Enkaz Bölgelerinde Asbest Tehlikesi

Kahramanmaras merkezli depremlerden sonra agir hasarli binalarin yikiminda görev yapan ekipler için Prof. Dr. Abdurrahman Senyigit’ten uyari geldi. Senyigit, “30 yil sonra asbeste bagli hastaliklarda ciddi anlamda bir patlama meydana gelebilir. Lütfen simdiden tedbirimizi alalim” dedi.

Enkaz Bölgelerinde Asbest Tehlikesi
6 Subat tarihinde Kahramanmaras merkezli 11 ili etkileyen iki yikici depremle birlikte yaralari sarma çalismalari sürüyor. Deprem bölgelerinde hasar tespit çalismalarinin ardindan yikim karari verilen binalarin yikimindan sorumlu ekipler için uzmanlar sürekli uyarilarda bulunuyor. Uzmanlar, önlem alinmadigi takdirde özelikle enkaz kaldirma çalismalari esnasinda ilerleyen yillarda çok ciddi halk sagligi sorunlari ile karsilasilacagina dikkat çekiyor.

Dicle Üniversitesi Tip Fakültesi Gögüs Hastaliklari Ögretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Senyigit, asbestin 2000’li yillardan sonra dünyanin birçok ülkesinde kullaniminin yasaklanmis oldugunu belirtti.

Türkiye’de birçok yapinin önceki yillarda asbest ile yapildigini dile getiren Senyigit, “Asbest, bir mineral çesididir ve 1870’li yillardan 2000’li yillarin basina kadar dünyada 3 binden fazla endüstriyel alanda kullanilmistir. Yani hayalimize gelebilecek her alanda kullanilmis olan bir toprak çesididir. Bölgemizde de ayni sekilde siva ve badana malzemesi olarak, çocuk alt bezi olarak, pudra malzemesi olarak, pekmezde katki maddesi olarak kullanilmistir. 1970’li yillarda asbest tehlikesinin anlasilmasindan sonra tedbir olarak yasaklanmistir. 1995 yilindan sonra da 2000’li yillarda Avrupa’da ve dünyanin birçok ülkesinde üretimi ve tüketimi tamamiyla yasaklanmistir. Türkiye’de de asbest kullanimi yasaklanmistir. Ancak, kullaniminin yasaklanmasina karsin günümüzde fren balatasi, conta ve izolasyon malzemelerinde illegal olarak kullanildigini çok iyi biliyoruz. Ayni sekilde eski yapilarda asbeste bagli birçok alanin oldugunu biliyoruz. Bunlar marley olabilir, cam sanayi olabilir. Bunlarda yaygin derecede asbest mevcuttur” dedi.



“Büyük tehlike var”

Enkaz bölgelerinde tedbir alinmadigi takdirde asbeste bagli vatandaslarda akciger zari kanseri olmak üzere degisik hastaliklarin olusabildigine vurgu yapan Senyigit, “Asbestin 1995-2000’li yillarda yasaklanmasinin ardindan bir de betonarme evlere geçtikten sonra çevresel asbest temasina bagli tehlike gittikçe azalmistir. Eskiden çok sik gördügümüz akciger zari kanserlerini artik çok fazla görmüyoruz. Ancak bir büyük tehlike daha var. Özellikle eski yapilarda asbeste bagli bayagi ürün halen durmaktadir. Bu binalarin yikilmasina bagli olarak asbest iki tehlike arz etmektedir. Bunlardan bir tanesi, yikim esnasinda çevreye saçilan asbesti vatandas akcigerlerine almalarina bagli olarak beraberinde akciger zari kanseri olmak üzere degisik hastaliklar olusabilmektedir. Bugün yiktigimiz binalarda tedbir almazsak 30 yil sonra hastaliklara neden olabilmektedir” diye konustu.



“Yikim esnasinda muhakkak maske takilmalidir”

Molozlarin döküldügü yerlerde yagmur sularinin içme suyuna karismamasi yönünde tedbir alinmasi gerektiginin altini çizen Senyigit, asbestin içme suyuna karismasiyla ciddi anlamda halk sagligi sorunlariyla karsilasilabilecegine dikkat çekerek, sunlari kaydetti:

“Ayni sekilde binalar yikildiktan sonra hafriyatin döküldügü yerin de mutlaka izole edilmesi ve ona göre takiplerinin yapilmasi gerekmektedir. Molozlarin döküldügü yerde mutlaka yagmur sularinin kesinlikle içme suyuna karismamasi lazim. Basta agir metaller olmak üzere bir takim mineraller bu molozlarda var. Eger bunlar içme suyuna karisirsa ciddi anlamda tehlike olusturabilmektedir. Dolayisiyla binalarin yikimi esnasinda mutlaka gerekli önlemler alinmali ve muhakkak maske takilmalidir. Mümkün oldugunda tozdan uzaklasilmalidir. Aksi takdirde 30 yil sonra asbeste bagli hastaliklarda ciddi anlamda bir patlama meydana gelebilir. Lütfen simdiden tedbirimizi alalim.”
Kaynak: İHA