirim, söyle devam etti:

"Tasavvufta edeb, her seye ve her hususa yayilmistir. ’Ehl-i irfan arasinda aradim, kildim taleb, Her hüner makbul imis, illâ edeb, illâ edeb’ sözü sûfîlerin hareketlerinde önemli yer tutar. Edeb egitimle olur. Bir insanin bu âhenkli, mûtedil ve tutarli formasyonu kazanabilmesi için belirli bir egitimden geçmesi gerekir. Bu talim ve terbiyenin merkezi de Mevlevi dergâhlari idi. Buralarda egitilen sufi, her seyden evvel diger insanlara ve cemiyet düzenine son derece saygili, kendini daima arka planda tutmasini bilen ve her zaman kendine nispeten baskalarina öncelik taniyan zarif bir kisiydi. Gün geçtikçe yalnizlasan, sadece kendi menfaatini düsünen, teknolojinin esiri haline gelen, hatir-gönül duygularindan, nezaket ve nezahetten gittikçe uzaklasan günümüz insaninin Kur’an medeniyetinin irfan pinariyla bulusmasi bir âb-i hayata kavusmasi kadar önem arz etmektedir. Ben insanimizin fitratinda irfan mayasinin her zaman mevcut olduguna, ariflerimizin himmet ve gayretiyle tekrar o irfan piriltilarinin aydinlattigi günlerin gelecegine yürekten inaniyorum."

Soru ve cevaplardan sonra Eskisehir Türk Ocagi Baskani Prof. Dr. Nedim Ünal’in tesekkür konusmasi ve sükran berati takdimi ile program sona erdi.
Kaynak: İHA