Tarihi Iznik Surlarinda 'Mezarlik' Gizemi

Bursa’nin Iznik ilçesinde yapimi 2300 yil öncesine uzanan tarihi surlarin gizemi, arkeolojik kazilarla gün yüzüne çikiyor. Iki sur duvari arasindaki alanin Bizans ve Osmanli döneminde mezarlik olarak kullanildigi belirlenirken, yine sur duvarinin altinda Roma dönemine ait bir villa ile sur kapisini kontrol etmek üzere yapilmis oldugu sanilan bir bina kalintisina ulasildi.

Tarihi Iznik Surlarinda 'Mezarlik' Gizemi
Makedonya Krali Büyük Iskender’in kumandanlarindan Antigonius Monophthalmos tarafindan M.Ö. 316’da kurulan, Bitinya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanli medeniyetinin izlerini halen tasimasi nedeniyle dünyada esine az rastlanan ve bütünüyle açik hava müzesi olan Bursa’nin Iznik ilçesinde tarih ayaga kaldiriliyor. Iznik’te yapimina Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyilda baslanan ve antik yazarlardan Strabon’un verdigi bilgiye göre 2,5 kilometre uzunlugunda olan Iznik Surlari, Kuzey Avrupa’da yasayan barbar kavimlerden Gotlarin 258 yilindaki saldirilari sonrasinda güçlendirilip, uzatilarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapi ile 4970 metre uzunluga ulasmis. Tarih boyunca yasanan kusatmalar ve büyük depremlere ragmen günümüze kadar ulasmayi basaran tarihi surlar, Iznik Müzesi Baskanliginda Bursa Büyüksehir Belediyesi tarafindan restore ediliyor.

Bursa Uludag Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafindan tarihi surlarin Yenisehir Kapi bölümünde sürdürülen arkeolojik kazilar, kenti savunma hedefli yapilan surlarin farkli hedefler için de kullanildigini gözler önüne serdi. Iç ve dis surlar arasindaki alanin Bizans ve Osmanli dönemlerinde mezarlik olarak kullanildigini gösteren çok sayida iskelet ortaya çikti. Kazi Baskanligini yürüten Arkeoloji Bölüm Baskani Prof. Dr. Mustafa Sahin, "Biz burada anlama ve kurtarma hedefler sondaj kazilari seklinde kazilar yürütüyoruz. Mesela bir Roma villasi olabilecek bir yapi kalintisi bulduk. Bunu buldugumuz, milattan sonra 2 yüzyila ait kandiller ve benzeri buluntular anliyoruz. Sur duvari tam villanin üzerinden geçiyor. Bu da bize sunu gösteriyor. Demek ki bu sur duvarlari yapilirken bazi yapilardan fedakarlikta bulunulmus. Sonrasinda da 5 veya 6 yüzyillarda Yenikapi’nin giris çikisini kontrol altina alan bir binanin bu villanin üzerine insa edildigini görüyoruz" dedi.

Bunun yaninda sur duvarlari arasinda çok sayida defin ile karsilastiklarini dile getiren Prof. Dr. Sahin, "Özellikle kademeli olarak yapilan definlerin, bu alanda çok uzun yillar süren bir defin gelenegi oldugunu gösteriyor. Elde ettigimiz kesiflere göre bunlar saldirilar esnasinda ölen Bizansli ya da sehit düsen Islam askerlerine ait degil. Düzenli bir defin oldugunu bize gösteriyor. Çünkü düzenli bir sekilde yapilan mezarlar ve bu mezarlarin içerisinde yapilan definleri görüyoruz. Buluntular arasinda çok ilginç bir grup var. O da su bir alanda biraz daha alt kotta Hiristiyan kökenli insanlar, bunun hemen bir üst kotunda da defin geleneginden anlasildigi kadariyla bir Müslüman’a ait mezar yer aliyor. Demek ki hem Bizans döneminde hem de sonrasinda Türklerin gelmis oldugu dönemde bu alanin yine mezar alani olarak kullanildigini görüyoruz" diye konustu.

Mezar geleneklerine bakildiginda bu alanda defnedilenlerin ’orta direk’ diye tabir edilebilecek siradan halk oldugunu da sözlerine ekleyen Sahin, "Bu mezarlar, bizim ’çatki mezar’ dedigimiz iki tane içbükey kiremidin birlestirilerek olusturuldugu mezarlar. Herhangi bir gayret, herhangi bir isçilik, herhangi bir maliyet yok bunlarda. Yani siradan definler. Burada bir mesaj da vereyim. Bu tür mezarlarda hiçbir sekilde define olmaz. Ne Hiristiyanlar, ne Müslümanlar, ölülerini defnederken yanlarina degerli esya birakmazlar. Onun için yani bu mezarlari gördükleri zaman iste altinlar, sunlar, bunlar kimse hayal etmesin. Bosu bosuna mezarlarda yatanlari rahatsiz etmesinler" dedi.

Kaynak: İHA